Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

       23 Haziran

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

7:13

8:31

-----

Yeruşalayim

7:14

8:31

Tel Aviv

7:28

8:34

7 Tamuz

Tel Aviv

7:29

8:34

İstanbul

8:27

9:07

5767

İstanbul

8:27

9:07

H U K A T

 Hatırlatmalar:

·         3 Temmuz Salı: Taanit - Şiva Asar BeTamuz

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özetİ (Bamidbar 19:1 - 22:1)

[www.ohr.org.il]

 

"Para Aduma - Kızıl İnek" ile ilgili kurallar açıklanır. Bu kurallar, bir ölüyle temas etmekten dolayı manevi saflığını kaybetmiş bir kişinin saflaşma süreciyle ilgilidir.

Çöldeki 40 yılın dolmasına az bir süre kala Miryam ölür ve Kadeş'te toprağa verilir. Miryam'ın onuruna halka çöldeki yolculuk boyunca eşlik eden mucizevi su kaynağı da bu şekilde ortadan kalkınca, halk susuzluktan yakınmaya başlar. Aaron ve Moşe halk için dua ederler. Tanrı "Meriva - Tartışma" adlı yerde halkı toplamalarını ve belirli bir taşa konuşmalarını söyler. Bunu yaptıklarında herkese yetecek kadar bol su çıkacaktır. Halkın inanç yetersizliği sebebiyle sabrı sınıra dayanmış olan Moşe, konuşmak yerine taşa vurur. Yaptığı bu hareketle, Tanrı'nın dünya ve doğa üzerindeki hâkimiyetini toplum içinde gösterme görevinde başarısız olur. Tanrı bu sebeple Moşe ve Aaron'a, halkı Erets-Yisrael'e getiremeyeceklerini bildirir.

Bene-Yisrael yolculuklarına devam ederler, ancak Esav'ın soyundan gelen Edom kralı, onlara kendi topraklarından geçiş hakkı tanımadığı için tüm Edom topraklarının çevresinden dolaşmak zorunda kalırlar. Or Dağı'na vardıklarında, Aaron ölür; oğlu Elazar yeni Koen Gadol olarak atanır ve bu görevin gerektirdiği özel kıyafetleri giyer. Aaron herkes tarafından sevilen bir kişiydi; tüm halk onun için 30 gün yas tutar.

Arad kralı Bene-Yisrael'e saldırır ve yenilgiye uğrar. "Yiyecek ve su" konulu yeni bir isyan başlar ve cevap olarak halk zehirli yılanların saldırısına uğrar. Moşe halk için dua eder ve Tanrı'dan, yüksek bir tepeye bir yılan heykeli yerleştirme emri alır. Bu heykele bakan kişi, yılandan gökyüzünü, gökyüzünden de Tanrı'yı hatırlıyor, Teşuva yapıyor ve iyileşiyordu.

Emori kralı Sihon, topraklarından geçme izni isteyen Bene-Yisrael'e saldırır. Sonuçta savaşı kaybeder ve toprakları Bene-Yisrael'in olur. Bu topraklar arasında, Sihon'un önceki savaşlarda Amon'lardan aldığı, Yarden [Ürdün] Nehri'nin doğu kıyısındaki topraklar da vardır. Daha sonra Başan kralı Og'u da yenilgiye uğratıp topraklarını ele geçirirler.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

İdrakın Ötesinde

 

Bu haftaki peraşayı incelerken, içerdiği konunun anlaşılmazlığı kişiyi şaşırtabilir. En ünlü "Hok" - yani mantıklı bir açıklaması olmayan kural - olan "Para Aduma - Kızıl İnek", Moşe'nin su elde edebilmek için kayaya vurduğu olaydaki ne olduğu açıklanmayan hatasına ve ceza olarak Erets-Yisrael'e girmekten men edilmesine kadar, peraşadaki konular içerdikleri gizem nedeniyle biraz rahatsızlık uyandırmaktadır. Neden? Eğer Tora'nın Yahudiler tarafından öğrenilmesi ve incelenmesi gerekiyorsa, o zaman insanın mantığına meydan okuyan bu kuralların ve olayların anlamı ve yeri nedir?

Tora'nın bize çok önemli bir ders öğrettiği açıkça bellidir. Hayatta her şey mantıklı, anlaşılabilir değildir; insanlar her şeyi kavramayı başaramaz. Tora'nın bize öğretmek istediği, onun değer ve davranış sistemlerinin bazen insan idrakinin ötesinde olduğudur.  Bu zor ve sık sık boyun eğdiren değerlendirmeyi kabul etme yeteneği bir iman ve inanç sınavıdır. Tora ve Yahudilik, genellikle bu esas temele dayanır; gerekirse, buna bir çeşit körü körüne iman ve inanç denebilir. Tora'yı anlamak ve öğrenmek bir mitsvadır; bütün Yahudiler için bir zorunluluk teşkil eder. Mantığını anlamamamıza rağmen, Tora kurallarına uymak ve inanmak bundan daha küçük bir mitsva değildir.

Gerçek şudur ki, hayatın kendisi bütün tezahürleri ile, kavrama ve öngörme yeteneğinin çok ötesindedir. Bazen beklenmeyen ve yıkıcı olaylar bizi aniden yakalar. Hayatın ve olayların doğasında, her türlü mantıklı açıklamayı ve kuralı reddeden değişken bir özellik vardır. Aslında hayatın ta kendisi bir Hok'tur - bizi şaşkına çeviren, cevapsız ve açıklamasız bırakan bir çeşit emir ve/veya olaydır. Bu olaylara kişisel ve dar bir çerçeveden bakıldığında, bunlar hazin veya rastlantı sonucu oluşan olaylar olarak görülebilir, ancak hepsi beklenmedik ve mantık dışıdır. Daha geniş bir çerçeveden bakıldığında, soykırım gibi bazı olaylar, Hok'un belki de en üst seviyedeki tarihsel örnekleridir.

Bu haftanın peraşasında anlatılan Moşe'nin cezasının ciddiyetini anlamak da zordur. Bunun gibi, altı milyon masum Yahudi'nin yok edilmesine yol açan nedenleri de anlamak mümkün değildir. Bu tür olaylar cereyan ettiği zaman, hem kişisel, hem de ulusal açıdan şaşkın ve çaresiz kalırız. Tora, iki oğlunun Mişkan'da ölmesi karşısında Aaron'un tepkisinin sessizlik olduğunu belirtir. Sessizlik, Tanrı'nın yöntemlerinin ve tarzının idrakin ötesinde olduklarını ima eder.

Bu olayları sadece kabul edebiliriz, ancak hiçbir zaman kavrayamayız. İşte bu yüzden, peygamber, Yahudiliğin temel ilkesini "Tsadik, inancıyla yaşar" şeklinde özetlemiştir. Hukat sadece inancın peraşasıdır. Bu peraşayı kavramak ve takdir etmek bu nedenle çok önemlidir. Başımıza gelen yaşam mucizelerine karşı tek etkili silah inançtır.

 

KISA DİVRE TORA

 

1. Mantığın Üstüne Çıkmak: İbranice "Hukat" sözcüğü, Türkçe'ye girmiş olan "hakketmek" (kazıyarak işlemek) sözcüğüyle aynı kökten gelir. Aradaki ilişki nedir? Yahudi kişi içgüdüsel olarak, Tanrı'nın iradesini yerine getirmeyi arzular. (Zoar'ın öğrettiği gibi, Yahudi kişi Tanrısallıktan ayrılmayı ne arzu eder, ne de buna gücü yeter.) Bu arzu, Yahudiliğin, aklın ötesine geçen ruhundan kaynaklanır ve çoğunlukla, mantık içermeyen Hukim'de (‘Hok'lar) türündeki kanunlarda bir anlam kazanır. Bu nedenle Hukim'in uygulanışı ruhun özünü ortaya çıkarır. Üç tip kanun vardır: Hukim, Mişpatim (sivil kanunlar) ve Edot (Tanrı'ya ve tarihteki bazı olaylara tanıklık etme amaçlı kurallar; örneğin bayramlar). Hukim'in Edot ve Mişpatim'e olan üstünlüğü, hakkedilmiş bir şeyin, yazılı bir şeye olan üstülüğüne benzer. Yazıda mürekkep ve onunla oluşturulan harf şekilleri, üstüne yazılı oldukları maddenin üzerine yapışıktır; ama onunla aynı şey değildir. Hakketmek ise bambaşkadır. Orada, zeminin üzerine kazınmış olan yazı, zemini gizlemez, zeminin ta kendisidir, onun bir parçası olmuştur. Buna benzer şekilde Hukim türü kurallarda Tanrı'nın iradesini ve arzusunu gölgeleyen hiçbir şey yoktur (In the Garden of the Torah - Lubaviçer Rebbe, Rabi Menahem Mendel Schneerson zts"l).

2. Kızıl İnek ve Tora: Tora, Kızıl İnek ile ilgili kuralları "Tora'nın hükmü budur" sözleriyle açar. Bu ifade, Tora'nın başlıca hükmünün (Hok niteliğindeki kuralının) Para Aduma mitsvası olduğunu belirtmektedir. Neden başlıca hüküm olarak Para Aduma seçilmiştir? Çünkü Para Aduma Tora'ya benzer. Para Aduma, ölüye temastan kaynaklanan tumadan arınmayı sağlar. Benzer şekilde Tora da, onu öğrenen ve ona bağlayan kişilerin ruhunu arındırıp, onları saf ve içten insanlar haline getirir (Kol Dodi  Al A-Tora - Rabi David Feinstein).

3. Kusursuzluk Yanılgısı: Tora, Para Aduma mitsvası için kullanılabilecek ineğin kusursuz ve üzerine hiç boyunduruk takılmamış olması gerektiğini belirtir. Talmud, Tora'nın ve mitsvaların otoritesini kabullenmeyi "Tanrı'nın Krallığının Boyunduruğunu Kabul Etmek" deyimiyle tanımlar. Boyunduruk altındaki bir boğa sürücüsünün gösterdiği yoldan sapmaz. Benzetme de buna bağlıdır. Zira aynı şekilde bir Yahudi de, kendini Tora'nın emirleri tarafından boyundurukla "koşulmuş" hissetmelidir. Bu terime dayanarak, Lublin Kâhini olarak bilinen Rabi Yaakov Yitshak Horowitz şu açıklamayı yapar: Pasuk "kusursuz ve boyunduruk takılmamış olmaktan" bahsetmektedir. İkisi birbirine bağlıdır: "Eğer kişi kusursuz olduğunu düşünüyorsa, Tanrı'nın Krallığının Boyunduruğunu kabul etmemiş olmasındandır. Zira kendini Tora'ya bağlı hisseden kişi, bir insanın hiçbir zaman kusursuz olmadığını, daima gelişim gösterebileceğini ve göstermesi gerektiğini bilir. Böyle biri, sürekli olarak karakterini geliştirmeye çalışacaktır ve bu süreç içinde, her zaman benliğinde düzeltilmesi gereken kusurlar bulacaktır. Kişinin kendini mükemmel sayması, Tanrı'nın Egemenliği'ne boyun eğmekle bağdaşmaz (Living Each Week - Rabi Avraam Twerski).

4. Başkalarını Sevmek Fedakârlık Gerektirir: "Ve Koen akşama kadar tame olacaktır". Vorki'li Rabi Yitshak, Kızıl İnek mitsvasının, yani bir Koen'in, manevi açıdan arınma gerekliliği olan bir kişiyi bu işlemden geçirmesinin özünde "akranını kendin gibi sev" mitsvası yattığını belirtir. Onun torunu Vorki'li Rabi Mendel, bunun nedeninin, Para Aduma'nın işlemde kullanılacak olan küllerinin hazırlanmasında görev alan Koen'in, bu hazırlık sırasında tame olmasıdır. Yani Koen, bir başkasının arınması için hazırlık yaptığı sırada tame olmaktadır ve yine de bu, onu söz konusu hazırlığı yapmaktan alıkoymamaktadır. Başkasına yardım etmek için kendinizi feda etmek, dostunuza besleyebileceğiniz en büyük sevgidir. Kişi birini gerçekten sevdiği zaman, onun için yaptığı bütün fedakârlıklardan zevk alır (Growth Through Torah - Rabi Zelig Pliskin).

5. Aramızdaki Büyük Kişileri Takdir Etmek: Miryam, Moşe'nin ve Aaron'un kızkardeşi ve büyük bir kadın peygamber olmasının yanı sıra, babası Amram'ı, bir süre için ayrıldığı karısı Yoheved'e geri dönmesi için ikna eden kişiydi. (Paro bütün Yahudi erkek bebeklerinin Nil Nehri'ne atılmasına karar verdiği zaman, birçok koca, çocuk yapmanın artık anlamsız olduğu düşüncesiyle eşinden ayrılmıştı.) Miryam bunu yapmasaydı, Moşe doğmayacaktı. Miryam'ın yüceliği, çöl yolculuğu boyunca Bene-Yisrael'e eşlik eden mucizevî bir kuyu ile kendini belli etmiştir. Kardeşi Aaron da, başka özelliklerinin ve başarılarının yanı sıra, münakaşaları sona erdirmeyi ve barışı sağlamayı kendine görev edinmişti. Yahudiler Aaron'un ve Miryam'ın yüceliklerini, onlar ölene kadar tam olarak fark etmemişlerdi. Ne yazık ki bu, her nesilde görülen bir sorundur. Aramızdaki yüce insanları büyük şahsiyetleri takdir etmeyi bilmek önemli bir meziyettir (Lilmod Ulelamed - Rabi Mordehay Katz).

6. Kontrol Kaybı: Rambam, Moşe'nin cezalandırılmasına sebep olan ve onu Erets-Yisrael'e girmekten mahrum bırakan günahın, sükûnetini kaybetmesi ve Bene-Yisrael'e "asiler" diye hitap etmesi olduğunu belirtir. Moşe bu sözcüğü Tora'da daha önce de kullanmıştı, ancak bunu kızgınlıkla değil, belli bir uyarı olarak sarf etmişti. Dolayısıyla bu bize önemli bir ders verir. Birçok durumda ağzımızdan çıkan sözcüklerin kendilerinden çok, hangi ton ve ne tip bir tavırla söylendikleri önemlidir. Moşe'nin örneğinde yanlış olan, kullanılan kelimeler değil, onların kızgınlıkla söylenmiş olmasıydı. Açıkçası, Moşe davranış düzeyinde diğerlerinden daha üstün sayılırdı. Yine de bu olaydan, kişinin sükûnetini kaybetmesinin ciddiyetini anlıyoruz ve bu kural hepimiz için geçerlidir. Öfke normal kişisel bir tepkidir ve hiç iyi bir şey olmamasına rağmen başlı başına bir günah sayılmaz. Öfkeyi hareketlerle ifade etmek ise bambaşka bir hikâyedir. Burada Tora bazı belirgin sınırlar çizer. (Örneğin, Tora intikam ve kini yasaklar.) Rambam bu olayda bize öfkenin, insanı özdenetimden yoksun bırakan bir hiddete dönüşmesine izin vermememiz gerektiğini öğretmektedir. (Living Each Week - Rabi Avraam Twerski).

7. Aaron'un İç Giysileri: "Ve Moşe Aaron'un giysilerini çıkardı ve onları Elazar'a giydirdi." Bu pasuğu farklı şekillerde açıklamak mümkündür; ama ilk bakışta çıkan sonuç, Moşe'nin, Aaron'dan çıkardığı her parçayı, hemen Elazar'a giydirdiği şeklindedir. Hahamlarımız bunun mucizevîliğine dikkati çekerler. Normal olarak, Elazar'ın önce iç giysileri giyebilmesi için, Aaron'un bütün giysilerini çıkarması gerekirdi. Ancak Aaron dış giysilerini çıkarınca, Elazar hemen onları giymiş ve bunlar onun iç giysileri olmuştur. Aaron'un iç giysileri ise, Elazar'ın dış giysileri haline gelmiştir. Eğer böyle olduysa, bu çok bariz bir mucizedir. Ancak böyle olmadıysa bile, burada Hahamlarımız'ın sözleri önemli bir ders içerir: Aaron'un iç giysileri, onun iç dünyasını, kişiliğini ve özünü simgeler. Aaron tüm bu kişiliğini kendi evinde çocuklarına yansıtmış ve onların bir parçası haline getirmiştir - öyle ki, bu onların herkes tarafından görünen dış giysisi gibi aşikâr bir hal almıştır. Bu mesaj, çocuk eğitimi konusunda önemli bir derstir. Çocuklar istisnasız olarak, evlerinde gördükleri gerçek değerleri ve görünümü açığa çıkarırlar. Kişi dışardan ne kadar etkileyici bir dindar görünüm sergilerse sergilesin, eğer içinde öyle değilse, çocukları onun dış uygulamalarını değil, içindeki sahteliği göreceklerdir. Bu nedenle insan Yahudilik2i iyice incelemeli, onu öğrenmeli ve ona içten gerçek bir bağla bağlanmalıdır. Çocukları bu bağı gördükleri zaman, bunu kendi hayatlarında dışa yansıtacaklardır (Peninim Al A-Tora - Rabi A.L. Sheinbaum).

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Kadiş

 

Dua içindeki bazı kısımla "Keduşa - Kutsiyet" temasıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu tip kısımlar sadece en az on yetişkin erkeğin oluşturduğu bir ortamda söylenebilir; zira Tanrı'nın Kutsiyeti'ni dile getiren sözlere, kalabalık bir ortam yaraşır. Tanrı'nın İsmi'ni toplum huzurunda kutsal kılmak, Tora'nın en önemli mitsvalarından biridir ve Kadiş duası bu mitsvanın yerine getirilmesindeki yollardan biridir.

Hahamlarımız, Kadiş sırasında "Amen; Yee Şeme Raba..." sözlerini tüm kuvvetiyle yoğunlaşarak söyleyen kişinin, Gökler'de kendisi hakkında verilmiş olabilecek ağır kararları iptal etme gücüne sahip olduğunu öğretirler. Kişi bu odaklanmayı sağlayabilmek için bu sözleri yüksek sesle söylemelidir. Çeşitli cemaatlerde bu cümlenin nereye kadar söyleneceği konusunda farklı uygulamalar vardır; ancak asgari olarak "Lealam Ulalme Almaya" sözlerine kadar söylemek gerekir. İstanbul'daki yaygın gelenek bunu bir sonraki cümlede yer alan "Bealma" sözcüğüne kadar söylemektir. Böylece "Yee Şeme Raba"dan "Bealma"ya kadar toplam 28 sözcük vardır - ki bu "Koah - Güç" kelimesinin sayısal değerine eşittir.

Eğer bir kişi bu cümleyi okurken Hazan "Berih U" derse - ki halk genelde onun ardından "Amen" diye cevap verir - yine de bu kişi "Bealma" ya kadar kesmeden devam eder. Ama Hazan ondan sonraki "Amen"e geldiğinde, bu kişi hâlâ "Bealma"ya ulaşmamışsa, kesip "Amen" diye cevap vermelidir.

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Hassasiyet

 

·                Bir dul ya da yetime karşı sertçe konuşan kişi "hiçbir dul ve yetime eziyet etmeyin" emrini çiğnemekten sorumlu hale gelir. Yetimlere Tora öğreten bir Rav da, disiplini sağlaması gerektiğinde bile, bunu dikkatle, sakin ve merhametli bir şekilde yamaya özen göstermelidir.

·                Bir dul çok zenginse ve bol miktarda malı mülkü varsa bile, aynı kural harfiyen aynı şekilde geçerlidir (Ramban). Hatta bir kralın dulu söz konusuysa bile bir şey değişmez (Rambam). Dul kadının gözyaşı hep akmaya hazırdır ve içi buruktur.

·                Karısına hediye olarak pahalı ve güzel bir kumaş alan bir Rav'la ilgili şu olay anlatılır. Karısı, Rabanit, çok sevinir ve kumaşı dikmesi için terzi bir kadına götürür. Bu yeni giysisini Yamim Noraim'de giymeyi planlamaktadır. Giysi hazır olup Rabanit onu almaya geldiğinde, terzi kadının ağlamaklı olduğunu görür. Sebebini sorduğunda terzi kadın, dul olduğunu, yakında kızının evleneceğini ama ona gelinlik bir giysi alacak tek kuruşu olmadığını söyler. Rabanit'in merhameti uyanır ve giysiyi gelinlik olarak terzi kadına bırakır. Roş Aşana gelir ve Rabanit yeni giysi giymez. Rav, "herhalde Yom Kipur'a saklıyor" diye düşünür, ama Yom Kipur geldiğinde de karısı yeni giysi giymemiştir. Rav bunun sebebini sorduğunda karısı durumu anlatır. Rav şöyle der: "Gerçekten Gemilut Hasadim - iyilikseverlik mitsvasını en iyi şekilde yerine getirmişsin. Ama şunu soracağım: Acaba terzi kadına, senin için diktiği elbisenin işçiliğini ödedin mi?" Yom Kipur'un ertesi günü Rabanit gidip ödemeyi yapar.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

"Barehenu" ve "Bareh Alenu" Kuralları

1.            

97

 

Amida'da Barehenu söyleme zamanı, Pesah'ta Hol Amoed'in ilk gecesinden, Tişri Tekufası'ndan [yani"Tişri Mevsimi / Dönemi"] 60 gün sonrasına kadardır (Bu tarih, 5 veya 6 Aralık'a rastlar). Amida'da Bareh Alenu söyleme zamanı da Tişri Tekufası'ndan 60 gün sonrasından Erev Pesah'a  kadardır.

2.             Yazın yanılıp Bareh Alenu söylenirse, Amida baştan tekrarlanır. Aynı şekilde kışın da Barehenu söylenirse, baştan başlanmalıdır. Yanıldığını Şema Kolenu'dan önce farkeden bir kişi, Ki Ata Şomea Tefilat Kol Pe'den önce, "Ten Tal Umatar Livraha" cümlesini söyler ve Şema Kolenu berahasını bitirir. Eğer yanıldığını Amida'yı bitirirken fark ederse ve henüz geriye adım atıp, Ose Şalom söylemediyse Bareh Alenu'ya döner. Fakat Amida'yı bitirip geriye üç adım attıysa, Amida'ya en baştan başlamalıdır [ama Amida'yı tekrar söylemek istemiyorsa Hazan'ın söylediği Behazara ile Hova'dan çıkabilir].

3.             Erets-Yisrael'de Bareh Alenu 7 Heşvan'da söylenmeye başlanır. Erets-Yisrael'in dışında olan bir Yisraelli, bulunduğu ülkedekiler gibi hareket eder. Başka bir ülkede oturup da Erets-Yisrael'de olan bir kişi, Erets-Yisrael'dekiler gibi davranır. Ancak bu durum sadece Yisraelli kişi 7 Heşvan'dan önce Erets-Yisrael'den çıktıysa geçerlidir. Fakat 7 Heşvan'dan sonra çıkmış ve Bareh Alenu söylemeye başlamışsa, Erets-Yisrael dışındakiler hala Barehenu söylemelerine rağmen, kendisi Bareh Alenu söylemeye devam eder.

                                    

HaftanIn Sözü

[Mezeritcher Rebbe]

 

İnsanların yaptığı iyi işler, Tanrı tarafından Gan Eden'de ağaç ekmek üzere tohum olarak kullanılır. Böylece her birimiz kendi cennetimizi yaratırız.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.