Ölüm ve MatemÖlüm, hala bilinmeyen konular arasında yer almaktadır. Ölümden sonra hayatın olup olmadığı hala birtakım insanlar arasında tartışma konusudur. Ancak Yahudi dinine göre ölüm hayatın sonu değildir.

İçinde yaşadığımız dünya bizi başka bir dünyaya götüren koridor gibidir. Diğer yaşama, gelecek dünyaya (olam haba )insanların yargılanıp ruhlarının yeniden canlanacağına inanmak Yahudi düşüncesinde ve felsefesinde vardır. Tüm İsrael'in gelecek dünyada payı vardır. (Mişna sanhedrin 11:1) Fakat kişinin değeri ölümünü de bir o kadar üzücü kılar. Özellikle de ailesi, arkadaşları, cemaati için üzüntü çok daha fazladır. Yahudi geleneği ölüye saygıyı koruyarak yas tutanların acılarını rahatlatmak üzerine oluşmuştur.

Yaşam, bize Tanrı tarafından verilmiş en değerli hediyedir. Ve bu hediye de Tanrı'dan başka kimse tarafından geri alınamaz. Onun için intihar etmek veya başkalarını öldürmek Yahudi dininde en ciddi günahtır.

Verdiği canı geri alabilen sadece Tanrı'dır. Bu yüzden kişi hasta da olsa, acı çekiyor da olsa, onun ölümünü çabuklaştıracak hiçbir şey yapılmamalıdır.

Sahip olduğumuz bir bedenimiz var olduğu gibi bir de ruhumuz vardır. Bedenimiz ölünce tekrar toprağa dönüşür. Yani kısaca yok olur. Ruhumuz ise yaşamaya devam eder.

Yahudi inanışına göre, dünyada yaşanan hayat, bir sonraki yaşam için yapılan hazırlıktır. İnsanın hayatı, kişi onu faydalı bir şekle sokana kadar, olumlu hale getirene kadar boştur.

Ölümle yok olan bedenimizden kurtulan varlığımız tekrar yeni bir hayata başlar. Hemen olmasa da bir süre sonra bu varlık tekrar başka bir hayat yaşayacaktır. Bu seferki hayatında, bir öncekinde yaptıklarının ödülleri veya cezalarıyla karşılaşacaktır.

Hayatın kutsallığı adına her Yahudi tüm mitsvalarını sadakatle gerçekleştirmelidir. Her mitsva yapılırken "Tanrı" hatırlanmalı ve onun için yapılıyor olunmalıdır. Çünkü bize hayat veren odur.

Ölüm ve yasla ilgili dini kanun ve uygulamalar iki prensip üzerine kurulmuşlardır.

Yaşamını yitirmiş te olsa insanoğlunu onurlandırmak ve saygı duymak (kibud ha-met) zihinsel, hissi, ruhi olarak yasta olanları rahatlatıp iyi olmalarını sağlamak (nihum avelim)

Ölmeden Önce İtiraf

Yahudi inançlarına göre Talmudistler ölüm öncesi itirafta bulunanların bir sonraki hayatta yer alacaklarını söylerler.

Onlara göre bir kişi ölümcül hastalığa yakalandığında itirafta bulunmalıdır ve hiçbiri, itiraftan sonra başına kötü olayların geleceğinden korkmamalıdır. "Hatta tersine, itiraf eden kişilerin, itiraf etmeyi reddedenlere oranla daha yüksek derecede iyileştiklerine rastlanır." Zaten bir inanca göre itiraf edenlerin hayatlarının uzatılacağı söylenir.

Ölüm Sırasında

Ölüm döşeğindeki kişi yalnız bırakılmamalıdır. Bu esnada onun yanında bulunan kişilerin boş, esası olmayan konulardan konuşmamaları gerekmektedir.

Ölüm döşeğindeki kişinin her ne kadar öleceği çok belirgin olsa da, o ölmeden cenaze hazırlıklarına başlanmamalıdır.

Cesedin bulunduğu yere yemek türü şeyler sokmak yasaktır. Hatta su bile içmek doğru olmaz.

Kişi öldükten sonra ceset cenaze gününe kadar kesinlikle yalnız bırakılmamalıdır.

Ne koşullarda olursa olsun ceset kesinlikle Cumartesi günü kaldırılmamalıdır.

Günümüzde Türkiye'de de bu uygulama aynen geçerlidir.

Giysilerin Yırtılması (Keriya)

Giyilen kıyafetlerin yırtılması çok eskilere dayanır. Ölüm haberi üzerine, ölenin yakınının giysisini yırtması, ilk İbranilere kadar uzanan bir gelenektir. "Yaakov, oğlu Yosef'in öldüğünü öğrendiğinde üstündekileri yırtmıştı."

Bu yüzden birinci dereceden yakınını kaybeden kişi, yani yas tutacak kişi kıyafetini kol tarafından yırtar. Bu eylem kişiler ayaktayken gerçekleştirilir. Keriya'nın sebebi, kişinin içindeki Tanrı'ya olan isyanı yatıştırmak içindir.

Ölen kişi 1. dereceden akrabaysa, yas tutan kişi yedi günlük yas süresince giydiği tüm elbiseleri yırtmalıdır. Ve bir daha dikmemelidir.

Şabat günü geldiğinde ise farklı bir kıyafet giyilmelidir. Farklı kıyafetler giyilmediği takdirde, kıyafetin yırtık olan kısmı içe dönük olmalıdır ve yırtık görülmemelidir.

Günümüzde Türkiye'de hiçbir dinsel gerekliliği olmamasına rağmen Yahudiler yas sırasında, siyah giyinmektedirler.

Keriya uygulaması devam etmektedir, ancak 1. dereceden akrabası ölen kişi, yırtığını dikmek isterse, hafif aralık kalacak şekilde dikmelidir.

Şabat günü yeni ölen için dua okunmadığı gibi yas da tutulmaz.

Giysi yırtıldığı zaman yastakiler tarafından aşağıdaki dua söylenir:

"Baruh Ata Ado. Elokenu meleh haolam dayan haemet."

Cenazeye Katılım

Cenazeye Kohenler katılmamalıdırlar. Kohenler imtiyazlı kişilerdir. Yüce vazifeleri vardır. Kişiye ölünceye kadar tüm yardımları yaparlar ancak ölüm sonrası bu yardımları devam ettirmezler.

Onan

1. dereceden yakınını kaybeden ve yas tutan kişiye, ölümden, cenazeye kadar olan zamanda "Onan" denir. Bu kişi bu süre boyunca hiçbir şey yapmamalıdır. Bu süre içinde dinsel tören olmamalıdır.

Onan, bu süre içinde yıkanmamalı, et yememeli, şarap içmemeli, cinsel ilişkiye girmemeli, neşeli partilerde bulunmamalı, arkadaşlarıyla görüşmemelidir. Kişi evden sadece cesedin gömüleceği zaman çıkabilir. Aksi takdirde evden çıkmamalıdır.

Eğer ölüm Cumartesi günü olmuşsa, onan bu yaptırımların birçoğunu yapmak zorunda kalmaz. Ancak yine de cinsel ilişkiye girmesi yasaktır.

Günümüzde Türkiye'de bu uygulama tümüyle yürürlüktedir.

Kefen

Tanrı'nın yarattığı insanın öldüğü zaman da aynı saygıyı görmesi gerekir.

Kefenleri hazırlama görevini üstlenmiş olan kadınların, çok dikkatli, konulmuş kurallara çok sadık olmaları gerekmektedir.

Kefen hazırlıklarına, kişi ölmeden başlamak kesinlikle yasaktır. Yapılan kefenlerin çok pahalı olmaması şarttır. Kefenler dikilirken veya ölü giydirilirken kefenin kesinlikle bir tarafı kıvrılmamalıdır.

Günümüzde de ceset giydirilmekte ve aynı koşullar altında kefenler hazırlanmaktadır. Kefen için basit kumaşlar kullanılmaktadır. Erkek ölüler aynı zamanda tallit'e de sarılırlar. Tallit'in püskülleri (tsitsit) geçersiz kılınır. Sembolik olarak yeryüzündeki kullanımı geçersizleştirilir.

Cesedin Temizlenmesi

Ceset, kesinlikle kefen hazır olmadan yıkanmamalıdır. Günümüzde Türkiye'de bu işlevin uygulanması için birtakım mezarlıklarda özel bir yer vardır. Özel kişiler gönüllü olarak burada çalışırlar ve en büyük mitsvayı yaparlar; cesedi temizlerler. Kendilerini bu işe adamış kişiler kutsal gurup (Hevra kadişa) olarak adlandırılırlar.

Gömme ve otopsi

Ölüleri yakmak yasaktır. Gömme toprakta olmalıdır. Tora'ya göre " Topraktan geldiniz toprağa döneceksiniz" (Bereşit 3:19). "Kesinlikle ölüyü gömmelisin" (Devarim 21:23)

Ölü eğer yakılırsa ve külleri toprağa gömülmezse ve yeryüzünde muhafaza edilirse ölünün ailesi Şiva yapamaz.

Parçalamak yasaktır. Ölünün kanı onun bir parçası olduğundan cesetle gömülmeli ve dışarı akıtılmamalıdır.

Gömme mümkün olduğunca ölümün gerçekleşmesinin hemen ardından olmalıdır. Ertesi güne ancak uzakta bulunan akrabaların ulaşabilmesi ya da Şabat ve bayramlar nedeniyle ertelenir.

Şabat günü gömmek yasaktır. Bayramların ilk günü de Yahudilerin gömülmesi yasaktır. Bayramların ikinci günü ölüyü gömebilirler. Tercihen bayramın diğer günleri cenaze töreni yapılmamalıdır. Bayramın kutsallığını bozmak ve ölüye kutsal günlerde saygısızlık yapmamak için mümkünse bu zamanlarda cenaze yapılmaz.

Otopsiler

Geçmişte rabanik kurallar cesedin analiz edilmesini kesinlikle yasaklardı. Zaman içerisinde eğer başka birinin yaşamını kurtarmak için ise bu analizin yapılmasına izin verilir oldu. Yasal olarak da kabul edilir. Ancak yine de otopsi için aşağıda belirtilen uyulması gereken kurallar vardır :

  • Ölünün dokuları incelenirken minimumla yetinilmelidir.
  • Vücuttan çıkarılan tüm parçalar tekrar yerine konmalıdır.
  • Yasa gereği olmadığı müddetçe ailenin izni veya ölünün hayattayken talebi olmadan otopsi yapılamaz.
  • Durumlar farklı olacağından konuyla ilgili rabinik fikirler de farklı olacaktır. Bu nedenle herkes için kendi ravının önerisi dikkate alınmalıdır.

Yas Yemeği (Guevo)

Yasın ilk günündeki yemek, yas tutan kişinin olmamalıdır. Yemek, komşularının veya arkadaşlarının olmalıdır. Yemekte yumurta verilmesi simgesel bir olaydır. Yumurtanın yuvarlaklığı bu mesajı vermektedir; "Bütün insanlar bir gün ölecektir".

Arkadaş veya komşular 7 gece boyunca yemek vermelidir. 7 gün boyunca yastaki kişiler hiçbir iş yapmamalıdır.

Kadiş

Kadiş, en önemli, en yüce duadır. Aramicedir. Bu dua söylenirken Kudüs'e dönülür. Yas sırasında söylenen "Kadiş" duası iki nedenden ötürü okunur. Birinci nedeni, kişi yakını öldüğünde isyan içindedir. Tanrı'ya isyan eder. Bu duayı okurken de Tanrı'nın adaletine sığınır. Her ne kadar isyan etse de onun doğru yaptığına olan inancını ifade eder. İkinci nedeni, ölen kişinin ruhunun, Tanrı'ya hesap verdiği süre boyunca, yakınları okudukları "Kadiş" duası ile Tanrı'ya karşı ruhu yüceltirler.

Bu dua asırlardır devam etmektedir. Birinci dereceden yas tutan yakınlar bu duayı bir sene boyunca sabah-akşam söylemelilerdir.

Yas Zamanı

Yas zamanını Yahudiler üçe ayırmışlardır. İlk yedi gün (Şiva), ölümden sonraki 30 gün (Şeloşim) ve ölümden sonraki 12 ay.

Yas, ölünün gömüldüğü andan itibaren başlar.

Şiva (ilk yedi günlük dönem)

Şiva süresi yedi günün ilk sabah duasıyla başlar. Gömme günü Şivanın ilk günü olarak sayılır.

Şabat da Şiva sürecinin içindedir. Şabat şivanın arasına gelince halk uygulamalarına göre Şabat için Şivaya ara verilir ve Şabattan sonra devam edilir. Yine de Şabat yedi günün içinde sayılır.

Kutsal bayramlardan biri şiva zamanına denk gelirse, şiva tamamlanır ve bayram bittikten sonra da şivaya devam edilmez.

Cenaze Pesah veya Sukot haftasına denk gelirse şiva yapılır. Fakat bayram tamamen sona erince başlar. Diasporada bayramın son günü şivanın ilk günü sayılır.

Purim ve Hanuka yası bitiren bayramlardan sayılmaz. Yine de yasta olanlar Purimde Megila okumak için sinagoga gidebilirler.

Uzakta veya başka şehirde bulunmaktan dolayı ölüm haberi geç öğrenilirse, haber ulaştığından itibaren şiva ve yasın gerektirdiği tüm kurallar yapılır. Ölümün olduğu yerde aile fertleri şivanın ortalarında iseler, haberi sonradan alan uzakta olan fert katılabiliyorsa diğerlerine katılıp aynı zamanda şivayı bitirir. Eğer diğer yastakilere katılamıyorsa veya şiva tamamlanmışsa o zaman ölüm haberinin alındığı ilk gün şivanın ilk günü sayılır.

Ölüm haberi otuz gün geçtikten sonra ulaşırsa şiva yapılmaz. Ayakkabılar çıkarılıp bir saatliğine alçak bir yerde oturulur, bu bir simgesel tutumdur. Ölü, kişinin ebeveyni ise giysisi ona sunulur.

Şiva Kuralları:

  • Yasın ilk üç günü yas tutan kişi kimseyle selamlaşmamalı ve aynı zamanda verilen selamı da almamalı. Üçüncü günden yedinci güne kadar kendi selam vermemeli, ancak verilen bir selamı cevaplandırmalı.
  • Bu yedi günlük süre içinde kişi cinsel ilişkiye girmemeli, deri ayakkabı giymemeli, evinden çok gerekli olmadığı takdirde çıkmamalı ve yerde oturmalıdır.
  • Kişi yıkanmamalıdır. Erkekler traş olmamalı. Sadece elini, yüzünü ve ayaklarını soğuk suda yıkamalıdır. Yeni yıkanmış, güzel kokulu kıyafetleri "Şabat" dahi olsa giymemelidir. Kadınlar da kozmetik ürünleri kullanmazlar.
  • Kişi kesinlikle ev işi yapmamalıdır. Sadece çok gerekli olduğundan, bazı önemsiz ev işlerini yapabilir.
  • Yedi günlük yas süresince bir mum veya bir lamba dünyamızı terk eden ruhun anısına yanmalıdır.
  • Yasta olanlar normal yükseklikteki sandalyelerde oturmazlar. Alçak sandalye veya tabure, minder kullanılır. Sandalye koltuklarındaki minderler alçak yerlere koyarak oturulabilinir. (Sefaradik aileler daha da eski bir gelenek olan yerde oturmayı uygularlar.) Bu kuraldan ötürü "Şiva" yani "oturmak" tanımı kullanılır. Aslında yasta olanların her zaman oturması gerekmez.
  • Yas tutanlar deri ayakkabı giymezler. Terlik, spor, bez ayakkabı veya çorap giyebilirler.
  • Yasta olanlar işe gitmemelidir. Özel durumlar için de cemaat ravına danışılmalıdır.
  • Yas kuralları içeren kitap ve bölümler, Yeremia'nın üzüntü ve ıstıraptan söz eden bölümlerinden başka, Tora çalışılmaz.

Günümüzde Türkiye'de kişiler ilk günden selam alıp vermektedirler. Bazı kimseler hala bu yas süresince yerde oturmayı tercih etseler de, birçok kişi artık odanın bir köşesindeki koltukta oturmayı yeğlemekteler. Oturulan o koltuğa yas tutanlardan başkalarının oturmaması gerekmektedir. Genelde var olan bir uygulama da şöyledir. Ölen kişi arkasında birinci dereceden kaç kişi bıraktıysa, evde o kadar sayıda mum yanar.

Şeloşim (ilk 30 gün)

Aşağıdaki uygulamalar, ölen kişi birinci dereceden ise 12 ay boyunca, daha uzaktan akrabaysa 30 gün boyunca uygulanır.

  • Kişi bu süre boyunca yeni kıyafet giymemelidir. Yeni alınan bir kıyafeti ancak kıyafet 2-3 kere başkası tarafından giyildikten sonra giyilebilir.
  • Yas tutan kişi bu süre boyunca hiçbir eğlence yerine gitmemelidir. Hiçbir kutlama yapmamalıdır ve hiçbir hediye alıp vermemelidir.

Bayramlardan biri şeloşim zamanına denk gelirse yas tamamlanmış sayılır. Bayram bittikten sonra devam etmez.

12 Ay

12 aylık yas süresi boyunca sabah akşam Kadiş söylenmelidir. Her sene ise ölenin anısına, kişinin gömüldüğü günden bir sene sonra Limud yapılmalıdır. Bugün boyunca da bir ışık o ruhun anısına yanmalıdır.

Yahudi dinine göre bir ölünün arkasından gereğinden fazla üzülmek yasaktır. Çünkü bu konuda Tanrı'ya güvenmeli ve inanmalıyız. "Rab verdi ve Rab aldı." Onun her şeyi doğru yaptığına inanmalı belki de böyle teselli olmalıyız.

Kişi gömüldükten üç ay sonra, mezar taşı konulur ve ilk ziyaret yapılır. Bu ziyaretler (ziyara) her yıl düzenli olarak Roş Aşana-Kipur arası ve Oşana Raba gününde yapılır.