Yazdır

Aklın HuzuruHerkes barışa hazırdır. Fakat Yahudiler birbirlerini o meşhur "Şalom Alehem" ile selamladıklarında, bu gerçek bir iç huzur için karşılıklı iyi dilekte bulunmadır.

Hayattaki tüm zevkler aslında içimizdeki barış için bir tamplen görevi görürler.

"Maamido al aşalom" insanları huzura yerleştir anlamına gelir.

Barışın ibranicesi olan "şalom", bütünlük, tamamlık ve mükemmeliyet anlamına gelen şalem kelimesinden türemiştir. Gerçek barış savaştan daha fazladır. Aslında akılın huzuru dış etkenlerden bağımsızdır. Dünya bir kargaşada olabilir, ancak kişi böyle bir zamanda kendiyle barış içinde olabilir. Ya da tam tersi: Dünya barış içinde olabilirken kişi içinde dağılmış olabilir.

İÇ BARIŞ NEDİR?

Herkes hayatının bir döneminde mutlaka bir iç karışıklık yaşamıştır. Bu genelde önemli bir karar alırken yüzeye çıkar. Bu karar ne derece büyük ve önemliyse, hissedilen iç karmaşa da o kadar büyük olur.

Bu kavganın kaynağını anlamaya çalışın. Kim kime karşı savaşıyor?

Bu savaş aslında birbiriyle çakışan beden ve ruhtan oluşan insan doğasındadır. Beden, rahatlama ve zevk duymaya yöneliktir. Durmayı, hayal etmeyi, tutkulara gömülmeyi arzular. Beden şunu der: Bana biraz yiyecek, biraz sıcaklık ve bir yastık ver. Her şeyi kolayca almama yardımcı ol.

Buna karşılık, ruhumuz ise anlamayı, ulaşmayı, kalıcılığı, büyüklüğü, gerçekliği ve doğruyu arzular.

Bu iki güç birbirleriyle çarpışır. Büyük olmayı isteriz, fakat o çabayı gösterecek gücü kendimizde bulamayız. Bağımsız olmayı isteriz, ama aynı zamanda bize karışılmasını isteriz. Ve farkında olmasak da bu çatışma bizimle büyür. Büyük mü yoksa orta mı olmayı istiyorsunuz? Uyanın!

Huzur yalnızca iç çatışmalarımızı çözümlediğimizde oluşabilir.

HUZUR: RUHUN ZAFERİ

Tora "doğru insanlar bedensel arzularına konuşurken, kötü insanlar arzularının onlara konuşmalarına izin verirler" der. Soru şudur: Olayı kim yönetiyor? Size ne yapmanız gerektiğini kim söyleyecektir?

Hazzı arzulayan kişiler bedene sarılmamız ve onun isteklerini yerine getirmemiz gerektiğine inanırlar. Ama zevk çok uzun sürmez ve alındıktan sonra acı bırakır. Bedensel arzularınıza her yenik düştüğünüzde; kendinizi kaybettiğinizde veya inançlarınıza sadık kalmakta başarısız olduğunuzda bir dakikalık huzurunuz vardır. Sonuçta üzgün ve kendinize kızar bir durumla karşı karşıya kalırsınız.

Gerçek huzur kendinize olan saygınızdan gelir.

O halde amaç nedir? Bedensel arzuları ruhun istediği şeylere yöneltmek. Çünkü bedeninizle huzura kavuşmanın herhangi bir yolu yoktur. Ruhunuz asla sizi bırakmayacaktır.

Bedeniniz ruhunuzla anlaşabilir. Tabii ki zevklerden uzak kalmak biraz acı verir ama onsuz yaşayabiliriz.

BEDEN EĞİTİMİ

Bedeninizi ruhunuzla anlaşmaya yönlendirmek bedeninizi ezmeniz anlamını taşımaz. Bedeninizin dürtüleri üstesinden gelmeniz gereken olumlu bir güçtür. İşin asıl yönü bedeninize bir şeyin anlamını fark ettiğiniz zamanki gibi zevk almayı öğretmektir. Bedeniniz tutkunun bulunduğu yerdir.

Bedeninizi ruhunuzla uyum içinde olabilmesi için eğitin. Bedeninizin buna karşı koyduğunu hissederseniz, onunla konuşun. Ona bazı şeyleri yeniden temin edin ve onunla tartışıp anlaşın.