Bu Hafta İçin Saatler

14 TAMUZ

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5784

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:04

20:24

-----

Yeruşalayim

19:00

20:19

Tel Aviv

19:24

20:27

20TEMMUZ

Tel Aviv

19:20

20:22

İstanbul

20:17

20:58

2024

İstanbul

20:11

20:52

İzmir

20:11

21:00

İzmir

20:06

20:55

BALAK- בלק

Aftara: Veaya Şeerit


23 TEMMUZ 2024 ŞİVA ASAR BETAMUZ ORUCU

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Bamidbar19:1-22:1)

Moav kralı Balak, Bene-Yisrael'e lanet okuması için peygamber Bilam'ı çağırır. Yolda, Tanrı ona engel olması için bir melek gönderir. Meleği gören eşek ters davranışta bulununca, durumun farkında olmayan Bilam tarafından dövülür. Bilam ancak eşeğin dilinin mucizevi şekilde açılması sonucunda meleği fark eder.

Balak'a ulaşan Bilam, üç kez, üç farklı seyir noktasından Bene-Yisrael'e lanet okumaya çalışır; fakat her seferinde, lanet yerine ağzından berahalar çıkar. Balam, ayrıca tarihin sonu ve Maşiah'ın gelişi hakkında da kehanetlerde bulunur.
Halk, Moav kızlarının çekiciliklerinin tuzağına ve Baal Peor adlı puta tapma hatasına düşerler. Tanrı halk içine bir salgın gönderir. Yüksek rütbeli Yahudi, Midyanlı bir prensesi alenen çadırının içine alınca, Koen Gadol Aaron'un torunu olan Pinehas, her ikisini de öldürür ve salgın son bulur.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

Balak’ın endişesi: Balak peraşasını okuduğumuzda geçen Şabat okunan Hukat peraşası ile de bir ilgi kurabilmek mümkündür.  Moav kralı Balak Bene Yisrael’in özellikle Hukat peraşasının sonlarına doğru kazandıkları askeri zaferlerinden çekinir ve sıranın kendisine geleceğinden emindir. Bu yüzden de askeri alanda kazanamayacağı zaferi manevi etkileşimlerle kazanmak ister ve Bilam adlı yabancı peygamberi Bene Yisrael’i lanetlemesi için tutar. Bilam için bu bulunmaz bir fırsattır her seferinde başarısız olmasının tek nedeni olarak gördüğü Bene Yisrael kendi sayesinde yok olmanın eşiğine gelebilecektir. Bunun için daveti kabul eder. Olaylar Bene Yisrael’in haricinde gelişmektedir ama Tanrı duruma müdahil olur. Bilam istemese de ağzından lanet yerine beraha çıkarır. 

Bilam kör müdür? Bilam üçüncü ve son denemesini yaptığında kullandığı giriş cümlesi ilginçtir. “Neum agever şetum aayin – bunlar gözü kapalı adamın sözleridir”. Rabiler, bu üçüncü kutsamayı vermeden önce Bilam'ın bir gözünün kör olduğunu açıklarlar. Bilam bir gözünü neden kaybetmiştir sorusunun cevabı Bilam tarafından yapılan bir strateji değişikliğinde bulunur.

Lanetlenecek kişi veya toplumun geçmişinde bir sıkıntı aramak o zamanın önce gelen stratejilerindendir. Nitekim Bilam ilk denemesinde Avraam’ın babasının putlara taptığını hatta put ticareti yaptığını ve bu yüzden de Bene Yisrael’in özel bir toplum olmadığını iddia eder.   Ancak Avraam böyle bir aileden gelse bile o kendini putperest toplumdan ayırmış, Tanrı emriyle, Tanrı yolunda yeni ve gerçek bir başlangıç yapmıştır. Bene Yisrael çok güçlü manevi temellere sahiptir.

İkinci denemesinde Bilam Bene Yisrael’in çölde işledikleri “altın buzağı” günahını gündeme getirir. Sadece bu değil daha yaptıkları birçok olumsuz eylem vardır bu nedenle de özel bir toplum değildirler. Hele özel bir kalkanı hiç hak etmemiştirler. Ancak unutulmamalıdır ki Bene Yisrael’in içindeki küçük bir grup altın buzağı günahına katılır. Geri kalanı çabuk bir teşuva ile Tanrısal özel korumayı hak etmeyi başarırlar.

Olumsuzluklarla bir yere varamayacağını anlayan Bilam bu kez de Bene Yisrael içine “ayin ara – kem göz veya nazar” ile olumsuzluk verebileceğini düşünür. Bu bir strateji değişikliğidir. Onlar hakkında bir olumsuzluk aramak yerine ne kadar harika olduklarından söz eder. Onların sahip oldukları özel şeylere, başarılarına ve kutsanmış olduklarına odaklanır.    Tanrı burada da duruma müdahildir. Bilam’ın tek gözünün aydınlığını alır ve onun peygamberlik gücüne sınırlama getirir. Böylece Bene Yisrael içine “ayin ara” yerleştirme çabası sonuçsuz kalacaktır. 

Çağımızdaki zorluklar: Yahudilerin diasporadaki deneyimleri benzer üç aşamaya yarılabilir. Karşılaşılan üç temel zorluk üç lanetleme girişimi ile ilişkilendirilebilir.  

İlk zorluk, hem fiziksel hem de ruhsal olarak temel hayatta kalma mücadelesidir.   Yahudilerin birincil mücadelesi, Yahudiliklerini kaybetmeden geçimlerini sağlamaktır. Birçok Yahudi bu mücadeleyi kaybeder ve sonunda Şabat günleri de çalışmaya başlar. Yani Şabat günü ihlal edilir. Ancak birçoğu da Şabat gününün kutsallığını muhafaza eder ve çalışmamak konusunda direnir. Bu kahramanlar bulundukları ülkelerde Tora eğitimi ve yaşamının temellerini atmışlardır. Bunlar Avraam tarafından atılan temellere karşılık gelir.

Diasporadaki ikinci mücadele çocuklar veya bir sonraki nesil tarafından verilmiştir. Çölde günah işleyen Bene Yisrael gibi bir kısmı bu mücadeleden yenik ayrılmış ve kaybolmuşlardır. Ancak büyük bir kısım hala var olma mücadelesini sürdürmüştür. Birçok cezbedici ajana rağmen bu kişiler kimliklerini devam ettirebilmişlerdir.

Nihayet üçüncü mücadele zamanımızın mücadelesi her şeye sahip olabildiğimiz zamanın savaşıdır. Bu gerçekten “ayin ara” dediğimiz faktörün meydan okumasıdır. Ancak her şeye sahip olmak da bazı zorlukları beraberinde getirmiştir. Artık Şabat gününü kutsal kılarak geçimimizi sağlamak zor değildir. Bazı yerlerde zorlaşsa bile Kaşer kurallarına uyarak yaşamak pekala mümkündür. Öğrenim görmek isteyenler için yeşiva, sinagog ve daha birçok kurum hizmet vermeye hazırdır. Buralarda verilen dersler eğitici ve tatmin edicidir. Ancak fazla rahat olmamızdan kaynaklanan “ayin ara” çağımızın en büyük mücadelesini vermemiz gereken noktadır.

Zor zamanlarda ne ile mücadele ettiğimizi bilerek sınırlı şartlar altında bu savaşı kazanmak mümkün olmuştur. Ancak bu gün bize karşıt olan bir meydan okuma vardır. Öyle bir konfor ve rahatlık içinde meydan okumaları görememek ve rahatlığın verdiği kayıtsızlığa kapılabilmek elbette mümkündür.  

Toplumumuzun tarihi boyunca elde ettiği başarı, direncimize bağlı gerçekleşmiştir.    Zorluklardan korkmadığımız ve her düşüşümüzde mutlaka ayağa kalktığımız bir gerçektir. Bugünün şartlarında Yahudi değerlerine bağlı çağdaş ve geleneksel temellerde bir aile oluşturmak çok zordur.    Ancak bu, önceki nesillerde daha az zor değildi. Hatta bazı şartlar altında imkansız gibi gelse de bu başarı elde edilmişti. Bizden öncekiler sabırla zorlukların üstesinden gelmişlerdir. Biz de sabır ve gayretle zorluklarımızı aşma konusunda oldukça yetenekli kabul edilebiliriz.

Üzerimize düşen kararlı olmak ve çocuklarımızı doğru yönlendirmektir. Bu yönlendirme hangi ajan olursa olsun onları doğru ve iyi yoldan ayırmayacak ve istedikleri mutlu geleceği kurmalarına imkan tanıyacaktır.  

DİVRE TORA
Rav İzak Peres

Bilam’ın ortaklığı ve aç gözlüğü

Tora’da çok az peraşa kişilerin isimlerini taşır. Bu yüzden, bu peraşanın İsraelleri yok etmeye çalışan kötü biri olan Balak’ın ismini taşıması oldukça şaşırtıcıdır. Peraşanın adı Tanrı’yla konuşan ve Yahudiler’i kutsayan Bilam’ın adı olabilirdi. Neden bu şerefe Bilam değil de Balak nail oldu?

Ravlarımıza göre bu sorunun cevabı şudur: Tüm kötülüğüne rağmen Balak’ın bir iyi özelliği vardı: Dürüstlük. Balak, İsraelliler’e karşı duyduğu nefreti hiç saklamadı. En azından herkes onun ne olduğunu biliyordu. Halbuki Bilam’da bu özellik yoktu. Kutsal bir adammış ve sadece Tanrı’nın arzularını yerine getirmeye çalışıyormuş gibi davranıyordu. Yine de yaptıkları ne kadar ikiyüzlü olduğunu ortaya koymuştur. Balak’ın habercileri, Bilam’a İsraellirler’e karşı olması durumunda ona bir sürü para vermeyi teklif ettiğinde onları açıkça reddetmedi. Aksine, onlara geceyi onunla geçirmelerini Ve Tanrı’nın kararını beklemelerini söyledi. Tanrı’nın bu teklifi kabul etmesi için kendisine izin vermesini ümit ediyordu. Fakat isteği reddedildi. Ancak, haberciler daha büyük bir servet teklifiyle gelince Bilam yine onları evinde ağırladı. Dersini almamıştı ve isteğinin kabul edilmesini umuyordu. Tanrı’nın seçmiş olduğu insanlara lanet etmesi gerekse de tüm bu zenginliği nasıl geri çevirebilirdi? Ve bu kez Tanrı ona izin verdiğinde, görevini yerine getirmek üzere büyük bir hızla hareket etti. Hiç kimse onu bu amacından geri döndüremezdi artık. Eşeği, yolun ortasında durduğunda ona acımasızca vurdu. Bilam’ın kutsallık maskesi düşmüş açgözlü kişiliği ortaya çıkmıştı.

Maalesef bugün de toplumumuzda Bilam gibi, ahlaklı görünüp daha sonra da ilk fırsatta para için tüm ahlaki kuralları bir kenara iten insanlar var. Zengin olmak için çaba harcamakta fakat paranın amaç değil de araç olduğunu unutmaktadırlar.

Hofetz Hayim bu tip bir adamdan bahseder. Bu adam zengin olmak için çalışır, tüm parasını her şeyin en iyisini almak için harcar. Maalesef ondaki bu para hırsı, onu ülkesinin sırlarını düşmana satan bir vatan hainine dönüştürür. İhaneti ortaya çıktığında ülkesinin lideri onu, sıra dışı bir şekilde cezalandırmaya karar verir. Adam, sahip olduğu tüm servetini elinde tutabilecek ancak bir uçurumun eşiğindeki bir kulede yapayalnız yaşayacaktı. Adam, servetinin keyfini sürmek ister ancak pencereden her dışarı baktığında hevesi kursağında kalır. Nasıl olur da ölümle burun burunayken elindeki bu para ona kendini güvende hissettirebilir?

Bu huzursuzluk tüm zengin insanlar tarafından aynı şekilde hissedilebilir. Para mutlaka bir takım güzellikler sağlar, fakat paraya Tanrı’ymış gibi tapanlar tek başlarına yüksek bir kulede yaşamaya mahkum edilirler.

Hayatlarında paradan başka bir hazinesi olmayan açgözlü kişiler fakirleşmekten nasıl kaçabilirler ki?

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: Rabilerin öğretilerinden)
Rav İzak Peres

Şabat gününü gözeten biri baba evinde Şabat günü pişen yemeği Motsae Şabat’ta yiyebilir mi?

Eğer o kişi Şabat gününü gözetme konusunda başarılı ise ve bu konuda güç kazanıyorsa  Motsae Şabat’ta baba evine geldiğinde Şabat günü pişirilen yemek kendisine ikram edildiğinde kural olarak bunu yiyebilir. Ancak bu davranışı  kişiye bu yemeğin pişmesini onaylamış görüntüsü verecekse bu yemeği yemesi yasaktır.   

YETMİŞ İKİ’ DEN SEÇMELER
(Rav Palaçi’nin 72 kitabı olduğu kabul edilir.)
Rav İsak Alaluf

Rabi Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’), “ Kaf AHayim” kitabında öfke eğiliminin kişiyi Tora öğrenimini unutmaya sevk ettiğini paylaşır.  Yaakov Lavan'ın evinden baba evine döndüğünde, Tora onu "şalem" olarak niteler. Rabiler bu ifadenin onun Tora bilgisinin sağlam olduğu anlamına geldiğini öğretir. Rabi YaakoV'un bilgisini koruyabilmesinin barışa olan bağlılığından kaynaklandığını söyler. Bu bir istek olarak Yaakov tarafından Moria tepesinde Tanrı’ya iletilir.   "Ben barış içinde babamın evine döneceğim"  Geçen hafta verdiğimiz Yehezkel'deki pasuğun anlamını pekiştirir. Çünkü öfkenin hakim olduğu durumlarda barışın elde edilmesi mümkün değildir.  Öfke, insanların Tora öğrenimini unutmalarına neden olurken, bu durum her türlü Tora meselesinde anlaşmazlıklara ve anlaşmazlıklara yol açar. Buradan hareketle Yahudiler arasında barışçıl ilişkiler de bozulabilir.

Bu nedenle, affetme ve alçakgönüllülük niteliğini konusunda kendimizi eğitmeli öfkeden kaçınmalı ve barışın, maddi ve manevi başarının nimetlerini kendimize, ailelerimize ve topluluklarımıza getirmek konusunda çaba harcamak gerekir.

HAFTANIN SÖZÜ

Pek çok erdemle birleşebilen gurur, sonunda hepsini boğar. (Bilge kişi)