Yazdır

etkili iletisim

Etkili iletişim, ihtiyaçları dile getirmek ve dikkatlice dinlemektir. Bu, yeterince söylenmiyor.

Eğer birbirinize karşı duygu ve düşüncelerinizi ifade etmek, konuşmak ve dinlemek için sağlıklı bir yol bulmazsanız o zaman her şey bir gün çöker.

Başarılı bir evliliğe sahip olmak için iletişim konusunda kendinizi uzlaştırmalısınız. Eşinizin size söylemek istediklerini basit bir düzeyde anlamaya çalışmalı, altında yatan mesajı ya da isteği çıkarmalısınız.

Örneğin, bir kadının fazla kilolarından şikayet ederken duymak isteyeceği en son şey bir diyet önerisidir. Aslında duymak istediği en son şey '' Evet hayatım. Biraz zayıflaman gerekiyor.'' cümlesidir. Kadın, iyi bir dinleyici de istemiyordur. Onun gerçekten istediği kocasının ona '' Harika görünüyorsun.'', '' Zayıf görünüyorsun.'', '' Çok genç görünüyorsun.'' demesidir. 
Virginia Satir 'in ''metakominikasyon'' fikri de önemlidir. Bu, iletişimin ardında kalan, söylenen sözün altında yatan mesaj ve motivasyondur. Hepimizin amatör bir psikolog olması ve eşimizin gerçekten ne istediğini anlamaya çalışması gerekmektedir. Örneğin, Susan, kocasına iyi hissetmediğini söylediğinde belki de bu onun '' Çocukları buz kayağı dersine sen götürebilir misin hayatım ?'' deme tarzıdır, ya da kocasından daha fazla ilgi istediği anlamına gelmektedir. Hepimiz düşünceleri okuyamayız fakat sadece söylenen sözlerin üzerinde odaklanmak yerine ima edilen şeyleri anlamaya çalışmak da önemlidir. Eşinizin gerçekten ne söylediğini duymak önemlidir ancak diğer tarafın ipuçları vermesi de aynı şekilde önemlidir. 
Eşimizin, bizim ihtiyaçlarımızı sezmelerini beklememeliyiz. Eğer doğum gününüz için istediğiniz özel bir kolye varsa bunu kocanıza söyleyin. Bu, hem kocanızı hediye seçimi derdinden, hem de sizi gereksiz bir dertten kurtaracaktır.

EŞİNİZE NE İSTEDİĞİNİZİ SÖYLEYİN

Joe romantik biridir. Nişanlandıktan sonra nişanlısına her hafta çiçek götürüyordu. Hatta evlenmelerinden önceki son hafta nişanlısına her gün çiçek yolladı. Bu evlendiklerinde de devam etti. Sonunda duygusuz ve pratik olan karısı Emily şöyle dedi: '' Joe, biliyorsun; seni gerçekten seviyorum ve bana çiçek almak istemenden de mutlu oluyorum. Fakat aslında ben çiçekleri o kadar da sevmem. Ayrıca o kadar çabuk soluyorlar ki paramızı boşa harcadığımızı düşünüyorum. Paranı daha kalıcı bir hediye için biriktirmeni tercih ederim.''
Şansa bu önemsiz bir örnek. Fakat bu gibi ufak konularda kendinizi ifade edebilmeniz büyük konularda da açık bir tartışmaya yol açar. Eğer bir şey istiyorsak bunu dile getirmeliyiz. Bu kesin. Fakat bir çok incinmiş ve kızgın çift danışmak için geldiklerinde '' Ama bunu bilmeliydi....'' ya da '' Ama bunu fark etmeliydi...'' diyorlar. Nereden bilebilirdi? Nereden fark edebilirdi? Ona söylediniz mi?

SEZGİLERE GÜVENMEYİN

Asla alışveriş listesi yapmayan bir arkadaşım var. Markete gider ve sezgilerine güvenir. Tabii bu da buzdolabında on iki kavanoz hardal bulunmasına neden olur. Onun hayata bu bakış açısı onu etkileyebilir. Fazla sosis tüketiminden ziyade bu gibi bir durum evlilikte korkunç olabilir.
Sezgilerinize güvenmeyin. Sorun! Onun sezgilerine güvenmeyin. Söyleyin! ''Kendimi iyi hissetmediğimi biliyordun. Neden yemeği yapmayı önermedin?' Bu ve bunun gibi diyaloglar evde gergin bir hava yaratabilir. Ama çözümü çok basit. '' Hayatım, kendimi gerçekten hiç iyi hissetmiyorum. Yemeği sen yapar mısın?''
Genel bir varsayıma göre eşinizin tahmin gücü size karşı duyduğu ölümsüz sevgisinin ve sadakatinin bir kanıtıdır. Bu varsayımı hemen yok edelim. Eşinize ne istediğinizi söyleyin. Açıkça ifade etmiş olduğunuz isteklerinize karşı onun düşünceli tepkisi bağlılığının işaretidir. 
Konu açılmışken şunu da ekleyelim: İşaret ya da kanıt aramayın. Bu sizi derde sokacaktır. Herkes sevgisini ve ilgisin farklı şekillerde ve düzeylerde gösterir. '' Beni seviyor musun? '' sorusu sadece bir yüzleştirme durumudur. Eşinizin kişiliğini anladığınızı gösterecek şekilde kendinizi ifade edin. O da aynı şekilde karşılık verecektir. 
Belki de iyi bir ilişkide ve bir evlilikte iyi bir iletişim için en iyi nitelik iyi bir dinleyici olmaktır.
Eşiniz size konuştuğunda onu gerçekten dinleyip dinlemediğinizi bir dakika için bir düşünün. Yoksa aklınız bu akşamki yemekte, yarınki iş toplantısında ya da dükkanlardaki indirimde mi? Eşinizin neler söylediğini açıkça anlıyor musunuz?

EŞİNİZİ DİNLEYİN

Bazen eşim ve ben tartışırken sözümü kesip '' Ben ne söylüyorum ve sen ne söylüyorsun? Aradaki fark ne? ''diye sorar. Bu çok öfkelendiricidir ama aynı zamanda çok da etkilidir. Bazen kendimi söylediklerime ya da olayın gerginliğine o kadar kaptırırım ki, gerçekten de dinlemediğimi fark ederim. Aslında durumlarımızın o kadar farklı olmadığını, hatta hiç de farklı olmadığını görerek şaşırırım. Eğer bu sizin için zor bir durumsa bazen bir yapı oluşturmakta yardımcı olur. On dakika boyunca hiç müdahale etmeden eşinizi dinlemenizi gerektirecek bir zaman ayarlayın. Savunmaya geçmeyi ya da söylediklerini reddetmeyi kalkmayın. Ne kadar çok şey öğrendiğinize şaşıracaksınız. Ve sıra size geldiğinde kendinize serbestçe ifade edebilmenin eşsiz bir mutluluğunu tadacaksınız.
Psikologların tercih ettiği bir başka metod da '' Aktiv dinleme '' metodudur. Bu konu üzerinde pek çok değişik düşünce olsa da temelinde eşinizin söylediklerini aynen tekrarlama vardır. '' Yani sen...diyorsun. '' İyice anlayana kadar bunu yapmayı sürdürün. Belki de birçok yanlış anlamalar, ilkinde yanlış duymanızdan ya da onu hiç duymamış olmanızdan kaynaklanmış olabilir.
Hayatımızda ilgimizi başka yönlere çeken sayısız şeyler vardır: Telefon, televizyon ve şimdi internet. Büyük bir ilgi ile dinlenmek istiyorsak biz de aynısını yapmalıyız. Eşiniz eve geldiğinde telefonu, televizyonu kapayın. İnternetten çıkın. Aksi taktirde eşiniz kendini ikinci planda hisseder ve siz bir şey söylediğinizde sözleriniz kulak arkası edilir. 
Hatırlamamız gereken şudur ki evlilik, birlik ve bütünlük yaratır. İletişim gücünüzü bu birliği güçlendirmek ya da Allah korusun, parçalanması için kullanabiliriz. 
Büyük Yahudi düşünür Hason İş'in de yazmış olduğu gibi '' Karınıza, sol elin sağ eli koruduğu gibi davranın; bağımsız bir uzuv gibi değil.'' Bu davranışı benimsersek, iletişimi geliştirmek için harcadığımız zamanın ve enerjinin, gerçek bir evlilik bağı oluşturmanın bir yolu olduğunu fark ederiz.