Dan PagisANNE: Annem, ben 4 yaşımdayken ölmüştü.
Amerikadayken, akrabalarımdan biri onun bir fotoğrafını
vermişti. Ayakta, bir sokağa doğru bakıyordu , sanırım
benim doğduğum anneannemlerin Radautsdaki evlerinin penceresinden bakıyordu
ya da bana öyle denmişti. Bu odayı çok iyi hatırlıyorum
çünkü 4 yaşımdan 7 yaşıma kadar bu odada büyümüştüm.
Annemden hep çok ilgili
biraz da garip diye bahsedilirdi. Onu tamamen hatırlamıyor
veya hakkında neler söylendiğini tam olarak anımsayamıyorum.
Bazen, onun sesini duyar gibi oluyorum ama bilmiyorum. ..
BABA: ( Babası , o 4 yaşındayken
Filistine göç etmişti ) . Babam, Tel- Avivde yaşıyor
ve hala aktif. Bir eczanede çalışıyor. Babamı 16
yaşıdayken tanıyabildim.
BÜYÜKANNEM VE BÜYÜKBABAM:..7 yaşıma
kadar Radautzdaki evlerinde onlarla beraber yaşıyordum.
Onlar,sadece bu 7 yılda değil, dedemin, götürüldüğü
toplama kampında ölmesine kadar geçen 2-3 senede de benim
annem-babam gibiydiler. Onlar hakkındaki duygularım çok
hassastır. Büyükbabam tüccardı. Şeker işiyle uğraşıyordu,
bu yüzden her zaman çok meşgüldü ve sık sık seyahat
ederdi ama yine de onun işyerinde ,beraber çok zaman geçirmiştik.
İşyerinde ona yardım ederlerdi. Ben de etrafı
seyretmekten ve onca çeşit şekerden çok hoşlanırdım.
Anneannem ise, benim için bir anneydi, zamanımın çoğunu
onunla geçirirdim. Benim eğitimimle ilgilenmişti. Henüz 6
yaşımdayken, okuyabiliyordum ve çok da istekliydim.
Dairemizdeki son oda bir kütüphaneydi. , sadece büyükbabamların
değil, teyzelerin
, amcaların, annemin kız ve erkek kardeşlerinin bütün
kitapları , hatta annemin de kitapları bu kütüphanede
bulunurdu.Çok az arkadaşım vardı. Çoğunlukla
kitaplarla ilgilenirdim. Bu 11 yaşıma gelene kadar böyle sürüp
gitti. 11. yaşgünüme yakın bir zamanda ,ben de gönderildim.
Herşey o noktada durdu.
OĞUL, KIZI, İKİZLER: Böyle
tatlı çocuklara sahip olduğum için çok şanslıyım.
16 yaşında ikizlerim var ve aralarındaki ilişki
gerçekten mükemmel. Ne kadar iyi ifade edebildiğimi bilemiyorum
ama gerçekten çok şanslıyım. Evlenip çocuk sahibi
olmak başıma
gelen en güzel şey!
KENDİ GEÇMİŞİ : İnsanlar
geçmişlerinden , imkansız hatıralarından, hatta
başarıları hakkındaki hayallerinden bile kurtulmak
isterler. Hayatın sürekli olup olmadığını
sorgularsınız. Ben hayatı bir süreç olarak görüyorum.:
şimdinin sürekli olarak yanıp tamamen yıkılışa
gitmesi, hatta unutuluş içinde kaybolması
Bu fikirlerim
biraz karışık fakat onları şiirlerimde ifade
etmeye çalışıyorum. Bu konular hakkında düşünürken,
çocukluğum hakkında yazarken bile ,kendimi kopmuş ,ayrılmış
olarak görüyorum
ama öyle değilim. ( Bunu , çevirmenle birlikte çalışırken
yazdıklarını okuduğu sırada farketti. ) Anılarıma
veya diğer şeylere kendimi olduğumdan daha az ilgili
sanıyordum . Bir de, herşeyin yokolduğu ve geride
sadece korku ve terörün kaldığı hakkındaki
duygularım hala
ısrarla içimde
KENDİ HOLOCAUSTU: Bu konuyla yüzleşmem,
-ya da onu tamamiyle içimde
yoketmeye çalışırken, onun beni ele geçirmesi tam
25 yılımı aldı. Be ölüm kampında değildim.
Alman işgali altındaki Ukraynada bir kamptaydım . Başta
Alman komutanları bulunuyordu ama işleri genelde yürütenler
Romanyalı birliklerdi. Dış etkenleri gözönüne alırsak,
başa gelebilecek en kötü şey değildi. Bir sürü
insan, felaket olaylar yaşadılar. Yine de etkileri çok çok
büyük oldu. Etkiler hemen birdenbire oluşmadı. Yıllar
içinde büyüdü. Çünkü bu olayı unutmak için içimde tuttuğum
enerji zamanla bir şekilde azalıp yokoldu. Gittikçe zayıf
düştüm , ve sonunda beni yakaladı.
KENDİ GELECEĞİ: Herşey hakkında pişmanlıklar duyuyorum. ( Soru, Şimdi hiçbirşeyden pişmanlık duymadan yaşayıp ölebilir misiniz ? idi) Fakat duygularım, ünlü Fransız deyişinin "Je regrette rien." -hiçbirşey için pişman değilim - tam tersi.Herşeyden pişmanım.,sadece geçmişten veya şimdiden değil, gelecekten bile pişmanlık duyuyorum. Bir ara, kişisel olmayan, lirik olmayan hikayeler yazmayı düşünmüştüm: başkaları hakkında- hayali veya gerçek- ama şairler gibi lirik değil. Ama çok meşgul olduğumdan bunu yapamadım. Ve şimdi de yakın geleceketeyim ve şimdiden pişmanlık duyuyorum.
|
Walter Robert GebhardANNE: Başlarken şunu belirtiyim ki-
annem 1951de ölmüştü , bu yüzden onunla ilgili
olayları çok net hatırlayamıyorum. Ama bunu
nasıl ifade edebileceğimi bilemiyorum. O , benim için bir
kişi olarak varolmuyor , Annem benim için bir anı şelinde
varoluyor.
BABA: Babam, ben 4 yaşındayken bir kazada ölmüştü , yani daha önce söylediğim gibi, bu sadece bir anlık düşünceler. Hayal meyal ,inanılmaz büyük bir direksiyonu olan bir arabada oturduğumu ve yanımda oturan babamın bana birşeyler anlattığını hatırlayabiliyorum .
KIZI: Kızım hakkında ne söyleyebilirim ? Tabii ki onunla gurur duyuyorum. İlk olarak, o çok çekici bir genç kız. Eğer okulda biraz daha başarılı olabilseydi, onunla daha da gurur duyardım. Ama etrafını biraz daha düzenli tutabilse şimdi de daha fazla gurur duyabilirim. Ergenlik döneminin başlangıcında. 14 yaşında.
KENDİ GEÇMİŞİ: Karışık,
hem de çok. ..Bir tek günü bile kaçırmak istemezdim. Herşey
çok olumlu değildi. Bugün olsa, farklı şekilde
davranacağım olaylar yaşadım , ama herşeyi
genel olarak düşününce, gençliğimin tek gününü bile bırakmazdım.
Bu belki size şaşırtıcı gelebilir ama bu savaş
yıllarında esir olduğum zamanları da kapsıyor,
çünkü yeni şeyler öğrendim , herhalde başka türlü
hiçbir şekilde karşılaşamayacağım farklı
şeyler gördüm
SAVAŞ: Ilk olarak, bir savaş başlatmak çok gereksizdi. İkinci olarak, size ;Texasta esirken bir Teksaslının bana ne söylediğini söylemek istiyorum .Bana, ABD Savaşta olduğundan, onların da Teksaslılar olarak savaşa katılabileceklerini söylemişti. Bu da tam anlamıyla benim durumumu açıklıyordu.Benim bakış açıma göre, bir savaş olması lazımdı. Bizi de askere çağırdıklarından gidebilirdik.
SAVAŞ VE ALMANYA HAKKINDA: Savaş
hakkında konuşurken, o günlerde birçok farklı türde
savaş günleri yaşadığımızı da
belitrmeliyim. Mesela, Rusyadaki savaş,
bir çeşit savaştı. Ondan evvel, Norveçteydim,
orası tamamen farklıydı. Afrikada da bulundum. O da
farklıydı, hem de çok farklı ... Rusyadaki savaş,
nereden bakarsanız bakın ilk olarak hayatta kalmak için yapılıyordu.
Soru, öldürmek veya öldürülmek idi. Hiçbir alternatifiniz yoktu
ve tabii ki sevseniz de sevmeseniz de öldürmek zorunda kalıyordunuz.
Afrikadaki savaş farklıydı. Orada, farklı bir
pozisyondaydım. Ordu karargahında bulunuyordum ve tabii ki
ön cephelere de gidiyordum. Fakat elimizde bulunan düşman adil
bir muhalefetti. Karşımızdakini düşman olarak
bile kabul etmiyordum. Onlar da bizim gibi askerdiler. Sadece karşı
tarafta duruyorlardı. Tabii ki savaşmak zordu. Tunusta
Rommelle tanıştım. Afrika harekatının son
aşamasıydı. Tunusta yakalanmıştım ve
seçme sansına sahip olmuştum. Belki bunu size bir Amerikalı
olarak belirtmeliyim. Fransa, İngiltere veya Amerikalılarla
birlikte yakalanma şansım vardı. Ben de Amerikayı
seçmiştim çünkü orada , savaş esiri olarak daha iyi
muamele göreceğimi hissetmiştim. Aslında, Alman
otoritelerinin savaştan sonra, neler söylediklerini burada
tekrar etmeliyim: Yahudilerin bu yokedilme furyası gereksiz
birşeydi. Sevilmek veya sevilmemek için ne yapmış
olurlarsa olsunlar, bir topluluğu böyle yoketmek için hiçbir
sebep yoktur. Bu tamamiyle gereksiz birşeydi ve bugün hala bu
olayı kimin yönettiğini anlamak imkansız.
ŞİMDİ: Ulaştığım
noktalar beni tam olarak tatmin etmiyor. Hiçbir koşul altında..Fakat
durum bu noktada.
KENDİ GELECEĞİ: Ne geleceği? 65 yaşımdayım. Dağlara gidip , çıkabileceğim kadar yükseklere çıkıp orada uzun zaman geçirmek istiyorum. Savaş sırasında Alplerde rehberlik yaptığımı söylemeliyim. Şimdi de düzenli olarak dağlara gidiyorum. .
|