Rivka EdelsteinANNE: Evi terketmeden önce annem hastalanmıştı. Bizi Pesahta almaya geldiler. Annem, Almanlar onu alıp işkence etme fırsatı bulamadan öldü.
BABA: Onu , Pesahta sabaha karşı
4te , herkesin sinagogda toplanması gerektiğini duyurdukları
anda hatırlıyorum. Herbir kişi 20 kilo eşya
alabilirdi. Babam yatağa oturup Annenin, burada bu olayları
yaşamıyor olması iyi . Kim bilir başımıza
neler gelecek? demişti. Yıl 1944 tü.
İLK ERKEK KARDEŞ: Kardeşim ,
bir sürü kampa gittiği halde kurtuldu. Özgür bırakıldığı
zaman, tamamen kemikti. Hastanede Neden eve gideyim? Geride kim kaldı
? Annem öldü, kardeşim de
Babam hayatta kalamamıştır
çünkü bir gözü kördü, diğerinin de günde 3 kez bakımı
yapılması gerekiyordu. Onu yakmış olmalılar.
..Rivkada, daha soğuk suyun ne olduğunu bilmezken nasıl
hayatta kalabilir ? Daha sonra, benim adımı kurtulanlar
listesinde görmüştü. Hemen Slovakyaya geri geldi. Geri geldiği
o sabah, dişlerimi fırçalıyordum ve SS üniforması
giyen birinin yukarı çıktığını görmüştüm.
Gerçek anlamda bir iskeletti ve onu sadece gözlerinden tanıyabildim.
Gerçekten şok olmuştum, hala hayatta kaldığına
inanamamıştım!
İKİNCİ ERKEK KARDEŞ: Küçük kardeşim kaçmaya çalıştı. Yolda ayakları dondu , bu yüzden daha fazla koşamadı. Naziler onu alıp vurdu.
GEÇMİŞ VE HOLOKAUST: Auschwitzde
, Mengele ayakta durup ölüme veya yaşama karar veriyordu , ölüm
veya yaşam
Auschwitze ilk geldiğimde, karşımızda,
Çek politik suçlular bulunuyordu , neredeyse 5 seneden beri kampta
bulunan Yahudi olmayan kişilerdi bunlar. Birkaç çocuk bile doğmuştu.
Üstlerinde kendi kıyafetleri
vardı. Bazıları kürk veya koyun derisi paltolar giyiyordu.
Çek dilinde: Bize çorbanızı verin. Nasıl olsa içemeyeceksiniz.
Henüz yeterince acıkmadınız. derlerdi . Çorba, pis su
ve ekmekten ibaretti. Kampta, kuzenlerimden birini bulmuştum. Benim
gibi tutukluydu ama mutfakta çalışmak için gönüllü olmuştu
, bu da 120 kiloluk bidonları kaldırmak ve dize kadar suyun içinde
durmak demekti. Bunu, diğer insanlara yardım etmek için yaptığını
söylemişti. Her gece, benim için bir porsiyon fazla yemek kaçırıyordu:
Bir dilim ekmek ve bir parça tuz. Bu benim için ölüm kalım
meselesiydi. İnsanlar, yakında yakılacaklarını
bildiklerinden, kendilerini rahatlatmak için zehirlenmiş balık
gibi oradan oraya gidiyorlardı. 3 kez, krematoryumun yoluna girmiştim
ve 3 kez, kuzenim beni kurtarmıştı. Bir keresinde, murfakta
bir varilin arkasına saklamıştı,. Diğerinde
krematoryum gidecek esirleri kontrol eden
gardiyanlardan birine rüşvet olarak ipek çorap vermişti
|
Ida HeyckANNE:Çok genç yaşta ölmüştü ,
doğal olarak onu çok özlüyorum. Kiliseye kabul törenimde,
anne-babası olmayan tek kişi bendim. 13.5 yaşındaydım
ve çok zordu. Annemi çok severdim. BABA: 1914te 1. Dünya savaşı sırasında
öldü. 3 hafta boyunca, sanırım, ön safhadaydı ve bir
bomba ile herşey yerle bir oldu. Babam savaş için gittiği
zaman 2 yaşındaydım.
İLK ERKEKE KARDEŞ: O da benim gibi
bu eski evdeydi. 72 yaşında öldü. Kardeşime tapardım.
En yaşlımızdı ve çok çok iyi kalpliydi.Ben de onun
en sevdiği kız
kardeşiydim. Bu yüzden diğerleri beni kıskanırlardı.
Evet, o iyi bir insandı. Ve sanırım kendimi de bu şekilde
nitelendirebilirim. İLK KIZ KARDEŞ: En büyük kız
kardeşim. Çok dışa dönük biriydi. Erkek kardeşlerimizle
tartışmayı severdi. Onunla her zaman çok iyi anlaştığım
söylenemez. 4 kız ve 1 erkek arasında sürekli kıskançlık
vardı, bilirsiniz
Beni hala burada ziyaret eder. Çok hasta bir
kocası var. Şu an tekerlekli sandalyede. Ve şunu söylemeliyim
ki kız kardeşim kendini kocası için feda ediyor. İKİNCİ KIZ KARDEŞ: Emma da
dul. Onun da çok hasta bir kocası vardı. Multiple
sclerosis i vardı.
ÜÇÜNCÜ KIZ KARDEŞ: O öldü ve ardında diğer kız kardeşim Emma tarafından yetiştirecek iki çocuk bıraktı.Şimdi o çocuklar 40 ve 45 yaşlarındalar Zaman ne kadar çabuk geçiyor İyi ve nazik bir kızdı. Ayrıca uzun boylu ve çekiciydi de. Onu her zaman Miss Germany diye çağırırdım. Çok güzel sarı saçları, mavi gözleri ve çekici bir vücudu vardı. Miss Germany...Küçük kardeşimle çok gurur duyardım.
KENDİ GEÇMİŞİ : Öncelikle
kocamın ölümü aklıma geliyor. İyi bir evliliğimiz
vardı. Hiç çocuğumuz olmadı çünkü diabet hastasıydım.
O zamanlar yasaktı.Günümüzde bu hastalık artık bir
problem değil. Bu yüzden çok üzülürdüm. Sonra bombalandık,
tamamen bombalandık. Herşeyimizi kaybettik ve yeni baştan
başlamak zorunda kaldık. Ama şunu söylemeliyim ki hayatımın
seyri bugüne kadar iyi gitti. SAVAŞ: Korkunç, korkunç! Kurtulabileceğimizi,
özellikle Hamburgtayken düşünmüyordum. Bombalamalar gerçekten
çok felaketti. Tam Hamburgun merkezinde yaşıyorduk. Bir daha
böyle birşeyi yaşayabileceğimi zannetmiyorum. O zamanlar
gençtim ve gençliğimin verdiği kuvvetle dayanabilmiştim.
Kocam yanımdaydı ve benim en büyük destekçimdi.
ŞİMDİ: Evet, şimdi
rahattayım. Gidip ölmekten başka yapabileceğim birşey
yok. Burada , yaşlılar yurdundayım ne de olsa .Bir kere
buraya girdiniz mi ,bir daha çıkmanız zordur. Burada yıllarınızı
uzatmak ve iyi bir şekilde yaşamak için kurallara uymanız
gerekir. Demek istediğim, kendinizi buraya uydurmalısınız.
Onlar bizlere uyum sağlayamıyorlar . Bunıu yapmak zorundayız,
be de bu işte bayağı iyiyim , hem de çok iyi!.
KENDİ GELECEĞİ: Şimdi , tekrardan yürüyebildiğimden iyi bir hayatım var. Ve odamı paylaştığım arkadaşımla, geçen doğumgünümde iyi vakit geçiridim. Yemeğe çıktık, sonra güzel bir yürüyüş yaptık, ardından kahve içip pasta yedik. Gerçekten çok güzeldi.
SAVAŞ HAKKINDA: Biz şahsi
olarak çok etkilenmemiştik ama 1939dan 1945e kadar geçen yıllar
tam bir felaketti. Evet,
Hitler zaman zaman Hamburga geliyordu ve onu şahsen görmüştüm.
Bir keresinde küçük yeğenim kollarımın arasındaydı.
1,5 yaşındaydı ve çok güzel bir çocuktu. Heil,
Hitler demişti. İnanın, o anı asla unutmayacağım.
Hitlerin yüzünde sonradan etrafa ışık saçan bir ifade
oluşmuştu .Çocukları severdi. Bir anlamda,
bu yaşadığım en güzel deneyimdi.
Kocamın Yahudi bir arkadaşı vardı ve kaçmasına
yardım etmişti. Ve daha sonra, etraf sakinleşince geri dönüp
kocamı çok desteklemişti. İş arkadaşlarıydılar.
Ben iki kez İsraele gittim. Çok güzeldi orası. Orada birçok
Alman Yahudisi vardı. Almanyadan gitmeleri gerekmişti. Gittiğim
iki sefer de çok güzel zaman geçirdik. İyi yemekler yedik ve dahası
Almanlardan nefret etmiyorlardı. Hayır, etmiyorlardı. Güzeldi.
Şunu söylemeliyim ki Adolf Hitler kötü değildi, hayır
değildi. Kötü olanlar küçük insanlardı. Önceki zamanlarda
, geceleri sokağa çıkıp sinema veya tiyatroya
gidebiliyorduk. Bugün bunu yapamazsınız. Otobüs beklerken bile
birisinin saldırmasından korkar olduk. Hitler zamanında bu
böyle değildi. Herkes çok meşguldü. Genç adamlar çalışma
görevlerindeydiler, kızlarsa tarlalarda çalışıyorlardı.
Ve böylesi de doğru olandı. İnsanlar geceleri yorgun ve
uykulu olurdu. Ve şimdi, işsizlikle , 11e kadar yatakta
duruyorlar , sonra da bütün gün aylak aylak dolaşıyorlar
|