Yazdır

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

7 Temmuz

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

7:13

8:30

-----

Yeruşalayim

7:12

8:30

Tel Aviv

7:29

8:33

21 Tamuz

Tel Aviv

7:27

8:33

İstanbul

8:27

9:07

5767

İstanbul

8:23

9:03

P İ N E H A S

 Hatırlatmalar:

·         16 Temmuz Pazartesi: Roş Hodeş Av

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özetİ (Bamidbar 25:10 - 30:1)

[www.ohr.org.il]

 

Tanrı Moşe'den, Pinehas'a Tanrı'nın "barış antlaşması"na hak kazandığını bildirmesini ister. Pinehas bu ödülü, geçtiğimiz hafta peraşanın sonunda okuduğumuz yürekli hareketi - Şimon kabilesi prenslerinden Zimri ile Midyanlı prenses Kozbi'yi öldürmesi - sonucunda hak etmiştir. Tanrı Moşe'ye, Bene-Yisrael'in, kendilerini günaha yönlendirip birçok kayıp vermelerine yol açan Midyanlılar'a sürekli düşman gözüyle bakmasını emreder.

Moşe ve Koen Gadol Elazar'a, Bene-Yisrael'i saymaları söylenir. Tora, her kabiledeki aile isimlerini listeler. Askerlik yapmaya uygun olan erkeklerin toplam nüfusu 601.730'dur. Tanrı daha sonra Moşe'ye, Erets-Yisrael'in Bene-Yisrael arasında nasıl paylaştırılacağına dair bilgileri iletir. Sonra Levi kabilesinin aileleri isimleriyle listelenir.

Ölüp arkasında sadece beş kız evlat bırakan Tselofhad adlı bir kişinin bu kızları bir şikayetle Moşe'nin önüne gelirler: Erkek kardeşleri olmadığı için, Erets-Yisrael'de babalarının payına düşecek olan toprakların kendilerine verilmesi gerektiğini söylerler. Moşe Tanrı'ya danışır ve davanın haklı olduğu cevabını alır. Bu olayın ardından Tora, miras ile ilgili öncelik sırasını açıklar.

Tanrı Moşe'ye bir dağa çıkıp Bene-Yisrael'in yakında girecek olduğu ülkeyi görmesini söyler. Zira Moşe buraya giremeyecektir. Moşe, ardından Bene-Yisrael'in başına geçecek olan halefinin belirlenmesini ister ve Tanrı, Yeoşua Bin Nun'u seçer. Moşe bunun ardından, Yeoşua'yı, tüm halk önünde kendi halefi olarak ilan eder. Peraşa Bet-Amikdaş'taki özel korbanlarla ilgili kurallarla sona erer.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Kırılgan Barış

 

Pinehas peraşası, Tora'daki, harflerin sıra dışı yazıldığı örneklerden birini içerir. Tanrı, Pinehas'a, tüm nesilleri için geçerli olacak bir "barış antlaşması" verdiğini söyler. Burada yazıldığı şekli ile "Şalom - Barış" sözcüğündeki Vav, "Vav Ketia - Kopuk Vav" olarak adlandırılır; zira harf belirli bir noktasında kopmuş ve iki parçaya ayrılmış şekilde yazılıdır. Normal şartlarda Tora'da bir harfin böyle yazılması, Sefer-Tora'yı geçersiz kılar ve düzeltilmesi gerekir. Ancak burada, Vav harfinin bu şekilde yazılması Tora geleneğinin bir parçasıdır ve Sefer-Tora'yı geçersiz hale getirmez.

Bu konuda birçok açıklama yapılıştır ve ben burada yakın zamanda aklıma gelen bir açıklamayı paylaşmak istiyorum: Tora'daki kelimelerin sonsuz anlamları ve derinlikleri olduğunu biliyoruz; bu yüzden, tek bir kelime hatta tek bir harf birçok anlamlar içerebilir. Sözlü Tora'nın temeline ve asırlar boyu büyük otoritelerin yazdıklarına dayanarak, Tora'daki bütün anlamlar geçerli ve eğiticidir. Vav harfinin bölünmesi ile ileri sürmek istediğim kavram çok basittir, ama o kavramın gerçeğin özü olduğuna inanıyorum.

Özellikle, barışın kırılgan olduğunu, neredeyse her zaman onun bir bütün olarak muhafaza edilmesinin zor olduğunu biliyoruz. Bütün insanlık tarihi bu gerçeği taşır. Gerek evde, gerek aile fertleri arasında, gerek komşular arasında, sinagogda, cemaatte ve özellikle milletler arasında gerçek barışın sağlanması ve özellikle de "sürdürülmesi" çok zordur.

Tora, biz barışı sağlarken ve korumaya çalışırken yaşanılan zorlukların farkına varmamızı arzu eder. Barış boş sözler, popülist sloganlarla ya da iyi dilekler ve içten niyetlerle elde edilemez. Büyük bir özveri, başkalarına karşı duyarlılık, sabır, ileriye dönük ve şimdiki tutumun muhtemel sonuçlarını öngören bir bakış açısı, konuşma gücü ve kararlılık gerektirir. Ve barış sağlansa bile, her zaman bir vav ketia olacaktır - yani, kırılgan, bölünmüş ve her zaman kopabilen bir durum teşkil edecektir. Pinehas'ın çok katı bir tutum gibi görünen davranışı, Tanrı'nın ona bahşettiği barış antlaşması ile tam bir tezat içinde görünmektedir. Ancak vav ketia bize şunu öğretir: Bu tipteki katı bir hareket, son derece ender ve sıra dışı durumlar için kabul edilebilir. Ama bu tavır, Yahudi'nin davranışında daimî bir kural değildir ve Tanrı, Pinehas'ı bu konuda ikaz etmektedir. Pinehas'ın şevkle sergilediği katı davranışı sırasında kullandığı özveri ve kendini tehlikeye atma raddesindeki fedakârlık, barış sağlandıktan sonra bu barışın sürdürülmesine yönlendirilmelidir.

 

Aslında son derece küçük ve önemsiz olmalarına rağmen, gereğinden fazla ciddiye alındığı takdirde insanları birbirinden derin yaralarla ayıran, aile ve toplum içindeki barışı kopartıp atan sorunların ailede ve cemaatte barışı nasıl tehdit ettiğini fark etmemiz gerekir. Pinehas, Koen Gadol, yani halkın en üst düzeyli manevi lideri olacaktır. Onun görevi, atası Aaron'a benzemeye çalışarak barışı sevmek ve korumaktır. Eğer her şeyden önce barışı sağlamanın ve korumanın zorluğunu ve kırılganlığını fark etmezse, bu görevi başarı ile yerine getirmesi mümkün olamaz. Mantıklı bir barış arayışı, ancak bunu fark ettiği zaman mümkün olacaktır.

 

DEVAR TORA

[Rabi Avraam Twerski - Living Each Week]

 

1.    Gerçek Gayret: Couchy'li Rabi Moşe sorar: "Pinehas'ın, durumun gerektirdiği şevkli ve sert davranışı geçtiğimiz peraşada anlatılmıştı. Öyleyse Tora, ona verilen ödülü neden hemen orada söylememiş ve bu haftaki peraşayı beklemiştir?" Rabi Moşe bütün gayretli eylemlerin haklı olmayabileceğini söyler. Coşku ve gayret dolu hareketler gibi görünen şey, çoğu örnekte, aslında olgunlaşmamış içgüdüsel hareketler veya başkalarının düşüncelerine ve değerlerine karşı hoşgörüsüzlüğün patlaması olabilir. Bu yüzden gayret dolu bir eylem, o eylemi yapanın davranışı açıkça gözlemlenmeden doğru bir şekilde değerlendirilemez. Bunun için aynı kişinin başka davranışlarına da bakmak gerekir. Eğer o kişinin olayın sonrasındaki davranışı olgun bir insanınkilere uygunsa ve bu davranışları onun normal şartlarda eylemlerinde temkinli olduğunu kanıtlarsa, başkalarının düşüncelerine ve haklarına saygılı davranırsa, o zaman o kişinin hareketinin gerçekten içten ve övülmeye olduğu düşünülebilir. Ama aksine, eğer sonraki davranışı olgunluk ve sorumluluk duygusunu içermiyorsa, o zaman o kişinin hareketinin sadece içgüdüsel veya hoşgörüsüz bir hareket olduğu anlaşılır. Rabi Moşe, Pinehas'ın ödülünün hemen açıklanmayıp biraz beklenmesinin sebebinin bu olduğunu belirtir. Tanrı, Pinehas'ın doğru davrandığını bilmesine rağmen, halkın da Pinehas'ın sonraki davranışlarını görüp, onun aslında makul ve gerçekten Tanrı'ya bağlı olan biri olduğunu görmelerini istemiş ve ödülü de ancak bundan sonra vermiştir.

2.    Başkalarının İhtiyaçlarına Duyarlılık: Raşi'ye göre, Yeoşua'nın "içinde ruh olan bir adam" (Bamidbar 27:18) olarak tanımlanması, işlerini her bir kişinin ruhuna göre sürdürebildiği anlamına gelir. Tanrı'nın, Moşe'nin Erets-Yisrael'e girmesini reddetmesine yapılacak basit bir açıklama şöyle "Moşe kendini kaybederek kayaya vurması yüzünden cezalandırıldı" şeklinde olabilir. Ama bu kadar basit midir? Moşe bu kadar mı zayıftır? Biraz düşünürsek, başka bir açıklama da mümkündür: Moşe'nin isteğinin reddedilmesi bir ceza değildi, sadece artık bir lider olarak görevini yerine getiremeyeceğine dair Tanrısal bir karardı. Kırk sene boyunca Moşe kutsallık konusunda büyümüş ve gelişmiştir; öyle ki, hayatının sonunda Tora ondan "Tanrı'nın adamı" diye söz etmektedir. Ve Midraş onun yarı insan, yarı melek olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmektedir. Moşe üç farklı olayda, peş peşe kırk gün ve kırk gece susuz ve yemeksiz yaşamıştır. İnsan bedeninin fiziksel ihtiyaçları ile arasındaki bağları giderek azalmıştı. Bu durum, Yahudiler'in su istemelerine karşı, Moşe'nin gösterdiği tepki ile doruk noktasına ulaştı. Bu isteğe öfke ile karşılık verdi. Yahudiler daha önce Tanrı'ya inanmadıklarını göstermelerine rağmen, Moşe'in daha önceki tepkisi onları Tanrı'nın önünde savunmak olmuştu. Açlık ve susuzluğun bir insanın inancını yok edecek ve Tanrı'yı suçlayabilecek kadar yıkıcı olduğunu biliyordu. Ancak bu sefer Moşe onları savunmadı, aksine onlara kızdı. Temel bir gereksinim olan su ihtiyaçlarının Tanrı'yı suçlamalarına izin vermesine nasıl cüret edebilirlerdi! Bu aşamada, Tanrı Moşe'ye lideri değiştirme zamanının geldiğini söyledi. Moşe, ancak Yahudilerin gereksinimlerinin, ve evet, dünyevî olanlarının bile, savunucusu olduğu müddetçe lider olabilirdi. Şimdi tüm fiziksel ihtiyaçlarından arınarak keduşa seviyesine geldiğine göre, lider olarak görevi sona ermişti; zira bu yüce haliyle halkın derdini tam olarak anlayamıyordu. Bir liderin cemaati ile olan ilişkilerinde geçerli olan gerçek, daha küçük boyutlarda olsa bile, normal bireyler arasındaki ilişkilerde de geçerlidir. Başkalarının ihtiyaçlarını anlamadığımız bir durumda veya mevkide olabiliriz. Bunun farkına varırsak, onlara karşı tepkilerimiz daha yumuşak olacaktır.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Bir Koen'in Tame Olma Yasağı

 

Mitsva: Bir Koen erkeğin, yedi yakını - babası, annesi, oğlu, kızı, erkek kardeşi, kız kardeşi, karısı - dışında başka kimsenin ölüsüne temas ya da onunla aynı çatı altında bulunma suretiyle tame olması yasaktır (Vayikra 21:1, 3,11).

Ölüme bağlı olan Tuma (saf olmama) ve Taara (manevi saflık) kuralları ayrıntılı ve karmaşıktır. Bu konuların temel etkisi, Mişkan ve daha sonra Bet-Amikdaş'taki korban ve ibadet konularında açık bir şekilde görülürdü. Tame, yani manevi açıdan saflığını yitirmiş bir kişinin, erkek ya da kadın, Bet-Amikdaş'ın kutsal duvarlarından içeri girmesi yasaktı. Benzer şekilde, korbanlardan kendisine düşen payları da yiyemezdi.

Bet-Amikdaş yıkıldığı için, bugün bir Yahudi Tuma ve Taara kurallarını maalesef kısıtlı bir şekilde uygulamaktadır; zira bu kuralların tümüne yakını, Bet-Amikdaş'ı ilgilendirir. Öte yandan, Koenler için durum farklıdır ve onlar bugün bile, ölüden kaynaklanan tuma konusunda dikkati olmakla yükümlüdürler.

Koenler Aaron'un torunlarıdır ve tuma kaynağı olan bir nesne veya kişi ile temas etmekten her zaman kaçınmak için tetikte olmalıdır. Bu durum, bir Koen'in, mezarlık ya da morg gibi yerlere girmeye, hatta bir ölünün bulunduğu herhangi bir binaya girmesini engeller.

Kısacası, Koenler, ölüm veya tumayla hiçbir şekilde ilişkili olmamalıdır.

O kadar ki, bir Koen bir insanı öldürdüğü takdirde, Birkat Koanim'e çıkamaz, yani halkı diğer Koenler'le birlikte mübarek kılması yasaktır. Bu açıda, ilk bakışta, geçen hafta okuduğumuz üzere,, Aaron'un torunu olan Pinehas'ın Zimri ve yanındaki kızı öldürmesini anlamak güçtür. Ancak bu sorunun cevabı vardır: Her ne kadar Aaron'un torunu idiyse de, Pinehas bunu yaptığı sırada bir Koen değildi. Çünkü o nesildeki Koenlik, sadece Aaron'a, oğullarına ve oğullarının "o andan sonra doğacak olan" oğul ve torunlarına ait olacaktı - ama Pinehas, Koenlik kurumu kurulduğu zaman çoktan doğmuş olduğu için Koen değildi ve böylece, bahsedilen davranışta bulunduğunda o bir Levi'ydi. Pinehas, bu peraşada okuduğumuz üzere, tam olarak bu hareketi yaptığından dolayı, Tanrı tarafından ebedi Koenlik payesiyle ödüllendirilmiştir.

Bir Koen'in tuma ile temas edememesinin ve ölümle yakın ilişkide olamamasının sebep nedir? Ve tuma bir Koen'in rolüyle ne bakımdan uyumsuzdur?

Koen'in, kutsallığın kalesi olan Bet-Amikdaş'taki önemli rolü, onun keduşa'ya, yani kutsiyete olan bağlılığının bir göstergesiydi. Yahudilik, kutsiyeti zıtların, yani fiziksel ve manevi şeylerin bir sentezi olarak görür. Koen, maneviyatın fiziksel dünyayı doldurmak için aşağıya doğru aktığı Bet-Amikdaş'ta görevliydi. Bet-Amikdaş, göklerle yeryüzü arasındaki ara birimdir, geçiş ve temas noktasıdır. İşin gerçeği, yaşamın ta kendisi de, beden ile ruhun beraber var olmasıdır. Bu uyum, hayatın bütün kaynağı olan Tanrısallıkla eş anlamlı olan saflığı, taara'yı özetler.

Ama ölüm, bu bağın hazin bir şekilde kopmasıdır. Ruhun bedenden ayrıldığı, ruhsal bir boşluğun bedeni doldurduğu andır. Ruhun yokluğu geriye tamamen fizikî bir varlık bırakır. İşte manevi saflık eksikliği, tuma, o zaman ortaya çıkar.

Şem Mişmuel (Emor 5673) adlı eserin açıkladığı gibi, Koen'in çalışmalarının özü fiziksel ile maneviyi birleştirmek olduğu için, bunun karşıtı olan ölümle temas etmekten kaçınması gerekir. Koen, kendisinin bazı şeyleri birleştirme eğilimine zıt düşen herhangi bir şeyden sakınmalıdır. Bu açıdan, bölünme ve birleşme kavramına zıt olan duyguların sonucunda boşanmış olan bir kadın, bir Koen'in kişisel görevi ile bağdaşmaz. Olasılıkla, Tora'nın, bir Koen'e boşanmış bir kadınla evlenmeyi yasaklamasının temelinde de bu vardır (Vayikra 21:7).

Bet-Amikdaş'ın yıkılışı için yas tutulan Üç Hafta dönemine girerken, geçmişteki o kutsallığı tekrar yakalamayı ümit ediyor ve dua ediyoruz. Günümüzde, bir Koen'in bütün faaliyetlerine kaldığı yerden devam etmesi ve bütün tumanın, temizliğe, yani taaraya dönüşmesi için, Üçüncü Bet-Amikdaş'ın tekrar inşa edilmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Amida'dan Önce Geriye Üç Adım

 

Bir kişi, Amida - ya da [daha ileri bir tarihte eklenmiş olan bir beraha dışında] on sekiz beraha içerdiği için Şemone Esre (18) - duasını okumaya başlamadan hemen önce üç adım geri atmalıdır. Bunun hemen ardından ileriye üç adım atarak Amida'ya başlar. Öne doğru ilerlediği zaman, sanki Kral'a konuşmak için, O'nun karşısına çıkarmış gibi hareket etmelidir. Kişi gerçekten de, Kral'ın karşısında duruyormuş gibi hissetmeye çalışmalıdır.

Kişinin dosdoğru Tanrı'ya konuşması ve Tanrı'nın onun dualarını dikkatle dinlediğine yoğunlaşması çok önemlidir. Bu çok zaman ve çaba gerektiren bir iştir. İnsan bir kere bunu yapmayı öğrendiği zaman, gerçek Tefila'nın ne olduğunu anlamaya başlar.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Teşuva Mitsvası

 

·                Bilgeliğe sormuşlar: "Günahkâr birinin cezası nedir?" Onlara "günahkârları kötülük kovalayacaktır" pasuğuyla cevap vermiş. Peygamberliğe sormuşlar: "Günahkâr birinin cezası nedir?" Onlara "Günahkâr can, ölecektir" pasuğuyla cevap vermiş. Tora'ya sormuşlar "Günahkâr birinin cezası nedir?" Onlara "Korban getirsin ve kefareti ödenmiş olur" demiş. Tanrı'ya sormuşlar "Günahkâr birinin cezası nedir?" diye. Onlara "Teşuva yapsın ve bu onun kefareti olacaktır" demiş.

·                Bu Midraş Tanrı'nın merhametinin ve iyiliğinin her şeyin üstünde olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle Selihot dualarında "Nipela Na Beyad Ad... Ki Rabim Rahamav - Tanrı'nın Eli'ne düşelim; çünkü merhameti boldur" cümlesi söylenir.

·                [Peygamber] Eliyau'nun yeşivasında öğretildi: Gökleri ve yeryüzünü kendime karşı şahit kılıyorum ki Tanrı, oturup insanı bekler. Bir adamın kendi oğlunu, bir kadının kocasını beklemesinden çok daha fazla ve ümitli bir şekilde, Tanrı, insanın teşuva yapmasını bekler.

 

ÜÇ HAFTA İLE İLGİLİ KURALLAR

[El Gid Para El Pratikante / Yalkut Yosef]

 

1.      Şiva Asar Betamuz ile Tişa Beav arasındaki üç hafta süresince evlilik törenleri gerçekleştirilmez, eğlenceler düzenlenmez.

2.      Bu günlerdeki yas teması nedeniyle müzik aletleri ile üretilen müzik dinlenmez. Müzik dinlememekten kaynaklanan kısıtlılık duygusu ve neşe eksikliği, tarihte bu günlerde yaşanan gerçekten son derece trajik olayları hatırlamamızı sağlar. Yine de Tanrı'ya övgüler içeren şarkılar, enstrümansız olarak söylenebilir ve dinlenebilir. Bir Bar-Mitsva, Berit Mila ve benzeri mutlu vesile söz konusuysa, kutsiyet içeren şarkılar, enstrüman eşliğinde bile olsa dinlenebilir.

3.      Yeni bir elbise satın alınmaz ya da o yıl içinde yeni çıkan bir meyve yenmez. Zira bu durumda Şeeheyanu berahası söylenmesi gerekir. Oysa bu beraha "bizleri bugüne eriştirdiği için" Tanrı'ya teşekkür niteliğindedir ve acı olayların yaşandığı bir döneme uygun kaçmamaktadır.

4.      Berit Mila ve Pidyon Aben törenlerinde bu beraha söylenir. Eğer bir meyve yeni çıkmışsa ve Tişa Beav'dan sonra bulunamayacaksa, bu meyve ancak Şabat günü yenebilir ve Şeeheyanu berahası söylenir. Eğer fiyatların yükselmesi söz konusu olacaksa yeni elbiseler alınabilir; ama ancak Tişa Beav'dan sonra giyilebilir.

5.      Hamile bir kadın ya da hasta bir kişinin canı yeni bir meyve çektiğinde bu meyve kendisine verilir ve Şeeheyanu berahasını söyler.

                                    

HaftanIn Sözü

[Breslav'lı Rabi Nahman - Likute Moaran]

 

Herkesin içindeki iyiyi bulun ve onu açığa çıkarın.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.