Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  4 Kasım

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2006

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:13

5:25

-----

Yeruşalayim

4:08

5:20

Tel Aviv

4:27

5:26

13 Heşvan

Tel Aviv

4:22

5:22

İstanbul

4:44

5:24

5767

İstanbul

4:37

5:17

L E H   L E H A

 Hatırlatmalar:

-

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Bereşit 12:1 - 17:27)

[www.ohr.org.il]

 

Noah'tan sonra on nesil daha geçmiştir. İnsanoğlu bir kez daha manevi düşüş içindedir. Yaratılış'ın 1948. yılında Avram doğar. Dünyayı gözlemleyerek, Avram Tanrı'nın Varlığı'na dair kaçınılmaz gerçeğe ulaşır ve sonunda Tanrı'nın kendisi ile iletişim kurmasına hak kazanır.

 

Bu haftaki peraşamızın başında, Tanrı Avram'a ülkesini, akrabalarını ve babasının ailesini terk ederek, kendisine göstereceği, bilinmeyen bir ülkeye gitmesini söyler ve orada büyük bir millet haline geleceğini vaat eder.  Avram söyleneni yapar, yanına eşi Saray'ı, yeğeni Lot'u, hizmetkârlarını ve Tanrı'ya yaklaştırmış olduğu diğer insanları alarak yola koyulur. Kenaan topraklarına geldikleri zaman, Tanrı Avraam'a görünür ve burasının, Avraam'ın çocuklarına vereceği ülke olduğunu bildirir.

 

Kıtlık başlar; Avraam yiyecek sağlamak için Mısır'a göç etmek zorunda kalır. Eşi Saray'ın güzelliğinin, Mısırlılar tarafından öldürülmesine sebep olacağının farkına varan Avram, eşinden kendisini kızkardeşi olarak tanıtmasını rica eder. Güzelliğinin ünü kısa sürede yayılan Saray, Paro'nun sarayına alınır; fakat Tanrı, Paro ve sarayı üzerine ağır bir hastalık gönderir ve Saray, zarar görmeden serbest kalır.

 

Avram Erets-Yisrael'e (Kenaan), Mısırlılar'ın kendisine verdiği büyük bir zenginlikle döner. Çobanları arasında çıkan "iyi otlak" kavgası sonucunda Avram, yeğeni Lot ile yollarını ayırmaya karar verir. Lot, Yarden ovasındaki zengin, ancak sınır derecesinde yozlaşmış Sedom kentinde yaşamayı tercih eder.

 

Bölge krallıkları arasında patlak veren savaşta Sedom yenilgiye uğrar; Lot esir düşer. Avram, adamlarını toparlar ve kendisinden sayıca çok fazla olan karşı gücü yenilgiye uğratarak Lot'u kurtarır. Sedom kralının ganimetten pay teklifini ise reddeder.

 

Kehanetsel bir anlaşma ile, Tanrı Avram'a, çocuklarının yabancı topraklarda 400 yıl boyunca esir olacaklarını, ancak bunun sonunda, ebedi mirasları Erets-Yisrael'e, büyük bir zenginlikle döneceklerini bildirir.

 

Kısır olan Saray, Mısır'lı hizmetkârı Agar'ı, aileye bir çocuk kazandıracağı ümidiyle Avram'a ikinci eş olarak verir. Agar, hamile kaldığını fark ettiğinde kabalaşmaya başlar. Saray bunun üzerine sertleşir ve sonunda Agar evden kaçar. Ancak kendisine görünen bir meleğin talimatıyla Avram'a geri döner ve bir süre sonra Yişmael'i doğurur.

 

Peraşa Tanrı'nın Avram'a sünnet olmasını ve Tanrı ile yapmış olduğu antlaşmanın simgesi olarak tüm nesillerinin de sekiz günlükken sünnet olmalarını emretmesiyle son bulur. Tanrı Avram'ın ismini Avraam, Saray'ınkini de Sara olarak değiştirir. Kendisinin 99, Sara'nın ise 89 yaşında olduğu bir zamanda, Tanrı'dan, Yitshak'ın doğacağına dair söz alan Avraam, o gün içinde hem kendisi sünnet olur, hem de Yişmael ve kendisine bağlı diğer tüm erkekleri sünnet eder.

 

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Mısır'dan İsrail'e

 

Avraam Avinu (=babamız) ve Sara İmenu (annemiz) Yahudiler'in en temel modelleridir. Yaşantıları ve başlarına gelen olaylar, Yahudiler'in tüm zamanlardaki tarihinin küçük çaplı birer örneğidir. Hahamlarımız'ın, "atalarımızın yaptıkları [ve geçirdikleri], torunlarının geleceği için birer işarettir" diye bilinen meşhur sözü, tam olarak bu anlama gelmektedir. Böylece, bu haftaki peraşada, Avraam ve Sara'nın Mısır'da sürgüne gittiklerini okuyoruz. Bu olay, Tanrı'nın Erets-Yisrael'i onlara ve torunlarına vereceğine dair verdiği sözden sonra meydana gelir. Bu sözün hemen ardından Avraam ve Sara kıtlık nedeniyle Mısır'a inmek zorunda kalırlar ve Sara burada Paro tarafından alıkonur. Bütün bu zorluklara rağmen, Avraam ve Sara Mısır'daki sürgünde başarılı olurlar. Zengin, herkes tarafından kabul edilen, hatta saygı duyulan insanlar olurlar. Fakat buna rağmen, Avraam ve Sara Erets-Yisrael'e geri dönmüşlerdir.

 

Orada kaldıkları zaman zarfında, yine peş peşe birçok krizler olur. Lot'un ihaneti ve Yişmael'in günaha yatkınlığı yüzünden yıkılırlar. Erets-Yisrael çok misafirperver bir yer değildir. İlk başta onları ilgilendirmeyen, fakat daha sonra, Lot çılgınca davranıp Sedom'a yerleştikten sonra esir düşünce, kendilerini kaçınılmaz olarak katılmaları gereken bir iç savaşta bulurlar. Erets-Yisrael'de ihanet, ıstırap, tehlike ve hayal kırıklığı onların peşini bırakmaz. Fakat Avraam ve Sara pes etmeyi ve Tanrı'nın onlara verdiği söze olan inançlarını kaybetmeyi reddederler. Erets-Yisrael'de verimli bir yaşantının hayali, yüreklerinde ve zihinlerinde sürekli olarak canlılığını korur.

 

Bu durum, günümüzde Erets-Yisrael'de yaşanan zorluklara gerçek bir örnektir. Orada yaşayan kardeşlerimizin bir kısmı buraya başka seçenekleri olmadığı için gelmelerine rağmen, Yahudiler'in çoğu, orada olmak istedikleri için oradadırlar. Hepimiz başarılı olmak ve kendimizi kabul ettirmek için bugün, dünyada bolca bulunan "Mısırlar'a" gidebiliriz. Ve "Mısır" her zaman bir "Paro" tehlikesi arz etmesine rağmen, gerçek şu ki, çoğunlukla Yahudiler çoğu "Mısır"dan zengin, kendini kabul ettirmiş ve kıskanılacak bir saygınlıkla çıkarlar. Yine de, Yahudi dünyasının merkezi, bugün tekrar Erets-Yisrael'e kaymıştır. Anlaşılacağı üzere Yahudiler Tanrı'nın kendilerine vermiş olduğu sözden feragat etmeye hazır değillerdir. Evet, bazen ihanetler, savaşlar, mücadeleler, hayal kırıklıkları ve önceden tahmin edilemeyen zorluklar vardır. Hatta nasılsa, ahlaksızlıkları ile ünlü Sedom'un bile Erets-Yisrael'de yeşermesine izin verilmiştir. Dahası her dönemde alay konusu olan grup, daima Avraam ve Sara'nın çocukları olmuştur.

 

Bütün bunlara rağmen, Yahudiler'in, Tanrı'nın bu toprakla ilgili sözüne olan inançları geçerli ve kesindir; ve bu güven, tüm bu zorluklar karşısında devam etmemize, gelişmemize ve moralimizi yüksek tutmamıza olanak sağlar. Bu durum, Avraam ve Sara'nın yaşadıklarının tam bir tekrarıdır;  3700 yıllık bir tarihte, İsrail'in geleneğinin ve devamlılığının tekrar teyididir. Ve tıpkı Avraam ve Sara için olduğu gibi, bizim için de başarı ve ebedi ödülü bizim için garanti eden budur.

 

DEVAR TORA

[www.tfdixie.com]

 

Neden Bekliyorsunuz

 

Asırlar boyunca birçok otorite şu meseleyi tartışmıştır: Talmud bize, Atalar ve Anneler'in Tora'nın Yahudiler'e resmen Sinay Dağı'nda verilmesinden çok önce bile, mitsvaları bilip uyguladıklarını açıklar. Ama eğer böyle ise, o zaman bu haftaki peraşada, neden Tanrı, Avraam'a "Berit Mila" (sünnet) emrini vermiştir? Eğer Avraam zaten bütün Tora kurallarına önceden de uyuyor idiyse bu mitsvayı çoktan uygulamış olması gerekirdi! Ama Tanrı şimdi emir verdiğine göre bu, onun bu mitsvayı henüz yerine getirmediğinin göstergesi değil midir? Avraam tüm emirleri uygularken neden bunu uygulamamıştır? Otoriteler bu soruya faklı cevaplar önerirler. Aralarından bazıları şöyledir:

 

Genel bir prensibe göre "Gadol Metsuve Veose... - Bir şeyi emir aldığı için yapan kişi [aynı şeyi emir almadan, gönüllü olarak yerine getiren bir başkasından] büyüktür". Mitsvaların çoğu hayatta bir kereden fazla yapılır. Matsa her yıl yenir, Şema her gün okunur vs. Bu yüzden, atalarımızın bir mitsvayı, emir almadan önce de uygulamaları, o mitsvayı emir aldıktan sonra daha iyi şekilde yerine getirebilmelerinin önünde bir engel teşkil etmeyecekti. Her gün ve her yıl belirli bir mitsva için yeni bir fırsattır. Fakat Tora'daki diğer mitsvalardan farklı olarak, Berit Mila hayatta bir kez yapılır. Bu yüzden, Avraam, bu mitsvayı en iyi şekliyle yerine getirebilmek için Tanrı'nın emrini beklemiştir.

 

Olası başka bir cevap da şöyledir: Bir insanın, bedenine herhangi bir yaralama suretiyle zarar vermesi yasaktır. Buna bağlı olarak Hahamlarımız, Avraam'ın, Tanrı'dan doğrudan bir emir almadan, sünnet olmaya yanaşmamış olabileceğini öğretirler. Zira burada bir emri yerine getirmekle, bir yasağı çiğnemek arasında seçim yapması söz konusuydu. Yasağı çiğneme olasılığı nedeniyle, Avraam, emri doğrudan Tanrı'dan almadan önce Berit Mila mitsvasını yerine getirmek istememiştir.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Berit Mila: Ayırt Edici İşaret

 

Mitsva: "Berit Mila" -  Bu, Tora'nın "yap" şeklindeki emirlerinden biridir ve erkek çocuklara, [normal şartlarda] doğumlarının sekizinci gününde yapılır. Bu işlemde sünnet derisi kesilir ve oradaki zar, çocuğun bir Yahudi olduğuna dair kalıcı bir işaret olarak geriye doğru sıyrılır.

 

Avraam doksan dokuz yaşında iken, Tanrı ona, Kendisi ile Avraam'ın soyu arasında sonsuza dek sürecek bir antlaşmanın işareti olarak her Yahudi oğlun, sekiz günlükken sünnet edilmesi emrini vermiştir (Bereşit 17:1-14). Çok uzun zaman çocuk sahibi olamayan Avraam ile Sara, ancak bu küçük operasyonun ardından bir erkek çocuğu sahibi olabilmiş, Yitshak dünyaya gelmiştir.

 

"Berit" sözcüğü, bir "antlaşma"dan çok daha ötesini tanımlar. Bir antlaşma, taraflar arasında belirli ve karşılıklı şartların yerine gelmesine bağlıdır. Tanrı'nın yaptığı "Berit" adı verilen antlaşma ise, hiçbir şekilde bozulamayan ebedi bir birlikteliktir. Bu birlikteliğin ebedi olması, yanında sert ve katı şartları da getirir. Zira örneğin Bene-Yisrael'in günahkâr bir tutum izlemesi, bu kesin olarak ebedi olan antlaşmayı bozmaz - ama Tanrı, Berit'in gereği olarak, onlara bu antlaşmanın şartlarına uymak zorunda olduklarını hatırlatmak için çok sert yollara başvurabilir. Ama sonuçta kesin olan şey, Berit'in hiçbir zaman bozulamayan, ebedi bir bağlılık ifade etmesidir.

 

Sünnet mitsvasında Tanrı ile Bene-Yisrael arasındaki bu sonsuz bağlılığı içerecek ne gibi bir yön vardır? Ve tüm emirler içinde neden özellikle bu emir, diğerlerinden daha üst düzeyde olmak üzere, Avraam'ın soyu ile Tanrı arasındaki ebedi ilişkiye tanıklık etmektedir?

 

Tanrı'ya olan inancı uğruna yaşamaya ve ölmeye hazır olan ilk Yahudi olan Avraam, insanlığın belirli bir kısmının atası olmak üzere seçilmiştir. Bu milletin varlığı, sadece Evren'in Efendisi'nin isteğini yerine getirmeye ve diğer milletlere ışık tutmaya adanmış olacaktı.

 

Karanlığın İlahi ışığa gölge düşürdüğü bir evrende, Avraam'ın tek-Tanrı kavramını yaymasının amacı, aradaki uçurumu kapatmaktı. Yahudi ulusunun atası olarak, Avraam, insanoğlunu Yaradan'ından ayıran engelleri kırmaya başlamakla işe koyuldu. Bu vazife, Yahudi bedenindeki silinmeyen işaret yoluyla ölümsüzleştirildi. Doğumdan itibaren erkeklik organını örten sünnet derisi dünyada maneviyata yönelik engeli ve onun örtü altında kalışını temsil eder.

 

Berit Mila, bu tıkanıklığı ortadan kaldırır; insan, ancak bu derinin kaldırılmasıyla Tanrı'ya yakınlaşabilecek konuma gelebilir. Bu mitsva korbanlarla mukayese edilebilir. Korban kelimesinin kökeni "Karov"dur, yani "yakın". Bunu biraz daha ileri götürürsek, Rabenu Behaye, mizbeahta kanla yapılan işlemlerle sağlanan günah onarımının, sünnet sırasında akan kanla eşdeğer olduğunu belirtir. Bir başka paralellik de, bir hayvanın en erken sekiz günlükken korban edilebilmesi gibi, sünnetin de sekizinci günde yapılmasıdır.

 

Sünnet, her iki tarafın da kendisini tüm benliğiyle diğer tarafa adadığı en üst düzeyli Berit ifadesidir. Tanrı'nın emirlerine uyma kararlılığı Bene-Yisrael'in milli ruh hali olmuştur. Ayrıca birbirlerine duydukları özel sevgi ve yakınlık, onların her türlü engeli aşma azimlerinin bir işaretidir. Buna karşılık, Bene-Yisrael'in bu emri ihmal etmeleri, diğer bir deyişle millî görevle özdeşleşmemeleri anlamına gelir - ki Tora'nın bu konuda öngördüğü ceza Karet'tir; yani ruhun halkın manevi kaynağı ile bağlantısının kesilmesi.

 

Bir çocuğun doğumundan sonra, üreme organına konan ve mühürlenen sünnet işaret, Yahudi milletinin sonraki nesillere aktarılacak bir mirası olarak yerini alır. Bu, onun Yahudi oluşunun ayırt edici işaretidir. Bedende sürekli olarak bulunan bu işaretin yarattığı itici güç doğrudan Yahudi'nin bu dünyadaki varlığının kalbine seslenir. Böylece Yahudi hem ruhen hem de bedenen, Yaratıcısı ve O'nun Torası'na tamamen adanmış hale gelir. Bir Yahudi'yi diğer insanlardan ayıran şey, Tanrı ile arasındaki antlaşmaya bağlılığıdır; Berit Mila da bunun sürekli ve silinmez işaretidir.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Netilat Yadayim: Sabah Ellerin Yıkanması

 

Bir kişi, sabah yataktan kalkmadan önce söylediği Mode Ani bildirisinden sonra en kısa zamanda ellerini yıkamalıdır [çok acil tuvalet ihtiyacı varsa önce onu gidermelidir]. Ellerin yıkanmasına Netilat Yadayim ya da kısaca Netila adı verilir. Netila için su dolu bir kap gerekir. Bu kap sağ elle kaldırılarak sol ele aktarılır [sağ el öncelikli olduğu için, bu hareket, büyük bir kişinin, hizmetkârına kendisine hizmet etme işareti vermesine benzer. Bu nedenle bazı otoriteler, örneğin Ben İş Hay, sol elden kabın doğrudan sağ ele aktarılmayıp, onun yerine bırakılarak tekrar sağ elle alınması gerektiği görüşündedirler]. Sol elle kaptan sağ elin üzerine bilek hizasına kadar eli tümüyle ıslatacak şekilde su dökülür [Yom Kipur ve Tişa Beav'da su sadece parmakların başlangıç boğumlarına kadar dökülür]. Ardından kap sağ elle alınarak sol elin üzerine su dökülür. Bu işlem toplam üç kez tekrarlanır. Yani sonuçta sağ-sol-sağ-sol-sağ-sol şeklinde su döküldükten sonra, kap bırakılır ve eller ovuşturularak fazla su akıtılır. Sonra suyun bileğin üstüne çıkıp ellere geri dönmemesi için eller göz hizasına kaldırılır ve önce "Baruh Ata AD. E. M. A. Aşer Kideşanu Bemitsvaotav, Vetsivanu Al Netilat Yadayim - Bize ellerimizi yıkamayı emreden Tanrımız, Mübareksin" berahası [sadece İbranice] söylenerek, sonra eller kurulanır.

 

Netilat Yadayim yapmamızın sebeplerinden biri, "ölümün altmışta biri" olarak tanımlanan uyku hali sırasında ellerin üzerine "tuma" adı verilen manevi bir durumun yerleşmesidir. Netilat Yadayim'le bu tuma giderilmeden önce, eller gözler, ağız gibi noktalara ve yiyecek-içeceklere değdirilmemelidir. Bu nedenle Netilat Yadayim hiç vakit kaybedilmeden yapılmalıdır.

 

Netila'nın bir başka sebebi de, Bet-Amikdaş'ta Koenler'in ibadet öncesinde ellerini yıkamalarıdır. Bu şekilde her Yahudi de dua etmeden önce ellerini yıkamalıdır. Bu, Teilim'deki "Erhats Benikayon Kapay, Vaasoveva Et Mizbahaha AD. - Ellerimi Temizlik İçin Yıkayacak, Mizbeahın'ın Etrafında Dolaşacağım" (Teilim 26:6) pasuğu ile kastedilen, ibadet öncesi manevi temizliği simgeler.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Kibir ve Gurura Eleştiriler

 

  • İnsanın kibiri, onu alçaltacaktır; alçakgönüllü kişi ise onurla desteklenecektir (Mişle 29).
  • Kibirli olmayan kişi kendisini yalandan da korur (Sefer Amidot).
  • Kibirli kişiler Bet-Amikdaş'ın inşasının önünde engeldir (Sefer Amidot).
  • Kibir dünyaya kötülük getirir. Gizem ustaları, tsedaka vermenin, kibiri giderme kuvveti olduğunu öğretirler.
  • Kibirli kişi, diğer tüm insanlardan nefret eder. Kibir kardeşleri birbirinden ayırır.
  • [Kral David'in oğlu] Avşalom saçlarıyla gurur duyardı; sonunda saçlarının ağaca takılması sonucunda can verdi.
  • Kendini yükseltme gayreti içindeki kişiyi Tanrı düşürür.
  • Kibirli kişi, Moşe Rabenu gibi Tora bilgisine sahipse bile, Tanrı'nın Hükümdarlığı'na isyan gelen bir asi olarak kabul edilir.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Sabah Yataktan Kalkarken

 

1.      Eğer bir sürahi veya bir kap bulma imkanı yoksa ağzı geniş bir musluk olması kaydıyla ve her el için üçer defa açıp kapatma suretiyle Netila yapılabilir. Musluğu bu şekilde açıp kapatmakla su insan kuvvetiyle akmış olur.

2.      Netila yapmak için ayrılan suyun daha önce kullanılmamış olması gereklidir.

3.      Netila yapılan kabın hiçbir deliği olmaması ve kenarlarının zedelenmemiş olması gereklidir.

4.      Netila kabı, su ya da diğer içeceklere mahsus olmalı ve en az 120gr. su almalıdır.

5.      Ellerin yıkanmasında kullanılmış olan su, insanların geçtiği yere atılmamalıdır. Bu su hiçbir şekilde başka bir şey için kullanılmamalı ve pis suların döküldüğü yere atılmalıdır.

 

Haftanın Sözü

[Rabi Avraam Yeoşua Heschel]

 

Dindar kişi, Tanrı'yı ve insanı her zaman, aynı anda, aynı düşüncede barındıran, başkalarına yapılan kötülükten acı çeken, en büyük tutkusunun şefkat, en büyük gücü sevgi ve umutsuzluğa karşı gelmek olan kişidir.

                                                     

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.