Talmud, bilge kişilerin işledikleri hataları aktarırken bazen çok
acımasız olabiliyor. Buna rağmen, Ribi Elazar Ben Şimon hakkında
anlatılan öykü benzerlerine göre çok şaşırtıcı:
Günlerden bir
gün Ribi Elazar, nehir kenarında eşeğinin üstünde gidiyormuş. Kendini
özellikle çok iyi hissediyormuş. Talmud'un dediği gibi, "kendinden çok
gurur duyuyormuş". Çünkü o gün, öğretmeninden Tora ile ilgili bir hayli
bilgi öğrenmişti.
Ribi Elazar adamın selamına cevap bile vermemiş, ancak ona şöyle karşılık vermiş, "Ey boş adam, kasabandaki herkes senin kadar çirkin mi?
Adam şöyle cevap vermiş, "Bilmiyorum. Git beni yaratan zanaatçıya de ki, 'Bu yaptığın kap ne kadar da çirkin.'"
Çok büyük bir günah işlediğinin farkına varan Ribi, eşeğinden inmiş ve yerlere kadar eğilerek adama şöyle demiş, "Sana karşı bilinçsizce konuştum. Lütfen beni affet."
Adam şöyle karşılık vermiş, "Sen gidip, beni yaratan zanaatçıya 'Bu yaptığın kap ne kadar da çirkin,' demedikçe seni affetmiyeceğim."
Ribi Elazar hemen yakınlarındaki şehre varana kadar adamı izlemiş. Adam, insanların Ribi Elazar'ı övgü dolu sözlerle karşıladıklarını duyduğunda kendi kendine şöyle demiş, "Eğer bu adam bilge bir kişi ise, bu toprakların üzerinde onun gibisi pek az olsun." Daha sonra da etrafta toplanan kalabalığa Ribi Elazar'ın yaptıklarını anlatmış.
İnsanlar ona şöyle demiş, "Buna rağmen, onu affet. Çünkü o, yüce bir Tora adamı." Adam da şöyle yanıt vermiş, "Sizin hatırınıza onu affediyorum. Yeter ki bu yaptığını tekrarlamasın."
Bu öyküyü okuduğunuzda bazılarınız belki de şaşıracak, şöyle düşüneceksiniz: "Kim bu kadar acımasız olabilir ki? Bilge bir hahamdan beklenmeyecek bir davranış bu! Herhalde Ribi'ler, bu öyküyü, başkaları ile alay etmenin ne kadar iğrenç olduğunu insanlara öğretmek için uydurdular..."
Diğer bir haham ise başından geçen şu olayı paylaşmaktadır:
"Bir itirafım var. Çok da utanıyorum. Geçenlerde iki çocuğumla birlikte yürüyordum. Kırmızı ışığa geldiğimizde karşı kaldırımda duran bir adama ilişti gözüm. Hatları çok çarpık olmasa dahi, hayli çirkinceydi. (Ona baktığımda bu şekilde düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum.) Bir süre sonra ışık yeşil oldu ve yolun karşısına geçmeye başladık. Adam yanımızdan geçerken göz göze geldiğimizde bana çok sıcak ve içten bir selam verdi."
"Kendimden ne kadar utandım, kendimi ne kadar değersiz hissettim bilemezsiniz. Karşımda duran insan, benim gibi, Tanrı'nın suretinde yaratılmıştı. Gerçi, ona karşı acımasız herhangi bir söz sarfetmemiştim. Yine de, ona şöylece bakmış ve kusurlu olduğuna kanaat getirmiştim. Ne kadar iğrenç! İlk izlenime dayanarak, kişinin kontrolu dışındaki bir kusuru hakkında hüküm yürütmek..."
Talmud, öyküyü Ribi Elazar'ın bu olaydan elde ettiği önemli dersi vurgulayarak şöyle sonlandırır: "İnsan her zaman bir saz gibi esnek olmalı, bir sedir ağacı gibi asla katı olmamalıdır." [aynen o çirkin adama davrandığı gibi; Ta'anit 20 a-b].
Bu, hepimizin tekrar tekrar öğrenmesi gereken bir ders. Erkekler bazen çekici olmayan kadınlar hakkında hoş olmayan şeyler söyler: "Köpek gibi..." veya "sözlükte çirkin sözcüğünün karşılığını aradığında onun resmini göreceksin."
Çocuklar hakaretlerden özellikle çok etkilenirler. Çoğu zaman da onları en çok sevdiklerini iddia eden insanlar, yani anne veya babaları tarafından rencide edilirler. Her birimiz şu veya bu şekilde, bir anne veya babanın çocuğuna, "Keşke hiç doğmamış olsaydın" veya "Aptalın tekisin sen" veya "Hiçbir zaman adam olamayacaksın" dediğini duymuşuzdur. Eleanor Roosevelt annesinin kardeşlerine nasıl şefkatle hitap ettiğini hatırlar, sıra ona geldiğinde ise, "Eve bir misafir geldiğinde bana doğru dönüp şöyle diyebilirdi, 'Ne kadar da tuhaf bir çocuk, eski kafalı, biz ona hep Nine diye hitap ederiz'. Bunları duyduğumda utancımdan yerin dibine batmak isterdim."
Yahudilik, bir kişiye yöneltilen hakaretleri, özellikle başkalarının önünde gerçekleştirilmişse, affedilmeyecek bir suç addeder. Ancak etik değerlere sahip olan insanlar dahi, öfkeli olduklarında, çok acımasız sözler sarfedebilir.
Bundan böyle kızgın olduğunuzda veya bir kişi hakkında alaycı bir tavır takınma eğiliminde olduğunuzda, (filim, tiyatro ve kitap eleştirmenlerinin çoğunlukla kapıldıkları bir duygu) Ribi Elazar'ın öğrendiği acı dersi mutlaka aklınıza getirin. ***