|
Eva Feldenkreis
![](http://www.sevivon.com/images/stories/holokost/gercek_kimligin_yonleri/eva_feldenkreis.jpg)
ANNE: Annem, kasabamızdaki diğer
Yahudi kadınlarla birlikte demiryolu vagonlarına götürülmüştü.
Ya Roş-Aşanaydı
, ya da Yom Kipur
Annem çok dindardı ve şöyle demişti:
Eğer Tanrı , böyle şeyler yapabiliyorsa,
biz de vagonlara binebiliriz.,Şabatı veya bayramları
ihlal edebiliriz. Ölümünden önceki anı düşünürüm ve
o anın benle onu birleştirdiğini hissederim. Bunu
sadece hayalgücümde canlandırıyorum, yoksa gerçekten görmüş
değilim. Ölmek üzere trene gittiği zaman, - o da ölüme
gittiğinin farkındaydı paltosunun cebinde dolarlar
vardı , Amerikan parası. 100 dolar kadar para çıkarıp,
kasabadan beni görebileceğini bildiği bir çocuğa
verdi. Ben Polonyalı bir kız olarak yaşadım. Annem
, benim geri döneceğimi , annem,babam ve kardeşim hakkında
sorup soruşturacağımı düşünmüş, çocuğa
parayı uzatırken Eva veya Chava
( Evde kullandığım ismim İbranice
Chava idi ) , Chava geri döndüğünde , bu parayı ona ver.
Artık bunlara ihtiyacım yok .demişti. Ve o çocuk da
bana bunları anlattı. Bizim ailenin dostuydu o .
Benim yaşımda genç bir çocuktu
BABA : Onu düşünüyorum. Sadece birkaç
hafta kaçabildi. O evin çatı arasında saklandı. Eve,
anne-babamı görmeye gelmiştim.O bölgede action
zamanı olduğunu biliyordum ( Action, bizi ölüme götürmeye
geldikleri zamandı ) Yahudilerin geride kalmış eşyalarını
toplamakla ve çalışmakla görevlendirilmiş
Yahudilere sordum: Ailem nerede? Annenle erkek kardeşin
gittiler, fakat baban hala hayatta. Sizin evin tavan arasında 3
komşusuyla birlikte saklanıyor. Eve nasıl geldiğimin
hikayesini , ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu anlatmayacağım.
Gece olunca, eve geldim, ikinci kata çıktım, çatı
arasının altında durdum ve merdivenleri tıkladım.
Tate (baba)? deyince, babam tavanarasından çıkıp
bana sarıldı. O kadar zayıflamıştı ki,
onun babam değil de sanki çocuğum olduğunu hissettim
bir an. Çocuk gibiydi. Ve bana dedi ki: Annen ve en küçük kardeşin
gittiler. Bu olmaz, imkansız
gittiler
Ve sonradan dedi
ki: Beni buradan çıkarabilir
misin? Beni buradan uzaklaştırabilir misin? tıpkı
bir çocuk gibiydi. Onu nereye götürebilirdim ki? Sonra durum değişti
ve birkaç hafta sonra Naziler yeni bir geto kuracaklarını
ve tüm Yahudilerin , tüm saklanan Yahudilerin geri gelip savaş
sonuna kadar huzur içinde burada yaşayabileceklerini duyurdular.
Böylece 10.000 Yahudiyi toparladılar, bütün alanda saklanan
binlerce Yahudi
1942 sonbaharından, 1943 Ocağına
kadarki dönemdi bu. Naziler, esir olarak çalıştırılan
küçük bir grup dışında herkesi Treblinkaya gönderdiler.
Babam genç bir adamdı. 42 yaşındaydı. Onu çalışma
kampına gönderdiler fakat orada mahvoldu ve çok acı çekti.,
onun çocuk, benimse onun annesi olduğumu düşünürüm o an
sürekli aklımdadır.
İLK ERKEK KARDEŞ: (Eva Feldenkreis ,1940 yılında
Rusyaya kaçtı ve Polonyalı bir Hristiyan çocuğuymuş
gibi yaşadı. Ruslar tarafından tutuklanıp
hapsedildi. Almanyanın Rusyayı işgali olan
Barbarossa Harekatından sonra,
Naziler tarafından serbest bırakıldı ) .Altı
ay sonra geri geldim. Ailem, benim sınırda öldürüldüğümü
düşünüyordu. Yaşamadığımdan eminlerdi. Ve
bir cumartesi geri geldim. 1941in sonlarıydı. Ve beni gördüler,..
annem ve babam. Erkek kardeşim evde değildi. Komşular
ona bakmaya gittiler. Ve ona dediler ki: Kız kardeşin
geri döndü, kız kardeşin geri döndü ! Kardeşim
beni görmeye geldi. O kadar soluktu ki
Çok mutlu ve çok
soluktu..Ağlamaya başladı. Onu bu anıyla hatırlıyorum.
İKİNCİ ERKEK KARDEŞ: O
daha gençti, 11 yaşındaydı. 1942 yılıydı,
1942nin sonbaharı
Sonumuzun yaklaşmakta olduğunu
biliyorduk. Action zamanlarıydı. Ben Polonyalı
bir kız olarak yaşıyordum. Evden gittikten sonra, neler
olup bittiğini, nasıl yaşadıklarını öğrenmek
için arada bir eve geri geliyordum. Bir keresinde bana Chava,
beni kurtarır mısın? diye sormuştu. Ama yapamadım.
Gerçekten yapamadım. Hiç param yoktu, ve Yahudiye benzeyen
Yahudi bir çocuğu ne yapabiliridim? Hiç Polonyalı arkadaşım
da yoktu. Ve yapamayacağımı o da biliyordu. Sonra bana
şöyle demişti: Beni kurtaramazsan kafanı takma. Sınıfımda
Polonyalı bir arkadaşım var ve bana doğum
belgesini verdi. Almanlar geldiğinde kaçacağım . Ya da
belki de kaçıp tuvalete saklanırım.. ( bizim
tuvaletimiz evimizin içinde değil, bahçedeydi ) Evet oraya
saklanacağım. Ve ben onu bu anıyla hatırlıyorum.
İLK KIZIM: Onu düşündüğüm
zaman gurur duyuyorum. Akıllı bir kızdır. Onu daha
genç haliyle düşünüyorum, 4 sene önceki haliyle..güzel ve
de akıllıydı. Evet, burada yaşıyor. Bir kızı
var ve çalışıyor. Ekonomi ve sosyoloji öğrenimi
gördü. Şimdi hamile ve sonradan çalışmalarına devam edecek.
.
İKİNCİ KIZIM: Birbirlerinden çok
çok farklılar. Hem görünüşleri farklı hem de düşüncelerinde
ayrılar. Onların kardeş olduklarını düşünmezsiniz
bile. Aralarında 6,5 yaş fark var.
ÜÇÜNCÜ
KIZ: O daha karmaşıktır, daha sanatsaldır. 6
senedir bale okuluna gidiyor ve resim çiziyor. Yaratıcılık
onun yaşam şekli . Arkadaşlığı sever ve
arkadaşları tarafından çok sevilir.- ablalarından
daha çok. Ablaları takdir edilir, o ise çok sevilir.
KENDİ GEÇMİŞİ: Hayattan
çok yorulduğumu düşünüyorum. Hem de çok fazla, çok..Geçmişe
karşı tepkim: Çok fazla! Öyle bir yaşam, öyle yaşamak,
öyle zor ki
KENDİ HOLOCAUSTU: Kurtulmak için yaşam
mücadelesi hakkında düşünüp durdum. Acım ise,
kurtulabilenin sadece kendim olmasıydı. Ve her zaman, sadece
benim kurtulduğumu düşünüyorum. Neden sadece ben? Ben tek
başıma kurtulmak istemiyordum, hayır! İçimdeki acı
, sadece ben oluşum, tek başıma kurtulmuş olmam!
Bu her zaman içimde, 40 yıldır içimde..
SORU: Kurtuluşunuzun sebebi kader miydi , Tanrımıydı
ya da tarihsel bir hata mı?
Ben cesaretim sayesinde kurtuldum. Cesaret,
çünkü cesurdum, çünkü Polonyalı bir kıza benziyordum.
Polonya dilini biliyordum, sadece bilmekle kalmadım, Yahudi aksanıyla
konuşmamayı da başarabilidm. Yüz, dil, ve
kaza..Auschwitzdeydim. Nasıl kaçtım? Austchwitzden
nasıl kurtulabildim?
ŞİMDİ: Yorgunum, hem de çok
fazla. Bir insanın kaldırabileceğinden de fazla. Tek başıma
değilim, benim gibi başka insanlar da var. Burada bir
Holocaust var bir de gerçek, bizim neslimizden her geçen gün birkaç
kişi daha kibutslarda ölüp
gidiyor, işte ben ,bu gerçek yüzünden çok acı çekiyorum.
KENDİ GELECEĞİ: Kendime
bakamayacağım zamanların gelmesinden çok korkuyorum.
Anılarım ve tecrübelerimi yazıya dökmek istiyorum ama
yapacağımı sanmıyorum.
NAZİZM HAKKINDA: Bunu sadece Almanların
yapabileceğini söylemek çok tehlikeli. Belli koşullar altında,
her ulus böyle birşey yapabilirdi. İngiltere veya
Avrupadaki ekonomik krizi duyunca , korkuyorum çünkü krizlerin
bir ulusu bu noktalara getirebileceğini düşünüyorum.
Hatta Yahudiler bile diğer uluslara karşı böyle bir
şey yapabilir. Belki aynı şekilde olmasa da
Sadece
Almanlar değil, hayır. Mengeleler i öldürmek zorunda değiliz,
bunu doğa yapacak..Yapmamız gereken böyle birşeyin
yeniden olmaması için elimizden gelen her türlü çabayı
sarfetmektir.
|
|
Jutta Muenker
ANNEANNE: Bana çok sevgi dolu ve şefkatli
davranırdı.Onun tek kızının tek çocuğuydum.
Annem çok genç yaşta öldüğünden, sanırım
anneannem tüm sevgisini, umutlarını
bana odaklamıştı. Onu büyük bir zevkle hatırlarım.
Sanırım benim hayatımdaki en
yönlendirici insanlardan
biridir.
BABAANNEM:Essendeki
bombalı saldırılar giderek kuvvetlendikten
sonra, beni babaanneme göndermişlerdi .Hessedeki
Korbachtaydı burası. Babaannem, aslında bana çok
anlayış göstermişti. Çok güzel bir evi ve büyük
bir bahçesi vardı. Orada olmaktan memnundum fakat yine de onun
bana gösterdiği sevgi ve şefkatın anneanneminki gibi
olduğunu düşünmedim.
ANNE:.
Kendi annemi zar zor hatırlıyorum. Aslında onu sadece
resimlerden tanıyorum .Uzun boylu, nedense sert görünüşlü
bir kadındı . Uzun zamandan beri hastaydı ve savaş
sırasında ölmüştü. Ben 5 yaşımdaydım.
BABA: Onun hakkında pek
iyi duygular beslemiyorum. Çocukken, babamı doğru düzgün
tanımazdım. İlk günden beri askerdi. Aslında onu
sadece izinli olduğu günlerde eve geldiğinde görebiliyordum.
Her zaman, muhteşem bir üniforma içinde ,bir sürü hediye taşıyarak
gelirdi. Savaştan sonra, mesleğini ,Nazi geçmişi yüzünden
uzun süre yapamadı. Okul öğretmeniydi ve öğretmenliğe
1947 yılında devam etmeye başladı. Daha sonra
yeniden evlendi ve ikinci evliliğinde ben yoldaydım. Ardımdan
teker teker 3 kız kardeş geldi. Okul yıllarım sırasında
, babamın ve üvey annemin evinde yaşadım. Her zaman
yanlış anlaşıldığımı
hissederdim.
İLK
KIZ KARDEŞ: Her
zaman ve heryerde ona bakmak zorunda kalırdım.Kız
arkadaşlarımla birşeyler yapmak istediğimde,
Ulrike ile ilgilenmem
gerktiğinden, dışarı çıkmama hiç izin
vermezlerdi. Sanırım
Ulrikeyi hiçbir zaman sevmedim.
İKİNCİ KIZ KARDEŞ: İkincisi
Beate idi. O doğduğunda 15 yaşımdaydım ve o
zamandan itibaren onu neredeyse cici annesi gibi ben yetiştirdim.
Bilmiyorum...O oyuncak bir bebek gibiydi. Beateyi çok severdim.
Hem de çok komik bir insandı. Aramızda büyük yaş
farkı olduğundan ilişkimiz de kız kardeş ilişkisine
pek benzemezdi. Onu mıncıklayıp çok güzel bir oyuncak
bebek gibi giydirebilirdiniz, sanki canlı
bir oyuncak bebekti
OĞLUM
Bekar bir anne olarak, sanırım çocuğunuzla doğal
olarak daha yakın
bir ilişki kurabiliyorsunuz., özellikle de
tek çocuksa. Eğer etrafta ilişkiyi sürekli bölen
ve karışan bir koca yoksa, çocukla ilişkiniz son
derece sıcak ve yakın olabiliyor. Bence bekar bir anne olmak
çok güzel birşey..
GEÇMİŞ:
Çocuğumun çok küçük olduğu ve hala evli olduğum
zamanları hatırlıyorum.
KENDİ SAVAŞI: Bomba sığınağına saklandığım
zamanları hatırlıyorum..Yanımdaki tek şey,
bugün hala yatağımın üstünde duran ayıcığımdı.
Ayıcığım bütün savaş boyunca benim yanımdaydı.
Bana kalan tek şey o oldu. Tüm bombalamalardan, yıkımlardan,boşaltmalardan
kurtulmuştu. Savaşla doğrudan
ilgili olmasa da, ne zaman ayıcığımı düşünsem
savaş yılları aklıma gelir.
ŞİMDİ: Olumlu, hem de çok
olumlu. Mesleğimdeki
( Denetim görevlisi ) 15. yılın sonunda çok mutluyum.
Sonunda, sevmediğim mesleği bırakma cesaretini kendimde
bulabildim ve herşeye yeniden başladım. Her ne kadar yaşlı
olsam da yenide öğrenim görmenin bana çok şey kazandıracağını
düşündüm. Ve sonunda
yapmak istediklerimi yapmak gerçekten çok güzel !
GELECEK:
Bu konuda da çok olumluyum. Umuyorum...Şu anda arkeoloji eğitimimi
tamamlayıp tamamlamayacağımı veya bu mesleği
yapıp yapmayacağımı bilmiyorum.
YAHUDİLER HAKKINDA: Evimde, Naziler ve
Üçüncü Reich hakkında tamamiyle yanlış bir intiba
edindim. Ailem Nasyonal Sosyalist düşünceleri savunuyorlardı.
Babam SA daydı ve kızkardeşi de BDM de ( Nazi
partisindeki kadınların örgütü ) idi. Duvarlarımızda
Hitlerin bir sürü resmi asılıydı. Savaş sırasında
durumumuz gayet iyiydi. Savaştan sonra, ilk kez okumak için Münihe
geldiğim zamanı hatırlıyorum. Bir arkadaşım
vardı ve birisi bana onun Yahudi olduğunu söylemişti.
Onun hakkında neler düşündüğümü hatırlıyorum:
O nasıl bir Yahudi olabilir ? Tamamiyle normal bir insan. Ben,
Yahudilerin anormal veya sorun çıkartan varlıklar olarak görüldüğü
bir toplumda yetişmiştim. Yahudilerin de diğer
insanlar gibi olduklarını görmek beni çok şaşırtmıştı
ve o günden bu yana , anne babamı , beni bu düşüncelerle
dolu bir toplumda yetiştirdikleri için
suçlarım .
NAZİLER HAKKINDA: Babmla bu konuyu hiçbir
zaman konuşamazdım. Babama, Yahudilerin gaz odalarında
öldürüldüklerini bilip bilmediğini sormak istiyordum ama bu
konular hakkında bizim ailede soru soramazdınız.
Kesinlikle birşey öğretmezlerdi. Savaştan çok sonra
bile, 1950lerde , evde aile kutlamaları gerçekleştirildiğinde,
ailemiz biraraya geliyor ve Hitler hakkında anılar anlatıyorlardı.
Nedenini sormak tamamen yararsızdı. Hiçbir zaman gerçekten
denemedim. Neden bilmiyorum.
|