Merhametni niteliği sınırlandırılmamıştır;
Cennetten akan yağmurlar gibi iner yere,
İki defa kutsar insanı;
Bir verdikleri için, bir kazandıkları....

William Shakespeare

Aaron Feuerstein, Yahudiliğini, sadece evinde değil, özel yaşamında ve iş yaşamında da uygular.

Ancak, size itiraf etmeliyim ki, beş hafta önce, onun hakkında, gazetede bir makale okuyana kadar ve televizyonda kısa bir habere rastlayana kadar ismini hiç duymamıştım.
Size biraz ondan bahsedeyim.

Aaron Feuerstein, Massachusetts Malden'deki tekstil fabrikasını işleten Feuersteinlar'ın üçüncü neslidir. Geri kalan hemen hemen büyün tekstil fabrikaları, iş gücünün daha ucuz olduğu New England'ın dışına, Meksika, Asya ya da güneye taşınmıştır.
Aaron'un büyükbabası fabrikayı, doksan yıl önce, 1906 yılında kurmuştur. Aaron'un babası, 13 yaşına geldiğinde fabrikada çalışmaya başlamıştır. Şimdi, 70 yaşındaki Aaron, fabrikanın başındadır.

Aaron'un kariyerinin alacakaranlığında olduğu belliydi, ama Malden'de 1800, dünyanın çeşitli yerlerinde de 1400 işçi hala onun için çalışıyordu. Şirket kötü günler de geçirmişti ama şimdi Polartec üretiyorlardı ve bir iş yılında yaklaşık 400 milıon dolar kazanıyorlardı.

Ancak 11 Aralık'ta fabrikada büyük bir yangın çıktı. Dokuz binanın üçü tamamen yok oldu. 33 kişi yaralandı. Malden'deki 1800 işçi, yılbaşına iki hafta kala işsiz kalmıştı.

İnsanlar şöyle diyordu: "Feuerstein 70 yaşında. Yeterince parası var. Artık daha fazla çalışmasına gerek yok. Hayatını garanti altına almış. Bütün parayı alıp, Florida'da emeklilik hayatına başlayacak- ve hepimiz de işsiz kalacağız. Kim bilir nasıl bir yılbaşı yaşayacağız..."

Ancak, Aaron şehrin lisesinin spor salonunda bir toplantı düzenledi. Bu toplantıya bine yakın işçi katıldı.
Aaron içeri girdiğinde, çıt çıkmıyordu. Herkes susmuştu. Biraz sonra uğultular, ardından bağırılmalar başladı. Herkes Aaron için tezahürat yapıyordu.

Aaron'un dindar bir adam olduğunu biliyorlardı. Her gün, bir saatini İbrani ve İngiliz şairlerin şiirlerini ezberlemeye ayırırdı. Her hafta, o, Yahudiliğini sadece çalışmaz, bunu yaşardı da. İnsanlar bağırıyorlardı: " Aaron, Aaron, Aaron, Aaron."

Aaron, geçmişte onları hiç yarı yolda bırakmamıştı. İşçilerine her zaman tekstil piyasasındaki en yüksek maaşı vermişti. Ancak, fabrikası şimdi yangında mahvolmuştu ve kimse Aaron'un ne yapacağını bilmiyordu. Başka fabrikalardaki diğer arkadaşlarının hepsi, şimdi işsizdi. Acaba kendi sonları da böyle mi olacaktı?

Bir süre sonra Aaron Feuerstein, bin işçiye şöyle seslendi: "Evet, bir çöküş yaşadık ama yıkılmadık! Şimdi size neler olacağını anlatıyım.
"ilk olarak, önümüzdeki 30 gün, belki de daha fazlası için, bütün işçiler maaşlarını almaya devam edecekler;
"ikincisi, sağlık sigortanız, 3 ay için ödenmiş durumdadır;
"üçüncüsü, 30 gün içinde, 2 Ocak'a kadar, işlemlerin bir bölümüne yeniden başlayacağız;
"dördüncüsü, 90 gün içinde, tam kapasiteyle çalışıyor olacağız.
"Şunu unutmayın, çökmüş olabiliriz ama yıkılmadık, bitmedik. Sakın yerde kalmayın. Bana katılın- ve gelin hep beraber ayağa kalkalım....."

Bir an için, salona sessizlik çöktü. Ama herkes biranda, bağırmaya, çığlıklar atmaya, birbirlerini öpüp sarılmaya başladı.

İşçilerden biri, Rene Gingros şöyle dedi: " 55 yıldır tekstil sektöründeyim, yani artık yolun sonuna geldim sayılır. Ama size şunu söyleyeyim: Bu, hayatımda aldığım en güzel yılbaşı hediyesiydi..."

Rabi Jack Segal

**

Rabi Jack Segal, New York Üniversitesi ve Pittsburg Üniversitesinde lisans eğitimini tamamlamış, Oregon State Üniversitesinde iki dalda master yapmış, Hebrew Union College'da danışmanlık üstüne doktora yapmıştır. Otuz iki yıl boyunca, Houston'da, Beth Yeshurum Congregation Sinagogunda hahamlık yapmıştır. Ülkenin çeşitli yerlerinde Yahudilik konuları hakkında konuşmalar yapmaktadır. Rabi Segal'e 4039 Falkirk, Houston TX 77025 adresinden ulaşılabilir. E mail adresi: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it., telefonu 713-664-9989 'dur.