|
Peter Aldin
![](http://www.sevivon.com/images/stories/holokost/gercek_kimligin_yonleri/peter_aldin.jpg)
ANNE-
Savaştan sonra annem, ikinci kez
evlendi. Yeni eşi Alman
bir ressamdı, Hitler karşıtı, Yahudi olmayan bir
ressamdı. Dejenere ressam olarak tanınmıştı.
Bu nedenle birçok Fransız
toplama kampında bulunmuştu.Bu ülkeye kaçmış
fakat Almanlar tarafından yokedilmişti. Annemin, sıcaklıkla
ve üzüntünün karışımı bir
duyguyla hatırlıyorum. Çünkü çocukluğumu
annemden ayrı geçirmiştim. neredeyse hayatımın
başlangıcından beri ..ve bu üzüntüm de onu düşündüğüm
zaman hemen geri gelir.
BABA: Babamı, hayal meyal ; Luxemburg,
Wilst yakınlarındaki ,ormana birlikte beyaz mantarlar
toplamaya gittiğimiz zamanda hatırlıyorum. Babam bir
Fransız toplama kampı olan Les Millese
ve Les Milles den de Auschwitze götürülmeden önce
,Almanlardan kaçmak için bu ormana sığınmıştı.
Bu görüntüler hep kafamda ve bu birkaç parçayı birleştirerek
sürekli babamın resmini yenilemek istiyorum. Onu Auschwitzde
hayal ediyorum
Bu hala birkaç günde bir aklıma takılıyor
KIZI: Kızım, geçirdiği ağır
ergenlik döneminden sonra, benim savaş anılarımı
, okul gazetesi için yazmaya karar verdi. Bana ayrıca bir de
kazak örüyor. Onun iyiliği ve sıcaklığı
bana büyük zevk veriyor ve onun hakkında güzel umutlarla
dolmamı sağlıyor. Her ne kadar biraz üzgün de olsa ,
hem düşünceli hem de kibar, bir kız.
OĞUL: Deli olduğum oğlum şu
an, hergün değişen saç kesimi, çok şıktan
paspallığa kadar uzanan giyim şekli, ve bazen çok kötü
bazen de çok mükemmel olan dersleriyle bir bocalama içinde. Her ne
kadar babamın yokluğundan dolayı hiç tatmadığım
baba-oğul yakınlığını ona hissettirmek
istesem de, kendini baskı altında olmadan
geliştirebilmesi için onu çok fazla sıkmamalıyım
.
KENDİ
GEÇMİŞİ:
Savaş sırasında henüz küçük bir çocuk olduğum
halde, beni kurtaracak tek şeyin beynim olduğunu biliyordum.
Bu da gayet taşınabilir olduğundan
Yahudilerde çok gelişmiştir
KENDİ HOLOCAUSTU: Bazen kafamda bu
konu hakkında fantaziler oluşur Çok karanlık bir
ormanda
Sanki bunları rüyamda görmüşüm gibi
hissederim- Küçük bir çocuk olarak ormanda koşuyorum, ağaçların
arkasında askerler saklanıyor
ve ormandan hiçbir çıkış yok
Tamamiyle yalnızım,
çünkü ailemden sürekli ve anlamadığım nedenlerle
ayrılıyorum ve kafamda sürekli babamın yaşayıp
yaşamadığı hakkında sorular var. Geçen yaz,
oğlumu Fransada çocukluğumu geçirdiğim ve büyüdüğüm
yerlere götürdüm. Yeniden Tolouse istasyonunun karşı köşesindeki
oteli gördüm . Burada,
savaşın bitiminden sonra, geri dönen insanların
isimleri yazılıyordu. Okuldan çıkar çıkmaz isim
listelerine bakmak için koşardım ve babamın adını
hiçbir zaman görememiştim. Evet, gidip aramam gerekiyor. Daha
ergenlik çağındaki bir oğlanın bunları
anlaması beklenemez.
ŞİMDİ: Mesleğimden son
derece büyük zevk alıyorum. Hasta insanların ruhlarındaki
gizli yollarda iz sürmek ve yavaşça onları aydınlığa
çıkartmak bence muhteşem birşey. Hayatımın
heteroseksüel ve romantik
tarafı gerçekten, beni o karanlık ormandan çıkartan ,
oradaki askerleri öldüren, babamın en sonunda huzur içinde
yatmasını sağlayan ve belki de olduğu yerden bana
gülümsemesini sağlatan tek şey.
KENDİ GELECEĞİ: Çocuklarımın
, benim neslimin karşılaştığı
acılarla karşılaşmayacağını bilmek
son derece güven verici. Ergenlik çağında olduklarından
, nereye yöneleceklerini bilmiyorum. Artık onlara yol gösteremiyorum
çünkü beni dinlemiyorlar.Umarım
kendileri için yaratıcı ve sıcak bir yer
bulurlar. Ben çalışmaya devam edeceğim. Ölüm benim için
anlamsız. Çok uzun zaman önce öldüğümü, ama yeniden yaşamaya
devam etmeme izin verildiğini hissediyorum.
|
|
Eberhard Roters
ANNE:
Çok belirgin bir şekilde geriden başladım..Annemi,
ilk yaşlı olarak gözümün önüne getirdim
ve bundan sonra, çabucak çocukluğuma geri döndüm ve
tam okula ilk başladığım zamana geldim. Çocukluğum
hakkındaki anılar, özellikle bu noktada çok yoğunlaşıyor.
BABA: Babam bir terziydi , ve onu dikiş
makinesinin önüne oturmuş bir şekilde hatırlıyorum.
Çok fazla düşünmedim . Bunun yerine, kafamda sadece bazı
görüntülerin oluşmasını bekledim.
.
ERKEK
KARDEŞİM : Ben
şu an 55 yaşındayım. Erkek kardeşim ise 51 yaşında.
Bu nedenle, diğer çocukların çoğu gibi, çocukluğumuzu arkadaşça
tartışarak geçirdik. Daha sonra, Berlinde okula gittik
ve uzun süre beraber yaşadık. Bugün birbirimizi daha
seyrek görüyoruz. Ama ne zaman beraber olursak da harika zaman geçiririz.
İLK KIZI: Gesina benin büyük kızım.
Şimdi 17 yalında. Liseyi bitirmek üzere ve grafik sanatı
üzerine eğitim almak istiyor
. İlişkimiz bir süre oldukça zordu. Ama şimdi oldukça
düzelmiş durumda. Gesina, bir şekilde içine kapanık
bir kız.
İKİNCİ KIZI: Katharinayla
ilişkimiz hiç de karmaşık değil. 15 yaşında.
Evet, nasıl söylesem- Gesina çok daha yoğun ve karmaşık
kendi hakkında düşünceleri de çok sert. Katharina
ise, ılımlı, başkalarıyla
kolayca iyi geçinebilen birisi.
KENDİ GEÇMİŞİ: Burada da geriden gidiyorum. Evet, nasıl anlatsam
- mesleğimden, eğitimime, okuluma, ve ordan yeniden
bugüne geri geliyorum ve lisedeki
son yılımda kalıyorum.
Karşımda sevgili öğremcilerimi görüyorum
ve Dresdenden Berline geliyorum. Bu noktada, çok yoğun
duygular hissediyorum ve bunları dışarı çıkartmak
için biraz sıkmam gerekiyor.
KENDİ
SAVAŞI: Savaş başladığında, 10 yaşımdaydım.
Savaş bittiğinde ise 16ıma yeni girmiştim. Çocukluğumda
her zaman zıpır bir kişi ve yalnız bir kurttum. Atlet olamamıştım çünkü o günlerin
toplumsal normlarına uymakta güçlük çekiyordum. Ama yine de
şunu söylemeliyim ki savaştan sonra bu durum
bana çok yardımcı oldu. Ve sonra, tabii ki
Dresdene bir sürü bombalamalar oldu ve bu bütünde, bende oldukça
çelişkili duygular yarattı .
ŞİMDİ:
Aslında şunu söyleyebilim ki , şu anda dünyada
bulunduğum konumumdam memnunum.
KENDİ GELECEĞİ: Bu , bütünüyle
geleceğe nasıl baktığımda , kendi geleceğime
nasıl baktığıma bağlı. Kuşkulu ama
Tanrıya bağlı şekilde diyebilirim.
ALMANYA HAKKINDA: Hitlere bir şeytan
olarak bakmak , O yaptı demek, belki de olaylardan sıyrılmak
ve tarihi savunmak için yapılan bir tartışmadır.
Ama bu doğru olan yol değildir. Tüm tarihsel verileri
analiz edip incelemek çok önemlidir. Şu ana kadar, tüm tarih
kitaplarına rağmen böyle bir analizin yapılıp yapılmadığını
bilmiyorum. Çok karışık bir durum ve herkes de böyle
bir olayın nasıl gerçekleşebildiğini ortaya çıkartmak
için uğraşıyor. Dürüstçe , bu olayın bugün
bile bana son derece anlaşılmaz geldiğini itiraf
etmeliyim.Babamın, bir iş arkadaşıyla ya da
herhangi bir dostuyla sokakta karşılaşıp onunla
sohbet ettiğini hatırlarım . Küçük çocuklar olarak
bizler de isteksizce,
neler konuşulduğunu dinlerlerdik. Bir çit hakkında fısıldaşırlardı.
Herşey, fısıltılarla konuşulurdu. Çitte bir
işaret asılyıdı: Çalışmak özgürlüktür.
("Arbeit macht frei"). Fısıltılardan
sonra, ayrılırlardı. Konuşmaların neler hakkında
olduğunu bile anlamazdım. Daha sonra, bu konu hakkında
okuduğumda, kafamda olaylar şimşek gibi çakmıştı...
Bunlar, aslında, insanların hiçbirşey
bilmediklerini iddia ettikleri anlarda bile bazı şeylerden
haberdar olduklarını kanıtlayan olaylardı. Belki
olayın boyutları ayrıntılı bilinmiyordu ama fısıldaşmalarla,
bilinenler aktarılıyordu. İnsanların sürekli
saman altından su yürüttüğünü düşünen bir olarak
görünmek istemiyorum
ama aptal insanların sayısı , akıllı
olanlardan çok daha fazla. Bazen , bütün bu olayların
sonucunda, insan aklının sadece aptallığın
gelişme kaydetmesi için
işlediği izlenimini alıyorum
ÜÇÜNCÜ REİCHTAKİ SANATÇILAR
HAKKINDA: 1936ya kadar, sanatçıların birçoğu yalnız
olarak ülkeyi terketmişlerdi. 1936da Olimpiyat oyunları
gerçekleşti ve Hitler yönetimi, dünyaya kendilerini muhteşem
bir şekilde göstermeye çalıştılar.
Fakat, 1936 öncesinde bile, Yahudi sanatçılar göç etmek
zorunda kalmışlardı. 1936dan sonra, dejenere sanat
anlayışı (degenetare art ) başladı ve geçmişleri
nereden olursa olsun, birçok sanatçı bu yüzden ölürüldü.
İnsanlar resim yapmaktan, mesleklerini yapmaktan ,sergiler açmaktan
men edildiler. Müzelerdeki önemli resimlere el konuldu . Sanatçılar,
bütün bunlar sonucunda toplumdan uzaklaştırıldı.
Ama şunu da eklemeliyim ki , birçoklarına yakın arkadaşları
yardım etti ve uzaklaşmanın önlenmesine çalışıldı
ama bunun fazla yararı olmadı.
|