Sara sınıfa girer girmez en yakın arkadaşının yanına koştu. Az önce sokakta gördüklerine inanamamış ve şaşkınlığını en iyi arkadaşı Rahel ile paylaşmak istiyordu.
Rahel, "Soluklan biraz Sara, nefes al ve hemen bana neler olduğunu anlat."
Sara, "sana gerçekten söylüyorum, gördüklerime inanamayacaksın. Yolda yürüyordum ve önümde de çok düzgün giyinmiş takım elbiseli bir adam, elinde çantası ve diğer elinde şemsiyesiyle işe gidiyordu. Birdenbire kaldırımın ortasında durdu ve yere doğru kaldırımın üzerinde duran cisme dikkatlice baktı. Elini cebine götürdü ve bir naylon poşet çıkardı. Ardından yere doğru eğildi ve yerde duran muz kabuğunu aldı, cebinden çıkardığı poşetin içine koydu ve poşeti de ceketinin cebine yerleştirdi. Gözlerime inanamadım. Acaba ne için koymuş olabilirdi? Belki çok çevreci bir kişiliğe sahip olduğu için sokakların kirlenmesini görmeye dayanamıyordur. Belki de kendisi muz kabuğuna basıp kaymaktan son anda kurtulduğu için başkalarının da düşmemelerini istemiştir ve bu yüzden cebindeki poşete koymuştur" dedi.
Rahel de bu olay karşısında şaşkınlığını gizleyemedi ve o da anlam veremediği bu olayla ilgili türlü olasılıklar düşünmeye başladı.
Purim günü Megilat Ester'i okuyacağımız zaman, birçok yerde Yahudi halkının yaptıkları hatalardan geriye dönmek için Tanrı'ya yakardıklarını, oruç tuttuklarını, Mordehay'ın oruç tuttuğunu, Ester'in bile kraliçe olmasına rağmen oruç tuttuğunu görmekteyiz. Ancak Megila'nın hiçbir yerinde Yahudi halkının hangi günahtan dolayı tüm bunları yaptıkları yazmamaktadır. Hangi günah tüm bu yakarışlara ve oruçlara neden olmuştur, bilmiyoruz.
Raşi, Megilat Ester'e yaptığı açıklamasında bu sırrı bizlere açıklamaktadır.
Megilat Ester'de şöyle denmektedir: "Mordehay tüm yapılanları öğrenmişti. Mordehay giysilerini yırttı, çul giyip (başına) kül (koydu) ve şehrin içine çıkarak güçlü ve acı bir çığlıkla haykırdı."
Raşi ise bu pasuğa şu açıklamayı yapar: "Mordehay tüm bunları manevi bir tecrübe ile öğrenmişti. Göklerde Yahudilerin... Ahaşveroş'un şölenine katıldıkları ve bundan zevk aldıkları için böyle bir sıkıntıya girmeleri kararlaştırılmıştır."
Raşi'nin sözleri şimdiye kadar inşa etmeye başladığımız temele en parlak ışığı tutmaktadır.
Ahaşveroş kraliyetini ilan etmek için yüz seksen gün süren bir ziyafet vermiş ve Yahudileri de bu davete çağırmıştır. Yahudi halkı, kralın ziyafetine gidip gitmemek konusunda büyük bir ikileme düşmüştü. Eğer gidilmezse tüm dünya önünde göze batacaklardı, diğer taraftan giderlerse Tora'nın birçok emrini ihlal etme riskiyle karşı karşıya kalabilirlerdi.
İşte Raşi bu noktada bizlere gerçek düşüncelerinin ne olduğunu açıklıyor: Ziyafete zevkle gittiler, orada bulunmaktan haz duydular.
Yahudilerin göklerden böylesi bir sıkıntıya girmelerinin tek nedeni yaptıkları günahtan zevk almalarıdır. Ziyafete gitmeleri bir günah sayılsa bile, ancak zorda kaldıkları veya başka seçenekleri olmadığı için gitseler, belki tüm Yahudi halkının yok olmasına sebebiyet verecek bir kararın çıkmasına sebebiyet vermeyebilirlerdi.
Purim bayramı mitsvalarla dolu bir bayramdır; mişkan zamanında toplanılan yarım şekellerin anısına toplanılan mahatsit aşekel, fakirlere verdiğimiz matanot laevyonim ve aramızdaki birliği ve sevgiyi arttırmak için birbirimize verdiğimiz mişloah manotlar.
Muz kabuğu hikayesinden öğreneceğimiz ders, her ne kadar dıştan göründüğü kadarıyla pozitif bir davranış yapıyor isek de, onun pozitif olup olmadığını sadece kalbimizden geçen düşünceler belirler. Bu yüzden Purim gününü insanlarla aramızdaki sevgiyi arttırmak, ihtiyaç sahiplerini mutlu etmek ve onların da Purim günü yiyecekleri olması için canı gönülden çalışmalıyız.
İşte muz kabuğundan öğreneceğimiz ders budur.