Talmud'da, gezileri sırasında İran'ın Be Lefet şehrinin pazar yerinde dolaşmakta olan Rav Beroka'nın öyküsü anlatılır. Rav'ın karşısına birdenbire Nebi Eliya belirir. Rav ona şu soruyu yöneltir, "Bu meydanda bulunan kişiler arasında Gelecek-Dünyada olmaya hak kazanan herhangi biri var mı ?" Eliya şöyle cevap verir, "Hayır."
Kısa bir süre sonra, yanlarından iki adam geçer. Eliya bunun üzerine Rav'a şöyle der: "İşte bu adamlar Gelecek-Dünyada olmayı hak ediyorlar."Rav Beroka adamların yanına yaklaşarak onlara mesleklerini sorar. "Biz güldürü sanatçısıyız," diye cevap verirler, "moralleri bozuk olanları neşelendiririz. Bunun yanında, kavga etmekte olan iki kişi gördüğümüzde aralarında barışı sağlamaya çalışırız." (Ta'anit 22a)
Bu sanatçıların anlayışına göre gerçek merhamet, beraber olduğunuz kişinin en çok ihtiyacı olanı ona vermekten ibarettir. Morali bozuk olan ve ona en çok acı veren konuya odaklanmış kişinin, belki de acil olarak, gülmeye ve hayatın sadece keder olmadığını hatırlamaya ihtiyacı vardır. Eliya vasıtasıyla konuşan Tanrı, sanatçıların tutumundan o kadar hoşnut olmalı ki, ebedi ödüle en layık kişiler olarak onları işaret etmektedir.
Rav Beroka'nın öyküsünden binbeşyüz sene kadar sonra bir diğer konumda, Rav İsrael Salanter'in öğrencilerinden bazıları, onun bir tanıdığı ile ayakta uzun süre hoş bir şekilde sohbet ettiğini gözlemlerler. Öğrenciler çok şaşırmıştır. Zira Rav Salanter'in gereksiz konuşmalardan hiç hoşlanmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Daha sonra öğrencilerinden biri Rav Salanter'a davranışının sebebini sorar. Rav şöyle cevap verir: "Bu adamın morali çok bozuktu ve çok acı çekiyordu. Onu neşelendirmek, dertlerini ve kaygılarını unutturmak merhametlerin en büyüğü. Ben adamın bu sıkıntısını Tanrı korkusu veya ahlak konusunda vereceğim bir konuşma ile gideremezdim. Moralini düzeltmenin tek yolu onunla günlük konular hakkında neşeli bir sohbete girişmekti." (Or Yisra'el)
Tevrat'ın Koelet kitabı bize şunu hatırlatmaktadır: "Bir ağlama zamanı vardır, bir de gülme zamanı." Başkalarını güldürmek için de bir zaman vardır. ***