Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız |
||||||
Bu Hafta İçin Saatler |
15 Kislev |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5772 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
4:01 |
5:15 |
----- |
Yeruşalayim |
4:02 |
5:17 |
Tel Aviv |
4:14 |
5:16 |
10 Aralık |
Tel Aviv |
4:16 |
5:18 |
İstanbul |
4:23 |
5:03 |
2011 |
İstanbul |
4:24 |
5:04 |
V A Y İ Ş L A H |
||||||
Hatırlatmalar:
ü 20 Aralık Salı akşamı Hanuka'nın ilk kandili yakılacaktır.
|
||||||
Bu HP .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.
|
PeraŞa Özeti (Bereşit 32:4-36:43)
[www.chabad.org]
Yaakov, Haran'da geçirdiği 20 yılın ardından Kutsal Ülke'ye döner ve ağabeyi Esav'ı yatıştırma ümidiyle, ona melek-ulaklar gönderir. Fakat ulakları, ağabeyinin 400 savaşçıyla kendisini beklemekte olduğunu bildirirler. Yaakov en kötü olasılık olan savaşa hazırlanır; fakat bunu engellemek için Tanrı'ya dua eder ve Esav'a yüklü miktarda hayvandan oluşan bir hediye gönderir.
O gece, Yaakov, ailesi ve mal varlığını Yabbok Nehri'nin ötesine geçirir; fakat kendisi geride kalır ve birden ortaya çıkan bir yabancıyla güreşmeye başlar. Bu yabancı, Esav'ın koruyucu meleğinden başkası değildir. Güreş tan vaktine kadar devam eder. Yaakov'un uyluğu yerinden oynar, fakat buna karşın, bu doğaüstü varlığa üstün gelir. Melek ona "İlahi bir varlığa üstün gelen" anlamındaki Yisrael ismini verir.
Yaakov ve Esav karşılaşırlar; kucaklaşıp öpüşürler fakat sonra yollarını ayırırlar. Yaakov, Şehem yakınlarında bir toprak parçası satın alır. Buranın, adı yine Şehem olan prensi, Yaakov'un kızı Dina'yı kaçırarak ona tecavüz eder. Dina'nın ağabeyleri Şimon ve Levi, şehrin tüm erkeklerini sünnet olmaya ikna ettikten sonra onları en savunmasız anlarında kılıçtan geçirerek intikam alırlar.
Yaakov yoluna devam eder. Rahel, ikinci oğlu Binyamin'i doğururken ölür ve Bet Lehem yakınlarında yol kenarındaki bir yere gömülür. Reuven, babasının aile yaşantısına karıştığı için Behorluk hakkından reddedilir. Yaakov, babası Yitshak'ın yaşadığı Hevron'a ulaşır. Yitshak 180 yaşında ölür. Rivka ise daha önce ölmüştür.
Peraşa, Esav'ın eşleri, çocukları ve torunlarından oluşan bir liste ve onun yerleştiği bölgenin halkı olan Seir'in aile tarihi ile sona erer.
MADDİ YAHUDİ
[Rabi Yaakov Tauber - tannentorah.com]
"Bundan böyle isminin ‘Yaakov' olduğu söylenmeyecek; [adın] ‘Yisrael' [olacak]. Çünkü hem bir melekle hem de insanlarla mücadele ettin ve üstün geldin" (Bereşit 32:29).
"[Esav] şöyle dedi: ‘Tabii ki ona Yaakov diyorlar! O beni iki kez kandırdı..."(Bereşit 27:36).
Yaakov ve Yisrael - Yahudilerin Tora'dan Kaynaklanan İki İsmi
Yaakov (İbranice "topuğu tutan"; ya da "kandıracak olan"): Esav'ın giysilerine bürünen ve maddi yönü ağır basan ağabeyine verilmesine niyetlenen "göklerin çiyi ve toprağın yağı" hakkındaki berahaları çalan kurnaz adam.
Yisrael (İbranice "Tanrı'nın prensi"): Kendisine meydan okuyan dümnyevi ve semavi karşıtlarla kafa kafaya mücadele eden; gece boyunca onlarla güreşerek galip gelen cesur kahraman.
Prens ve Tebdili Kıyafet - Yahudi'nin İkili Kimliği
Yisrael, manevi hayatında Tanrı'nın prensidir; alaycının gözünün içine bakar ve bütün kartlarını masaya serer: bunlar benim inançlarım, benim standartlarım ve etik değerlerimdir; ben buyum, bunu savunuyorum, işte bu yüzden, dünyayı Tanrı yolunda eğitmek için buradayım. Benimle alay edebilirsin, beni infaz edebilirsin, beni öldürebilirsin ama ben görevimden şaşmayacağım. Ben Yisrael'im - insanlarla, hatta meleklerle güreşirim ve galip gelirim.
Ama hayatın maddi yanına gelince, Yaakov ön plana çıkar, ama kartlarını göğsüne yakın tutar. Parasal konularda büyük bir özenle dürüst davranır, ama işin içinde olma nedeni konusunda dürüstlükten tamamen uzaktır. Yer, içer, para kazanır - tüm niyet ve amaçlar açısından, fiziksel dünyadaki alışverişlerde gerçek bir katılımcıdır. Ama gerçekte maddiyata maddiyatın kavramlarıyla yaklaşma konusunda isteksizdir. Maddiyatla uğraşmayı reddeder, maddiyata kapılmayı reddeder, sırf maddiyat amacıyla maddiyatın peşinde olmayı reddeder.
Yahudi için maddiyatın, maneviyata hizmet etmenin ötesinde bir önemi yoktur. Evet, hayatın maddi kısmı önemlidir, ama maddiyat başlı başına bir amaç değildir. Yine de bir araç olarak da olsa maddiyata ihtiyaç vardır ve Yahudi bunu elde edebilmek için maddiyatçı Esav'ın giysilerine bürünür; dışarıdan bakıldığında Esav'dan farkı yok gibidir, ama o, giysilerinin kendisine şekil vermesine izin vermeyi reddeder. Göklerin çiyi ve toprağın yağını sadece daha yüksek bir amaca hizmet etmesi için arar. İlk önce ağabeyinin maneviyattaki payını satın alarak, maddiyatçılığı bu yüksek hedeflerden tamamen ayırır. Daha sonra kendisi şahsen maddiyatçı bir kimliğe bürünür ve maddi dünyanın en seçkin kısımlarını kendi yüksek amaçları için aramaya çıkar.
"Beni iki kez kandırdı..."
DEVAR TORA
[Rav Moşe Benveniste]
İNSANIN ÖZELLİĞİ
Rabi Akiva Omer: Haviv Adam Şenivra Betselem, Hiba Yetera Nodaat Lo Şenivra Betselem. Hiba Yetera Nodaat Lo Şenivra Betselem Şeneemar: Ki Betselem Elokim Asa Et Aadam. (Pirke Avot 3/14)
Rabi Akiva şöyle der: İnsan çok değerlidir, çünkü Tanrı suretinde yaratılmıştır. Daha da önemlisi bu yaratılış şeklinin Tanrı tarafından bildirilmesidir. Tora'da zikredildiği gibi Tanrı dünyayı ve bütün varlıkları yarattıktan sonra ilk insanı yarattı. Doğadaki bütün yaratıklar onun hizmetine sunuldu. Yüce Tanrı yarattığı insana neden bu kadar özen göstermiştir? Bunun cevabı Tora'daki yaratılış bölümünde şöyle açıklanır:
Vayivra Elokim Et Aadam Betsalmo , Betselem Elokim Bara Oto. (Bereşit 1/27)
Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu.
Şunu belirtmek gerekir ki, fiziki olarak insan yaratanın suretinde yaratılmış olamaz, çünkü Tanrının fiziki bedeni yoktur. Benzerlik bizlere bahşettiği ruhtur.
Kral Şelemo şöyle der: Umotar Aadam Min Abeema Ayin (Koelet 3/9)
İnsanlar ile diğer canlılar arasında bir fark yoktur. Er veya geç aynı sonu paylaşır.
Rabilerimiz buradaki Ayin (Alef Yud Nun) sözcüğünü şöyle yorumluyorlar:
Alef - Adam : İnsan
Yud - Yeş : Var
Nun - Neşama : Ruh
İnsanı diğer canlılardan ayıran Tek fark Tanrının bizlere bahşettiği ölmeyen ruhtur. İnsan Yaradan'a benzer, çünkü gözün görmediğini bilgi ve anlayışı ile algılayabilir. İnsanın özelliği iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırt edebilmesidir.
Büyük bilgin ve düşünür ARambam şöyle diyor: İnsanın Tanrıya benzerliği fiziki değildir. Tora'da geçen Betsalmenu Kidmutenu (suretimizde ve benzeyişimizde) sözlerinin mecazî olarak değerlendirilmesi gerekir.
İnsan vücudu bütün diğer canlılar gibi bir gün toprak olacaktır. Ancak yaratana olan benzerlik, ruhunun ölümsüzlüğüdür.
Tanrının insana verdiği bu özellik sayesinde insan dünyada başına gelebilecek tüm felaketleri önleyebilir. İyi ile kötüyü aklı ve mantığını kullanarak ayırabilir.
Rabi Akiva öğretisine şöyle devam eder: Tanrı bu özellikleri büyük bir sevgiyle bizlere bildirdi. Bu hediyeyi insana sunarken Tanrı şöyle sesleniyor: "Ne Mutlu Size, Tanrı Suretinde Yaratıldınız!"
Talmud berahot 10/A şöyle bir yorum getirmektedir: Kral David, Teilim/ Mezmurlar kitabında beş kere şöyle seslenmektedir:
Barehi Nafşi Et Ad... Ruhum devamlı yüce Tanrıyı kutsuyor.
Tanrı ile insan arasında beş benzerlik vardır:
1- Yüce Tanrının kutsallığı bütün dünyayı kaplıyor, insanın ruhu da bütün vücudunu kaplıyor.
2- Yüce Tanrı görür, fakat kendisi görünmez, ruh bütün vücudu yönetir, fakat görünmez.
3- Yüce Tanrı bütün dünyayı besler, ruh da bütün vücudu besler.
4- Tanrı saf ve temizdir, Ruh da saf ve temizdir.
5- Yüce Tanrı gizlilikte barınır, ruh da vücudun gizliliklerinde barınır.
Yüce Tanrının bu beş benzerliği biz insanlara hediye etmesi bizlere ne kadar önem verdiğini, sevgisinin ne kadar büyük olduğunu gösterir.
Tekrar görüşmek ümidiyle,
Rav Moşe Benveniste
MAASE
Temkinli Davranmak
"Kuluna gösterdiğin tüm iyiliklerden ve tüm doğruluktan dolayı mahcubum" (Bereşit 32:11).
Olağanüstü alçakgönüllülüğü ile dile düşmüş birisine bir keresinde şu soru soruldu: Talmud bir Tora âliminin kendini çok fazla küçümsememesi gerektiğini, alçak gönüllü olması gerekmesine rağmen, gururunun sekizde birinin sekizde birini muhafaza etmesi gerektiğini söylemez mi?"
O kişi şöyle cevap verdi:
"Haklı olduğunuzu ve Tanrısal mahkemenin karşısına çıktığımda gerçekten bir ‘Tora âlimi' olduğumun ortaya çıktığını farz edelim. Göksel yargıç ‘Hmm, karşımızda kim var? Bir Tora âlimi görüyorum. Sekizde birinin sekizde biri nerede?' diye hesap soracağını da düşünelim. İddia ettiğiniz gibi, bu konuda biraz yetersiz olduğumu da farz edelim. Sanırım bu durum beni biraz zor bir duruma düşürebilir. Yine de, Talmud'un bu şartını yerine getirebilmek için, hayatımda yeterli ego ve gurur kanıtını kazıyıp birleştirebileceğim konusunda kendime oldukça güveniyorum."
"Ama ya şöyle bir olasılık doğarsa: Hayatımı anlatmak için Tanrısal mahkemenin karşısına çıktığımda bana ‘Sekizde sekizleri bol bol görüyoruz. Peki, ama ya Tora âlimi nerede?' diye sorarlarsa ne diyeceğim? Gördüğünüz gibi, ben şansımı ilk senaryoda denemeyi tercih ediyorum..."
ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ
[Rabi Daniel Schloss - www.pidyon.org]
Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna'da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat'ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olarak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav'a başvurulmalıdır.
Bir Eylemin Melaha Sayılması İçin Gerekli Şartlar (devam)
Eylemin yerine getirilme şeklini ele alan durumlar:
D. ALIŞILAGELDİĞİ ŞEKİLDE: Bir eylemin melaha sayılabilmesi için bu melahanın alışılageldiği şekliyle yapılmış olması gerekir. Eğer eylem alışılmadık bir şekilde yapılırsa, yani Şinuy ile (normalden farklı bir şekilde) (örneğin Keleahar Yad - "elin tersiyle") yapılırsa, bu eylem Patur Aval Asur (muaf, ama yasak) sınıfındadır. Yapılan Şinuy (değişiklik) normal harekete göre önemli bir sapma olmalıdır. Örneğin tırnakları kesmek Şabat günü yasak bir işlemdir (Melehet Gozez: kırkma melahası[nın bir türevidir]). Ama bir kişi bunu tırnağını bir alet kullanmadan, eliyle keserse bu Şinuy sayılır. Patur Aval Asur sınıfında olan her eylem gibi bu da yasak olmasına rağmen, Hahamlarımız bazı önemli ihtiyaç halleri için [örneğin bir hastanede Şabat günü, hastanın sağlığı için gereken bazı işlerde olduğu gibi] Şinuyla yapılan bazı eylemleri yasağa dâhil etmemişlerdir.
E. DOĞRUDAN: Eylemin melaha sayılabilmesi için, eylemin normalde yasak olan sonucunun dolaylı yoldan değil, doğrudan meydana gelmiş olması gerekir. Eğer melaha dolaylı yoldan, örneğin başka bir "dış kuvvet" aracılığıyla ve gecikme ile meydana gelirse, buna Grama (yani "dolaylı sebebiyet") denir ve bu da Patur Aval Asur sınıfındadır. Örneğin, kapalı bir düğmeyi elektrikler kesikken açık durumuna getirmek ve böylece elektrikler geldiğinde ışığın açılmasına sebebiyet vermek böyle bir örnektir ve Patur Aval Asur sınıfındadır.
F. İNSAN GÜCÜ VERİMLİLİĞİ: Eylemin melaha sayılabilmesi için, bu türdeki bir eylemi yapmak için gereken asgari insan gücü kullanılmış olmalıdır. Örneğin bir melahayı yapmak için tek kişi yeterliyse, bu melahayı iki kişi birlikte yaptığı zaman ikisi de Patur olur, zira melahanın yapılabilmesi için aslında ikinci kişiye ihtiyaç yoktur ve buna rağmen iki kişinin birlikte yapması, bu eylemi melaha sınıfından çıkarır. Örneğin, eğer iki kişi aynı orağı tutarak tahıl başakları biçerse, buna Şenayim Şeasu ("yapan iki kişi") denir ve yukarıda açıklanan sınıftadır. Aynı şekilde, Şabat günü bir şeyi özel bir mekândan kaldırıp genel bir mekâna çıkarmak veya aksini yapmak yasak olmasına rağmen (tiltul melahası) eğer bir kişi bir eşyayı kaldırır ve onu bir başkası dışarı çıkarırsa buna Hatsi Melaha (yarım melaha) denir. Örneğin içerideki kişi eşyayı yerinden kaldırıp, vücudu dışarıda duran ama elini içeri uzatmış olan birinin eline koyar ve o kişi elini içindeki eşyayla birlikte dışarı çıkarırsa bu bahsedilen sınıftadır. Ancak bunlar da Patur Aval Asur sayılır ve yasaktır.
Eğer iki kişi tek başına yapılamayacak, örneğin ağır bir eşyayı kaldırıp dışarı taşımak gibi bir eylemi birlikte yaparlarsa, her ikisi de Hayav (cezai yükümlü) olur. Başka bir deyişle bu doğrudan Tora'dan kaynaklanan bir Şabat ihlalidir.
PERAŞADAN DERSLER
[Rabi Şelomo Ressler - www.weeklydvar.com]
Bu haftaki Vayişlah peraşasında Yaakov'un ailesiyle Yarden Nehri'ni geçtiğini ve unuttuğu bazı kaplar için geri döndüğünü okuyoruz (Talmud - Hulin 91). Neden Yaakov gibi zengin bir insan birkaç kap için geri dönmek zorunda olsun? Rabi Şraga Simmons'a göre, Yaakov Tanrı'nın ona verdiği her eşyanın bir amacı olduğuna inanıyordu. O halde, o kaplar birer mücevher gibi değerliydiler. Yaakov için o kapların ucuz olması önemli değildi. Rabi Ezriel Tauber bunu bir benzetme ile açıklar: Eğer susarsak ve bir arkadaşımızdan bize su getirmesini istersek, suyu da kâğıt bardakta getirirse, suyu içip kabı atarız. Ama şimdi farz edin ki, çölde dolanıyoruz ve susuzluktan ölmek üzereyiz. Eğer gözlerimizi göğe kaldırıp "Tanrım ölüyorum, lütfen bir mucize yap ve bana su yolla!" dersek ve işte, Göklerden bir el aşağıya uzanıp bize kâğıt bardakta su verirse, suyu içtikten sonra bardağı ne yaparız? Onu atmayız, Tanrı'dan gelen bir bardak büyük bir anıdır! Çünkü Tanrı bize suyu istediği her şekilde gönderebilirdi, bu yağmur şeklinde olabilirdi veya bir kuyu yaratabilir veya sadece ağzımızı açıp suyu içine akıtabilirdi. Tanrı'nın bize kâğıt bardakta su yollaması bize O'nun sadece suyu almamızı değil, bir kâğıt bardak da almamızı istediğini gösterir.
Sadece Tanrı'nın sağladığı araçları kullanmamız beklenmektedir. O bize her ne sağlıyorsa, tam olarak ihtiyacımız olan odur. Yaptıklarımızda hedefe ulaşıp ulaşmamamız yalnızca Tanrı'nın elindedir. İhtiyacımız olan her şeye sahip olduğumuz fikri bu peraşada, yirmi sene ayrı kaldıktan sonra Yaakov'un ikiz kardeşi Esav ile birleştiği anda vurgulanmıştır. Esav maddi durumunu tanımlarken "çok şeyim var" der, Yaakov ise "her şeyim var" der (33:9-11). Aradaki fark önemsiz görünmektedir, ama çok şey ifade eder. Esav "çok şeyim var" derken, "ama daha fazlasına itirazım olmaz," da demektedir. Ama Yaakov "Tanrı'nın sonsuz yüce planında benim payıma düşen, tam olarak ihtiyacım olan her şeye sahibim ve başka hiçbir şeye ihtiyacım yok" demektedir. Eğer her mal varlığına ve imkâna (küçük kaplara bile) Tanrı'nın özel hediyesi olarak bakarsak, o zaman hayatın yap-bozu gerçekten anlamlı ve daha da önemlisi eksiksiz olur!
ALİHOT OLAM
[Sefer Yalkut Yosef - Rabi Yitshak Yosef]
Ebeveyne Saygı Kuralları
- Ebeveyni düşünceyle nasıl onurlandırırız? Kişi onları kalbinde hor görüp yalnızca dıştan onurlandırmakla yetinmemelidir. Aksine onların çok büyük, önemli ve en saygın kişiler olduğunu düşünmelidir - başkalarının gözünde onlar çok da önemli değilse bile. Ve onurlandırmanın esası budur.
- Ebeveyni onurlandırma ve onlara saygı duyma mitsvası nereye kadardır? Eğer annesi ya da babası onun altınla dolu bir kesesini alıp gözünün önünde denize atarsa bile onları üzmemeli ve karşılarında öfkelenmemelidir. Aksine, Tora'nın emrini kabullenerek sessiz kalmalıdır. Ve ebeveynine saygı göstermesini emretmiş olan Kutsal ve Mübarek Tanrı'dan korkmalıdır. Bazılarına göre, eğer böyle bir hareketi yapmadan önce onları engelleyebilirse bunu yapma hakkı vardır.
- Alahaya göre ebeveyni onurlandırma mitsvasının maddi yönü öncelikli olarak ebeveynin kendi parasıyla yapılır. Yani eğer ebeveynin yeteri kadar parası varsa, onu onurlandırmanın maddi yönü [örneğin ona güzel giysiler almak, yiyecek ihtiyacını karşılamak gibi,] bu parayla karşılanır. Dolayısıyla eğer önceki maddede verilen örnekteki gibi, ebeveynin evladın parasal kaybına kasten yol açtığı bir durum söz konusu olduğunda, evladın bu parayı kendisine geri ödemesi için ebeveynini mahkemeye verme hakkı vardır. Eğer anne ya da babası kendisinden cüzdanını istediyse ve amaçlarının onu denize atmak olduğunu biliyorsa, cüzdanını vermeyi reddetme hakkına sahiptir.
Haftanın Sözü
[www.weeklydvar.com]
Hayat bir sahnedir ve bizler birer aktörüz, ama senaryo yalnızca bazılarımızın elinde var.
-- Rav Nissel
Haftanın Peraşası'nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin, ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur. |
Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır. Lütfen Geniza'ya getiriniz. |