Yazdır

icinizdeki rehber

Hepimiz doğru şeyi yapmak isteriz. Kimse sabahları uyanıp da "Ben kötü olmak istiyorum." demez. Bir suçlu bile yaptığı hareketi "iyi" olarak tanımlayabilir. Maalesef, zor ve yanlış anlaşılan bir nesilde yaşıyoruz. Eğer herkes "iyi" yi yaptığını iddia ederse, kimin iyi kimin kötü olduğunu nasıl anlayacağız?

Neyin iyi neyin kötü olduğunu anlamak için normlara bakmak yetmez. Biraz da zor olanı yapıp doğruyu kendimiz bulmalıyız.

Ohev et a'meşarin "düz yolu sev" anlamına gelir.

Size yol göstermesi için basit ahlaki kurallara ihtiyacınız var. Ama bu yeterli değil. Koşullar sürekli değiştikçe, kanunları her durumu çözecek şekilde değiştirmek mümkün değildir. Bu yüzden doğru şeyi yapabilmek için içimizdeki sese kulak vermeliyiz.

BİLDİĞİNLE BAĞLANTIYA GEÇMEK

Bu hikaye Talmud'dan alınmıştır:

Biz doğmadan önce, henüz ana karnındayken, Tanrı bize yanımızda oturup yaşama dair bilmemiz gereken her şeyi öğretecek olan bir melek gönderir. Sonra, tam biz doğmadan önce, melek burnumuza dokunur ve biz meleğin bize öğrettiği her şeyi unuturuz.

Bu hikaye bize neyi öğretir?

Doğrular ve bilgiler "tam burnumuzun altında" dır!

Hayatın neden ibaret olduğunu içimize bakarak öğrenebiliriz. Bilinçaltımıza gömülü, hafızamızın çok gerilerinde, hayata dair bilmemiz gereken her şey yatar: Hayatın anlamı, sevmek, potansiyelimize erişmek... Bizim görevimiz bu bilgiyi bilinç seviyemize taşımak, hatırlama çabasını göstermektir.

Bu Yahudiliğin eğitime bakışı. Kimse size yeni bir şey öğretemez. Sadece zaten bildiğiniz şeyi hatırlatabilirler.

YOLDAN ÇIKMAK

Hepimizin doğuştan vicdanı - Tanrı'nın programladığı doğal bilgi - vardır. Bu yüzden ilk tepki, genelde doğru cevaptır.

Ama ne olur? Hayatın karmaşası içinde, egomuzun yönettiği "mantık" kurallarını durumlara uygulamaya başlarız. Akla uydururuz ve iç bilgimizi flulaştırırız.

Bu tuzağa düşmemek için etrafınızdakilere "Sence ben durumları akla uydurup hemen işin içinden çıkıyor muyum?" diye sorun. Ya da bu akla uydurmalarınızı, başka bir insanın sorunuymuş gibi birine anlatın.

İçinize bir bakın, bir saniye durun, yoğunlaşın. Doğru olan şey ne? Eğer bunu kendinize yüksek sesle sorarsanız, cevabı daha iyi duyabilirsiniz. 

KAYDINIZI TEMİZ TUTUN

"Ben tamamıyla dürüst müyüm" sorusunu kendinize sorduğunuzda ve "evet" cevabını verdiğinizde yaşayacağınız tatmin duygusunu bir düşünün.

Güvenilir olmak, özgüvenin önemli bir bölümüdür. Çoğu kez yükümlülüklerimizden uzaklaştığımızda vicdanımızın "Yapma!" dediğini duyarız.

Vicdan güçlü bir etkendir. Dürüst olmamızı ve doğru yolda yürümemizi sağlar. Bunu boşa harcamayın. Vicdanınızın sesini dinleyin ve bırakın işinizi bitirmenize yardım etsin.

Herhangi bir karara vardığınızda, durun. Eğer doğruyu seçmişseniz, mutlu olduğunuzu hissedeceksiniz. Hiçbir şüphe yoksa temiz hissedersiniz.

Herhangi bir karar öncesi, vicdan gücünüzü kullanın. Kendinize sorun: Bunu yapınca ne hissedeceğim? Zevk mi iğrenme mi? Bu soruyu sormak size doğruyu bulduracaktır.

 

"YAPAMAM" YERİNE "YAPMAYACAĞIM"

En geçerli akla uydurmalardan biri "Yapamam" dır. Hayatınızda kaç defa "Yardım etmeyi çok isterdim ama yapamam..." cümlesini duydunuz (ya da söylediniz)?

Eğer "yapamam" ı "yapmayacağım" ile değiştirirseniz, kararlarınızdaki sorumluluk payını da değiştirmiş olursunuz. "Yapamam", ben doğru olanı yapacak güçte değilim anlamına gelir. Oysa "Yapmayacağım", yeteneğim var, ama yapmamayı seçiyorum demektir. (Ya da "Canım yapmak istemiyor...")

Doğruyu yapma içgüdünüzü körelten bahanelere ("ama" lara) karşı tetikte olun. Her "ama" duyuşunuzda - doğruyu yapmama bahanesi - cümlenizi değiştirin. "Ama" lardan kurtulun ve hayatınızı kontrol altına almaya başlayın.

Kendinizi "Yapamam" derken yakalarsanız, "Yapmayacağım" la değiştirin. O şeyi gerçekte yapıp yapamayacağınızı düşünmeyin bile. Sadece o kelimeleri sarf etmek dahi hayatınızı kontrol edebildiğinizi gösterir ve ufkunuzu yeni olanaklara ve yeni başarılara açmış olursunuz.

 

DOĞRUYU YANLIŞTAN AYIRMAK

Talmud şöyle bir durum ortaya koyar:

A kişisi bir tamirat için tamirci çağırır ve tamirci üzerinde çalışırken tamir etmesi gereken şeyi kırar. Yahudi kanunlarına göre tamircinin yenisini alması gerekir. Ama tamirci fakir olduğu için, A ödemesi için fazla üstelemez.

Daha sonra tamirci A'ya çalıştığı zaman için ücret ödemediğinden dolayı dava açar. Hakimin kararı: A ödemeli! Hakim saat başı ödeme yapmanın, A'nın affettiği zararla ilgili olmadığını söyler.

Bu örnek bize, A'nın zararı affetmekle doğru şeyi yaptığını sanırken aslında tamircinin ücretini ödemeyerek nasıl yanlışa düştüğünü gösterir.

Bu bir akla uydurmadır!

Şimdi bağış örneğini ele alalım. Talmud, bir insana bağışta bulunurken onu yok edebileceğini de söyler. Bu tamamen yapış şekline bağlıdır. Eğer fakir biri kapınıza geldiğinde yüzüne para fırlatıp kapıyı çarparsanız, teknik olarak "görevinizi yapmış" sayılırsınız, ama aynı zamanda onu utandırmış ve aşağılamış da olursunuz!

İnsanlarla çalışırken, kendinize "Hangisi daha uygun?" diye sorun. Dürüst olun, ve ailenize, arkadaşlarınıza, iş ortaklarınıza doğru şekilde davranın.

Kendinize "Tanrı bu konuda ne derdi?" diye sormak da doğruyu bulmanın bir yoludur.

"HAKLAR"IN ÜZERİNDE FAZLA DURMAYIN

Yükümlülükler genellikle kontrat ya da anlaşma formatındadırlar. Ama bazı şeyler kontratta olmasa da doğru olabilir. Bu daha yüksek bir erdem seviyesidir.

Örneğin, anne babalar çocuklarını yetiştirmek için çok çalışırlar. Ve bunu gönüllü olarak yaptıklarından dolayı, onlara geri ödeme yapmak gibi bir "yasal" yükümlülük yoktur. Yine de, onlar yaşlandığında ya da hastalandığında onlara bakmak doğru olandır.

Doğru şeyleri yapmaya çalışırken haklarınızın üstünde fazla durmayın. "Çöpü çıkarma sırası benim değil" ya da "Otobüste yerimi başkasına vermek zorunda değilim" gibi cümleleri sarf etmekten kaçının. Tavrınızı düzeltin - her ne kadar sizin yazılı yükümlülüğünüz olmasa da.

"Bu benim işim değil!" dediğinizi duyduğunuz an, kendinize çeki düzen verme zamanı gelmiş demektir. Çünkü teknik olarak haklı da olsanız, konumunuzu değiştirmek daha büyük sonuçlar verecektir.

"Yazılı olmayan borçlarınız" olan kişilerin listesini yapın:

Anne-babanız

Kardeşleriniz

Eşiniz

Arkadaşlarınız

Toplum

İnsanlarınız

Tanrı

Kendiniz 

"İÇİNİZDEKİ REHBERİ DİNLEMEK" NEDEN BİLGELİĞİN BİLEŞENLERİNDEN BİRİDİR?

İlk tepkinizi, yani sağlıklı olanını ayırt edin.

"Eğitim", öğrencinin içinde olanı dışarıya çıkarmaktır. Kendi konumlarını size empoze etmeye çalışan eğitimcilerden uzak durun.

Doğru olan şey yazılı bir yükümlülük olmak zorunda değildir. Diğerlerine öncelik vermeyi öğrenin - ve ne kadar ilerlediğinizi görün.

Toplumun doğrularını körü körüne benimsemeyin. İnsanlar genelde en az sorun çıkaran yolu izlerler ve böylece "doğru" yoldan uzaklaşırlar.