Bu Hafta İçin Saatler              

   4 Eylül

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2010

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:26

7:36

-----

Yeruşalayim

6:18

7:27

Tel Aviv

6:41

7:39

25 Elul

Tel Aviv

6:33

7:29

İstanbul

7:20

8:00

5770

İstanbul

7:09

7:49

NİTSAVİM-VAYELEH

Hatırlatmalar:

 

ü  9-10 Eylül Perşembe-Cuma: Roş Aşana

ü  12 Eylül Pazar: Tsom Gedalya

ü  18 Eylül Şabat: Yom Akipurim

 

 

Peraşa Özeti (Devarim 29:9-30:20 / 30:1-30)

[www.chabad.org]

 

Nitsavim perasaşında Yahudi inancının bazı en temel esasları yer alır:

Yisrael'in birliği: "Sizler - hepiniz - Tanrı'nın önünde hazır duruyorsunuz: Kabile başkanlarınız, yaşlılarınız, memurlarınız - Yisrael'in tüm erkekleri; çocuklarınız, eşleriniz, kampınızdaki Ger (Yahudi olmuş kişi); oduncundan su çekenine kadar" (Devarim 29:9).

Gelecekteki kurtuluş: Moşe, Yisrael'in Tanrı'nın emirlerini terk etmesi durumunda tecrübe edeceği sürgün ve perişanlık hakkında uyarıda bulunur, ama ardından en sonunda, "Tanrınıza geri döneceksiniz ... Eğer kovulmuşların gökyüzünün ucundaysa [bile], Tanrı seni oradan toplayacak ... ve Atalarınızın miras aldığı Ülke'ye getirecek" (Devarim 30:4).

Tora uygulaması: "Bugün sana emrettiğim emir, senin için ne ulaşılmazdır ne de uzaktır. Gökyüzünde değildir ... Denizin öbür kıyısında değildir ... Aksine sana çok yakındır; onu yerine getirmen için, ağzında ve kalbindedir" (Devarim 30:11).

Seçim özgürlüğü: "Önüne hayat ve iyiliği, ölüm ve kötülüğü koydum; böylece sana bugün Tanrı'yı sevmeni, O'nun yolundan yürümeni ve emirlerine uymanı emrediyorum ... Yaşam ve ölümü koydum önüne - berahayı ve laneti. Yaşamı seçmelisin!" (Devarim 30:19).

Vayeleh ("gitti") peraşası, Moşe'nin dünyevi yaşamının son günlerini anlatır. "Bugün yüz yirmi yaşındayım" der halka, "artık çıkıp gelemeyeceğim". Liderliği Yeoşua'ya devreder ve daha sonradan güvenli bir şekilde Aron Aberit'te saklamaları için Leviler'e vereceği Tora rulolarını yazar (ya da yazmayı tamamlar).

"Akel - Tüm halkı toplama" mitsvasına yer verilir: Her yedi yılda bir, Şemita döngüsünün ilk yılındaki Sukot'ta, tüm Yisrael bütün halkı - erkek, kadın ve çocuklar - Yeruşalayim'deki Bet-Amikdaş'ta toplanmalı ve kral orada halka Tora'yı okumalıdır.

DEVAR TORA

["Kol Hakollel" / Rabi Pinhas Avruh - www.torah.org]

 

Kazanılmış Hak

 

Bu haftaki peraşa atalarımız Avraam, Yitshak ve Yaakov ile çöldeki nesil ve sonraki bütün nesiller arasındaki anlaşmanın yenilenmesiyle başlar. Moşe, Kenaan topraklarında oturan ulusların çürümüş felsefesini ve hayat tarzını benimsememeleri için onları bir kez daha uyarır: "Belki aranızda diğer milletlerin tanrılarına hizmet etmek için Tanrınız'dan uzaklaşan bir erkek veya bir kadın, bir aile veya bir kabile vardır" (Devarim 29:17). Moşe daha sonra böyle bir günah işlenmesi durumunda halkın sürgüne çıkacağını ve ülkenin ıssız kalacağını vurgular.

Raşi hemen bir soru sorar: "Bir erkek veya kadın, bir aile veya bir kabile" günah işledi diye tüm halkın sürgüne çıkması reva mıdır? Çoğunluk, nasıl olur da azınlığın günahları nedeniyle cezalandırılabilir? Raşi bu soruya, peraşanın devamındaki bir pasukla cevap verir: "Gizli şeyler Tanrınız içindir, ama açık olanlar sonsuza kadar bu Tora'nın bütün sözlerini uygulamak üzere bizim ve çocuklarımız içindir" (Devarim 29:28). İnsanlar elbette başkalarının en derinlerdeki fikirleri ve gizli günahları için sorumlu tutulamaz; ama belirgin ve alenen işlenen suçlar karşısında toplumsal sorumluluk söz konusudur. Bunların olmaması için önlemler alınmalı, olduğu takdirde suçlular cezalandırılmalı ve olumsuzluğun normalleşmesi ve halk içinde kök salmasının önüne geçilmelidir. Eğer bunu yapmazsa, bu suç toplumsal bir hal alır ve herkesin bunda sorumluluğu vardır. Bu bölümde "Kol Yisrael Arevim Ze Baze - Tüm Yisrael Birbirine Kefildir" prensibi bir temele oturtulmaktadır. Bu prensip doğrultusunda her Yahudi, bir diğerinin mitsva uygulamasını teşvik etme ve kuvvetlendirme yükümlülüğüne sahip olduğu gibi, başkalarının mitsvaları ihlal etmesinin önüne geçmekle de yükümlüdür.

1838-1933 yılları arasında yaşamış olan, Yahudi kanunu, felsefesi ve ahlak kuralları konusundaki temel eserlerin yazarı ve kutsal özellikleri ile ünlü Radin'li Rabi Yisrael Meir A-Koen Kagan, veya yaygın olarak bilinen sıfatıyla Hafets Hayim, bu prensibin en çok kanuni bir gerektirmeyi vurgulamak için kullanıldığına işaret eder. Bu gerektirmeye göre bir Yahudi, bir mitsvayı yerine getirmekle yükümlü bir başka Yahudi adına bir mitsva yaparak onun da yükümlülüğünü yerine getirebilir. Örneğin, Şabat günü Kiduş söylemek herkesin yükümlülüğüdür. Ancak tüm Yisrael birbirine kefil olduğundan, Kiduş'u bir kişi söyleyip diğerlerinin yükümlülüğünü yerine getirmeye niyetlenir, diğerleri de aynı niyetle onu dinlerlerse, yükümlülükleri yerine getirilmiş olur. Benzer şekilde Şofar çalacak olan tokea, halk adına berahayı söyleyip, onlar da dinleyerek amen dedikleri takdirde, bu berahayı kendileri söylemiş gibidir.

Buna karşılık, eğer bir akranın mitsva uygulamasında eksiklikler varsa, yapabileceği mitsvaları yapmıyor veya yapmaması gereken davranışlarda bulunuyorsa ve eğer bizim hatırlatmamız veya teşvikimiz bu konuda bir değişikliğe yol açabilecekken biz bu yönde bir adım atmıyorsak, o zaman, kaybedilen o mitsva fırsatlarında bizim de sorumluluğumuz vardır!

Hafets Hayim hepimizin bir şekilde özdeşleşebileceği bir misal verir. Bir adamın yatırıma uygun anaparası vardır ve bunu yeni bir iş kuracak olan bir dostuna verir. Yatırımcı, işin nasıl gittiğini kontrol ettiği zaman arkadaşının itibarı düşük bir şirketle iş yaptığını ve hatta işi, başlamadan kaybetmek üzere olduğunu keşfeder. Hiç şüphe yoktur ki, bu "sessiz ortak", yatırımını kurtarmak ve işin başarılı olması için büyük bir çaba harcayacak ve bundan böyle sessiz kalmayacaktır. Aynı şekilde bizler de, diğer kardeşlerimizin manevi alandaki başarısı söz konusu olduğunda bir yatırım duygusunu taşımalıyız.

Hafets Hayim bizi kötü işlerden koruyacak eylemler ve çalışmalar yapmamız için teşvik etmektedir. Ama en önemlisi, bizler zaman, para ve şahsi faaliyet yatırımlarımızı, etkin bir şekilde Yahudi eğitim kuruluşlarına ve sinagoglara yatırmalıyız, çünkü mitsva uygulamamız ve manevi deneyimlerimiz onlar sayesinde gelişip güçlenecektir.

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in bakış açısıyla verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Her sabah dua ettiğim sinagogda tefila başladıktan on dakika sonra gelmeyi adet edinmiş bir dindaş var. Onu zamanında gelmesi için ikna etmek isterim, ama nasıl başlayacağımdan emin değilim. Yapılacak en doğru şey nedir?

 

MİŞNE TORA

[Rambam'ın Sözlü Tora'nın tüm konularını kapsayan devasa kanun kodeksi Mişne Tora'nın çok kısa bir özeti. Hazırlayan: Rabi Dr. Azriel Rosenfeld]

Önemli Not: Bu yazı dizisinin amacı Tora'nın tüm kanuni konuları hakkında okuyucuya bir fikir vermekten ibarettir. Okuyucu, pratik Alaha konusunda burada yazılacak - hem de çok kısa bir özet olan - kanunları bir temel olarak kullanamayacağını bilmelidir. Alaha konusundaki pratik uygulamalar için uzman bir Haham'a danışmak gerekir.

 

Yedinci Kitap: ZERAİM / TOHUMLAR

H. Avoda - İbadet (Devam)

 

46. Temidin Umusafin - Günlük ve İlave Korbanlar

Toplum adına her gün Ola-korbanı (tamamen yakılan korban) olarak, biri sabah, diğeri öğleden sonra olmak üzere iki kuzu getirilmesi emredilmiştir (Bamidbar 28:3 v.d.). Koenler, Mizbeah'ın üzerindeki ateşi sürekli canlı tutmakla yükümlüdür. Bu ateşi söndürmek yasaktır (Vayikra 6:6). Bunun yanı sıra her gün sunaktaki küllerden bir kısmı kaldırmak gerekir (Vayikra 6:3).

Her sabah ve her öğleden sonra, Bet-Amikdaş'ın içindeki altın mizbeahta Koenler tarafından bir tütsü işlemi yapılmalıdır (Şemot 30:7-8). Aynı şekilde Koenler her gün Menora'yı da yakmalıdır (Şemot 27:20-21). Koen Gadol bunun yanında her sabah ve her öğleden sonra, unla yapılan bir Minha-korbanı sunmakla yükümlüdür (Vayikra 6:13-15).

Şabat gününde, ek korban olarak (Musaf-korbanı) iki kuzu daha Ola-korbanı olarak getirilir (Bamidbar 28:9-10). Şulhan'ın üzerine her Şabat günü, bir kepçe tütsü ile birlikte Lehem Apanim adı verilen on iki özel ekmek yerleştirilir (Vayikra 24:5-9). Şabat günleri Koen grupları görev değişimi yapar ve Şulhan'ın üstünden alınan ekmekler görevi biten Koenler arasında bölüştürülür. Şulhan'ın üzerindeki tütsü de sunağın üzerinde yakılır. Ekmekler Bet-Amikdaş'ta yenmelidir. Roş Hodeş (ay başlangıcı) için Musaf-korbanı olarak iki boğa, bir koç ve yedi kuzu Ola-korbanı şeklinde getirilir. Bunun yanında Hatat-korbanı olarak bir de teke getirilir (Bamidbar 28:11 v.d.).

MODERN ÇAĞ Ve TORA

["Şabat BeŞabato" - www.zomet.org.il]

 

"Bugün Burada Bizimle Olmayanlar" (Devarim 29:14)

 

Ana karnındaki bir cenin yeryüzünde bizimle yaşayan biri olarak mı yoksa en çok, ilerde yaşaması olası bir varlık olarak mı kabul edilir? Esasında kişi bunun ne fark edeceğini merak edebilir. Öyle ya, böyle küçük bir yaşta nasılsa cenini minyandan sayacak değiliz. Ancak fark şuradadır: Modern bilim bir ceninin hücrelerini önemli şekillerde nasıl kullanacağını öğrenmiş durumdadır. Bu tür hücreler farklı rollere göre sınıflandırılmış nitelikte olmadığından herhangi bir amaca hizmet edebilmektedirler. Örneğin, körelmiş hücrelerden kaynaklanan birçok hastalık çok taze bir ceninden alınmış kök hücreler kullanarak tedavi edilebilmektedir, çünkü bunlar bedenin içinde ihtiyaca göre yeni bir görev almak üzere kendilerini gereken şekle sokabilme özelliğine sahiptir.

Bir günlük bir ceninin alaha yönünden konumu nedir? Henüz 40 gün dolmadığı için, alahasal bakışla bir cinayet durumu söz konusu değildir. Ama acaba bir günlük bir cenini tahrip etmek, onu oluşturan spermanın boşa gitmesi yasağına aykırı mıdır? Anlaşıldığı kadarıyla hayır; çünkü bu yasak sadece spermanın boşa harcanması yönündedir, ama burada döllenmiş bir yumurta söz konusudur. Bunun yanında, söz konusu ceninin, başka bir yarar için tahrip edilmesi büyük tıbbi yararları beraberinde getirecektir.

Bazı insanlar, herhangi bir bilimsel yeniliğin, Tora'nın büyüye karşı olan yasağıyla bağlantılı ve dolayısıyla yasak olduğu görüşündedir. Büyü yasağı ile ilgili olarak Sefer Hahinuh'ta "Tanrı, doğayı bütün yaratılışın bir parçası olarak, dünyanın iyiliği için uygun bir şekilde eylemleri yerine getirmek üzere yarattı. Buna karşı gelmek, Tanrı'nın koyduğu düzene başkaldırmak anlamına gelir" denmektedir. Bilimsel uygulamalar da bir anlamda doğaya müdahale anlamına gelmekte değil midir? Öyle görünse de ikisi arasında fark vardır. Örneğin kök hücre yeni bir şey değildir. Bilim onun özelliklerini keşfetmeden önce de vardı; tek mesele henüz keşfedilmemiş olmasıydı. Dünyada herhangi bir madde yaratıcı amaçlarla şekli değiştirilerek ya da başka türlü bir şekilde kullanılabildiğine göre, bunda da büyü ile ilgili bir şey yoktur. Zira "doğal bir şekilde yerine getirilen herhangi bir şey büyücülük değildir" (Meiri).

Kök hücre kullanımını yasaklamak için olası bir başka sebep de Tora'nın yasakladığı bazı karışımlarla olan benzerliği olabilir. Bu yasaklar yaratılıştan beri var olmamış yeni türlerin yaratılışını yasaklar. Belki aynısını kök hücreler için de söyleyebiliriz? Ancak, bir şeyi, sırf Tora'nın bir yasağının ardında yattığını "farz ettiğimiz" mantığa benzediği için yasaklamak hiç de basit bir şey değildir. Kök hücre kullanımı, doğrudan Tora'nın yasak karışımlarından biri olmadığı ve o yasak doğrultusunda bir uygulama olmadığı açıktır. Bunun yanında, Talmud kapandıktan sonraki dönemde yaşayan bizlerin, bir şeyi, sırf Tora tarafından yasaklanmış bir şeye benzediği için yasaklama yetkimiz yoktur. Dahası her ne kadar herhangi bir mitsvada bir kişi daha üst düzeyli ve klatı bir uygulamayı benimsediğinde bu övgüye değer kabul edilirse de, bu konularda durum farklıdır, çünkü böyle bir tavır, yeni tedavilerden doğacak olumlu sonuçları engellemiş olabilir. Sonuç olarak, öyle görünüyor ki kök hücre kullanımı, her ne kadar daha derin incelemeyi ve bazı koşulları gerektirse de, Tora'nın yasaklarına doğrudan aykırı değildir.

Kaynak: Prof. Avraham Steinberg, "Tehumin", cilt 23, s. 241-255.

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Rabi Nisim Behar / El Gid Para El Pratikante]

Şofara Dair Bazı Kurallar

1. Şofar ayakta çalınmalı, berahası da ayakta söylenmelidir. Ancak oturarak çalınmışsa da Hova'dan çıkılabilir.

2. Musaf'tan önceki 30 Şofar sesine "[Dinlenirken] Oturulan Tekiot", Musaf'ta çalınanlara ise "Ayakta Durulan Tekiot" adı verilir. Oturulan Tekiot sırasında, Tokea ayakta çalar, cemaat oturur. Fakat Ayakta Durulan Tekiot sırasında cemaat ayakta dinlemelidir.

3. Tokea, Şofar'ı çalmadan önce şu sözleri söylemelidir: "Cemaatin ister oturarak, isterse de ayakta dinleyeceği Tekiot'u çalarken, onları Hova'dan çıkarmak için tüm düşüncemi yoğunlaştırıyorum".

4. Berahayı söylerken, Tokea ŞofarTalit ile örter, fakat elinde tutmaya devam eder.

5. Şofar sağ elle tutulur ve çalmadan önce şu beraha söylenir: "Baruh Ata AD... E-loenu Meleh Aolam, Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Lişmoa Kol Şofar - Bizleri emirleriyle kutsayan ve bizlere Şofar sesini dinlemeyi emreden Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin". Şofar berahasından sonra da Şeeheyanu berahası söylenir (Şeeheyanu berahası sadece ilk gün söylenir. Roş Aşana'nın ilk günü Şabat'a rastlamış ve dolayısıyla Şofar sadece Pazar günü çalınacaksa, o zaman Şeeheyanu berahası da sadece ikinci gün, yani Pazar günü söylenir). Berahaları Tokea söyler ve tüm cemaat bu berahayla Hova'dan çıkar.

6. Değişik sinagoglarda Şofar çalan bir Tokea, her bir sinagogda Şofar ve Şeeheyanu berahalarını söyler. Böylece berahaları duymamış kişileri Hova'dan çıkarır.

7. Herhangi bir sebep yüzünden sinagoga gelemeyen bir kişinin evine onun için Şofar çalmak üzere Tokea gelmişse, Şofar'ı dinleyen kişi ayakta durmalıdır.

8. Tokea Şofar çalarken cemaat öksürmemeli, esnememeli ve konuşmamalıdır. Çünkü Tekiot baştan sona kadar eksiksiz dinlenmelidir.

9. Tekiot'u dinleyen Kavana (niyet) tutmuş bile olsa, Tokea onu Hova'dan çıkarmayı özellikle düşünmediği takdirde veya tersi durumda dinleyen Hova'dan çıkmaz. Yükümlülüğün yerine gelmesi için hem çalanın hem de dinleyenin Kavana tutması gerekir. Bir Tokea tüm sinagogu Hova'dan çıkarma konusunda Kavana tutmuşsa, Şofar dinlemeye gelmiş ama bu sırada dışarıda olan biri yine de Hova'dan çıkar.

10. Kadınlar Şofar dinlemekten muaftır. Fakat günümüzde kadınlar sinagogda Şofar dinlemeyi adet edindiklerinden, onlar için bu bir yükümlülük gibi olmuştur. Bir kadın sinagoga gelememişse, Tokea onun evine gelip berahasız olarak Şofar çalabilir.

11. Tokea,berahalarla Tekiot arasında Tefila konusunda bile olsa konuşmuşsa, dönüp berahaları tekrar söylemelidir. Fakat Tekiot'la ilgili konuşmuşsa, berahaları tekrar söylemesine gerek yoktur.

12. Şofar çalma zamanı gündüz vaktidir - güneşin doğuşundan batışına kadar çalınabilir. Fakat Şofar gün ağarırken çalınırsa, yine de Hova'dan çıkılır.

13. Roş Aşana Şabat'a rastlarsa Şofar çalınmaz, Şofar'a dokunulamaz ve bir yerden bir yere götürülemez.

14. Şofar'ı dinlemeden önce yemek yemek yasaktır. Fakat çok güçsüz bir kişi Şofar çalınana kadar bekleyemeyecekse, Şahrit duasından sonra Kiduş söyleyip, hamur işi bir şeyler yiyerek, ardından bir çay ya da kahve içebilir.

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Her şeyden önce o kişinin geç kalmasına neden olan kişisel nedenler olup olmadığını düşünün. Eğer bunun sadece ciddiyet eksikliğinden kaynaklandığı ortaya çıkarsa, ona bir kral veya bir başbakana verilen bir randevuya geç kalıp kalmayacağını sormayı deneyin.

Sürekli geç geldiği için sinagogdaki hahamın serzenişine uğrayan bir kişinin öyküsü anlatılır. Adamın cevabı şöyledir: "Önemli olan gelmiş olmam. On dakikanın ne önemi var?"

Haham adamın tavrını değiştirmek için yaşadığı uzun sıkıntılardan sonra, bir sabah adamın tefilaya zamanında gelmesine şaşırır. Değişikliğin nedenini sorduğunda, adamdan çarpıcı bir açıklama gelir.

Bir önceki gün, sahip olduğu fabrikada yangın çıkmıştır. Hemen itfaiye teşkilatını çağırdığı zaman arabaların yolda olduklarını öğrenir. Endişe içinde itfaiyenin gelişini beklerken, fabrikanın değişik bölümlerinin peş peşe yandığını görür. İtfaiyeciler on dakika geç kalınca her şey bitmiştir. Neden daha önce gelmediklerini baş itfaiyeciye sorunca, o tanıdık nakaratı duymaktan şok olur: "Önemli olan gelmiş olmamız. On dakikanın ne önemi var?"

Haftanın Sözü

["Shabbat Shalom Weekly" - Rabi Kalman Packouz]

Eğer bir hedefiniz yoksa, ona ulaşamazsınız.