Yazdır

193: Affedilemeyecek kadar büyük günahı işleyen kişi pişman olduğunu nasıl gösterecektir

1922'de, aşırı sağ bir örgütün mensubu üç antisemit katil, Yahudi olan Alman dışişleri bakanı Walter Rathenau'yu öldürmüşlerdi. Polis katillerin izini bulduğunda ikisi intihar etmiş, Ernst Werner Techow adlı üçüncüsü ise canlı yakalanmıştı. Kısa bir süre sonra Rathenau'nun annesi, Techow'un annesine bir mektup göndermişti:

Acıların en büyüğünün pençesinde kıvranırken ben, elimi uzatıyorum sana ey kadınlar arasında en acınacak halde olan! De ki oğluna, katlettiği kişinin ruhu adına, eğer bir hakim önünde suçunu tam ve dürüst bir şekilde itiraf eder ve göklerdeki hakimin önünde pişmanlığını belirtirse, Tanrı affedebildiği gibi, onu ben de affediyorum. Eğer oğlumu, o dünyaya gelmiş en asil insanı, gerçekten de tanımış olsaydı, o silahı kendine doğru çevirirdi. Bu sözlerimin ruhuna barışı getirmesini dilerim.

Dikkat edilmesi gereken nokta, Bayan Rathenau'nun oğlunun katilini şartsız olarak affetmediğidir. İki isteği vardır: katilin suçunu tam ve dürüst olarak itiraf etmesi (ve böylece hakimin onun için uygun göreceği cezayı kabul etmesi) ve Tanrı'ya pişman olduğunu beyan etmesi.

Geç de olsa Bayan Rathenau'nun mektubu Techow üzerinde derin bir etki yaratacaktı. Techow, sadece beş sene hapiste kaldıktan sonra iyi davranışlarına bakılarak salıverilmiş, ve kendini Nazi'ler (yani Rathenau'nun öldürülmesine en çok destek vermiş olabilecek grup) tarafından yönetilen bir Almanya'nın ortasında bulmuştu. Ancak bu kadar sene sonra Techow, antisemit davranışlarından ve gerçekleştirdiği korkunç eylemden gerçekten de pişmanlık duymaktaydı. 1940'ta Fransa'nın Almanya'ya teslim olmasının hemen ardından Marseille şehrine giderek, sahte Fas vizeleri sayesinde yedi yüz kadar Yahudi'nin İspanya'ya kaçmasına yardımcı olmuştu. Aralarında parası olanlar hizmetin bedelini ona ödemiş, tek bir kuruşu bile olmayanların kaçışlarını ise Techow para almadan gerçekleştirmişti. Techow, seneler sonra karşılaştığı Rathenau'nun yeğenine şöyle diyecekti: "Af mektubunu yazdığında Bayan Rathenau kendini nasıl aşmışsa, ben de kendimi aynı şekilde kontrol etmeye çalıştım. Keşke yaptığım hatayı düzeltecek bir yol bulabilsem."

Eski zamanlarda bir katil idama götürüldüğünde hakimlerden biri ona şu sözleri tekrarlamasını söylerdi: "Ölümüm günahlarımın kefareti olsun (yapılan kötülüğü affettirsin)" (Mişna, Sanhedrin 6:2). Yahudilik, adam öldürmenin bu dünyada affedilemeyeceğini belirtmesine rağmen, eğer katil yaşamını pişman olmaya ve iyilik yapmaya adarsa, günahlarının gelecek dünyada affolunabileceğini öne sürer. ***