Bazen, bir uzmandan alacağımız ufak öneriler, önemli değişikliklere sebep olur.
Eğer bir insan kendini iyi hissetmezse, bir doktora başvurur. Arabasından garip sesler çıkmaya başlarsa, işini iyi bilen bir tamirciye danışır. Bu haftanın Peraşası'nda, özel Yahudi din adamı Kohen Gadol anlatılır.
Erdemleri ve iyiliği sayesinde seçilen Kohen Gadol, ulusumuzun liderlerinden biriydi. Her yerden insanlar, ona danışmaya gelir, hayatlarının her alanında alacakları kararlar için ondan tavsiyeler dinlemek isterlerdi. Bu akıllı adam da Tanrı'ya dönüp dua eder, ardından, Tanrı'nın verilmesi gereken tavsiyeleri üstüne yansıttığı, boynuna taktığı, mücevherli göğüs plakasına danışırdı. Günümüzde Kohen Gadol bulunmasa da, önemli karar aşamalarına geldiğimiz zaman, hep bir "hayat-uzmanı"na veya bir danışmana fikrini sorabiliriz. Böyle zamanlarda, bize sorunlarımızda yardımcı olabilecek, yaşamımızı rahat bir rota ile sürdürmemizi sağlayacak, tecrübeli, akıllı ve mantıklı kişilerin tavsiyelerine kulak vermek çok önemlidir.
HİKAYE
Hikayemizde, bir çocuk bir uzamandan alacağı küçük bir tavsiyenin önemli farklılıklara yol açtığını görür.
"YARIŞI KAZANMAK"
Hartsville Okulunun model araba yarışı kulübü, o gün heyecan içindeydi. Öğretmenleri ve kulüp yöneticisi Bay Şaret, kısa bir süre önce Büyük Yarış'ın detaylarını duyurmuştu. Herkes, yeni baştan kendi yarış arabasını modelleyecekti. Daha sonra hepsi yarattıkları modelleri Wildcliff tepesine getirecek, yapılacak yarışlardan sonucu birinci gelen, büyük ödülü alacaktı!
Bay Şaret, çocukluktan beri model araba yaptığını, ve isteyen herkese özel olarak tavsiyelerde bulunabileceğini söyledi.
İki kulüp üyesi Albert ve Sabi, kapı komşularıydı. Her ikisi de projeleri üstünde vakit kaybetmeden çalışmaya koyuldu. Garajları, araba modeli fabrikasına dönmüştü bile! Zaman zaman, iki arkadaş birbirlerine, birkaç alet edevat almaya ya da işlerin ne alemde olduğuna bakmaya geliyordu.
Bir Pazar günü, Albert, Sabi'ye giderken, arkadaşının da garajdan çıktığını gördü. " Hey, nereye gidiyorsun?" diye sordu.
"Bir problem çıktı."dedi Sabi. "Ne yapabileceğim hakkında danışmak için Bay Şaret'e gidiyorum. Sen de sıkıntı çektiğini söylemiştin. Benimle beraber gelmek ister misin? Eminim bizi görünce çok sevinecektir..."
"Neden gideyim ki?" diye cevap verdi Albert kendini savunur bir ifadeyle. "Ben, kimsenin tavsiyesine ihtiyaç duymadan gayet güzel işleri idare ediyorum...." diye devam etti.
"Sen bilirsin" dedi Sabi gülerek. Ardından her iki oğlan da kendi yollarına gittiler.
Sabi, Bay Şaret'in evine ulaştığı zaman, garajdan bir takım seslerin geldiğini fark etti. Kapıyı çaldığında, Bay Şaret'in çalıştığını gördü. Klasik bir arabayla uğraşıyordu.
"Hoş geldin Sabi" diyerek gülümsedi Bay Şaret. Bir ziyaretçinin gelmesinden memnundu.
Sabi problemini açıkladı. Bay Şaret de, sabırlı bir şekilde, çocuğun yanına oturarak, problemini nasıl gidereceği hakkında bazı fikirler vermeye koyuldu. Çocuk, basit ama zekice kurgulanmış çözümler karşısında büyülenmişti. Konuşmaları boyunca, Sabi, Bay Şaret'in güzel fikirlerle dolu akıllı ve anlayışlı bir insan olduğunu fark etti. Ne olduğunu anlamadan, öğretmeniyle, kendi yaşamı hakkındaki bazı sorunları tartışmaya başlamıştı. Yaşlı adamın verdiği tavsiyeler çok mantıklıydı. Sabi, bir saat sonra garajdan çıktıktan sonra, sanki tek başına ancak bir yılda öğrenebileceği bilgiyi edindiğini hissetti. Üstelik bunlar sadece yarış arabaları ile ilgili de değildi. Eve geldiğinde, hemen çalışma yerine geri döndü ve daha önceden karşılaştığı sorunların teker teker ortadan kalktığını fark etti.
Bundan sonraki birkaç gün boyunca, Sabi, Bay Şaret'in hayat hakkında verdiği tavsiyeleri de değerlendirmeye ve bu şekilde uzun süredir kendisini rahatsız eden konuların çok daha iyi bir hale geldiğini gördü.
En sonunda büyük yarış günü gelip çattı. Çocuklar heyecan içine tepenin üstünde, yarış arabalarıyla dizildiler. Başlama düdüğü çaldı ve herkes yarışa başladı. Sabi'nin arabası düzgün bir şekilde tepeden indi ve herkesin önüne geçti. Hızlandıkça, Sabi, Albert'e de göz attı. Onun arabası, marketlerdeki alışveriş arabalarına benziyordu ve hızı da Sabi'ninkinin neredeyse yarısıydı.
O günü sonunda büyük ödülü alan Sabi oldu. Arabasını saplandığı çamur yığınından çıkarmaya uğraşan Albert ise, arkadaşının parlak sürüşünü görmüştü. " Hey Sabi!" diye çağırdı arkadaşını, "Sanırım bana Bay Şaret'in tavsiyesini almamı söylerken haklıydın." dedi.
Sabi sadece gülümsedi ve başını salladı. Arkadaşı ne kadar da haklıydı...
TARTIŞMA SORULARI
3-5 YAŞ
Soru: Sabi, Bay Şaret'le konuştuktan sonra kendini nasıl hissetti?
Cevap: Çok memnundu, çünkü hem yarış arabası yapımı hem de hayat hakkında çok önemli tavsiyeler almıştı.
Soru: Albert, Sabi'nin arabasının ne kadar hızlı gittiğini ve yarışı kazandığını görünce neler hissetti?
Cevap: Bir dahaki sefere kendisinin de ihtiyacı olduğu durumlarda, bir bilene danışması gerektiğini hissetti.
6-9 YAŞ
Soru: Sizce bazı durumlarda bir bilene danışmak iyi bir fikir midir?
Cevap: Kimse her şeyi bilemez. Tecrübe gerektiren bir takım problemlerle karşılaşmak kaçınılmazdır. Bu gibi durumlarda, konu hakkında daha çok tecrübeye sahip birinin fikrini almak önemlidir. Bu kişiler, bizlere, problemimizi çözmek için, tek başımıza elde edemeyeceğimiz gerekli bilgileri sağlarlar.
Soru: Sizce Albert, ihtiyaç duyduğu halde neden Bay Şaret'e danışmakta tereddüt etti?
Cevap: Bazen insanlar, yanlış düşünerek, ihtiyaç duydukları anda birisine danışmayı bir zayıflık belirtisi olarak görürler. Bağımsız olmayı denemek olumlu bir davranışsa da, bu durum, ihtiyaç olduğu anlarda, bağımsızca bir uzmanın tavsiyesini almayı engellememelidir. Aslında, ihtiyaç duyduğumuzu itiraf etmek, bunu reddetmekten çok daha büyük bir güç ve cesaret ister.
Soru: Birinin size verdiği çok iyi bir tavsiye hatırlıyor musunuz?
10 YAŞ VE ÜSTÜ
Soru: Bir insana, hayatın zorlu zamanlarında tavsiyeler verebilecek bir "yaşam uzmanının" veya danışmanın ne gibi özelliklere sahip olması gerekir?
Cevap: Bu bireye bağlı olsa da, bu gibi kişiler belli niteliklere sahip olmalıdır: Belirli Yahudi değer ve önceliklere sahip olmak, sabırlı davranmak, gerçekten dinlemeye istekli olmak, hayata karşı dengeli ve pratik bir yaklaşım içinde olmak ve deneyim olgunluğuna erişmiş olmak bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bu danışmanın kendisi de, başkalarına verdiği tavsiyelere uygun bir hayat yaşamalıdır.
Soru: Bir insan, zorlukları aşmak için ne zaman tavsiye isteyeceğini ve ne zaman tek başına çalışması gerektiğine nasıl karar verebilir?
Cevap: Tabii ki, bir insan için karşı karşıya kaldığı problemleri çözmeye çalışmak ve bunun için kendi iç kaynaklarına yönelmek değerlidir. Ancak, karmaşık, hatta kendi duygusal veya entelektüel tecrübelerini aşan bir takım konularla karşılaşması da kaçınılmazıdır. Böyle zamanlarda, yapılacak akılcı ve pratik iş, başkalarına dönüp onlardan öğrenmektir. Başka insanlara danışınca, gelecekte de karşılaşabileceğimiz problemleri çözmek için önemli araçlar öğrenir, başkalarına rehberlik etme seviyesine de ulaşabiliriz.
Soru: Birinin size verdiği çok iyi bir tavsiye hatırlıyor musunuz?