Yazdır

Evlilik töreniBirey kişisel hayatında evlilikten daha büyük bir radikal dönüşüm yaşamaz. Tek olan birey artık çifttir; yalnız olan birey artık birliktedir.

Kişi bekarlıktan evliliğe geçişte bireyin bakış açısı, tutumu ve sorumluluk anlayışı değişim geçirir. Yaşam bir daha asla aynı olmayacaktır. Yaşam artık her zamankinden daha dolu, daha iyi, daha zengin ve daha umut dolu –ancak aynı zamanda gerilimli tuzaklarla- da dolu olacaktır. 

Geleneksel Yahudi düğünü ritüelleri, gelinin ve damadın yeni yaşamlarına adım atarken geçecekleri giriş kapısıdır.

Yahudi Kültürü Avrupa Günü (Temsili Düğün 1. Bölüm)

Yahudi Kültürü Avrupa Günü (Temsili Düğün 2. Bölüm)

KETUBA

Bu belge düğün töreninin çok önemli bir simgesidir. Bu belge veya yazı, kocanın beraber yaşadıkları süre içinde eşine karşı belli garantiler ve sorumlulukları kapsayan bir kontrattır. Koca eşine gıda, giyecek ve farklı şekillerde iyi yaşaması için ihtiyaçlarını karşılamayı taahhüt eder. Bu taahüt, Tora’da kadının minimum hakkı olan “gıda, giyecek ve eşlerin hakları” olarak bahsedilen paragrafta yansıtılır (Şemot 21:10). Koca bir yandan da, ölmesi veya ayrılması durumunda eşine verilmek üzere yüklü bir miktar ayırmak durumundadır. Ketuba tek taraflı yasal bir garantidir, yani sadece damadın sorumluluklarını içerir. Tabii, gelin de bazı sorumluluklar üstlenir, ancak bunlar maddi olmadıklarından yazılı bir belgede belirtilmez.

Ketuba düğün törenine önderlik eden Haham tarafından düzenlenir, damat Ketuba’da belirtilen sorumlulukları onayladığını resmen belirtir. Her kontratta olduğu gibi, ayrıntıların doğru olması için büyük bir titizlik gösterilir. Özellikle, tarafların İbranice isimleri tam olarak ve dikkatlice yazılmalı, düğünün yapıldığı şehir veya kasabanın isminin doğru belirtilmesinin yanında, düğünün İbrani tarihi de doğru olmalıdır.

Belge genellikle tören sırasında tercüme edilir  ve yetkili iki şahit tarafından --ne gelinle ne de damatla hiçbir bağı bulunmayan iki Yahudi şahit --imzalanır.  Daha sonra evlilikleri süresince güven içinde saklanması için geline teslim edilir.

YÜZÜK

Düğün töreninin ana özelliği yüzüktür. Yahudi kanunları damadın geline, ona karşı sorumluluklarını üstlenmek ve evlilik kontratının yasal geçerliliğini sağlamak adına değerli bir şey vermesini öngörür.

Teknik olarak bu, herhangi değerli bir eşya olabilirse de (para hariç), belki de yüzüğün yuvarlaklığı hiçbir şeyin bir başlangıcı ve bir sonu olmadığını—ki buna ebediyet deriz-- temsil ettiğinden ve gelinin bütün yaşamı boyunca beraberinde taşıyabileceği bir şey olduğundan, eski Yahudi gelenekleri yüzüğü tercih etmiştir.

Yüzük, damat tarafından iki şahitle gelinin sağ işaret parmağına takılan sade bir bant şeklinde olmalıdır. Yasal ve sembolik bir anlam içermemesi için, tercihen taşsız ve süslemesiz olmalıdır. Yasal olarak geline yüzüğün hangi maddeden yapıldığı bildirilmelidir, böylece gelinin yüzüğün değerini yanlış yorumlaması engellenmiş olur. Sade bir yüzük, evliliğin temelinde olması gereken saf bağlılığı sembolize eder.

Yüzüğün tartışmasız olarak damada ait olması ve minimum bir değer taşıması gerekir. Yüzük bu olay için ödünç alınamaz. Eğer bir aile yadigârı söz konusuysa, yüzüğün gerçek sahibi yüzüğü ya damada satmalı ya da karşılıksız bir hediye olarak ona vermelidir, böylece yüzük sorgusuz sualsiz damadın kişisel malı haline gelir. 

Yüzüğü geline vermeden önce, damat geline önce İbranice, sonra da kendi lisanında şu açıklamayı yapar: “Hare at mekudeshet li bezaav şebetabaat zot kedat Moşe veYisrael—Farkına var, Moşe’nin kanunları doğrultusunda ve İsrael adına şimdi bu yüzükle benimle nişanlandın.”

Bu noktada, ilk iki kutsama duası söylenir, yüzük geline verilir ve şaraptan bir yudum içilir. Evlilik töreninin ilk bölümü tamamlanmıştır: erusin—nişanlanma işlemi gerçekleşmiştir. Şimdi, gerçek evlilik—nisuin, yani ikinci bölüm başlamak üzeredir.

İki Bölümden Oluşan Tören:

Görünüşte, evlilik töreni bir bütün gibidir. Ancak, aslında iki farklı bölümden oluşur. Birincisi, erusin ya da kiduşin denilen nişanlanma bölümüdür. İkinci bölüm ise nisuin adı verilen asıl evlilik bölümüdür.

Orta çağlara kadar, bu iki tören farklı zamanlarda icra edilirdi. O zamanlar, nişanlanmak evliliğe atılan ilk adım olarak kabul edilirdi ve bu resmi olay şarapla, yüzükle ve bazı düşüncelere göre yazılı bir anlaşma, ketuba ile yapılan başlı başına bir törendi. Erusin—nişan—çiftin beraber yaşamasına müsaade etmez. Törenden sonra ayrılırlar ve herkes kendi evine dönerdi. Aylar sonra, nisuin denen törenle yaşamlarını birleştirirlerdi.

Son yedi yüz senedir, bu iki tören birleştirilerek tek oldu. Ancak yine de her evlilik töreni iki bölümden oluşur:  Nişanı takiben evlilik. 

ERUSİN (NİŞAN)

Erusin/ Nişan iki kutsamadan oluşur:

  1. Şarap duası
  2. Kutsalsın Sen, bize emirlerini bahşeden ve bize kanun dışı birleşmeyi yasaklayan, evli kadınları bize yasaklayan, (sadece) bizimle Hupa ve kiduşin yoluyla  ve kutsamalardan geçerek evliliğe izin veren Tanrımız Kralımız. Kutsalsın Sen, İsrael halkını hupa ve kiduşin ile kutsayan Sen Mübareksin.

İkinci dua eski günlerde, gerçek evlilik gerçekleşmeden nişanın yapıldığını açıkça belirtir.

Günümüzde, birleşen bu iki bölüm ön hazırlık olarak, gelinle damada içirilen bir yudum şarapla, yüzüğün geline verilmesiyle ve ketuba’nın imzalanmasıyla  birbirinden ayrılır. Nezaret eden Rabi’nin nisuin’den hemen önce, kutsama ve selamlama adına birkaç kelime söylemesiyle evlilik töreni başlar.

 Damat gelinin sağ elinin işaret parmağına yüzük takarken şu sözleri söyler:

“Şimdi sen bu yüzükle, Moşe ve Yisrael dini kurallarına göre benim için kutsanmış bulunmaktasın “.

Hupa, damat ve gelinin düğün sırasında altında durdukları, dört çubuk üzerine gerilmiş bir gölgeliktir. İstanbul ve diğer bazı cemaatlerde Hupa yerine Talit kullanılır. Bazı geleneklerde ise Hupa altında, gelin ve damadın üzerine Talit atılır. Bu gelin ve damadın aynı çatı altında birleştiklerini simgeler. Cemaatimizde bu iki gelenekte düğün görmek mümkündür.

YEDİ KUTSAMA

Törenin nisuin bölümünde yedi kutsama yer alır, biri şarap kadehine olmak üzere, bunu altı adet dua takip eder:

  1. Tanrının her şeyin yaratıcısı olduğu bilgisi.
  2. Tanrının İnsanın yaratıcısı olduğu,
  3. Tanrının insanı Kendi suretinde yarattığı,
  4. Yahudi Toplumunun Tsiyon’a Mesih’le dönüşünü temsil eden bir dua.
  5. Gelinle damadın neşesinin Cennet Bahçesi’nden Âdem ve Havva’nın neşesini yansıtacağına dair bir dua.
  6. Tanrının gelin ve damada neşe ve huzur dolu bir yaşam sunması adına son bir dua.

Bu yedi kutsamayı daha iyi incelemek belirli konuların daha açık anlaşılmasını sağlayacaktır:

1.Sen kutsalsın, Kralımız, Evrenin Hakimi, şarabın meyvesinin yaratıcısı.

Bu, düğün yemeğinde ve kutlama haftasında söylenen son kutsama olmasına rağmen, bu kutsama, şarap kadehiyle hupanın altında söylenen yedi kutsamanın ilkidir. Belli başlı bütün dini törenlerde tercih edilen içecek şaraptır; şarapla Şabat’ı ve Bayramları karşılarız, şarabın Pesah Seder’inde özel bir yeri vardır, Kutsal Mabet zamanlarında da Tanrıya kurban sunarken şarabın önemli bir rolü vardı.

Yedi sayısı, tabii ki bir anlam ifade etmektedir. Özellikle düğün, Tanrı ve yaratılış söz konusu olduğunda, yaratılışın yedi gün sürmesi gibi yedi en uygun sayıdır. Ayrıca her bir duanın haftanın altı gününü ve şarap kutsamasının Şabat’ı temsil ettiği söylenir. Gizemli yedi sayısıyla birlikte, yeni evli çift artık kendi yaşam yolculuklarını yaratmaya doğru yola çıkarlar.

2. Her şeyi yaratan Sen……. Kutsalsın.

Bu dua sadece düğün töreninde ve düğünü takip eden hafta, yedi gün boyunca süren eğlencelerde söylenir. Evlilik töreninin önemi, iki kişinin bir olması, yeni bir yaşamın başlangıcı, yaratma için yeni bir potansiyelin oluşması, Tanrı’nın varlığını çiftin yaşamına getirme ihtiyacı—hepsi birlikte bu kutsal duayı gerektirir. Her şey Tanrı’nındır. Bu inanç benliğimize sıkıca yerleşmezse, yaşam yolculuğumuz hiçbir anlam taşımaz.

3. Kutsalsın Sen….. insanın yaratıcısı.

Tanrı’nın her şeyi yaratan olduğu bilgisi genel olarak verildikten sonra, O’nun gücünü evimize daha da yaklaştırmaya başlarız. O sadece her şeyin yaratıcısı değil, aynı zamanda bizim de - insanoğlunun yaratıcısıdır.

4. Kutsalsın Sen…. İnsanı Kendi suretinde yarattın,  onu Kendi benzerliğinde yarattın ve onu kendisiyle ebediyete hazırladın.

Kutsalsın Sen, Ey Tanrım, insanın yaratıcısı…

Tıpkı üçüncü duanın ikincisini daha anlaşılır ve özel yaptığı gibi, dördüncü dua da üçüncüsünü daha belirginleştirerek kişiselleştirir. Tanrı sadece insanı yaratmakla kalmamış, onu Kendi suretinde yaratmıştır, bu da insanoğluna  bir armağandır. Aynı zamanda, bu gerçek anlamda Tanrının yaratıcılığının ve gücünün bir bölümüyle de ödüllendirildiğimiz anlamına geldiğinden, Tanrıya karşı olan şükran duygumuzu ve ona karşı sorumluluğumuzu da arttırır. Bizler sadece etten, kemikten, içgüdü ve açlıkla yaratılmış varlıklar değiliz, biz aynı zamanda mükemmellik kaynağındanız ve iyilik potansiyelimiz sınırsızdır. Evlilik anında, Tanrının suretinde yaratıldığımızın söylenmesi doğru tınıyı yakalar: Yaratıcımızın önünde gurur ve alçak gönüllülükle dururuz.  

5. Çorak olan kadın mutlulukla dolsun ve çocuklarını neşe içinde büyütsün. Yeruşalayim'i  onun çocuklarının neşesiyle kuran Sen, Kutsalsın Sen, O Kralım.

Dua geleceğe duyulan inancı vurgulamaktadır, Yeruşalayim—daha geniş anlamda bütün Yahudi Toplumu—daha fazla Yahudi çocuk için kutsanmış olacaktır. Çiftler yeni yaşamlar kurdukça ve yeni Yahudi evleri oluşturdukça Yeruşalayim neşelenir. Genç evlatlar kadına döndükçe, kadın artık çorak olmayacak, Yahudi Toplumunun kutsallığı ebediyete kadar yapılanacaktır.

6. Tıpkı senin eskiden Cennet Bahçesi’ndeki kullarını sevindirdiğin gibi, bu sevgili dostlar da neşe dolsunlar. Damatla geline neşe veren Sen, Kutsalsın Sen, O Kralım.

Çift karı koca olmanın yanında, “Sevgili dostlara” da dönüşeceklerdir. Karı koca arasındaki gerçek arkadaşlık, fiziksel yakınlığa ve romantik bir aşka dönüşen büyük bir kutsamadır. Tanrının çifte, neşelerinin sonsuz olması adına, arkadaşlık ve dostluk bahşetmesi dilenir.  Bu kutsal dua odağı gelinle damadın kişisel yaşamlarına daha da yakınlaştırır. Tıpkı Tanrının Cennet Bahçesindeki ilk çifte mutluluk verdiği gibi, yeni evli çifte de neşe verir.

7. Kutsalsın Sen, Kralım, Evrenin Hakimi, Mutluluğu ve neşeyi yarattın; gelin ve damat, sevinç, neşeli şarkı, keyif, hoşluk, sevgi, kardeşlik, barış, ve dostluk yaratan Sen. Yakında Judea’nın şehirlerinde ve Yeruşalayim’in sokaklarında sevinç ve mutluluk sesleri duyulacak, damadın ve gelinin neşeli sesleri tentelerinden ve gençlerin neşeli sesleri bayram havası içinde duyulacak. Kutsalsın Sen, O Kralım, damadı gelinle coşturan Sen Kutsalsın.

Son dua özenle hazırlanmış törenin son hareketi gibidir. Son üç duanın ana temalarını içerir, neşe, gelin damat ve Yeruşalayim. Ayrıca, umutta ve neşenin sonsuza kadar sürmesinde bir artış gözlenir. Neşe ile ilgili ondan fazla terim bir biri ardına dalga gibi sıralanmışlardır. Bunlar Tanrının dünyayı yarattığı ve Adam ile Havva’nın birleşmesiyle zirveye ulaşan on kutsal sözle eşleştirilir.

Bu dua ile bir önceki arasındaki ince çizgiyi ayırt etmeye çalışın. Bir önceki dua damat ve gelin için okunur, ancak burada damada gelinle birlikte okunur. Bu nişanla evlilik arasındaki konum farkını vurgulamak içindir. Birincisinde çift hâlâ bireydir, birleşmemiştir. Şimdi ise, karı koca olmuşlar, bir olmuşlardır.

Yedi kutsal duayı takiben, gelinle damat birer yudum şarap içerler ve törenin bu bölümü son bulur.

Bardak Kırmak

Yedi kutsal dua evlilik töreninin doruk noktasıdır ve birçok cemaatlerde bu, cam bir obje kırarak simgelenir. Bazı cemaatlerde kırma işlemi erusin/ nişandan sonra, bazılarında ise nisuin/ evlilikten sonra gerçekleştirilir.  Bir kadeh veya bir bardak bir parça beze sarılır, damadın önüne konur ve damat ayağıyla bardağı kırar. Bardağın kırılması esnasındaki söylenen sözler Bet Amikdaş’ın  (Kutsal Mabet ) yıkılışındaki acımızı hatırlatır: “Eğer Yeruşalayim’i en yüce neşemden üstün tutmazsam…”, bazıları bir sonraki bölümü okur , “Seni unutursam, Ey Yeruşalayim.”

Neşenin dorukta olduğu bir noktada bu davranış, bir Yahudi’nin Bet Amikdaş ( Kutsal Mabet ) yıkıldığı için ve Yeruşalayim tam olarak inşa edilmediği sürece neşesinin asla tam olamayacağı anlamı taşır. Bu büyük bir kutlama anıdır, bu doğru, ancak bir Yahudi sürgünün henüz sona ermediğini, insanların birbirlerini sevmek yerine dünyada hâlâ Yahudi nefretinin var olduğunu, insanoğlunun hâlâ birbirlerini yıkmaktan keyif aldığını bilmelidir.

Yedi Günlük Festival

Evlilik törenindeki kutsal duaların bitmesi, töreni sona erdirmez. Bu yedi kutsal duanın aynıları—ancak bu kez şarap duası törendekinin tersine en sonda, altı duadan sonra okunur—birkat amazon’dan hemen önce düğün yemeğinin başında tekrar okunur. Ayrıca, düğünden sonraki yedi gün boyunca süren kutlamalarda katılımcılardan bir minyan oluşturulan (ve daha önceki kutlamaların hiç birinde bulunmayan bir kişi dahil) her yemekten önce de söylenir. Bu kutlamalara genellikle şeva berahot “yedi kutsama” denir. Bu hafta içinde, damatla gelini mutlu etmek özel bir mitsva’dır, yeni evli çiftin şerefine, aile bireylerinin ve arkadaşlarının özel yemekler hazırlayıp sunmaları bir gelenektir. Bu yemekler şarkılarla, danslarla ve Tora’dan ilham veren sözlerle renklendirilir. Doğal olarak, bu kutlama haftası sona erene kadar çift olağan iş hayatlarına dönmezler. Geleneklerimize göre evliliğin ardındaki ilk Şabat, Şabat Hatan töreni adını alır. Damat için özel bir sefer Tora çıkarılarak evlilikleri kutsanır.