Yalnız kalın, dikkate alınmayın, saldırıya uğrayın, şüphe edin, korkun, ama asla sessiz kalmayın! Bertrand Russell
Boris Nadgorny, 1980ler'de Moskova'da, umut vaat eden genç bir fizikçiydi. Fakat bu yıllarda Sovyetler Birliği Yahudi vatandaşlarına büyük baskılar yapardı ve Boris de, Sovyet Akademisinin karanlık sınıflarında kaldığı sürece, gerçek potansiyeline asla ulaşamayacaktı. Fakat Sovyet bürokrasisi, Boris'in ülkeyi terk etmesine izin vermiyordu.
Dünyanın birçok yerindeki Yahudi hareketleri, Rus Yahudileri için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Boris'in durumu, 1987 yılında İngiltere'de duyulduğu zaman, Boris, Oxford üniversitesi tarafından adeta 'evlat edinildi'. Oxford Üniversitesi'ndeki Yahudiler ve Yahudi olmayan kişiler, Boris'in durumunu dünyaya duyurmak için çok çaba sarf ettiler.
Boris'in ismi, kısa zamanda bütün Oxford Üniversitesinde duyuldu. Yapılan kampanyaların biri de Londra'daki Sovyet elçiliğini telefon yağmuruna tutmaktı. Her gün, öğrenciler elçiliği arıyor ve Boris Nadgorny'nin neden göç etmesine izin verilmediğini soruyorlardı. Üniversite kampüsünün her bir köşesinde " Ben bugün elçiliği iki kez aradım, ya sen?" diyen afişler asılıydı. Yahudi olan olmayan 8000 öğrencinin tümü, bu etkili telefon açma kampanyasına katılmışlardı.
Bir politik hareketin gerektirdiği normal süreçlerin yanında, Oxfordlu öğrenciler müthiş bir plan da hazırlamışlardı. Öğrenci birliği, Bir Sovyet resmi görevlisini, Sovyetler Birliğinde yakın zamanda başa gelen Michail Gorbaçov'un ülkeye getirdiği yeni özgürlükçü ruh, glasnost hakkında bilgi vermesi için davet etti. Resmi görevli, Londra'daki Sovyetler Birliği Kültür Ataşesi Sergei Shilov'du. Shilov, öğrencilerin asıl amaçlarının, soru-cevap kısmında Boris hakkında sorular sormak olduğunu anlayamamıştı.
Büyük salonda 500 'e yakın öğrenci toplantıya katıldı ve Shilov'un, Sovyet Yahudileri olan 'Refusnik'ler hakkında sorulan sorulara verdiği cevapları dinledi. Daha sonra, kendisine özellikle Boris Nadgorny hakkında sorular yöneltildi- Boris'in ülkeden çıkmasına neden izin verilmiyordu?
"Hayır" dedi Shilov, " Boris reddedilmedi, bu doğru değil. İstediği zaman istediği yere gidebilir".
Bu noktada Oxfordlu öğrencilerden biri olan Irina Brailovsky ayağa kalktı ve eskiden Rusya'da yaşayan bir Refusnik olduğunu ve Boris'in bir süre önce ülkeden çıkma talebinin reddedildiğini bildiğini belirtti.
Bundan sonra, toplantı organizatörlerinin sahne arkasında dikkatlice hazırlıklarını yaptıkları büyük sürpriz gerçekleşti. Toplantı yürütücüsü odaya girdi ve Boris Nadgorny ile o anda telefonla canlı bağlantı yapıldığını duyurdu. Salondaki herkes hoparlörler sayesinde Boris'i duyabilecekti.
Bütün salonda heyecanlı fısıltılar başladı. Bütün sesler, Boris'in sesi güçlü ve net bir şekilde hoparlörlerden duyulduğu zaman son buldu.
"Evet, iki hafta önce reddedildim " dedi bozuk İngilizcesiyle.
Toplantıya katılanlardan biri Shilov'a, birkaç dakika önce Boris'in Sovyetler Birliğinden ayrılmaya izni olduğunu söylediğini hatırlattı ve bunun açıklamasını istedi.
Boris, hala telefonda beklerken, bir Sovyet resmi görevlisinin, o kadar insanın önünde yalan söylemeye devam etmesi mümkün değildi. Bu dönem, Sovyetler’ in, Batı'yla daha sıcak ilişkiler kurmak istediği bir zamandı ve Shilov, Oxford toplantısındaki sözlerinin, ertesi gün İngiliz gazetelerinde manşet olmasını istemiyordu.
"Doğrudan Boris'e konuşup, onun ülkeyi terk edebileceğini söyleyebilir misiniz?" dedi toplantı yürütücüsü.
Shilov'un bunu yapmaktan başka şansı yoktu. Planlarının sonuca ulaştığını görmekten son derece mutlu olan yüzlerce öğrencinin önünde "Gitmekte özgürsün" dedi Boris'e.
Boris Nadgorny, bu telefon konuşmasından 4 ay sonra Sovyetler Birliğinden çıkmıştı. Kendisi daha sonra Princeton Üniversitesinde doktorasını tamamladı. Şu anda Amerikan akademisinde kendi alanında çok önemli yerinde çalışmalarını sürdürmektedir.
Rabi Dov Peretz Elkins
(Boris'in anne-babası Eduard ve Nina Nadgorny tarafından, Sovyetler Birliğine Ekim1998 yılında yaptığım ziyarette bana aktarılmıştır.)