"Bizim burada ne işimiz var?" sorusuna Kral Şelomo'nun coşkulu cevabı: Yahudi bayramlarının her biri özel bir kutsal kitapla (Megila) tanımlanır.
Hamursuz Bayramı'nda Ezgilerin Ezgisi - Şir Aşirim 'i, Şavuot'ta Rut'u, Sukot'ta ise, Kral Şelomo' nun kendini adlandırdığı ismi ile İbranice "Kohelet" diye bilinen kitabını okuruz.
Kohelet Kitabı şöyle başlar: "Boşluğun boşluğu, boşlukların boşluğu; her şey boştur." Daha sonra kitabın yazarı olan Yeruşalayim'in Kralı'nın yaşadığı ve sonunda hepsinin boş olduğuna karar verdiği birçok hayat tarzını ve felsefesini sıralar. Bu nedenle, insanlar genellikle Kohelet'i karamsar ve kasvetli bulurlar.
Hiçbir şey gerçeğin ötesinde değildir. Bilgelerimiz bize bunu en büyük sevincimizin, simha'nın bayramı olan Sukot'ta okumayı önerirler. Kohelet moral bozucu bir kitap olmaktan uzak olup, simhaya katkıda bulunmak için vardır. Neşe ve iyimserlik içerir ve Sukot'a özel bir tat katar.
Kohelet'in görünen karmaşık imgeleri ve lisanının altındaki güzel ve coşkulu mesajına ulaşabilmek için üç temel kelimeyi-bütün eser boyunca tekrarlanan "beşeri", "boşluk" ve "güneş" kelimelerini incelemeliyiz. Bu kelimeleri derinlemesine kavrarsak, genellikle yanlış anlaşılan bu kitabın gerçek mesajını ortaya çıkarmak için bize temel anahtarı sağlayacaktır.
Adam
İlk kelime adam "insan", yani beşeri varlıktır. Tora'da Adam'e, adama'dan yani "topraktan" yapıldığı için bu ismin verildiği yazılıdır. Ancak bu insan varlığını çok iyi açıklamaz, çünkü adama'dan hem hayvanlar, hem de binlerce varlık yaratıldı. Örneğin pasuk der ki "toprak yaşayan şeyler versin." Eğer Tanrı insanlara eşsizliklerini belirten bir isim vermek istediyse, kişi adam'ın çok iyi bir isim olmadığını düşünebilir. Adam tek başına hiçbir şey değildir; ne olabileceği açısından ise o her şeydir.
Ancak Maharal, adama'nın yani "toprağın" gerçek hayatta birbiriyle uyumlu iki farklı özelliği olduğunu açıklar. Bir taraftan, toprağın minik bir parçasında çok az değer vardır. Diğer taraftan, bütün yaşayan varlıklar topraktan gelir. Toprağın üzerinde yaşıyoruz; o bize yiyecek ve mineraller verir. Kendi içinde beşeri hayatın bütün gücünü taşır.
O halde Adama kendi başına değersiz olan, ama yine de büyük bir potansiyel taşıyan maddedir. Adam de bu ismi taşır, çünkü kendi içinde adama'nın gücünü barındırmaktadır. Kendi başına hiçbir şey değildir, ama olabilecekleri açısından o her şeydir.
"Adam l'omal yulad-insan iş için yaratıldı." Eğer bir insan kendisinden bir şey yaratacaksa, çok çalışması gerekecektir. Eğer bir şey olacaksa, Tanrı'nın ona verdiği bütün o güzel hediyeleri alması ve onlardan Tanrısal ve iyi olan bir kimlik, bir varlık oluşturması gerekir.
O zaman "Adam" sınırsız gücü olan, ama buna ulaşması için çok çalışması gereken bir varlık anlamını taşır.
Hevel
Kohelet'te en çok görülen kelime hevel'dir ve genellikle "boşluk" olarak tercüme edilir. "Boşlukların boşluğu, her şey boş" der Kohelet.
Ancak "boşluk" çok iyi bir tercüme değildir. Hevel'in kelime anlamı "nefestir". Soğuk bir kış gününde nefes verdiğiniz zaman kısa bir süre bir buğu görür ve hemen ardından aynı hızla kaybolduğunu fark edersiniz. İşte bu hevel'dir. Bir an için oradadır ve sanki bir madde içerir, daha sonra ise yok olur.
Hevel Kohelet'in maddesel varlığı açıklama yoludur. Maddesel varlık "geçen bir gölge... kaybolan bir sis... yok olan bir düş gibidir." Hevel olan bir varlık, her ne kadar kişi maddesel anlamda iyi durumda ise bile, boş bir varlıktır...
Şemeş
Kohelet'i kavramak için yardımcı olacak üçüncü kelime ise İbranice "şemeş" veya güneştir. Şemeş bütün Yazılı veya Sözlü Tora'da fiziksel hayat için bir benzetme olarak kullanılmıştır. Güneş hayatımızı denetler. Bize ışık ve ısı verir. Varlıkların büyümesini sağlar. Hayatı mümkün kılar. "Güneş" bu nedenle, fiziksel varlık için bir benzetmedir. Üç terimi de özetleyecek olursak, topraktan gelen Adam kendi çapında değersiz olan, ama olabileceği şey açısından paha biçilmez bir şeyi simgeler. Hevel ise sıcak hava gibi, maddesel varlığı, son analizde ise gerçek dışı olan bir şeyi simgeler. Şemeş ya da "güneş" bağlı ve fiziksel hayatı simgeler.
Şimdi bu kavramları temel pasuklara uyarlayalım.
Hevel Hayalim
Kohelet kitabı'nın ikinci dizesi şöyle der: "Hevel havalim" der Kohelet, "hevel havalim," her şey heveldir."² Bu pasuk etkileyici bir soru olarak anlaşılabilir. Her şey bu mudur, yani hevel midir? Kohelet'in amacı bu soru üzerinde düşünmektir. Bizim burada ne işimiz var? Bizim buradaki amacımız nedir? Hevel varlığından başka bir şey yok mudur? Kohelet'in sorusu budur.
Bir sonraki pasuk bu soruyu cevaplandırır. "Bir insan (Adam) güneşin altında yaptığı işten ne yarar sağlar?" İlk bakışta bu pasuk sadece, "kişinin çalıştığı ve enerji harcadığı zaman hiçbir kazancı olmaz, hiçbir yarar sağlamaz" kavramını öğretmektedir. Ancak "güneşin altında" diye niteleyici bir sözcük ekleyince, pasuk ilk soruya cevap sağlayan dolaylı bir anlatıma yol açar.
Kişinin yaptığı iş "güneşin altında", güneş tarafından tanımlanan bir yaşam içinde, fiziksel bir varlık tarafından denetlenirse, o kişi ne yarar sağlar, ne fayda bekler? Hiçbir şey.
Güneşin altında yapılan bir işin hiçbir yararı yoktur; güneşin üzerinde yapılan bir işin ise gelişim için sonsuz faydası vardır.
Ancak güneşin altında yapılan işin yararı olmazken, güneşin üzerinde yapılan işin yararı olur. Güneşin üzerinde yapılan iş sonsuz bir güce sahiptir ve gelişime fırsat verir. Beşeri insanı Tanrısal kılabilir.
Hevel tarzı bir yaşam, tamamen "güneşin altında" bir yaşam, boş bir yaşamdır. Diğer taraftan, eğer kişi kendi hevel yaşantısının manevi boyutunu keşfedebilirse ve biraz kutsiyet zikredebilirse, eğer manevi yönden gelişebilir ve Tanrısal olabilirse o zaman yaşamı hevel dışında her şeydir...
SUKOT BAĞLANTISI
Kohelet Sukot için mükemmel bir dini kitaptır.
Sene içinde tepemizde çatısı olan bir evde otururuz. Çatı simgesel olarak bizi Tanrı'dan ayırır. Sukot'ta bizi Tanrı'dan ayıran, gerçek bir çatısı olmayan geçici bir yapıda otururuz. Suka'da yemek yer, içer, uyuruz ve temelde basit bir fiziksel hayat süreriz. Ancak Suka'da, Şehina ya da İlahi Varlık şah'ın (ince sazdan yapılmış çatı) arasından ışıldar ve bütün varlığımızı kutsallıkla sararken- basit hayata anlam ve hareketlilik katar.
Tanrı bize yaşamamız için mükemmel bir hayat verdi. Bu hayat güzellikler ve şarkılarla doludur. Hepimiz sınanıyoruz. İlahi Varlığın hayatımızda ışıldamasına izin vermeliyiz. Eğer öyle olursa, hevel değil, hakikat dolu, gerçek iyimserlik ve kutsallıkla dolu bir hayat olur. Diğer taraftan, eğer manevi boyuttan uzak yaşarsak, tamamen "güneşin altında" tepede kapalı bir çatının ve barikatın altında yaşarsak, o çatı en süslü şatonun çatısı bile olsa hayatımız tamamen hevel, yani boş ve abes olacaktır. Bizler toprağa kök salmış, ama Tanrı'ya ulaşabilmek için kendimizi zorlama yeteneğine sahip varlıklarız. Kişi ne kadar içsel kıvılcımını besler ve onu işinin temel odak noktası kılarsa, hayatı o kadar anlamlı, umut ve mutluluk dolu olur.
Küçük bir toprak parçası bile Tanrısallık yaratıp onu içerebilir. Bu coşturucu bir zorluktur. Bu da Kohelet'in mesajıdır.
Yaakov Astor'un yazısından tercüme edilmiştir.