aile perasasi

Hepimizin sahip olduğu çok değerli bir şey vardır, ancak bazılarımızın, bunun varlığından haberi yoktur. Verilmesi çok kolay, ancak korunması zor olan bu şey, sözümüzde durmaktır. Yani, yerine getirebileceğimiz sözler vermek ve bu sözlerimize sadık kalmak.

Bu haftanın Peraşası, insanların verdiği farklı türdeki sözleri açıklar ve bu sözlere sadık kalmanın önemini öğretir. Tanrı, bizlerin söylediklerini yapan ve yapacaklarını söyleyen kişiler olmamızı,dolayısıyla çevremizde iyi anılmamızı ister.

HİKAYE

Hikayemizde, bir çocuk sözünün değerini keşfeder.

"DUVARDAKİ YAZI"

O an, Jefi için masum bir oyun gibi görünmüştü yapacakları. Okulun arkasındaki duvar, üstüne resim yapılmaya hazır bir tuvale benziyordu. Jefi ve arkadaşı Selmi, ellerine sprey boyalarını almış, okul duvarına bir şaheser çizmek için ilerliyorlardı.

Aniden, karşılarına okul bekçisi Metin Bey çıkınca, eğlenceleri hızlı bir biçimde noktalanmıştı.
"Hey, duvarlara resim çizmek yasak!" diye bağırıp, yaşından beklenmeyen bir hızla çocukları kovalamaya başlamıştı Metin Bey.

Selmi adamın elinden kurtulmuş, ancak Jefi suç aleti sprey boyasıyla beraber yakalanmıştı.

"Olamaz, başım BÜYÜK belaya girdi!" diye düşündü Jefi panik içinde. Bekçinin bundan sonraki hareketini endişeyle bekliyordu. Acaba onu okul müdürüne mi götürecekti? Anne babası ne kadar da üzüleceklerdi! "Lütfen Metin Bey, anneme babama bu olaydan bahsetmeyin, lütfen..." diye yalvarmaya başladı. "Her şeyi yapabilirim. Zararı öderim, bir ay boyunca okuldan sonra kalabilirim.."

Jefi, olabileceklerin en kötüsünü düşünüyordu. Metin Bey, uzun süre koştuktan sonra kıpkırmızı kesilmiş, derin derin nefes alıp veriyordu. Jefi'ye saatler uzunluğunda gelen bir süre geçtikten sonra Metin Bey ciddi ama sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı: "Dinle çocuğum, Ne seni ele vereceğim, ne de zararı ödemeni isteyeceğim..."
Jefi birden rahatladı.

"Ama, bunu bir daha kesinlikle yapmayacağına dair bana söz vereceksin!"

"Bu kadar mı? " diye düşündü Jefi şaşırarak. Şansının bu kadar iyi gittiğine hayret etmişti.

Minnettar bir şekilde balını salladı. "Söz veriyorum" dedi yumuşak bir ses tonuyla.

Metin Bey kolunu bıraktığında, Jefi'in gözlerinin tam içine bakarak onu neredeyse ürpertecek sözlerini de ekledi: "Bu kadar kolay kurtulabileceğini zannetme. Sakın unutma, sen bana söz verdim. Sözünde durmayan bir adam, adam değildir.."

Zaman geçti ve olay unutuldu. Ta ki, yaz aylarından birinde Jefi, Selmi ve başka bir arkadaşları çevreyi bisikletleri ile dolaşmaya karar verdikleri güne kadar. Tam okul binasının yanından geçerlerken, Selmi bisikletini yolun kenarında durdurdu. Çantasından bir kaç sprey boya çıkartıp gülümseyerek Jefi'ye baktı.
"Evet, geçen bahar ayında başladığımız sanat eserini tamamlamanın çoktan zamanı gelmişti." Jefi'nin rahatsız olduğunu fark eden Selmi, ona cesaret vermeye çalıştı: "Sakın endişelenme. Bu sefer yakalanmayacağız. Şimdi okulda bekçi yok. Ama her ihtimale karşı, dönüşümlü olarak etrafı kontrol edeceğiz. Haydi gidelim!"
Çocuklar okulun parkına gittiler ve hemen binanın arkasında geçtiler. Etrafta kimsecikler yoktu. "Evet,haydi bakalım Picasso. Sen önce başla" diye göz kırptı Selmi, Jefi'ye sprey boyayı vererek.

"Neden olmasın?" diye düşündü Jefi. Çok eğleneceklerdi. Hem duvarda zaten başka resimler ve yazılar da vardı. Ayrıca kimse onları yakalayamazdı.

Çocuk sprey boyayı eline aldı ama aniden midesinde garip bir duygu hissetti. Yaşlı Metin Bey gözlerinin önüne geldi ve onun sözlerini tekrar hatırladı: "Sen bana söz verdim. Sözünde durmayan bir adam, adam değildir...".
Jefi, boyayı indirdi.

"Hey, hadisene. Başlayalım artık. Bütün günün burada geçiremeyiz" dedi Selmi sabırsızlıkla.

Jefi yeniden boyayı kaldırdı. Bunda bu kadar düşünecek ne vardı? Ne de olsa, söz verdiği an çoktan geçip gitmişti. Ama yine tereddüt etti. Hayır, yapamıyordu. Söz vermişti ve bu sözün önemi büyüktü. Bir yaz eğlencesinden çok daha değerliydi verdiği söz.

"Üzgünüm Selmi" dedi başını sallayıp boyayı arkadaşına geri vererek. "Ben buradan çıkıyorum. Bunu yapmayacağına söz verdim ve sözümde durmak, duvara bir kaç çizik atmaktan çok daha önemli benim için."
Jefi bisikletine binmek üzere parka doğru ilerlerken, arkadaşları 'eserlerine' başlamışlardı bile. Ama ilerlemeye başladığında Metin Bey'in sesini duydu. Bu sefer sesi gerçek anlamda duyuyordu! Arkasına döndüğünde Selmi ve arkadaşının çaresizce Metin Bey'e yakalandıklarını gördü! Meğerse bekçi görev başındaydı ve bu sefer duvar yazılarını bildirecekti. Jefi, arkadaşları adına kendini kötü hissetti ama çok da korktu. Acaba kendisinin de mi başı belaya girecekti? Özellikle de son seferin ardından!

Ama bekçi sanki Jefi'nin aklından geçenleri duymuştu. Gülümseyerek ve el sallayarak çocuğun endişelerini dağıttı. "Endişelenme oğlum. Ben her şeyi gördüm ve duydum. Mücadele ettiğini biliyorum. En sonunda sözüne sadık bir adam olduğunu da gördüm."

TARTIŞMA SORULARI

3-5 YAŞ

Soru: Biri sizden, yapmamaya söz verdiğiniz bir şeyi yapmanızı istese ne hissederdiniz?

Cevap: Özellikle, bu eğlenceli bir şeyse, yapmak isteyebiliriz, ancak söz verdiğimiz için, sözümüzde durmalı ve yapmamalıyız.

Soru: Jefi, metin Bey'in kendilerini izlediğini fark ettiğinde neler hissetti?

Cevap: Sözünde durup duvarı boyamadığı için çok memnun oldu.

6-9 YAŞ

Soru: Neden sözümüzde durmamız gerekir?

Cevap: Sözümüzde durmak, doğru bir davranış olmanın yanında, kendi kendimizi ne kadar ciddiye aldığımızı da gösterir. Bir insan söz verdiğinde, itibarını da ortaya koymakta ve sözünde durarak kendisine saygı gösterdiğini de belirtmektedir. Bu davranış, başkalarının da ona saygı duymasını sağlar.

Soru: Bir insan söz verdiği andan sonra fikrini değiştirirse, hala sözünde durmak zorunda mıdır?

Cevap: Söz vermek çok ciddi bir şeydir. Söz verdiğimiz zaman, ne olursa olsun, buna her zaman bağlı kalacağımızdan emin olmalıyız. Bir yemin ettiğimizde, bunu onurlandırmamız ve daha sonra fikrimizi değiştirsek bile, arkasında durmamız gerekir.

10 YAŞ VE ÜSTÜ

Soru: Yapacağımızı söylediğimiz her şeyi, tam anlamıyla yapmamız mı gerekir?

Cevap: Bu durumdan duruma değişir. Bazen günlük konuşmalarımızda, "Bugün alış veriş yapacağım" gibi lafın gelişi konuşuruz. Bu bir plandır, verilmiş bir söz değildir. Bu tip sözleri bile dikkat etmeden söylememeye çalışan manevi açıdan duyarlı kişiler olsa bile, böyle bir şeyi yerine getirmemek güveni zedelemez. Ancak bir söz verirsek ya da bir şeye yemin edersek, ne olursa olsun buna bağlı kalmak çok önemlidir.

Soru: Bir anlığına Jefi'in, verdiği sözü unuttuğunu, duvarı boyadığını ve arkadaşlarıyla beraber yakaladığını düşünün. Acaba bu ilk yakalanışından daha kötü bir durum mu olurdu? Neden?

Cevap: Bu çok daha kötü bir durum olurdu. İlk seferinde, doğru olmayan uygunsuz bir davranışı yapıyordu. Herkes bazen hata yapabilir. Ama sözünde durmamak, yakalansa da yakalanmasa da, çok daha derin bir şeydir. Böyle bir durum, güvenilir olunmadığını gösterir. Güvenilirlik, bir insanın her türlü davranışını etkileyen en önemli kişilik özelliklerinden biridir.