Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız |
||||||
Bu Hafta İçin Saatler |
26 Tevet |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5772 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
4:27 |
5:41 |
----- |
Yeruşalayim |
4:33 |
5:47 |
Tel Aviv |
4:41 |
5:43 |
21 Ocak |
Tel Aviv |
4:47 |
5:49 |
İstanbul |
4:54 |
5:34 |
2012 |
İstanbul |
5:02 |
5:42 |
V A E R A |
||||||
Hatırlatmalar:
ü 25 Ocak Çarşamba: Roş Hodeş Şevat |
||||||
Bu HP .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.
|
Peraşa Özeti (Şemot 6:2-9:35)
[www.chabad.org]
Tanrı, Moşe ile temasa geçer. "Dört kurtuluş sözü" ile, Bene-Yisrael'i Mısır'ın yükü altından çıkaracağına ve Mısırlılar'ın köleleştirici işlerinden serbest kılacağına, büyük bir güç gösterisi ve sert yargılar eşliğinde Yahudiler'i özgürlüğe kavuşturacağına ve Sinay dağında onları Kendisi'ne Halk olarak alacağına söz verir. Bunun ertesinde Tanrı, Bene-Yisrael'i, Avraam, Yitshak ve Yaakov'a söz vermiş olduğu Ülke'ye getirip burayı onlara ebedi bir miras olarak vereceğini bildirir.
Moşe ve Aaron tekrar tekrar Paro'nun huzuruna çıkıp, Tanrı adına "Halkımı salıver ki Bana ibadet edebilsinler" talebinde bulunurlar. Fakat Paro da tekrar tekrar reddeder. Aaron'un asası bir yılana döner ve Mısırlı büyücülerin sihir asalarını yutar. Tanrı bunun ertesinde Mısırlılar'a bir dizi bela gönderir.
Nil'in suları kana dönüşür, ülkeyi kurbağalar istila eder, insan ve hayvanlar bitlerin saldırısına uğrar. Vahşi hayvan sürüleri şehirlere doluşur, bir salgın hastalık evcil hayvanları telef eder, Mısırlılar'ın vücutları, acı veren çıbanlarla kaplanır. Yedinci belada göklerden buz ve ateşin bir arada bulunduğu yıkıcı bir dolu yağar. Buna karşın Paro'nun inadı sürer ve Tanrı'nın daha önce Moşe'ye bildirmiş olduğu üzere, Bene-Yisrael'i salıvermeyi reddeder.
NEHRİ DÖVMEK
[Rabi Yaakov Tauber - tannentorah.com]
"Kan, Kurbağalar, Bitler, Vahşi Hayvanlar, Salgın Hastalık, Çıbanlar, Dolu, Çekirgeler, Karanlık, Behorların Öldürülmesi."
Seder sofrasına katılan herkesin aşina olduğu bu liste Tanrı'nın Bene-Yisrael'i Mısır köleliğinden kurtarmadan önce Mısır'a verdiği on makot, yani on beladır.
Makot sözcüğü, ‘maka'nın çoğul halidir. Nedir maka? Bu terim Mısır'ın başına gelenler bağlamında genellikle "bela" veya "ceza" olarak tercüme edilir. Ama bu sözcüğü daha doğru bir şekilde çevirmek istersek, maka sözcüğü tam olarak "darbe" ya da "vuruş" anlamına gelir. Dolayısıyla burada sadece Mısırlıların cezalandırılıp Bene-Yisrael'in kurtarılması değil, aynı zamanda bir şeylere darbe indirmek ve vurmak da söz konusudur.
Bu darbelerin çoğunu Nil Nehri almıştır. Maka'ların çoğu ya doğrudan nehre ya da kıyılarına indirilmiştir (bu darbe sonucunda su kana dönüşmüş ya da milyonlarca kurbağa ortaya çıkmıştır).
Bir nehre vurmanın ne gibi bir amacı olabilir? Şunu bilmek gerekir ki, Mısır'daki Nil Nehri sadece bir nehir değildir. Bir kavramdır, hayata bir yaklaşım tarzıdır. Ve bu kavramı zihnimizden kovmak Mısır'dan Çıkış'ın temel konusudur.
Bene-Yisrael Mısır'ı terk ettikten kırk yıl sonra Moşe onlara şunları söyler: "[Şunu bil] Ki, onu miras edinmek üzere gelmekte olduğun Ülke, [içinden] çıktığınız Mısır Ülkesi gibi değildir. [Oradayken] Tohumunu ekip [tıpkı] bir bostan[da olduğu] gibi ayaklarınla [yani şahsen] sulardın. Oysa onu miras edinmek üzere oraya geçmekte olduğunuz Ülke, dağlar ve vadilerle kaplı bir ülkedir; göklerin yağmuru sayesinde sulanır. Tanrın'ın ihtimam gösterdiği bir ülkedir; Tanrın'ın Gözleri sürekli olarak onun üzerindedir - yılın başından, yılsonuna kadar" (Devarim 11:10-12).
Otoriteler Mısır toprağının yağmur suyuna ihtiyaç duymadığı, daha ziyade Nil Nehri'nin yükselip onu suladığını belirtirler. Beslenme kaynağını inceleyen Mısırlı, bir saat gibi düzenli bir şekilde yükselen, kıyılarını sulayan ve hazırladığı hazneleri dolduran güçlü bir nehir görür. Ayaklarıyla daireler çizerek tarlalarını çizen sulama kanallarında suyu yükseltmek için döne döne bir tekerlek iter. Çiftçilik hayatında bir kez bile gözlerini yukarı kaldırmaz.
Bunun aksine, Erets-Yisrael'deki bir çiftçi göklerden gelen yağmurun suyuna muhtaçtır. Onun beslenme kaynağı ne düzenlidir, ne de önceden kestirilebilir. Ne toprakta kazılmış bir kanaldan fışkırır, ne de yerde bir delikte çiğnenir. Gözleri sonsuza dek umut ve beklenti içinde, hayatın gerçekten de Yukarıdan yağacağı inancıyla yukarı dikilmiştir.
Yağmurun aşağıdan da geldiği doğrudur; Bereşit 2:6'ya göre, yeryüzünden pus yükselir ve toprağın yüzeyini sular. Tanrı bizi göklerden gelen tek yönlü beslenme akışının pasif alıcıları olarak yaratmış değildir. İlahi gücün ve ilhamın ılık güneşi ile harekete geçen emeğimiz ve çabamız, girişimimiz ve yaratıcılığımız hayatın bereketi olarak geri dönerek cennetin karşısında bulut olarak uçmak üzere yeryüzünden pus olarak yükselir. Ancak her zaman mevcut olan bilincimizle, her şeyin yukarıdan düzenlendiğini biliriz. Referans noktası yeryüzü değil, göklerdir.
Tanrı Moşe'ye nehre vurmasını emretmiştir: "Halkımı göklerdeki yağmurun suyunu içen Ülke'ye götürebilmen için, öncelikle onun zihninden Nil Nehrini kovman gerekiyor."
DEVAR TORA
[Rav Moşe Benveniste]
ERDEMLİ İNSAN
Rabi Elazar Ben Azarya Omer: İm En Tora En Dereh Erets. İm En Dereh Erets En Tora İm En Hohma En Yira, İm En Yira En Hohma (Pirke Avot 3/17). Tora'daki kuralları uygulamayan kişi iyi davranış kurallarından yoksun kalır. İyi davranış kurallarına sahip olmayan kişi Tora kurallarından yoksun kalır. Bir kişide bilgelik yoksa Tanrı korkusu da yoktur. Tanrı korkusu yoksa bilgeliği de yoktur.
Rabi Elazar öğretisinde şunu demek ister: Tora bilgisi ile hal ve gidiş, bilgelik ile Tanrı korkusu birbirini tamamlar, kişi kendine göre hal ve gidiş kurallarına sahip olabilir. Bununla birlikte toplumdan ayrı kalabilir. Tora toplumla barışık bir şekilde yaşamamızı sürdürebilmek için en ideal kuralları içerir. Tora'daki Mitsvot - Kurallar Tanrı suretinde yaratılan bizlere en iyi davranış biçimini sunar. Bu kurallar olumlayan ve yasaklayan olmak üzere ikiye ayrılır. Bu bakımdan Rabi Elazar şöyle diyor: Tora kuralları olmasaydı, iyi davranış kaidelerinden yoksun kalırdık. Diğer taraftan karakter olarak iyi bir yapıya sahip olmayan kişi Tora'daki doğru yaşam kurallarını nasıl uygulayabilir?
Bencil bir karaktere sahip bir kişi, kendisinden başkasını düşünmeyen biri, Tora'daki "Arkadaşını kendin gibi sev" emrini nasıl uygulayabilir? (Talmud Yevamot 62b).
Rabiler şöyle bir yaşanmış olayı anlatırlar: Rabi Akiva'nın yirmi dört bin öğrencisi çok kısa bir zaman dilimi içinde - Pesah ile Şavuot bayramları arasında - salgın bir hastalıktan ölürler. Bu dönemin sonunda Tora'nın verildiği günün yıldönümü olan Şavuot bayramına ulaşılır. Rabilerimiz bu günlere tesadüf eden bu acı ölümleri şu şekilde yorumlarlar: İyi hal ve gidişten yoksun insanlar Tora'yı öğrenmişler ancak onun birbirlerine saygı duyma şeklindeki emrini yerine getirmemişlerdir. Bu örnekteki gibi davranan kişiler Hilul Aşem yapmış ve Tanrı'nın adını ihlal etmiş olurlar.
Rabilerimiz (Talmud Yoma 86a'da) şunu söylerler: "İnsanlar böyle kişiler için şöyle derler: Yazıklar olsun bu insana ki Tora öğrenimi gördü. Yazıklar olsun babasına veya hocasına ki, bu kişiye Tora kaidelerini öğrettiler."
Bütün bu incelemeler sonunda Rabi Elazar şu sonuca varır. Sadece Tora öğretisi veya sadece iyi davranış kuralları yetersizdir. Tora öğrenimi ile iyi davranışları bir arada yürütebilen kişi ideal kişidir.
Rabi Elazarın ikinci öğretisi şöyledir: Bilgelikten yoksun kişide Tanrı korkusu da yoktur. Yaratanı anlamayacak kadar akılsız bir kişi, ondan nasıl korkabilir ki? Kral David'in mezmurunda söylediği gibi: Reşit Hohma Yirat Aşem... (Teilim 111/10). Bilgeliğin başlangıcı Tanrı korkusudur.
Bilgelik ve Tanrı korkusu birbirilerini tamamlar. Tanrı korkusundan yoksun bilge dünyamızı yok edebilir, Tanrı korkusu olan bilge ise dünyamızı daha da mükemmelleştirir.
Rabilerimiz (Talmud Şabat 31a-b) şöyle derler: Bir kişi Tora'daki bütün kuralları öğrenmişse fakat Tanrı korkusundan yoksunsa, kasanın bulunduğu odanın anahtarı kendisine verilmezken sadece kasanın anahtarı verilmiş gibidir. Tora ve bilgelik kasanın anahtarıdır. Fakat önce kasanın bulunduğu odanın kapısını açmak gerekir ki onun anahtarı da Tanrı Korkusudur.
Tekrar görüşmek ümidiyle,
Rav Moşe Benveniste
MAASE
Şefkat
Meşhur Talmud bilgesi Rabi Akiva sevgili kızının düğününe hazırlanırken karışık duygular içindeydi. O özel günü sabırsızlıkla beklemesine rağmen, yüreğini endişe kaplamıştı. Seneler önce putperest falcılar zehirli bir yılanın düğün günü kızını ısıracağı konusunda kehanette bulunmuştu. Rabi korkularını hiç kimseye anlatmamaya ve kızının güvende olacağı konusunda Tanrı'ya güvenmeye karar verdi. Düğün günü geldi çattı ve misafirler neşe içinde yiyip dans ettiler. Kutlamanın ortasında aç bir dilenci salona girdi ve leziz yiyeceklerle dolu masaya uzun uzun baktı. Yemek için can atıyordu ama hiç kimse onu fark etmedi.
Zavallı adamı sadece gelin görmüştü. Sessizce kendi yemek tabağını alıp adama verdi. Hiç kimse onun bu iyiliğini görmedi ve hiç kimse gelinin yemek yemediğini fark etmedi.
O akşam Rabi Akiva'nın kızı odasına çekildi. Duvağını tutan kocaman altın iğneyi çıkardı ve onu duvarın taşları arasındaki bir yarığa soktu. Ertesi gün gelin uyandığında altın iğnesinin altında ölmüş bir yılan gördüğü zaman dehşete kapıldı. Yılan gelini ısırmak için saklanıp beklemişti. Gelin bilmeden altın iğnesi ile yılanı öldürmüştü.
Rabi Akiva olayı duyduğu zaman putperest falcıların sözlerini hatırladı. "Sevgili kızım dün Tanrı'nın merhametini hak etmek için ne yaptın?" diye sordu.
Kızı yaptığı iyiliği anlatınca Rabi Akiva haykırdı: "Bağış yaptığın için Tanrı senin hayatını kurtardı! İnşallah daha birçok iyilik yaparsın..."
Kıssadan Hisse: Gerek mutlu anlarımızda olsun gerekse de, Tanrı korusun, hüzünlü anlarımızda olsun, kendimizi düşündüğümüz zaman başkalarının ihtiyaçlarını yerine getirmeyi unutabiliriz. Rabi Akiva'nın kızı kişinin her zaman başkalarına karşı duyarlı olması gerektiğini ortaya koymuştur.
ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ
[Rabi Daniel Schloss - www.pidyon.org]
Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna'da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat'ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olarak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav'a başvurulmalıdır.
Şabat Günü Tarımsal İşlerle İlgili Kanunlar (devam)
Melaha 4: MEAMER - Ürünleri Yığmak
Av Melaha: Demetler yapmak üzere tahıl sap ve başaklarını bir araya toplamak.
Temel Prensip: a) Birbirinden ayrı olarak topraktan gelmiş ve b) genelde toplandıkları veya birleştirildikleri yerde bir araya getirilmiş doğal nesnelerden [yeni] bir kullanılabilir birim yaratmak.
‘Tolada'lar: Bir ağacın altından meyve toplamak, saman balyaları yapmak için tarlayı tırmıklamak, incir gibi doğal ürünleri birlikte bağlamak.
Örneğin, satış amaçlı meyve sepetleri veya çiçek buketleri hazırlamak yasaktır. Hahamlarımızın kararıyla, toprak kaynaklı olmayan nesneleri bile bir araya toplamak da yasaktır. Ancak odada dağılmış oyuncakları toplamakta sakınca yoktur, çünkü bir bütün yaratılmamaktadır. Metal topraktan gelmesine rağmen, işlenmiş oldukları için gümüş takımları toplamaya da izin verilir.
PERAŞADAN DERSLER
[Rabi Şelomo Ressler - www.weeklydvar.com]
Vaera peraşasında Bene-Yisrael'in nasıl Mısır'da köle olduklarını okurken ve öykünün nasıl sonuçlandığını bilme imtiyazını yaşarken, Mısırlıların Bene-Yisrael'i köleleştirdikleri için neden cezalandırıldıklarını merak edebiliriz. Oysa Bene-Yisrael'in, Tanrı'nın Avraam'a bildirmiş olduğu kararının bir parçası olarak veya birbirine bağlı bir ulus olma sürecinin gereği olarak köle olma sürecini yaşamaları gerektiğini biliyoruz.
Ramhal bunun cevabının, Mısırlıların, Bene-Yisrael'in gitmelerine izin verme zamanı geldiğinde açık hale gelen niyetinde gizli olduğunu açıklar. Eğer Mısırlılar bunu sadece Tanrı'nın arzusunu yerine getirme niyetiyle yapmış olsalardı, durum gerektirdiği zaman onların gitmelerine hemen izin verirlerdi. Ama öyle yapmamışlardır. Aynı şey bizim hayatımızda da geçerlidir: Bazen topluma fazla katkıda bulunmamamızı, yeteri kadar gönüllü davranmamamızı veya yeteri kadar Tora öğrenmememizi gerekçelendirmek için çok vaktimiz olmadığı tezsini öne süreriz. Ama asıl gerçek hafta sonlarında, tatillerde iş aralarında vaktimiz olduğu zaman ortaya çıkar. Eğer yapabildiklerimizi yapabildiğimiz zaman yaparsak, Tora'yı takdir ettiğimizi kanıtlamış ve o süreçte bu takdirimizi de geliştirmiş oluruz.
ALİHOT OLAM
[Sefer Yalkut Yosef - Rabi Yitshak Yosef]
Ebeveyne Saygı Kuralları
1. Eğer anne veya baba, evladından, kendisine hizmet etmesi veya kendi adına bazı işleri yapması için işine ara vermesini istiyorsa ve evlat bunu yaptığı takdirde işten atılabileceğinden endişe ediyorsa, ona bu isteğini söz konusu endişe nedeniyle yapamayacağını açıklamalıdır. Ama eğer ebeveyni ikna olmuyorsa, eğer işinden atılma tehlikesi varsa işine ara vermekle yükümlü değildir. Ama eğer böyle bir endişe yoksa ve eğer otuz gün için yiyeceği varsa, para kaybedecekse bile ebeveynine itaat etmelidir. Ama eğer yalnız o gün için yiyeceği varsa ve otuz gün için yoksa, itaat etmekle yükümlü değildir.
2. Eğer evladın yemek için ekmek ve eti varsa ve ebeveyninin yiyeceği yoksa, hem kendisine hem de ebeveynine yetecek kadar yiyecek alabilmek için, et yemeyip masraflarını kısması doğru ve yerinde olacaktır.
3. Eğer evladın parası varsa ve ebeveyninin yoksa ve evlat ebeveynini tsedaka kuralları gereği geçindiriyorsa, annesi ve babası için giyim, ilaç, doktor ücreti ve daha ne gibi ihtiyaçları varsa bunların hepsini karşılamakla da yükümlüdür. Benzer şekilde ebeveyninin yiyecek ihtiyacını karşılamakla yükümlü olduğu gibi, ebeveynin yükümlü olduğu, örneğin belediye vergisi gibi vergileri de ödemek mecburiyetindedir. Yine de tüm bunlar, hali vakti yerinde olup servetine uygun bir şekilde tsedaka veren bir evlat için geçerlidir. Ancak evlat, tsedaka kuralları gereği ayırması gereken miktarın üzerine çıkan masrafları ödemekle yükümlü değildir. Ve eğer ebeveyninin tüm bu sayılanlar için masraflarında evlada, yine tsedaka kuralları çerçevesinde ortak olmaya hazır olan başkaları varsa, evlat tüm tsedaka parasını ebeveynine vermek zorunda değildir ve diğer yardımsever kişileri de bu masraflara ortak edebilir.
4. Her ne kadar evlat, ebeveyni onurlandırma kuralları çerçevesinde yedirme içirme vb. masrafları kendi parasıyla yapmakla yükümlü değilse de, yine de eğer evlat bunu [sözün gelişi] "ihlal ederek", annesi ve babasını onurlandırma amacıyla kendi cebinden para çıkardıysa, bu bir mitsva olarak kabul edilecektir ve [her ne kadar "bir emirle yükümlü olup onu yerine getiren kişi, o emirle yükümlü olmamasına rağmen onu yerine getirenden büyüktür {ve daha büyük ödüle layıktır}" şeklinde bir prensip varsa da] evlat bu durumda "emirle yükümlü olmayıp da yerine getiren" sınıfında değildir [ve yükümlü olduğu bir şeyi yerine getirmiş gibi ödüle layık olur].
Haftanın Sözü
[www.weeklydvar.com]
Doğru muhakeme deneyimden gelir; deneyim ise kötü muhakemeden gelir.
Haftanın Peraşası'nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin, ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur. |
Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır. Lütfen Geniza'ya getiriniz. |