Bir davet sırasında misafirlerden biri, seneler önce çok kötü bir kaza sonucu ölen babasından bahsediyordu. Dokunaklı öyküsünün sonuna geldiğinde onu dinleyen arkadaşlarından biri ona şunları söyledi: "şimdi ise hayatın çok iyi.

Elindekilerinin deşerini bil. Geçmişteki üzücü olayların üzerinde durma artık..." Arkadaşının bu sözleri adamı çok üzmüş, onu gücendirmişti. şu anda hayatını dolduran iyi şeyleri takdir etmesine raşmen, babasını genç yaşta kaybetmenin acısını hala içinde hissediyordu.

Kendilerinden belli bir konuda fikir talep edilmedişi halde çevrelerini eleştirmeye yeltenen insanlar, genellikle düşüncelerini bir "oto sansür" filtresinden geçirmezler. Kafalarında oluşan her düşünceyi hiç bekletmeden söyler, söylediklerinin hiç kimseye faydalı olmaması bir yana, çevrelerindeki insanlara acı verirler.

İnsanlarla birlikte olduşunuzda aklınıza ilk gelen (ve hiç kimsenin talep etmedişi) eleştirileri ortaya atmadan önce Rav İsrael Salanter`in sözlerini hatırlamakta fayda vardır: "Akla gelen her şeyi kelimelere dökmeye gerek yoktur." Yakışık almayan bilgi ve haksız iddiaların ne kadar hızlı yayıldışı konusunda da şöyle devam eder, "Duyulan her şeyin tekrarlanmaması gereklidir. Tekrarlanan bazı şeylerin ise unutulmasında fayda vardır."

Rav Salanter`in bu öğüdü, özellikle (kendilerine göre) "keskin" espri yetenekleri ile övünen kişiler tarafından dikkate alınmalıdır. Bu tür insanlar, arada bir komik olsa da, tatsız ve zamansız esprilerle bazen başkalarına acı çektirir ve bu patavatsız tutumları ile başlarını derde sokabilir. Eski bir Yidiş öşretisi şöyle der: "Kahraman olan kimdir? Aklına gelen her nükteli sözü söylemeyip onu kendi içinde saklayan kişi..." ***