sana cok yakinMoşe Rabenu, Nitsavim peraşasında İsrael Halkı'na şöyle seslenir:

"Ki Amitsva Azot, Aşer Anohi Metsaveha Ayom, Lo Nifleet İ Mimeha Velo Rehoka i. Lo Başamayim i, Lomar Mi Yaale Lanu Aşamayma Vayikahea Lanu, Veyaşmienu Ota Venaasena. Ki Karov Eleha Adar Meod Befiha Ubilvaveha Laasoto -

(Bil) Ki, sana bugün vermekte olduğum emir senin için erişilmez değildir; uzakta değildir o. Göklerde değildir ki 'Kim bizim için göklere çıkıp onu bize getirecek ve öğretecek ki onu uygulayabilelim' diyesin. Aksine konu sana çok yakındır - ağzında ve kalbindedir - yapman için."

Tora'nın "Ki Amitsva Azot - Sana vermekte olduğum emir" diye adlandırdığı mitsva ne denizin ötesinde, ne göklerde, tam tersine bize çok yakınlarda; ağzımızda, kalbimizde.. yaptığımız sürece.

Peki Tora hangi mitsvadan bahsediyor? Tora bunu açıkça yazmak yerine"amitsva azot" demeyi tercih ediyor.

Ramban Tora'ya yaptığı açıklamasında şöyle der:

"Pasukta her ne kadar tek bir mitsvadan bahsediliyormuş gibi anlaşılsa da, ithaf Tora'nın tümünedir. Buna benzer bir kaynağı Ekev peraşasında görüyoruz. Ekev peraşasında Tora, 'Kol Amitsva Aşer Anohi Metsaveha Ayom - Sana bugün emretmekte olduğum emrin...' Burada da mitsvalar arasında ayrım yapılmamasını öğretmek isteyen Tora, mitsva kelimesini tekil olarak kullanmış ve ithaf Tora'nın tümüne yapılmıştır. Amitsva Azot ifadesi ise teşuva mitsvasıdır."

Teşuva mitsvasını yerine getirmek için ne Uzakdoğu'ya gitmek, ne de büyük zorluklar çekmek gerekir. Teşuva yapmak dilimizin ucundadır.

Peki gerçekten bu kadar kolay mı? İnsanların yıllardır alışılagelmiş alışkanlıklarını, insanlar arası davranış biçimini, konuşma biçimini, karakterini tekrardan inşa etmesi kolay bir iş mi? Tora teşuva yapmanın kolaylığından bahsederken ne demek istiyor?

Bu sorunun cevabını temelden anlamak için cevabımızı bir midraş ile açalım.

Midraş birbiriyle çelişen iki pasuktan bahseder. Birinci pasuk Megilat Eha'da geçmektedir. İsrael Halkı'nın binlerce yıldır Tanrı'ya yaptığı, "Aşivenu Aşem Eleha, VeNaşuva - Bizleri kendine yaklaştır ki Tanrım, biz de yaklaşabilelim" haykırışıdır. İkinci pasuk ise Tanrı'nın cevabı Malahi kitabından gelir, "Şuvu Elay VeAşuva Alehem - Bana yakınlaşın ki, Ben de size yakınlaşayım."

İsrael Halkı ile Tanrı arasındaki binlerce yıldır süre gelen tartışma nasıl son bulacak?

Bunun için Şir Aşirim'deki, "Pithi Li Ahoti - Aç kapıyı kardeşim" pasuğuna midraşın yaptığı açıklamaya bakalım: "Bana teşuva yapmak istediğinize dair bir iğne deliği kadar küçük bir çaba gösterin, Ben de sizlere faytonların girebileceği büyüklükte kapılar açayım."

Tanrı sadece bizden küçük bir adım, küçük bir samimiyet belirtisi bekliyor. İnsan ilk adımı attığı an, Tanrı ona bir sonraki adımında yardım edecektir. Bunu örneklememiz gerekirse; Kral oğlunu uzak bir köye çalışmaya yollar. Bir ay, iki ay geçer ve ardından kral oğlundan yüz gün boyunca ayrı kaldıktan sonra muhafızları aracılığıyla geri dönmesi için mesaj yollar. Prens berbat durumdadır, hareket edecek güce bile sahip değildir. Bu yüzden kendisine gelen muhafızlara, 'üzgünüm gelemem' der. Kral da ona, 'sen gelebildiğin kadar gel, ben de seni kaldığın yerden eve getireceğim' der.

Örnekten çıkan ders açıktır; Tanrı, İsrael Halkı'na şöyle seslenir: "Şuvu Elay, Veaşuva Alehem - Bana yakınlaşın ki, Ben de size yakınlaşayım."

Hahamlarımızdan teşuvanın Tanrı ile aramızda ilahi bir bağ kurma, O'na yaklaşma konusunda ne kadar önemli bir element, hatta bize yardım Eli'ni uzatacak kadar değere sahip olduğunu gördük.

Hahamlarımız Talmud'da şöyle derler: "Günah işlemek isteyene kapılar açılır, mitsva yapmak isteyene ise yardım eli uzatılır."

Günah işlemek isteyenle, mitsva yapmak isteyen için kullanılan ifade farkına dikkat edelim. Günah işlemek isteyene sadece günahın kapıları açılır. Öte yandan mitsva yapmak, Tanrı'nın yakınlığını arzulayana ise yardım edilir.

İnsan özgür seçim hakkına sahiptir. Bu nedenle eğer günah da işlemek istiyorsa, Tanrı onu durdurmaz, kapılar açılır. Ancak öte yandan mitsva yapmak isteyene göklerden muazzam bir destek gelir! Hayatına yepyeni bir enerji dolar ve mutluluk verir. Mitsva yapana sadece kapı açılmakla kalınmaz, elinden tutulur ve her adımında hatta yapmaması için yardımcı olunur.

Artık teşuva mitsvasına ithafen yazılan, "Aksine konu sana çok yakındır - ağzında ve kalbindedir - yapman için" pasuğunu daha temelden anlayabiliriz. İnsanın yıllardır alışageldiği alışkanlıklarını bir anda bırakması kolay bir iş değil. Eğer insana kalmış bir iş olsaydı, teşuva yapmak çok daha zor bir hal alırdı. Ama Tanrı bizimle! Tanrı teşuva yapmak isteyen kişiyle! Tanrı ona yaklaşmak isteyen herkesle beraber, elini tutar, ona yardımcı olur ve hayatına mutluluk getirir.

Or Ahayim Akadoş (Rabi Hayim ben Atar)'un "Ki Tetse LaMilhama - Sen savaşa çıkacağın zaman" pasuğunu da şimdiye kadar açıkladığımız şekilde açıklar: "Sen yetser ara ile savaşa çık, Ben seni savaşından kurtaracağım."

Pasukta da dediğimiz gibi, teşuva bize ağzımızın ucunda, kalbimizde. Tanrı da bizi sevgi dolu kollarını açmış O'na koşmamızı bekliyor, yapmamız için.