Yazdır

Hana ve Oğulları

Tüm Yahudi tarihi içinde Hana ve yedi oğlunun hikayesi, belki de en dokunaklısıdır. Makabiler zamanında Yunanlılar Yahudiler'i her fırsatta aşağılamaya, ruhlarını ezmeye ve onları Yahudilik'ten ayırmaya gayret ediyorlardı. ...

Hana ve yedi oğlu, Kral Antiyohus'un huzuruna getirilmişlerdi. Antiyohus kendisini bir tür tanrı ilan etmiş ve insanların tapınmaları için kendi büstlerini dikmişti [Antiyohus'un doğası hakkında bir fikir vermesi açısından, lakabı olan "Epifanes"i ele almak yeterlidir. Bu kelime "tanrının açığa çıkışı" anlamındadır. Başka bir deyişle Antiyohus, kendisini "Tanrı'nın insanlığa bir hediyesi" olarak bile görmüyor, "tanrının ta kendisi" olduğunu iddia ediyordu]. Antiyohus, Hana'nın oğullarını teker teker çağırarak, kendisini temsil eden putların önünde eğilmelerini emretti. 

En büyük oğul eğilmeyi reddetti. Tanrı'dan başka herhangi bir gücü kabul etmesi söz konusu değildi. Bu reddi sebebiyle, annesi ve kardeşlerinin gözleri önünde yavaşça ve vahşice işkenceye tabi tutuldu. Ardından, parçalanmış vücudu büyük bir kazanın içinde pişirildi. Sıra diğer kardeşlere gelmişti. Fakat birer birer, kralın emrine karşı geldiler. Hana böylelikle, altı oğlunun boğazlanıp parçalanışına şahit oldu.

Sonunda sıra en küçük oğula gelmişti. Antiyohus ona servet ve onur vaad etti. Yapması gereken tek şey vücudunu hafifçe puta doğru eğmekti. Fakat o da reddetti. En küçük oğula son bir şans vererek, Antiyohus Hana'ya yaklaştı ve ona, merhamet göstergesi olarak, küçük oğluyla konuşması ve onu ikna etmesi için son bir şans tanıdığını söyledi. Bu şekilde oğlu heykelin önünde eğilecek ve canı kurtulacaktı.

Hana bunun üzerine küçük oğlunu kenara çekti. Onu hafifçe öptü ve konuşmaya başladı: "Oğlum; sözlerimi iyi dinle. Seni dokuz ay boyunca karnımda taşıdım, emzirdim ve her türlü ihtiyacını karşıladım. Seni besledim ve bu güne ulaşmanı sağladım. Sana elimden geldiği kadar Tanrı'yı ve Tora'yı öğrettim. Yahudilik'e olan bağlılığını ve adanmışlığını, çok yakında yok olacak olan bir kralın çekici teklifleri karşısında sakın yitirme..."

Bunun ardından Hana, yedinci oğlunun da feci ölümüne şahit oldu. Hana daha sonra birbirleri üstüne yığılmış çocuklarının vücutları yanında durdu ve üç şey için dua etti: [1] Çocuklarının ruhları için. [2] Yahudi Ulusu'nun güç ve zafer kazanması için. [3] Yunanlılar'ın elinde ölmektense, canının Tanrı tarafından alınması için.

Hana duasını bitirdiği zaman son bir nefes aldı ve oğullarının yanı başında can verdi.

Paha biçilmez mirasımızın devamını sağlayan ve bizlere bugüne kadar ayakta kalmamız için gereken ilhamı veren, Hana gibi büyük Yahudi kadınlarının sadakati ve cesaretidir.