okulKüçük bir çocuğun, okula başladığı zaman endişeli olması normaldir.

Minik Moti Rabinowitz de, okulun ilk gününde epey tedirgindi. Ancak, eğitim hayatı başlarken yaşadığı bir sürpriz gerçekten şaşırtıcı ve olağan dışıydı. İlahi Güç, Moti'nin Yidiş dilinde konuşan büyükannesi Mama Rabinowitz aracılığıyla, onun hayatının yönünü tamamen değiştirdi.

Amerika'ya göç eden birçok insanın birinci nesil çocukları gibi, Bay ve Bayan Rabinowitz de oldukça "geleneksel" ama anne babaları kadar da dindar olmayan kişilerdi. Bu nedenle, beş yaşındaki oğulları Moti'yi, okul çağına geldiğinde, bir devlet okuluna yazdırmayı uygun görmüşlerdi.

Temmuz ayının sonlarına doğru, bir sabah, annesiyle yeni okulunu görmeye gittikten sonra Moti, çok korkmuş bir şekilde uyandı. Uzun koridorları, koyu yeşil duvarları, daha önceden hiç tanımadığı çocukların oturacağı sıraları düşündü. Hemen annesini bulmak için yataktan çıktı. Annesi, mutfakta oturuyordu. Moti, annesinin kucağına tırmandı ve boynuna sarıldı.

"Anneciğim" diye mırıldandı, "o okula gitmek istemiyorum."

Bayan Rabinowitz'in içi sızladı. Okul altı hafta sonra başlayacaktı ve Moti, şimdiden endişelenmeye başlamış mıydı bile? Bu hiç de o deli dolu oğlunun yapacağını tahmin ettiği bir şey değildi. Genellikle yeni yerleri ve maceraları çok severdi.

Bu arada, oğlu ve ailesi ile birlikte yaşayan Mama Rabinowitz, sabah dualarını bitirmişti. Şimdi, kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa geldiğinde, Moti'ye bakıp, elini alnının üstüne koydu.

"Bir sorun mu var Helen?" diye sordu gelinine. "Moti'nin ateşi yok ve gayet iyi görünüyor. Peki, neden her zamanki gibi, dışarıda oyun oynamak için giyinmemiş? Sanki biraz keyifsiz..."

Helen, sırrının artık ortaya çıkacağını fark etti ve Mama'nın, bunu, Moti'nin kendi ağzından duymasının daha iyi olduğuna karar verdi. Aslında o ve eşi, bu kararlarını, okullar başlayana kadar kendilerine saklamak istemişlerdi ama şimdi...

"Mama, Moti bu eylül okula başlayacak" dedi Helen hevesli bir sesle. Moti'ye bakıp gülümsedi. "Ne kadar heyecanlı değil mi? ABC yi, okuma-yazmayı öğrenecek, bir sürü yeni arkadaş edinecek... Ne kadar güzel bir şey değil mi Moticiğim? İşte…" diye devam etti Helen, af dilercesine Mama'ya gülümseyerek, "ilk kez okula başlayacağı için biraz endişeli. Ama kısa bir süre sonra, eminim çok heyecan duyacak..."

Mama'nın hiç bir şey gözünden kaçmamış, durumun aslını hemen fark etmişti. "Helen, vos is dos- Nasıl yani? ABC'yi mi öğrenecek?" sesi her kelimesinde daha da yükseliyordu. "Onu devlet okuluna mı göndereceksiniz?"

"Mama, Amerika'da kanun bu. Hem, aslında, onu dini bir okula da göndermek pek istemiyoruz. Alef- bet 'i Zeidi'den öğrenebilir zaten..."

Mama ayağa kalkıp, oturma odasında bir ileri bir geri gidip gelmeye başladı. Bu onun epey sinirlenmiş olduğunun bir işaretiydi. Alnı kırışmış, dudakları büzülmüştü. Zeidi, o gün evde değildi. Şehir dışındaki bir kuzenini ziyarete gitmişti. Mama ise, yaz sıcağında yolculuğa çıkmayı sevmediğinden evde kalmıştı.

Büyük, gri koltuğuna oturdu ve okunmaktan artık yıpranmış Teilim'I açtı. Teilim'I okurken, saat sanki çok daha yavaş ilerliyordu. En sonunda, yerinden kalkıp gelininin yanına gitti.

"Helen, ben ve baban, Avrupa'yı, hayatımızı kurtarmak için terk ettik. Ama Tanrı'sız bir hayat olmaz! Eğer Moti'yi devlet okuluna gönderirseniz, ileride kim bilir, kiminle evlenir? Tanrı Korusun, torunlarının Yahudi olmadıklarını düşünebiliyor musun?"

Mama, yeniden bir ileri bir geri yürümeye başladı. Odaya ağır bir sessizlik çökmüştü. Oturma odasındaki, ana caddeye bakan pencereye doğru yürüdü. Sokağın karşısındaki tuğla binanın cephesi, kaldırımda dizili uzun, bol yapraklı meşe ağaçlarıyla yumuşak bir görünüm kazanmıştı. "Ribbono şel Olam!" dedi Mama. "Lütfen- Moti'nin Yahudi olmayan çocuklarını göreceğime, öleyim daha iyi!"

Mama, öğleden sonranın geri kalanını, volta tarak, koltuğunda oturarak ve Teilim okuyarak geçirdi.

O gece Moti'nin babası, işten döndüğünde, eşiyle uzun uzun konuştu. Ardında, annesinin gri koltuğunda hala dua ederek oturduğu oturma odasına girdi.

"Anne," diye başladı, "Helen'le konuştum. Bana, Moti'nin devlet okuluna gitmesinden ne kadar rahatsızlık duyduğundan bahsetti. Bizler, seni üzmeyi hiç istemiyoruz, o yüzden onu daha geleneksel bir okula göndermeye karar verdik. Ama bütün kayıt işlemlerini senin yapman gerek..."

Aslında, Moti'nin anne babası, fikirlerinin akıllıca olduğunu düşünüyorlardı. Bu şekilde, Mama, ailenin Yahudiliklerini bırakmadıklarına dair ikna olacaktı. Aynı zamanda, bozuk İngilizcesi ve güçlü olmayan okuma yazması ile büyük ihtimalle, Moti'nin okula yazılması için gerekli işlemleri yapamayacaktı. Okul başlayacağı zaman, Mama'nın tedirginliği sakinleşecek, çabaları bir işe yaramayacak, Moti'nin de korkuları dinmiş olacaktı.

O gece, Mama uyuyamadı. Bütün gece boyunca dua etti. "Ribbono şel Olam, beni gaz odalarından bu şekilde mi kurtarıyorsun? Yahudi olmayan torunlar vererek mi? Benim küçük Motim, Yahudi okuluna gitmeli, Tora'yı öğrenmeli.". Erkek kardeşlerinin, nasıl her gün babaları ile oturup alef bet öğrendiklerini hatırlardı. Şimdi, 75 sene sonra, o dingin, tatlı melodi yüreğinde yükseldi. Kızgınlığı dinerken, gözleri yaşlarla doldu. "Ribbono Şel olam, Seni anlamaya çalışmıyorum bile. Lütfen, Moti'min Yahudi okuluna gitmesi için bana yardım et." En sonunda uykuya daldı...

Ertesi gün, sabahın erken saatlerinde, Mama Rabinowitz bilinmeyen numaraların öğrenildiği servise telefon açtı. Telefon iki kez çaldıktan sonra, nazik bir operatör ona cevap verdi: "Günaydın. Size nasıl yardımcı olabilirim?"

Mama derin bir nefes aldı ve " Mine Sokağındaki Yeşiva'yı bulmak istiyorum lütfen..."
"Paron, bayan ne istemiştiniz?
"Yeşiva, Yeşiva'ı..."

Operatör duraksadı, bir an tereddütte kaldı. Ama aniden, iki ay önce, yeni açılan bir okul olan Tora Yeşiva Akademisinden bir liste geldiğini hatırladı. Oradaki Rabiler de, nedense, tıpkı bu bayan gibi, oldukça bozuk bir İngilizce ile konuşuyorlardı... Kuşkusuz bayanın aradığı yer orası olmalıydı...

"Size aradığınız numarayı veriyorum Bayan. Bu liste elimize yeni geldi. Lütfen kağıt kaleminizi hazırlayın..."

Mama, numarayı titreyen soğuk parmaklarıyla çevirdi. Telefona bir Rabi cevap verdi. Mama, "Merhaba. İyi günler. Torunumu okula yazdırmak istiyorum" diye söze başladı.
Rabi, kendisine Yidiş dilinde karşılık verdiğinde hem şaşırmış hem de çok rahatlamıştı!

Mama, Moti'yi o sabah alıp kaydını yaptırdı. Oğlu ve gelinine, Moti'nin Tora Akademisine kaydettirdiği haberini verince, her ikisi de donakaldı. Artık ne diyebilirlerdi ki? Mama'nın işlemleri yapmasını onlar, kendileri istemişti.

Bütün duaları duyan Tanrı'nın, bazen cevabını, bir telefon operatörü ile verebileceğini tabii ki de anlayamamışlardı!

**

Eretz Yisrael'de, en büyük oğlunun düğününde, Moti ayağa kalkıp, "Büyük annem, artık bizlerle değil, ama o, bizim, burada bir arada almamızın en büyük ve en önemli sebebidir. Tora'nın ailemizin içinde olmasını sağlayan, onun Amerika'daki ileri görüşlülüğü ve vizyonudur. O, ben henüz beş yaşındayken, benim, önemli bir yol ayrımında durduğumu biliyordu. Bu yollardan biri, asimilasyon ve karışık evliliklere giderken, diğeri capcanlı Yahudi hayatına doğru uzanıyordu. Büyükannem, beni elimden tuttu ve erdemi sayesinde, beni doğru tarafa yönlendirdi...