Yazdır

İçinizdeki Alev

Menora'nın alevleri küçük ve sessizdir. Hanuka'nın birinci gecesinde, bir mum yakarız. Küçük ve sessiz...

Odaya girdiğimizde onun varlığını ancak hissederiz. Ruhlarımız gibi, alev oradadır ancak gizli ve zor fark edilmektedir.

Günlerimizi gürültü ve karışıklık içinde geçirdikçe, ruhlarımızın izini kaybetmek çok kolaydır. Aile yükümlülüklerimiz, çocuklar, okul, iş, arkadaşlıklarımız, tatiller, akşam haberleri, tuttuğumuz takımların durumları, akşam yemeği hazırlamak, e-mailleri okumak, arabayı tamir ettirmek, telefonla arayanları geri aramak, faturaları ödemek ve Web'de surf yapmak...

Ve her nasılsa, bütün bunların arasında, her birimiz bir ruha sahip olduğumuzu hatırlamak durumundayız. İçimizin derinliklerindeki o gizli özümüz, ruhumuz bu günlük işlerden çok daha fazlasını yapmak ister. Sonsuza, aydınlık, kutsal ve üstün boyuta ulaşmayı arzulamak gibi...

Menora'nın yakılması yaşamlarımızda yeni bir yer açar. Bu yerde, kendimizi bir süre için, bizi meşgul eden, kuvvetle çeken her şeyden ayırabilir ve yaşamın derinliğine odaklanabiliriz. İçimizin derinliklerinde biz gerçekte kimiz? Değerli kabul ettiğimiz ruhumuzla ilgili ve yaşam adını verdiğimiz bu kısa zaman ile ne yapmak istiyoruz, neyi temsil etmek ve içimizin derinliklerinde, kim olmak istiyoruz?

Hanuka'nın her gecesi yaşamın derinliği ile ilgili konuları düşünün.

Kendinize bir soru sorun ve sonra, Menora'nızın sessiz parlaklığı önünde, kendi içinizdeki alevin yumuşak sesini dinleyerek, sessizce oturun. Bu, birkaç dakika sürebilir- hatta belki de daha fazla- ancak sabırlı olun, yanıt gelecektir.

Yanıt geldiğinde, yanıtınızı yazın. Birinci geceden sonra bir yanıtınız, ikinci gece iki... olacak. Ve Hanuka'nın sonuncu gecesine gelindiğinde, hem evinizdeki menora- hem de ruhunuzun derinliklerindeki alev daha parlak bir şekilde parlıyor olacak.