Pesah ile Şavuot arasındaki döneme Sefirat Aomer denir.
Bu dönem bizleri her ne kadar Tora'yı alacağımız Şavuot bayramına bağlıyorsa da, Rabi Akiva'nın yirmi dört bin öğrencisinin böylesi kısa bir süre içerisinde hızla yayılan salgın hastalık ile ölmeleri nedeniyle ayrıca avelut yani yas günleridir.
Sefirat Aomer döneminin otuz üçüncü gününe Lag Baomer denir. Bu günde sevinçli günlerde söylemediğimiz gibi tahannunim söylemeyiz ve yas dönemi sona erer. Yas döneminin sona ermesinin nedeni ise Rabi Akiva'nın öğrencilerinin yayılan salgın yüzünden ölmelerinin durmasıdır.
Ancak salgın bugün durup öğrencilerinden bazıları, en azından birkaçı geride kalsaydı, avelut geleneklerini bitirmek anlaşılır bir sebep olabilirdi ama hepsi öldü! Bunda mutlu olacak ne var? Doğrudur, salgın durdu ama geride öğrenci de kalmadı.
Bu soru büyük hahamlarımızın da dikkatini çekmiştir. Şulhan Aruh'a yazdığı ve eserinin adını Pri Hadaş verdiği açıklamalarıyla tanınan ünlü Sefarad hahamı Hezkiya da Silva (1659-1740) cevabın Arizal'ın yazılarında yer aldığını kaydeder. Arizal Rabi Akiva'nın Lag Baomer günü güneye doğru ilerlediğini ve kendine, bugün sahip olduğumuz bütün Sözlü Tora geleneğini taşıyan yeni beş öğrenci bulduğunu kaydeder. Bu beş öğrenci şunlardır – Rabi Meir (Baal Anes), Rabi Yeuda bar İlay, Rabi Yosi, Rabi Şimon bar Yohay ve Rabi Elazar ben Şamoa.
Artık hahamlarımızın, Bet Amikdaş'ın yıkılması haricinde, neden hiçbir felaket için avelut ilan etmediğini anlayabiliriz. Yahudiliğin temelini ve binlerce yıldır ayakta kalmasını sağlayan Sözlü Tora geleneği sadece bu beş değerli öğrenci tarafından gelecek nesillere aktarıldıysa, salgında hayatlarını kaybeden yirmi dört bin öğrenciyle ne miktarda Tora bilgisinden yoksun kaldığımız hakkında az da olsa bir fikir edinebiliriz. Kesin olan bir şey, Rabi Akiva salgından sonra sahip olduğu öğrencilerin her birini Tora'nın değişik bir alanında uzmanlaştırdıysa, şüphesiz yirmi dört bin öğrencisini de aynı şekilde eğitmiş ve değişik alanlarda uzmanlaştırmıştır. Sadece düşünün, bugün sahip olduğumuz Tora, Rabi Akiva'nın yirmi dört bin öğrencisinin öğretileriyle ne düzeylere ulaşabilirdi. Hahamlarımız bu büyük kaybı gördükleri için Pesah ile Lag Baomer'e kadar olan dönemi yas günleri ilan etmişlerdir.
Bu dönem boyunca saç sakal tıraşı olunmaz, düğünler düzenlenmez ve çalgılı müzikler dinlenmez. Ayrıca şeeheyanu berahası söylememek için yeni ve kişiye mutluluk veren kıyafetler giymemeyi adet edinmiş kişiler vardır. Buna rağmen giymek isteyen kişi geri çevrilmez.
Sefirat Aomer dönemi boyunca yeni kıyafetler dikmemeyi adet edinen kişiler varsa da, geleneğimiz dikiş dikilmesi ve kopan düğmeleri tamir edilebildiği şeklindedir.
Bazı kişiler Sefirat Aomer dönemini avelut dönemi olarak adlandırıldığı için adetlerin Şiva Asar BeTamuz ile Tişa Beav arasındaki avelut günleri karıştırmışlar, bu yüzden Sefirat Aomer günlerinde de yeni meyveye şeeheyanu berahasının söylenmesini yasaklamışlardır. Ancak bu gelenek hatadan başka bir şey değildir ve yeni bir meyveye şeeheyanu berahası söylenebilir. Hatta Ramban'ın dediği gibi, Pesah ile Şavuot tek bir bayram ve arasındaki günler ise Hol Amoed günlerinin kutsiyetine sahiptir, bu yüzden kesinlikle şeeheyanu berahası söylemekten kaçınılmamalıdır. Öte yandan Şiva Asar BeTamuz ile Tişa Beav arasındaki avelut günleri İsrael Halkı tarihinde, iki Bet Amikdaş'ın yıkılması başta olmak üzere birçok felaketin meydana geldiği bir dönem olduğu için şeeheyanu berahası söylenmez.
Ancak dediğimiz gibi, Sefirat Aomer günlerinde Lag Baomer'e kadar şeeheyanu berahası söylememek için yeni bir kıyafet giymemeye özen göstermelidir. Eğer berit mila, bar mitsva gibi bir tören var ve yeni kıyafet giyilmesi gerekiyorsa, önce Şabat günü giyilip şeeheyanu berahası söylenir ve ardından törende giyilir.