On Bela10 Bela, (Kan, bitler, kurbağalar, vs.) Mısır'ı vurduğunda, yıkım bir yıldan fazla sürer. Her bela, doğanın olağandışı bir değişimi olduğundan, açıkça, birer mucize olarak değerlendirilebilir. Yahudiler'e yardım etmek için tüm doğa yasaları tersine dönmüştür. Bu açık mucizeler, erken Yahudi tarihinin çok önemli bir bölümüdür 1. Bet Amikdaş'ın yıkılışından sonra, bu mucizeler bitecektir ve sürekli devam eden gizli mucizeler olmadan Yahudiler'in bu kadar uzun süre var olup olamayacakları tartışılmaktadır. 10 Belayı incelerken sormamız gereken soru ‘neden?' dir. Neden Tanrı, Yahudiler'i Mısır'dan çıkartmak için bu kadar uzun ve zorlu bir yöntem seçmiştir? Eğer isteseydi, sınırsız güce sahip Tanrı, daha Moşe'nin ilk konuşmasında tüm Mısırlılar'ı öldürebilir veya hepsini oldukları yerde dondurabilirdi. Böylece Yahudiler de beş dakika içinde eşyalarını toplayıp Mısır'dan çıkabilirlerdi. 10 Belanın neden gerçekleştiğini anlayabilmek için, önce Yahudiler'in mucizelere nasıl baktığını açıklamamız gerekir.

Yahudilik, doğanın Tanrı'dan ayrı işlemeyeceğine inanır, aynı zamanda, Tanrı'nın doğa yasalarını oluşturduğunu ve onlara müdahale etmediğine de inanır. Tanrı, istediği her şeyi yapabilir fakat fiziksel dünyayla veya düzenin işleyişiyle oynamaz. Kaldı ki, birçok mucize çok iyi zamanlanmış doğa olaylarıdır. Fakat 10 Bela, bu kuralın dışında kalır.

BÜTÜNÜYLE BİR İSTİSNA

10 Beladan farklı olarak Kızıldeniz'in ( Yam Suf ) ikiye ayrılışını, çok iyi zamanlanmış bir doğa olayı şeklinde açıklamak mümkündür. Birkaç yıl önce, iki okyanus araştırmacısı, her 2500 yılda bir, rüzgarın ve dalgaların doğru birleşimlerinin Kızıldeniz'de ayrılmalara neden olduğunu belgelemişlerdir. Her ne kadar sinema filminde, Kızıldeniz'in yarılması dakikalar içinde gerçekleşiyorsa da, Tora'da bu olayın daha uzun süre içinde olduğu belirtilmektedir. Tıpkı bilimsel belgelerde açıklandığı gibi, Tora'da da tüm gece süren rüzgarlardan ve gündüz oluşmuş yürünecek kuru yerden söz edilmektedir.

200 sene önce, Napolyon da benzer bir durumla karşılaşmıştır. Bunun sizin başınıza geldiğini düşünebiliyor musunuz? Tam bir su kütlesini aşmak isterken, bir gece içinde suyun ikiye yarılması... Eğer her 2,500 yılda bir olan bir olaya, tam da ihtiyacınız olduğu sırada rastlasaydınız , "Rüzgarın ve dalgaların iyi bir birleşiminin olması ilginç oldu"  demezdiniz. "Aman Tanrım! Bu bir mucize!"  derdiniz. Tora'da gerçekleşmiş birçok mucizede olmuş olay budur işte.

Fakat buna rağmen, 10 Bela'nın herhangi doğal bir açıklaması yoktur. 10 Bela, Tanrı'nın, doğa dengelerini tamamen tersine çevirdiği bir durumdur. Ateşin üzerindeki - donmuş olması gereken - dolu, hiç kimsenin birşey göremediği yoğun bir karanlık ve Mısır halkını kasıp kavurmasına rağmen Yahudiler'i hiç etkilemeyen bir sürü felaketle karşı karşıyayız. Bütün bu doğaüstü olay neden gerçekleşmiş?

İşte nedeni: Putlara tapmanın esası, her bir doğa gücünün, onu kontrol eden bir tanrısı bulunduğu inancıdır. Mısır'da, Nil tanrısına, güneş tanrısına, kedi tanrısına, koyun tanrısına, vs. inanıyorlardı. Tanrı'nın 10 Bela'yı göndermesinin nedeni, -sadece Yahudi milleti için değil, herkesin, tüm insanlığın Tanrısı'nın kendisi olduğunu - ve tüm doğa güçlerine kendisinin kontrol edebildiğini, kendi isteği dışında hiçbir şey olamayacağını göstermekti. Eğer, her bir belayı incelersek, doğadaki tüm güçlerin hakiminin Tanrı olduğunu göstermek için planlandığını açıkça görebiliriz. : Su ve toprak, ateş ve buz, böcekler, sürüngenler ve memeliler, ışık ve karanlık ve en son olarak da yaşam ve ölüm.

ARKEOLOJİK KANITLAR

Arkeolojik kalıntılarda 10 Bela hakkında hiç bir kanıt var mı? Bu serinin bir önceki bölümünde belirtildiği gibi, Mısır tarihinde tam bu sıralarda, 10 senelik bir karışıklık ve kaos döneminin yaşandığı belirlenmiştir. Başka, tam net olmayan referanslar da bulmak mümkündür.

Bunların en ünlüsü, Ipuwer Papyrus'tür. Bu aslında, Mısır'da olan bir sürü felaketi, her yerin kanla bulandığını insanların öldüğünü açıklayan bir dizi papirüs belgedir. Immanuel Velikovsky, Ipuwer Papyrus'u, kitabı ‘Çarpışan Dünyalar- Worlds in Collision' ın temeli olarak kullanmıştır. Bu kitapta, tüm Exodus, çıkış hikayesinin doğru olduğunu, tüm belaların dünyaya çarpan bir kuyruklu yıldız sonucunda gerçekleştiğini tartışır. Kuyrukluyıldızdan gelen tozun, suları kırmızıya dönüştürdüğünü, kuyrukluyıldızın yerçekimsel manyetik alanının, denizi ikiye ayırdığını, vs. açıklar.

Fakat Tora'yı okursanız, suyun sadece tozdan kırmızıya dönmediğini de görmüş olursunuz. Midraş, bizlere Mısırlılar'ın kanlı sular yüzünden mahvolduklarını fakat Yahudiler'in bundan etkilenmediklerinin anlatır. Bunlara rağmen, Mısırlılar, sadece firavun değil, tüm Mısır halkı Yahudiler'i serbest bırakmaya karşı çıkarlar. Bu klasik antisemitizmdir: "Yahudiler'i beraberinde tuttukça, tüm ülkenin geriye gitmesinin umurda olmaması " fikrini yansıtır. Bu aslında, tarih boyunca karşımıza çıkabilecek alışılmış bir süreçtir.

Bunu Hitler'i incelediğimiz zaman görebilirsiniz. Doğu cephesini desteklemek için trenlere ihtiyaçları vardı fakat onlar, trenleri Yahudiler'i Auschwitz'e göndermek için kullandılar. Savaşı kaybediyorlardı fakat asıl güçlerini kazanmak için değil, kendilerini kurtarmak için değil, Yahudiler'i öldürmek için kullanmışlardı. En sonunda, ilk doğan erkek çocukların ölümünden sonra firavun, " Gidin!" demişti. Yahudiler Mısır'ı terkederler, deniz ikiye ayrılır, onları takip eden Mısırlılar'ın hepsi boğulurlar. Bu gerçekleşen en son büyük olay olur... ta ki Sina Dağı'na gelinceye kadar...