Kendilerine miras kalmış olan çiftliği sevgiyle çalıştıran iki kardeş varmış. Bir süre sonra, içlerinden biri evlenmiş, böylece çiftliği bölüşmüşler. Evli olan yeni bir ev inşa ederek orda karısıyla birlikte yaşamaya başlamış, diğer kardeş ise eski evde yalnız başına yaşamaya devam etmiş. Kardeşler çiftlikte çalışıp çok zengin olmuşlar. Evli olanın 10 çocuğu olmuş. Diğeri ise yalnız yaşamaya devam etmiş.
Bir gün, bekar olan kardeş düşünmeye başlamış: "Geniş bir çiftliğe ve çok paraya sahibim, ancak ben yalnızım, diğer taraftan kardeşimin beslemesi gereken 12 kişilik bir ailesi var". Ve bir gece yarısı bir yığın buğday alarak çiftlikleri ayıran tepeye tırmanır ve kardeşinin silosuna koyar.
Diğer taraftan evli kardeş de şöyle düşünüyormuş: "Benim eşim ve 10 çocuğum var. Zenginim. Ancak kardeşim yalnız, benim gibi zenginlikleri yok. Tüm sahip olduğu sadece buğdayı." Bu yüzden gece yarısı bir yığın buğday alarak, tepeyi tırmanır ve kardeşinin silosuna taşır.
Her gece iki kardeş tepeyi tırmanıp, diğerinin tarafına geçer ve siloya buğday koyar. Ve ertesi sabah da her biri aynı miktar buğdaya nasıl sahip olduklarını merak ederler.
Bir gece, diğer tarafa buğday götürmek için tırmanırlarken tepede karşılaşırlar. Ve neler olduğunu anlarlar, birbirlerinin kollarına atılarak sevgiyle kucaklaşırlar.
İşte bu yeri Tanrı "Kutsal Tapınak" ın kurulması için seçmiştir.
Çünkü bir insan başka bir insanı sevdiğinde Tanrı bizimledir. Nerde olursak olalım. Çünkü bu gerçekten yaşamamızın anlamıdır.
BİRLİK OLMA VE KURTARILMANIN ANAHTARI
1. Bet-Amikdaş neden yıkıldı? Çünkü o nesil 3 büyük günahı işlemişti:
Puta tapma, cinsel ahlaksızlık ve öldürme.
2.Bet-Amikdaş neden yıkıldı? Sebepsiz nefret yüzünden.
Bu, sebepsiz nefretin cezasının ne kadar büyük olduğunu göstermekte. Çünkü 3 büyük günahı işleyen nesil 70 yıl sonra kurtularak tekrar Bet-Amikdaş'ı inşa etmişlerdir. Ancak sebepsiz nefretin nesli ise hala kurtuluşun gelmesini beklemekte.
Günümüzde dünya, kıskançlık, açgözlülük, hırsızlık, şiddet, yalan, sabırsızlık, toleranssızlık, hile, aldatma ile çevrelenmiş durumda. Komşularımızdan ve liderlerimizin iyiliğinden şüphe duymaktayız. Birbirimize yardım etmek yerine, yarışmaktayız. Kendi amacımız doğrultusunda hareket etmekte ve başkalarından avantaj elde etmeye çabalamaktayız. Her koyun kendi bacağından asılır misali herkes kendini düşünmekte. İnternet ve hazır yiyeceklerin oluşturduğu yapay bir uydu perdesinin arkasındaki evimize geri çekilmekteyiz. Acı gerçeklerden kendimizi saklamakta ve en kötüsü, her şeyin daha iyi olması gerektiği fikrinden umudumuzu yitirmiş durumdayız. Omzumuzu silkmekte ve " Hayat budur" demekteyiz.
Ekosistemin mükemmel çalışması - ağaçların karbondioksit soluması ve bulutların yağmur taşıması gibi, tüm insanlığın uyum içinde birlikte çalıştığı bir dünyayı aramaktayız. Bu hepimizin aynı şekilde hareket etmesi ve farklılığımızı görmezden gelmek anlamında değildir. Bu sözde denildiği gibi: " İki Yahudi, üç fikir." Ancak farklı olmamıza rağmen "Yahudilik'in yaşaması" için birbirimizi sevmemiz, birlikte öğrenmemiz ve birlikte çalışmamız gerekir.
Savaş öncesi Avrupa döneminin büyük rabilerinden biri Rabi Baruh Ber Leibowitz şöyle demiştir:
" Göklerde yargılanacağım zaman bana " Burayı hak edecek ne yaptın? Diye sorulduğunda ne cevap vereceğim? Tora? Benim Tora bilgim yeteri kadar değerli mi? Tanrı korkusu? Yaptıklarım bu tanıma uyacak şekilde midir? Bir tek şey için hak iddia edebilirim - Her Yahudi'yi tüm kalbimle sevdiğim için. Sokakta her yürüdüğümde gördüğüm her Yahudi için, tek düşüncem olur: Onu kutsamak !"
Midraş der ki 3.Bet-Amikdaş göklerde hazırlanmış ve bizim dünyada hazır olmamızı bekliyor. Kral David'in Teilim'de (95:7) yazdığı gibi: " (Kurtuluş gelecek) Bugün- Tanrı'nın sesine kulak verirseniz".