Bu Hafta İçin Saatler |
20 AV |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5784 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
18:34 |
19:50 |
----- |
Yeruşalayim |
18:25 |
19:41 |
Tel Aviv |
18:54 |
19:52 |
24 AĞUSTOS |
Tel Aviv |
18:54 |
19:43 |
İstanbul |
19:37 |
20:17 |
2024 |
İstanbul |
19:26 |
20:06 |
İzmir |
19:33 |
20:22 |
|
İzmir |
19:23 |
20:11 |
EKEV- עקב Aftara: Vatomer Tsiyon |
||||||
Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Devarim 7:12-11:25)
Moşe Bene-Yisrael'e, insanların genelde "topuklarıyla ezercesine" göz ardı ettikleri "az öneme sahip" oldukları varsayılan mitsvaları bile yerine getirdikleri takdirde, yeryüzünün en bereketli toplumu olacaklarına dair söz verir. Moşe halka, Kenaan Ülkesi'ni yavaş yavaş ele geçireceklerini bildirir.
Buna göre, ülke birden boşalmayacak ve bu şekilde vahşi hayvanlar, Bene-Yisrael hakim olana kadar buraları kaplamayacaklardır. Bene-Yisrael'in, Kenaan milletlerinin tapındığı putların hepsini yakmaları ve yok etmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatan Moşe Rabenu, daha sonra Tora'nın bölünmez bir bütün olduğunun ve sadece belirli bölümlerinin kabul edilmesinin yanlış olacağının altını çizer. Moşe Erets-Yisrael'in buğday, arpa, üzüm, incir, nar, yağlık zeytin ve hurmanın özellikle bulunduğu bir ülke olduğunu belirtir.
Moşe halkı, ileride berekete kavuştukları zaman böbürlenmemeleri ve Erets-Yisrael'deki başarılarının sadece kendi çaba ve kuvvetleri sonucu geldiği fikrine kapılmamaları konusunda uyarır; zira zenginlik ve başarıyı verecek olan, Tanrı'dır. Moşe ayrıca, Tanrı'nın Kenaan'daki milletleri Bene-Yisrael'in müthiş dürüstlüğü sebebiyle değil, bu milletlerin günahları sebebiyle kovalayacağını hatırlatır. Ne de olsa Sinay'dan bu noktaya kadar olan yolculuk, halkın Moşe'ye ve Tanrı'ya yönelik irili ufaklı isyan ve günahlarının bir katalogu niteliğindedir. Tanrı'nın Sinay'da 10 Emri Bizzat verişini takip eden olayları anlatırken Moşe, Kipur günü ikinci On Emir levhaları ile dönüşüne değinir.
Aaron'un ölümü ve Levi kabilesi mensuplarının Tanrı hizmetine atanmaları hatırlatılır. Moşe, Mısır'a inen 70 kişinin, bu noktada göklerdeki yıldızlar kadar çok üyeye sahip bir ulus haline geldiğine dikkat çeker. Erets-Yisrael'in sıradışı özelliklerini belirttikten sonra, Moşe, Şema'nın ikinci paragrafını söyler ve bu şekilde, mitsvaların yerine getirilmesinin sonucu olacak bereketi ve aksi takdirde halkı bulacak laneti kavramsallaştırır.
Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
BASIN KARTI
Hepimizin basın kartı: İzmir’de yaşadığım zamanlarda bana çok yakın olan kapalı spor salonunda basketbol maçlarını izlemeyi severdim. İki farklı tribünü olan salon biraz gürültülü olduğundan ben de sakince maç izlemeyi sevdiğimden acaba diğer tribüne nasıl girebilirim arayışına girmiştim. Doğal olarak “basın kartı” sahibi olmadığımdan bu arayışım sonuçsuz kalmıştı. Ancak bir Yahudi olarak gerçekten hepimiz özel bir “basın kartı” sahibiyiz. Bu kart da bize Tanrı ile özel bir iletişim imkanı sağlar.
Amida duası bu kartı kullanabildiğimiz özel yerlerden birisidir. Tüm isteklerimizi O’na sunarken karşılıklı biriyle konuşur gibiyiz. Hemen daha ilk berahada bile O’na yaklaşırken ataların “zehut” dediğimiz yaptıklarını öne çıkarırken O’nun bizim için “gomel hasadim tovim – iyiliklerin sahibi” olduğunun altını çiziyor ve ataların zehutu uğruna bizlere Maşiah’ı getireceğini söylüyoruz. İşte bu da bizler için özel bir “basın kartı” gibidir.
Ataların erdemi: Peraşamızda Moşe Rabenu bizi uyarmaya devam ederken kutsal toprakları hak edişimizin nedeni üzerinde durur ve bunun ne dürüstlüğümüz ne de kalbimizin zenginliği olmadığının altını çizer. Bu konuda Tora’nın yazdıklarına bakalım.
“Sakın kalbinizde şunu söylemeyin... "Tanrı, bu ülkeyi mülk edinmem için beni dürüstlüğüm yüzünden buraya getirdi..." Onların topraklarını mülk edinmeye gelmenizin nedeni, dürüstlüğümüz ve kalbimizin zenginliği değildir. Tanrı atalarınız Avraham, Yitshak ve Yaakov'a vaat ettiği şeyi yerine getirmek için.”
Biraz gerilere gidelim ve Tanrı ile Moşe’nin ilk karşılaşmasına bakalım. Burada daha Şemot peraşasında Tanrı’nın Bene Yisrael’i kurtarmasının nedeni O’nun atalara verdiği söz olarak belirtilir. Tanrı yakarışlarımızı duyar ve atalara verdiği sözü yerine getirmek için kurtarma sürecini işletmeye başlar. Mısır çıkışının hemen ardında denizin kıyısında sıkışıp kalan Bene Yisrael için Tanrı Moşe’ye “ma titsak elay – bana ne sesleniyorsun” ifadesini kullanır. Yani bu durumda Moşe’nin dua etmesine gerek yoktur ataların erdemi sayesinde deniz yarılacaktır. Yani basın kartımız ataların erdemi olarak hep yanımızdadır.
Behukotay peraşasında yer alan kırk dokuz tane uyarı çok sert bir biçimde doğru yolda yürümediğimiz zaman başımıza gelecekleri anlatır. Tanrı’nın isminin hiç geçmediği bu bölüm yine de ataların erdemini vurgulayan bir cümle ile son bulur. “Yaakov ile Yitshak ile ve Avraam ile olan akdimi hatırlayacağım.” Toplum en büyük acıları hak etse bile ataların erdemi sayesinde bu sıkıntılardan mutlaka kurtulmayı başaracaktır. Kartımızı aldık ve cebimize koyduk. Şimdi bu kartın nasıl çalıştığına bakmaya çalışalım.
Volojinli Rabi Hayim ben Yitshak “Ruah Hayim” adlı eserinde her atanın bizim için farklı bir başarı yolunu açtığını anlatır. Avraam, Tanrı'nın Eretz Yisrael'de yeni bir hayat kurma çağrısına uyar ve kendi evini terk eder. Onun açtığı yol kendilerini Tanrı'ya adamak uğruna büyük yaşam değişiklikleri yapan insanların yolunu aydınlatır. Tanrı için hayatını feda etmeye hazır olan ilk ata ise Yitshak’tır. Bu, trajik bir şekilde, Yahudilerin inançları uğruna hayatlarını teslim etmesi şeklinde milyonlarca kez yapılır. Tarih bunun tanıklığını yapacak sayısız olayla doludur. Bunuyapacak güç, bu anlaşılmaz fedakarlık Yitshak'tan gelir. Son olarak, Yaakov bize toplumlar veya tehlikeli etkiler arasında yaşarken, yabancı topraklarda hayatta kalma ve başarılı olma ve gelişme gücü verir. Tora Yahudiliğinin yabancı bir ülkede, Yahudi olmayanlar arasında yaşayarak, bizimkine taban tabana zıt fikirlere ve yaşam tarzlarına sahip bir toplumda var olabilmek, yaşayabilmek ve başarılı olabilmek dikkate değerdir. Bu gün bunu oldukça yakından görebiliriz. Yaakov Avinu yozlaşmış amcası Lavan'la geçirdiği yıllar boyunca kendini koruyarak ve geliştirerek bu engeli aşmıştır.
Temel: Bir binanın temelini atarken öncelikle müteahhit zemini hazırlamak ve ilk betonu dökmek için sayısız hesaplamalar yapar ve emek harcar. Temel sağlam bir şekilde atıldıktan sonra bina yavaş yavaş yükselmeye başlar ve binanın ilk katları görülür. Bina yükseldikçe her şey yerine oturmaya ve yapı bitmeye başlarken en son pencerelere sıra gelir. Evet o yapıda her yerde çalışanların kendilerine özgü çabaları emekleri özverileri vardır ancak temel sağlam olduğunda bu emekler asıl amaca hizmet eder. Temelin sağlam olmadığı yerlerde ise beklenen hedefi tutturmak kolay değildir.
Temelimizi atan “avot” bizim için çok sağlam bir binanın ilk adımını gerçekleştirmiştir. O temel bizim için bir “kredi” kaynağıdır. Binamızı inşa ettikçe zaman zaman tükenen kaynaklarımızı finanse edebilmek için temeli baz göstererek kredi kullanmamız gerekmiştir, gerekecektir de.
Bu arada bu kredi yani “zehut avot” hakkında Gemara Masehet Şabat’ta Tosfot kökenli bir bilgiyi paylaşır. Gemara’ya göre “tama zehut avot – ataların liyakati sona erdi.” Bir başka deyişle kredi tankı boşalmıştır ve ulaşım şansı kalmamıştır. Kimine göre peygamber “Oşea” döneminde boşalan tank bazılarına göre Eliyau döneminde bitmiştir. Kimi de bu olayın Hizkiyau döneminde gerçekleştiğini söyler. Ancak Tosafot, Gemara'nın yalnızca günahkarlara atıfta bulunduğunu iddia ederek çok önemli bir niteleme yapar. Tora’ya göre yaşamayan kişilerin “zehot avot” erişimi bitmiştir. Tsadikler için ise bu erişim her zaman devam edecektir. Yani işimiz hiç kolay değil.
Midraş, herkesin kendine şunu sorması gerektiğini söyler. “Matay yagiu maasay lemaase avotay – benim edimlerim ne zaman atalarımın edimleri gibi olacak.” İlk bakışta Midraş, Avraam, Yitshak ve Yaakov kadar dürüst olmamızı hedeflememizi mi istiyor sorusunu sorabiliriz. Ancak günümüz dünyasında bunun hiç de kolay olmadığını hepimiz biliriz.
Ancak bu sözün anlamı farklıdır. Söz, Avot’un nasıl davrandığını öğrenmek ve kendimizi onların yaşadığı değerlere ve ideallere adamak anlamına gelir. Tam olarak onlar gibi olmak gerçekçi bir hedef değildir. Onların niteliklerini, inançlarını ve nasıl yaşadıklarını öğrenerek bu nitelikleri kendi içimizde elimizden gelen en iyi şekilde geliştirebilmek mümkündür.
Mesilat Yeşarim kitabının yazarı olan RaMHaL ataların davranışları hakkında her gün “bir saat” düşünmenin bu hedefe insanı yaklaştırabileceğini öğretir. Yükümlülüğümüz tam olarak onlar gibi olmak değil, onların yolundan gitmek, onların dünyasının bir parçası olmaktır.
DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva
Geçen hafta okuduğumuz Vaethanan peraşasında, Moşe Rabenu’nun vaat edilmiş toprağa girebilmek için Tanrı’ya yakarışlarını okuduk. Moşe, tevazu bir şekilde dua ederek, İsrail oğularının başında bir lider olarak başladığı görevi devam etme arzusundadır. Onları vaad edilmiş topraklara götürerek misyonunu tamamlama isteğindedir. Moşe Rabenu, 40 yıl boyunca çölde zor koşullarda yaşamını İsrailoğulları’na adamış ve onları süt ve bal ülkesi, vaad edilmiş topraklara götürmeyi hayal etmiştir.
Tüm kalbi ile yaptığı dua, Tanrı tarafından kabul edilmemiş ve Tanrı’nın İsrail topraklarına girememe kararı yürürlükten kaldırılmamıştır. Tanrı, kendisine dağın tepesine çıkmasını ve uzaktan İsrail topraklarına bakmasını söyler. Moşe’nin maalesef ulaşabileceği en son nokta bundan ibaret olacaktır.
Bu üzücü durum karşısında aklımıza hemen bazı soru geliyor: Tanrı’nın Moşe için aldığı bu karar karşında neden İsrail oğulları hiçbir şekilde tepki göstermedi? Neden toplumun bireyleri liderleri Moşe için dua etmedi? Neden her bir ağızdan Tanrı’ya Moşe topraklara girememe durumunda kendilerinin de topraklara girmek istemediklerini söylemediler? Liderlerine karşı bir empati veya onu koruma veya ona bağlılıklarını gösterme adına neden bir işaret gösteremediler?
Moşe’nin yaşamı boyunca onlara karşı yaptıklarına karşılık, Tanrı’nın Moşe’ye karşı merhametini ve şefkatini göstermesi için yalvarmaları gerekirken Tora’da bununla ilgili hiçbir kayda rastlanmamaktadır.
Bu hafta okuduğumuz Ekev peraşasında bu sorulara cevap olarak bir ipucuna rastlamaktayız. Moşe, İsrailoğullarına 40 yıllık çöl hayatı boyunca Tanrı’nın gökten yağdırdığı manı tedarik ettiğini, onlara kıyafetleri konusunda yardım ettiğini, çöldeki zor koşullara rağmen yaşamlarını kolaylaştırdığını anlatır. Kısacası, İsrailoğulları günlük ihtiyaçları karşısında hiçbir şekilde endişe etmelerine gerek yoktu. Tüm maddi ihtiyaçları mucizevi şekilde tedarik edilmişti. Tüm bu güzel şeylere sahip olmak sayesinde doyuma erişmişlerdi. Ama bu doyum başkalarına empati duyma konularında ve başkalarının ihtiyaçlarını algılama hassasiyetini kaybetmişlerdi. Hepimizin bildiği bir deyim tok olan aç olanın halinden anlamaz sözü bizlere çok şey öğretmektedir.
İsrailoğulları 40 yıl boyunca çölde gezdiler ve tüm arzuları vaad edilmiş İsrael topraklarına girebilmekti. O an için kendi ihtiyaçları üzerinde odaklanmışlardı. Moşe’nin duyguları konusunda konsantre olmaları mümkün değildi. Tanrı’nın adaleti ve aldığı karar üzerinde bir değişiklik yapabileceklerine inanmadılar ve o an için yeni bir heycan getirmek istemediler. O anda tek düşündükleri kendi yaşamları ve ileri gidebilmek için neler yapabilecekleriydi.
Tora, aslında bize İsrailoğullarının bu konuda sessiz kalmasının insan tabiatında var olan bir beşeri zayıflık olduğunu öğretmektedir. Bu noktada önemli bir ders çıkarmaktayız. Buradaki sessiz kalma durumu ve Moşe için hiçbir dua etmemeleri onların kötü insanlar olduğu anlamını çıkarmaz. Normal bir insanın yapabileceği olağan bir davranış şekli olduğunu bize göstermektedir. . Ne zamanki Tanrı Moşe’ye vaad edilmiş topraklara giremeyeceğini söylediğinde, İsrail oğulları bu durumda Moşe adına dua ve teselli etmeyi, olaya tepki gösteremediler. Aslında bu insanın genel yapısı ve beşeri zayıflığına bağlı bir durumdur. Moşe lider olduğu sürece onunla bütünleştiler ve ne zaman ki Moşe’nin görevi biteceğini duydukları an ondan sonra ki liderle yollarını devam edebileceklerini düşündüler.
İsrailoğullarının buradaki davranış şekli normal bir davranış şekli olduğunu belirtsek de, bunun ideal bir davranış şekli olup olmadığı üzerinde durmamız gerekir. Şayet aynı durumda bizler olsaydık, Moşe’ye karşı empati kurabilir miydik yada kurmalı mıydık? Onun adına dua etmek ister miydik?
Ona karşı sadakatimizi ve yaptıklarına karşılık memnuniyetimizi göstermek adına Tanrı’nın şefkatini ve merhametini Moşe adına yapabilmesi için istekte bulunmalı mıydık?
Modern dünyamızda, kişilerin birbirlerine olan sadakat ve hoşgörüleri tamamen dış etkenlere bağlı bir durumdadır. Kişiler maalesef ben odaklı bir durumda olduklarından başkalarına olan tavır, davranışlar ve duygular günden güne farklı olabilir. İsrail oğullarının da burada takındıkları tutum bu günkü modern dünyadan farklı olamayıp normal görülen bir davranış şeklidir. Ama bizim izlememiz gereken davranış şekli normal olarak kabul edilen bu şekilden farklı olmalıdır. Dürüst olma yolunda ilerleme adına farklı davranılması gerekir. Ermiş ve dürüst bir insan başkalarına karşı hassas, şefkatli, merhametli, sadakatli ve kendisine yapılanları unutmayıp takdir etmelidir.
GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: Rabilerin öğretilerinden)
Rav İzak Peres
Pastil alan bir kişi “beraha” okur mu?
Hiçbir ilaca ve bunu almayı kolaylaştıran içeceğe beraha söylenmez. Ancak pastil gibi içeriğinden keyif alacağı kesin olan kişi buna beraha söylemekle yükümlüdür.
YETMİŞ İKİ’ DEN SEÇMELER
(Rav Palaçi’nin 72 kitabı olduğu kabul edilir.)
Rav İsak Alaluf
Altın buzağı günahı sonrasında Bene Yisrael’in karşılaştığı en önemli yaptırımlardan biri “öğrendiklerini unutmak” ile karşı karşıya kalmalarıdır. Bu bir süre sonra öğrenilen Tora bilgilerinin akıldan çıkmasına neden olur. Bu yüzden de devamlı olan Tora öğrenimi hem anımsamak hem de bilgi dağarcığımızı genişletmek için kaçınılmazdır. Rabi Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’) “Kaf AHayim” kitabının çüncü bölümünde Talmud Yeruşalmi’den bir öğreti paylaşır. Geceleri gizlice öğrenen kişinin bildiklerini unutmasının daha zor olacağını kaydeder. Bilge Maaral buna ilişkin öğretisinde gizli öğrenmenin kişinin kibre kapılmamasının anahtarı olduğunu söyler. Bu öğrenimin tevazu ile başkalarına göstermek amacı olmadan yapılması gerekmektedir. Rabi daha ileride yetser ara tarafından engellenen öğrenme isteğinin gece kalkan kişilerde bu konuda yetser ara karşısında bir başarı olduğu belirtilmektedir.
HAFTANIN SÖZÜ
“Ben bir Yahudiyim. Kültürümüze ve tarihimize, bizi biz yapan şeylere hayranım. Bu aldığım her nefesi etkiliyor. Beni bilgilendiriyor ve yönlendiriyor. Onsuz, sadece bir boşluk olurdum. (Mandy Patinkin)