* * * M A F T İ R İ M * * *
Dr. Yaakov Rasier 'in organizasyonu olan ve Üstad Hazan Yaakov Kohen yönetiminde seçkin hazanların iştiraki ile Bat - Yam Sedorot Hatsmauth No 23 Mahazike - Tora sinagogunda, saat 20.00 de düzenlenecek, yakın tarihin ilk ve tek MAFTİRİM ŞÖLENİ'ni kaçırmamak için 24 Elul 5767 ( 06 / 09 / 07 Perşembe ) tarihini unutmayınız .
Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız |
||||||
Bu Hafta İçin Saatler |
1 Eylül |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
2007 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
6:30 |
7:41 |
----- |
Yeruşalayim |
6:21 |
7:31 |
Tel Aviv |
6:45 |
7:43 |
18 Elul |
Tel Aviv |
6:36 |
7:34 |
İstanbul |
7:25 |
8:05 |
5767 |
İstanbul |
7:14 |
7:54 |
K İ T A V O |
||||||
Hatırlatmalar: · 13-14 Eylül Perşembe-Cuma: Roş Aşana · 16 Eylül Pazar: Taanit - Tsom Gedalya |
||||||
Bu HP Sara Kayra bat Bulisa'nın aziz hatırasına ithaf edilmiştir.
|
Peraşa Özetİ (Devarim 26:1 - 29:8)
[www.ohr.org.il]
Bene-Yisrael Erets-Yisrael'de yaşadıkları zaman, yılın ilk meyveleri Bet-Amikdaş'a götürülecek ve tarihi tüm çağlar boyunca Tanrı'nın yönettiğini ifade eden bir törenle Koen'e verilecektir. Bunu konu eden parça, Pesah Agadası'nın merkezi bölümlerinden birini de oluşturur. Yedi yıllık Şemita[1]döngüsünün dördüncü ve yedinci yıllarında, Pesah'ın son gününde, kişi bir deklarasyonla, Maaser'leri[2] gereken şekilde ve uygun kişilere dağıttığını ilan etmelidir. Bu mitsva ile, Moşe Rabenu, Tanrı'nın kendisine Bene-Yisrael'e iletmek üzere öğrettiği emirleri tamamlar.
Moşe halkı Tanrı'nın yolunda yürümeleri konusunda uyarır; çünkü onlar Tanrı'nın özel olarak belirlediği bir halktır. Bene-Yisrael Yarden Nehri'ni geçtikten sonra Tora'ya bağlılık konusunda yeni bir toplu söz vereceklerdir. Büyük kayalar dikilip, üzerlerine Tora, dünyanın yetmiş temel dilinde yazılacak ve bu kayalar ince bir koruyucu madde ile kaplanacaktır. Kabilelerin yarısı Gerizim Dağı'nda, diğer yarısı da Eval Dağı'nda duracak, Leviler ise iki dağ arasındaki vadide yerlerini alacaklardır. Leviler orada 12 tane cümle söyleyecek, halk da bunların içindeki beraha ve lanetlere "Amen" diye cevap vereceklerdir.
Moşe daha sonra Bene-Yisrael'e, Tora'ya uygun yaşadıkları takdirde halka bahşedilecek olan berahaları detaylar. Bunlar hem fiziksel hem de manevi niteliktedir. Ancak Bene-Yisrael Tora'yı yerine getirmezlerse, insanın tüylerini ürperten bir yıkım senaryosu devreye girecek ve halk bunun sonucunda sürgüne giderek, diğer ulusların arasında azınlık olarak yaşamaya mahkûm olacaklardır.
DEVAR TORA
[Rabi Berel Wein - www.torah.org]
Hayatta Kalacağız
Her sene, bu haftaki peraşada tanımlanan Yahudi tarihinden daha çok etkileniyor ve ürküyorum. Ramban, Moşe'nin kehanetlerinin doğruluk, görüş açıklığı ve hayata bakış açısından ne kadar mucizevî ve ürpertici olduklarını yaklaşık sekiz yüz yıl önce belirtmişti. Burada gördüğümüz Yahudiliğin geleceği ürkütücü olduğu kadar, cesaret kırıcıdır. Kim bu peraşada anlatılan bir düşmanlığa, zulme ve soykırıma dayanabilir?
Benim alaycı bir profesörüm bana bir gün Yahudi tarihinin "kitaplar ve kan" anlamına geldiğini söylemişti. Bu tanımlama, olayı çok basite indirgemektir, ancak bir gerçek payı da içermektedir. On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda, Batı ve Doğu Avrupa'da mitsvaların ve inancın bazı Yahudiler'ce terk edilmesine neden olan büyük bir unsur, genel toplumun Yahudilere beslediği düşmanlık ve zulümdü. Diğer bir deyişle, birçok Yahudi, Avrupa Yahudileri'nin kaderi olan ezici fakirlik ve yerel halkların Yahudiler'e karşı şiddet politikalarının yükünü artık kaldıramıyordu veya kaldırmak istemiyordu.
Yahudiler, Tora'nın kehanette bulunduğu kaderlerinden kaçmayı umut ederek, Yahudilikleri'nden vazgeçtiler. Bütün bu olayın arkasındaki hiciv, soykırım sırasında, Almanların Yahudi düşmanlığının dine dayalı değil, ırkçılığa ve soya dayalı olmasındaydı. Böylece din değiştirmiş olan Yahudiler bile, kendilerini Auschwitz'teki demiryolu platformunda bulmuşlardı.Bu haftanın peraşasında yer alan sert ve ağır kehanetler onların da peşini bırakmamıştı.
Ancak bu peraşayı dikkatlice okuyunca, gelecek hakkında daha umutlu ve neşeli bir bakış açısı edinebiliriz. Tora Yahudiler'in, belki birer şahıs olarak değil, ama bir millet olarak hayatta kalacaklarını garantilemektedir. Yahudiler, yenilmez ve sonsuza dek sürecek bir millettir. Sonuç olarak, Tanrı onları yüzüstü bırakmayacaktır; çünkü onlar da inanç ve uygulama açısından, O'na değer vermek için geri dönecekler, teşuva yapacaklardır.
Bizi Tişa Beav'ın ağır havasından, Yamim Noraim'in ve Sukot'un yüceliğine götüren yedi huzur ve teselli aftarasının hepsi, Tanrı'nın Yisrael'e yönelik merhametini ve ona getireceği kurtuluşu tekrar tekrar hatırlatır. Tanrı Yahudiler'in manevî veya fiziksel olarak ortadan yok olmalarına izin vermez. Peygamber Yeşayau'nun sözleriyle, "Bir kadın çocuğunu unutur mu? Aynı şekilde, ben de sizi yüzüstü bırakmam!"
Moşe'den Malahi'ye kadar bütün peygamberler, Tanrı ile Yisrael arasında sevgi dolu bir uzlaşma olacağı kehanetinde bulunurlar. Bekleyiş uzun ve sinir bozucu olabilir, ama sonuç kesindir. Ki Tavo peraşasındaki ağır sözlerin mesajı, sadece açıkça belirttiği korkunç kehanetlerde değil, aynı zamanda ima ettiği gelecek kurtuluşu da içerir. Rabi Akiva'nın sözlerini hatırlayalım. Kendisi başka büyük Hahamlar'la Bet-Amikdaş'ın yıkıntıları yanında dolaşırken güler ve "Eğer berbat ve korkunç kehanetler bu denli ayrıntılarına kadar kati bir şekilde gerçekleştiyse, o zaman huzur ve kurtuluş konusundaki kehanetlerin de en küçük ayrıntılarına kadar gerçekleşeceğinden emin olabilirim" der. Yisrael'in bu köklü inancı, Yahudiler'i uzun ve karanlık sürgün boyunca ayakta tutmuştur. Aynı şekilde bugün de, tanık olduğumuz birçok zor ve kederli olaylar karşısında bizi dimdik ayakta tutacak olan da budur.
DEVAR TORA
[Rabi Şimon Feigenbaum - www.tfdixie.com]
Olmuş Bil
Bu haftaki peraşa bir çiftçinin, Bikurim, yani ilk meyvelerini her yıl Yeruşalayim'deki Bet-Amikdaş'a getirmesini konu eden bir emirle başlar.
Yukarıdaki sözlerden, bikurim mitsvasının, Yahudilerin Erets-Yisrael'e girmesiyle hemen başladığı sanılabilir. Ancak Yahudi kanunu, bu mitsva hakkında Tora'nın "...Ülke'ye geldiğinizde ve onu miras alıp içinde yerleştiğinizde" demesinden yola çıkarak, bu mitsvanın ancak Ülke'nin fethedilip, kabileler arasında paylaşıldıktan ve herkesin toprağa yerleşimi tamamlandıktan sonra yürürlüğe girdiğini söyler. Yeoşua kitabı, Erets-Yisrael'e girişin ardından bu sürecin tamamlanmasının toplam on dört yıl sürdüğünü anlatır. Öyleyse pasuk neden, sanki bu mitsva Ülke'ye girer girmez geçerlilik kazanacakmış gibi "Ülke'ye geldiğinizde" demektedir? Sadece "Ülke'yi miras alıp içinde yerleştiğinizde" denmesi yeterli olmaz mıydı?
19. yüzyılda yaşamış Tora otoritesi Malbim, her zaman için Yahudilerin, bir mitsvayı ve onun tüm detaylarını, o mitsvayı uygulama vakti henüz gelmeden öğrendiklerini hatırlatır. Bu her mitsva için geçerli olduğu gibi Bikurim için de geçerlidir. Burada da halk bu mitsvayı on dört yıl boyunca uygulayamayacak olsa da, onunla ilgili tüm detaylar hakkında uzmanlaşmıştı. Bu nedenle Tanrı, pasuktaki ifade yoluyla, sanki halk bu mitsvayı o on dört yıl boyunca uygulamış gibi değerlendireceğini ima etmektedir.
Buradan çok önemli bir ders çıkarabiliriz; bir mitsvayı bilfiil yapamıyor olsak bile, o mitsvayla ilgili eğitime önem veriyorsak, Tanrı bizi bu mitsvayı bilfiil uygulamışız gibi değerlendirecektir.
DEVAR TORA
[Rabi Normal Shcloss - www.tfdixie.com]
Karanlıkta Bir Işık
Peraşanın içinde yer alan sert ikazlar ve lanetler kısmında şu pasuğu okumaktayız: "Kör birinin karanlıkta el yordamıyla hareket etmesi gibi, sen de öğle vaktinde el yordamıyla hareket edeceksin" (Devarim 28:29).
Talmud'da (Megila 24b) Rabi Yosi, bu pasuğu her zaman zor bulduğunu belirtir: "Kör bir insan için gündüz veya gece olması ne fark eder? Her iki durumda da göremez ki! Öyleyse pasuk neden "karanlıkta" deme ihtiyacı duymuş?" Cevabı da şöyle verir: "Bir gün gecenin karanlığında yürürken, elinde bir meşale ile yürüyen kör bir adama rastladım. Ona şunu sordum: ‘Oğlum, neden bir meşale taşıyorsun?' Kör adam şöyle cevap verdi: ‘[Belki meşalenin benim görmeme bir katkısı yok. Ama yine de] Meşaleyi taşıdığım müddetçe, insanlar benim geldiğimi görebilirler ve takılıp düşmemem için bana yardıma gelebilirler'".
Kelm'li Rabi Yisrael Stam şöyle der: "Kör bir adamın hiçbir yardımı olmadan yürüyebildiği zamanlar vardır. Örneğin, eğer yolu biliyorsa, o yol düz ve açıksa, kolayca yürüyebilir. Oysa daha önce hiç geçmediği zor bir yolda çok hızlı gitmeye kalkarsa, mutlaka takılıp yere düşecektir. Aynı şekilde, Yahudi tarihinde, insanların izleyeceği yolun açık olduğu zamanlar olmuştu. İnancımız güçlüydü ve huzur dolu bir dönemdi. İnancımızı korumak çok zor değildi. Ancak sürgünün bilinmeyen yollarında ilerlerken, önümüzde birçok tuzağın bulunduğu günümüzde durum aynı değildir."
Ancak bize yön verecek yardımcı bir el vardır. Kör adam, onu görenlerin yardım etmesi ve ona zor yollarda yön vermesi için nasıl elinde bir meşale tutuyorsa, etrafımızı saran her şeyden körleşmiş olan bizler de, yolumuzu aydınlatması için meşalemizi yukarı kaldırmalıyız. Yukarda tuttuğumuz bu meşaleler, Tora öğrenim yerleri ve Talmide Hahamim, yani Hahamlar'dır. Bu şekilde, iyi göremediğimiz zaman, bizim ilerlememiz için onlar orada olacaklardır.
Şu anda, Elul ayının ortasındayız, yani Roş Aşana ve Yom Kipur'a kısa bir süre kalmış bulunuyor. Bizi saran karanlık nedeniyle umutsuzluğa kapılmayalım. Onun yerine, aramızda mevcut olan bu meşaleleri güçlendirelim. Tora kuruluşlarımızın desteği bizim ışığı görmemize yardımcı olacaktır.
DEVAR TORA
[Rabi Şemuel Weiss - www.tfdixie.com]
Yani Ben de mi Neşeli Olmalıyım?
Peraşamızdaki sert ikazlar içinde listelenen lanetler son derece ağırdır. Bu bölüm içinde tüm bunların neden gerçekleşeceği de açıklamaktadır: "Aşem'e neşeyle hizmet etmediğiniz için." Bu sözleri dikkatle değerlendirelim: Dua sırasında belli başlı hareketler yapmak, Tora öğrenmek, mitsvaları yerine getirmek ve dua etmek yeterli değildir. Bütün bu eylemler mutluluk, neşe ve pozitif enerji ile dolu olmalıdır.
Biraz bekleyin: Yani dediğiniz şu: Hem bütün bunları yapmam gerekiyor hem de bunlardan neşe duymam gerekiyor öyle mi? Evet, çok basit ve temel bir neden yüzünden bu neşe ve sevgiyi hissetmek gerekir. Bir insan herhangi bir hareketi yaptığında neşeliyse, bu, o hareketin kendisine bir yarar sağladığını gördüğünün işaretidir. Benzer şekilde bir mitsva yapıldığında neşeli olunduğu takdirde, kişi bu mitsvanın Tanrı'nın değil kendi yararına olduğunu kavramış demektir. Yaptığımız tüm mitsvaların her yönüyle "kendimiz için" bir "irat kaydı" olduğunu kavramak, yeni mitsvalar yapma isteğimizi de arttırır ve onları yaparkenki tavrımızı değiştirir.
Ancak yine de, bu pasuk hakkında on dokuzuncu yüzyılın ortalarında yaşamış meşhur Hasidik otoritelerden olan Kotzk Rabisi şöyle der: Pasuktaki ifade şu şekilde de anlaşılabilir: "Neşeyle, Tanrı'ya hizmet etmediğiniz için". Başka bir deyişle, "Tanrı'ya hizmet etmediğiniz ve bundan neşe duyduğunuz için!" Ne yazık ki tarihin birçok aşamasında, Yahudiler içinde Tanrı'ya sırt çevirmeyi bir ideal olarak görüp bunu bir gurur ve neşe kaynağı olarak addedecek kadar hatalı bir tutum sergilemiş kişiler olmuştur. İşte Tora tüm bu lanetlerin böyle bir tutumun karşılığında hak edilenler olduğunu belirtmektedir.
Bir keresinde, eşimle birlikte, çok açık ve bilinen bir mitsvayı ihlal eden iki Yahudi'ye rastlamıştık. Daha sonra eşime, bunlardan bir tanesinin çok geçmeden teşuva yapacağını ve iyiye doğru yöneleceğini söyledim. Eşim şaşkın bir bakışla, "Hangisi?" diye sordu. "Onu mitsvayı ihlal ederken gördüğüm zaman utanan adam" diye cevap verdim. O kişinin yüzü kızarmıştı, yere bakıyordu ve yaptığından açıkça rahatsız olmuştu. Diğer adam ise hareketlerinden hoşnuttu, hatta çok mutluydu. Böyle birinin teşuva yapması olanaksız değil bile, bu tavır devam ettikçe son derece düşüktür.
Talmud şöyle der: "Bir kişi bir günah işleyip tekrarladığı zaman, sanki o hareket serbestmiş gibi düşünmeye başlar". Bu bilinen bir gerçektir. Bir kişi günah olduğunu bildiği bir şeyi bir kez yaptığında kendisini rahatsız hisseder. Ama bir daha tekrarladığında bu rahatsızlık ve suçluluk duygusu gittikçe azalır. Artık bu onun için "normal ve kabul edilir" bir harekettir. Büyük Musra ustası Rabi Yisrael Salanter ise şunu ekler: "İnsan aynı günahı üçüncü kere tekrarladıktan sonra, artık bu hareketi ‘kaçınılmaz bir gereklilik' olarak görmeye başlar!"
Roş Aşana'ya yaklaştığımız bu günlerde, mitsvalara olan duyarlılığımızı ve kutsiyete olan bağlılığımızı arttırırken, Yahudiliğimiz'de mutluluğu keşfetmeye çalışalım. Ama eğer tökezler ve o noktaya ulaşamazsak, en azından kusurlarımızı kabul edelim ve onlardan hiçbir zaman hoşnut olmayalım.
Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR
[www.pirchei.com]
Amotsi Berahası
Ekmek yemeden önce Amotsi berahası söylemek gerekir. Bu, tek kırıntı için bile doğrudur. Eğer yiyeceğimiz ekmek 18gr.dan az ise, sadece bu berahanın söylenmesi yeterlidir [yine de birçok kişi, Netilat Yadayim şeklinde ellerini yıkar, ama beraha söylemez]. Eğer yenecek ekmek miktarı 18 gr.dan fazlaysa eller Netilat Yadayim şeklinde yıkanır, beraha söylenmez, ardından da Amotsi berahasıyla birlikte ekmek yenir. Ama eğer yenecek ekmek miktarı 56 gr.a ulaşıyorsa, Netilat Yadayim için de beraha söylenir, sonra Amotsi yapılıp ekmek yenir.
Amotsi berahası ekmek yiyebilmemiz için topraktan buğday yetişmesini sağlayan Tanrı'ya övgü içerir. Beraha, normal şartlarda ekmekten yemek üzere bir parça koparılmadan önce söylenir. Beraha sırasında ekmeği iki elle tutma âdeti vardır; zira iki eldeki on parmak, Aşre Yoşeve parçasındaki, Tanrı'nın tüm geçimi sağladığını belirten "Ene Hol Eleha Yesaberu Veata Noten Laem Et Ohlam Beito - Herkesin gözü Sana doğru özlemle bakar ve Sen onlara yiyeceklerini vaktinde verirsin" (Teilim 145:15) pasuğundaki on sözcüğe denk gelir. Amotsi berahasının kendisinde de on kelime vardır. Ekmek yenmeden önce tuza da batırılır; bu da bize Bet-Amikdaş döneminde korbanlar için kullanılan tuzu anımsatır. Bet-Amikdaş'ın yokluğunda masamız [yani masadaki adabımız, yediğimiz yiyeceğin uygunluğu, konuştuğumuz Divre Tora] korbanların yerini aldığı için, beraha sonrasında ilk ekmek lokması, yenmeden önce tuza batırılır.
KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ
[Sefer Maase Avot]
Teşuva
· Teşuva, tsedakadan büyüktür, çünkü tsedakada insanın cebinden bir şeyler çıkar, ama teşuvada hiçbir şey çıkmaz. Tanrı'nın Yisrael'den istediği tek şey Teşuva yapmalarıdır.
· Teşuva yapan bir kişi, sanki Yeruşalayim'e gidip Bet-Amikdaş'ı inşa etmiş ve Tora'daki tüm korbanları gerçekleştirmiş gibi kabul edilir (Midraş - Vayikra Raba 7).
· Roş Aşana'da Şofar çalmak bir mesaj içerir: Ey uyuyanlar, uykunuzdan uyanın! Ey uyuşuklar, uyuşukluğunuzdan silkinin! Davranışlarınızı dikkatle gözden geçirin, teşuva yapın ve Yaratıcınız'ı hatırlayın! Ey siz, geçici ve boş şeyler nedeniyle yıllarını anlamsız, hiçbir işe yaramayan, hiçbir kurtuluş getirmeyen saçmalıklar için harcayanlar! Kendinize bir iyilik yapın, yolunuzu düzeltin ve her biriniz kendi yanlış tutturduğu yoldan vazgeçsin, kötü düşüncelerini bir kenara atsın."
YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ
[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]
Birkat Koanim Kuralları
1. Koenler halkı mübarek kılarken, hiçbir tarafa bakmamak gerekir. Gözler yere bakmalıdır. Tıpkı Amida'nın Kavana ile söylenmesi gibi, halkın aynı şekilde Koenler'in berahalarını Kavana ile dinlemeleri gerekir.
2. Koenler halkı mübarek kılarken konuşanlar ve dikkatle dinlemeyenler mübarek kılınmamakla kalmazlar, büyük de bir günah işlerler.
3. Sinagogda Koen varsa ve Hazan Koen ise, Hazan olan Koen, beraha söylemez. Kendisi susar, Birkat Koanim'deki kelimeleri yanında olan cemaatten [Koen olmayan] bir kişi söyler ve Sim Şalom'da Hazan Behazara'ya devam eder. Fakat başka bir Koen yoksa, Hazan Koen ise ve yanılmayacağından eminse, Behazara'da kendisi Birkat Koanim yapabilir. Hazan-Koen şu şekilde hareket eder: Ulha Nae Leodot bittikten sonra Ehal Akodeş'e gider ve cemaatı mübarek kılar. Fakat halk zaten onun arkasındaysa, yüzünü halka döner ve halkı yerinden mübarek kılar. Cemaatten biri de Birkat Koanim kelimelerini söyler.
4. Tefila sırasında cemaatte hiç Koen yoksa, Hazan Barehenu Baberaha duasını okur ve her berahadan sonra cemaat "Ken Yei Ratson" cevabını verir.
5. Yedi günlük matemde olan bir Avel Koen, Birkat Koanim söylemez. Hazan Retse'ye gelince sinagogdan dışarı çıkar.
HaftanIn Sözü
[M. R. Koen - "Bir Hayalperestin Seyahati"]
Kendimizi tanımaktan korkarsak, kendimize saygılı olmayı başaramayız.
Haftanın Peraşası'nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin, ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur. |
Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır. Lütfen Geniza'ya getiriniz. |
ASE LEHA RAV : KENDİNE RAV SEÇ
ELİYAU KOEN: RAV MAHAZİKE-TORA
YAMİM NORAİM - YOM KİPUR
C _ Kipur günü ibadeti :
İsminden de anlaşıldığı üzere, Kipur gününün özelliği, Tanrı 'nın, bizlerin bazı şartları yerine getirmemizden sonra, sene içindeki günahlarımızı affettiği gün olmasıdır. Bu affın sağlanması için, şahısların ne yapmaları gerektiğini, ayrıca Bet - Amikdaş zamanında, bütün milletin temsilcisi olarak Kohen Gadol 'un, özel elbiseler giyerek Tanrı 'ya çeşitli korban'larla nasıl ibadet edeceğini, Tora Vayikra Kitabı'nın 16.cı pereğinde, teferruatla yazar. (Bkz. Tora'nın Türkçe'ye açıklamalarla çevirisi - Moşe Farsi)
Bu ibadetin esas konusu, Kohen Gadol 'un yaptığı [günahların itirafı] " Viduy " dur. Bu viduy 'u önce (a) kendi ve ailesi adına, sonra da (b) bütün Kohen 'ler adına, ve nihayet (c) bütün millet adına yapardı. Her viduy 'u Tanrı 'ya sunduğu özel bir Korban üstüne yapardı. Bütün millet adına yaptığı viduy 'u ise, çölde bulunan " Azazel " e yollamak üzere, bir teke üstüne yapar ve görevli kişiye götürmek üzere teslim ederdi.
Günahlarımızdan ötürü düşmanlar tarafından yıkılıp yakılan Bet - Amikdaş 'tan 2000 seneye yakın bir zaman geçmesine rağmen, henüz yenisi inşa edilmediğinden, günümüzde bu kutsal tören / ibadet yerine getirilememektedir. Ancak Rabilerimiz Tanrı'ya, Peygamber Oşea 'nın ifadesi gibi " Unşalema parim sefatenu " (14/3) " Sana, ağzımızla ifade ettiğimizi [viduy 'umuzu] hakiki korban'lar gibi kabul et " diyerek, milletçe bu ibadeti yerine getirmeye çalışırız.
Şoyleki : Kipur günü zarfında yaptığımız bütün tefila 'ların sonunda " Selihot " söylenir. (Bkz. Evvelki yazılarımızdan "Elul ayının özellikleri" başlıklı yazı) Orada da yazdığımız gibi, Selihot 'un gayesi sene içinde, istiyerek veya istemiyerek, işlediğimiz hatalara pişmanlık duymak, onları itiraf etmek ve tekrarlamamak için Tanrı 'ya söz vermektir. Viduy 'la birlikte Tanrının 13 merhamet niteliklerini de ( şeloş esre midot arahamim) dile getirir ve O 'ndan af dileriz.
Rabi 'lerimize göre, işlediğimiz hataları teker teker Tanrı 'ya itiraf ederek saydığımızda da, kendisinin bunları evvelden bilmesine rağmen, şu anda bizim onları kabullenirken, utancımızın büyüklüğünü ifade ederiz. Diğer taraftan " bunu yaptım, şunu yaptım " derken, bu kötü hareketler, kalbimizde derin izler birakır, gelecekte onları tekrar etmek istediğimizde bu izlerin direnci ile karşılaşırız.
Viduy, Tanrı katında da büyük izler bırakır. Agada 'ya göre, Ulu Tanrı viduy'u söylediğimizde gökteki meleklerine şöyle seslenir. - Gelin, milletimin dürüstlüğünü ve sadakatını görün ! Kendilerine türlü sıkıntılar ve cefalar çektirmeme rağmen, hala bana bağlı kalarak, kendilerinin kötü (raşa) olduklarını, Benimse tsadik olduğumu herkese ilân ettiklerini, duyun !
[1] Şemita: Altı yılı takip eden yedinci yıl. Bu yıl içinde toprak çalıştırmak yasaktır. Yaklaşan 5768 yılı bir Şemita yılıdır.
[2] Maaser: Ürünün onda biri. Maaser, değişik zamanlarda değişik şekillerde ya kullanılır ya da bazı şartlar altında tüketilirdi.