Vay canına, şu maznaraya bak" dedi Dani heyecanla.
Dani ve Dina, yüksek bir tepenin üzerinden aşağı çöle doğru bakıyorlardı.
Yanyana kurulu bir çok çadır gördüler. Sonra birden Dani ve Dina eşekler üzerinde onlara doğru yaklaşan bir kafile fark ettiler. Kafileye liderlik yapan kişi katır üzerinde ve en önde yolculuk ediyordu. Önemli birine benziyordu.
Adam yanındakilere, "Bana yedi adet sunak inşa edin. Korbanları sunduktan sonra günümü deneyeceğim" dedi.
Dina Dani'ye diğer tarafa geçmek için işaret etti ve ona, "Sanırım bu adam Bilam" diye fısıldadı.
Dani, "Bilam mı?" diye hatırlamaya çalıştı ve sonra, "Bu, Am Yisrael'e beddua etmesi için getirilen adam değil mi?" diye sordu.
Dina, "Evet, evet. Hadi gel de neler olacak bir bakalım" dedi.
Bilam çevresindekilere, "Belki buradan Am Yisrael'e beddua da bulunabiliriz" dedi.
Dina alaycı bir ses tonuyla, "Şuna bak, bu dağlardan Am Yisrael'e beddua edebileceğini düşünüyor. Ama dağlar Am Yisrael'in atalarını - Avraam, Yitshak ve Yaakov'u sembolize eder.
Göreceksin, Bilam'ın ağzından çıkacak olan sözler Am Yisrael için beddua değil, bir Beraha yani bir kutsama olacak" dedi.
Dani, "Haklıymışsın" dedi ve iki kardeş Bilam'ın Am Yisrael'i 'kutsamasının' hemen ardından oradan ayrıldılar.
Şabat Masasına Hikaye
Duvar Saati
Luvlinli 'Hoze'nin ölümünden sonra, çocukları babalarının mirasını aralarında bölüştüler. Çocuklarından biri Rabi Yosef, miras olarak babasının odasındaki duvarda asılı duran nadir ve pahalı saati ve ipekten dikilmiş olan babasının elbesilerini aldı.
Rabi Yosef kardeşlerinden ayrıldıktan sonra evinin yolunu tuttu. Fakat hava şartları bozuktu, soğuk ve şiddetli yağmurlar yolculuğu çok zor hale getirmişti. At arabası çamura saplanınca, Rabi Yosef'in de artık yola devam etmesi imkansız olmuştu. Çaresizlik içinde Rabi Yosef şehirde bir
Yahudi'nin işlettiği handa kalarak fırtınanın dinmesini bekledi.
Rabi Yosef birkaç gün boyunca hancının odalarından birinde misafir oldu. Oradan ayrılacağı zaman ise hancıya ödeme yapmak için parası yoktu. Bunun üzerine Rabi Yosef üzülerek de olsa beraberindeki pahalı eşyalardan birini ücret karşılığı adama vermek durumunda kaldı - babasının nadir duvar saati ve ya ipekten yapılmış elbiseleri...
Hancı eşine de danıştıktan sonra saati almaya karar verdi. Duvara astıkları bu saat sayesinde ineklerin ne zaman sağılacağını daha rahat takip edebileceklerdi. Fakat sonra hancı karar değiştirerek saati misafir odalarından birine asmayı tercih etti. Şehre gelip handa kalacak olan önemli misafirlerini bu odada misafir etti.
Yılllar sonra Rabi Yisahar Bar Mardoşiv Şabat yapmak için şehre geldi ve bu handa kaldı. Hancı onu güler yüzlü bir şekilde karşıladı ve ona en iyi odasını, duvarda saatin asılı olduğu odayı verdi.
Şabat akşamı, Rabi Yisahar odasında neşeyle şarkılar söylerken danslar etti. Rabi Yisahar neşeli bir gecenin ardından sabahleyin hancının yanına giderek ona, "Bu özel saat nereden?" diye sordu.
Hancı, saati birkaç sene evvel Luvlinli 'Hoze'nin oğlundan aldığını söyledi.
Bu sefer de hancı Rabi Yisahar'a "Peki bu saatin özel bir saat olduğunu nasıl anladınız?" diye sordu.
Rabi Yisahar cevap verdi: "Her normal saatin çıkardığı tik tak sesi insana zamanın geçip gittiğini ve hayatımızdan bir anın daha kaybolduğunu hissettirir. Ancak 'Hoze'nin saatinin çıkardığı tik tak sesi bize Galut'ta bulunduğumuz her anı geride bıraktığımızı ve her geçen dakika kurtuluşa daha da yakınlaştığımızı hissettirir. İşte bu bağlamda bu saat çok özel bir saat."
Pozitif Mitsvalar
Bamidbar 27:8 “Bir kişi öldüğünde ve eğer bu kişinin oğlu yoksa…”
Tanrı bizi yaşam ve aidiyet duygusu ile kutsal kıldı.
Bir kişi vefat ettiğinde, Tanrı’nın ona bahşettiği tüm varlığı miras olarak çocuklarına veya en yakın akrabalarına geçer.
Bu bağlamda, miras konulu bu pozitif mitsva ile ilgili detaylı birçok kural vardır.
Miras yolu ile bize geçenlerin, sadece maddi değerler değil, manevi değerler de olduğunu her zaman hatırlamalıyız.
En büyük mirasımızın Yahudi ruhumuz ve Tora’mız olduğunu asla unutmayın. Bu bağlamda, zincirin halkaları olarak Tora’ya bağlılığımızı devam ettirmek hepimizin sorumluluğudur.
Resimli Peraşa
Balak Bilam’a, ‘Mısır’dan bir halk çıktı ve karşımda konuşlandı. Şimdi benim için şu halka lanet oku’ dedi (Balak 22: 5-6)
Bilam Balak’a, “Geceyi burada geçirin. Aşem’in bana konuşacağı şekilde size cevap veririm...” Tanrı Bilam’a, “Onlara gitme. O halkı lanetleme, çünkü o mübarektir” dedi. (Balak 22:8-12)
Tanrı’nın meleği önlerinde ilerlemedi. Sağa ya da sola sapacak boşluk olmayan dar bir yerde durdu. Eşek, Tanrı’nın meleğini görünce Bilam’ın altında olduğu yere çöktü.
Bilam kızdı ve eşeğe değnekle vurdu. (Balak 22:26-27)
Balak Bilam’a, ‘Mısır’dan bir halk çıktı ve karşımda konuşlandı. Şimdi benim için şu halka lanet oku’ dedi (Balak 22: 5-6)
Koen Aaron’un oğlu Elazar’ın oğlu Pinehas, cemaatin içinden kalktı ve eline bir kargı aldı. (Balak 25:7)