Haftanın Peraşası BülteniKorah, Midraş'a göre Moşe'nin eskiden beri karşıtı olan Datan ile Aviram'la birlikte, Moşe'nin liderliğine ve Aaron'un Koenlik sıfatına meydan okuyan bir isyan başlatır...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

3 Tamuz

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5772

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

7:13

8:30

-----

Yeruşalayim

7:14

8:31

Tel Aviv

7:29

8:33

 23Haziran

Tel Aviv

7:29

8:33

İstanbul

8:27

9:07

2012

İstanbul

8:27

9:07

K O R A H

 Hatırlatmalar:

ü  20-21 Haziran Çarşamba-Perşembe: Roş Hodeş Tamuz

 

 

Bu HP .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Bamidbar 16:1-18:32)

[www.chabad.org]

 

Korah, Midraş'a göre Moşe'nin eskiden beri karşıtı olan Datan ile Aviram'la birlikte, Moşe'nin liderliğine ve Aaron'un Koenlik sıfatına meydan okuyan bir isyan başlatır. İsyancıların arasında, halkın ileri gelenlerinden, Koenlik müessesesine layık olduklarını ispatlamak için kutsal Ketoret (tütsü) sunmaya kalkan 250 kişi de vardır. Sonuçta toprak açılıp asileri yutar ve bir ateş ketoret sunumlarını yakıp tüketir.

Bunu takip eden salgın hastalık, Aaron'un Ketoret işlemini gerçekleştirmesiyle sona erer. Aaron'un asası, mucizevi şekilde tomurcuklanır ve Tanrı'nın onu Koen Gadol olarak atayışının bir kanıtı olarak badem üretir.

Tanrı, Koenler'e, her tahıl ürününden, şaraptan ve yağdan "Teruma" adlı bir bölümün, davar ve sığırın ilk doğanlarının ve diğer bazı armağanların verilmesini emreder.

KAPIDA BİR MEZUZA

[Rabi Yitshak M. Kagan / tannentorah.com]

 

Bu haftaki peraşa Levi kabilesinden Korah'ın nasıl isyankâr bir şekilde Moşe'nin liderliğine ve Aaron'un Koenliğine meydan okuduğunu anlatır. Midraş (Bamidbar Raba; Tanhuma) Korah'ın Moşe ile birçok soruda yüzleştiğini anlatır. Bu sorulardan bir tanesi Mezuza ile ilgilidir. Tora kanununa göre, her evin sağ kapı pervazında Şema Yisrael'in ilk iki paragrafını içeren minik bir parşömen tomarı olan Mezuza bulunmalıdır. Korah Moşe'ye şunu sorar: "Tora tomarlarıyla dolu bir evde Mezuza gerekli midir?" Moşe cevabında evde bulunan nesnelerin bir şeyi değiştirmediğini ve her kapı pervazında çakılı bir Mezuza olmasının gerekli olduğunu söyler.

Moşe'nin Korah'a verdiği cevapta mantık nedir? Bir Mezuza ne de olsa Tora'nın sadece iki bölümünü içerir. Gerçekten de bütün Tora'nın tomarlarıyla dolu bir evde neden bir Mezuza gerekli olsun? Peki ya kişi çok süslü bir kabın içinde rafta duran bir Mezuza'ya sahipse? Neden bu yeterli değildir? Kapı pervazında bir Mezuza'nın çakılı olmasının anlamı nedir?

Bunun cevabı da şöyledir: Bir evin rafları Tora tomarları veya başka kutsal kitaplarla dolu olsa da, bu durum orada oturanların Tora'ya dair tutumlarını kesinleştirmez. Tanrı'nın varlığının faal bir şekilde farkındalığını simgeleyen ise kapıdaki Mezuza'dır (Rambam, İlhot Mezuza sonu; Tur, Yore Dea 286).

Mezuza kişinin evine girdiği ve evinden çıktığı yer olan kapıya yerleştirilir. Simgesel olarak, kişi Tanrı'nın öğretilerini gittiği her yere birlikte götürür. Bizim Toramız bir kitap rafıyla, bir çalışma mekânıyla veya entelektüel bir alıştırmayla kısıtlı değildir. Bu kişinin hayatında her zaman bir unsurdur ve bütün eylemleri, Mezuza'da yazılmış olduğu gibi, "Tanrımız ‘Bir'dir" (Devarim 6:3) idrakiyle yönetilir. 

Bir zamanlar, öğrenmiş ve ustalaşmış olduğu bütün Tora ile Hahamının karşısında övünen biri varmış. Haham ona şöyle cevap vermiş: "Sen sadece kendi öğrendiğin Tora'dan söz ediyorsun. Peki ya Tora sana ne öğretti? ‘Ne kadar Tora bilgisi elde ettim' diye sormaktansa, ‘Tora beni ne kadar çalıştırdı, eğitti ve düzeltti?' diye sor."

DEVAR TORA

 [Rabi Label Lam]

[Haftanın Peraşası 5761 - Korah]

Komşunun Tavuğu

 

Kıskançlık, tutku ve gurur, insanı dünyadan çıkarır (Pirke Avot)

Pirke Avot'taki bu prensibe verilecek açıklamalardan biri, kıskançlık, tutku ve gurur düşkünlüğünün, hayat boyunca - hatta son ana kadar - insanın yakasını bırakmayacak bozukluklar olduğu şeklindedir. Bunlar, bizleri bilinçaltından motive eden itici güçlerdir. Şüpheli ölüm vakalarını araştıran memur, araştırmalarını tamamlayıp "ölüm sebebi" hanesini doldurduğu zaman, yazdığı, büyük ihtimalle bu üç güçten biri - hatta belki hepsi birdendir. "Kıskançlık", başkalarının başarılarını gözlemlediğimizde hissettiğimiz duygusal meydan okumadır. "Tutku", kendi iştah ve dürtülerimize karşı verdiğimiz iç savaşımdır. "Gurur" ise, içimizdeki üst güçlerle, (Tanrı da dâhil olmak üzere) tüm evren arasında gelişen kesin otorite konusundaki mücadeledir.

Gelin "Korah vakası"ndaki ölüm sebebini incelemeye alalım. Bu, inanılmaz derecede akıllı, zengin, ünlü ve güçlü şahsiyetin, bu konumundan, bir anda ve böylesi bir hızla düşüşünün sebebi nedir?

Kıskançlık sosyal bir hastalıktır. "Kendim" ile "başkaları" ve "gerçek ihtiyaçlarım" ve "ne olursa olsun istediklerim" arasındaki çizgilerin belirginliklerini kaybetmelerinden kaynaklanır. Görünürde zararsız, ancak gerçekte ölümcül olan bir kıskançlık dönemi, daima dıştaki bir uyarıcıdan kaynaklanır. Örneğin bir kişi bir şey satın alır; o şey bizde henüz yoktur ve bir anda kendimizi bir şeylerden mahrum bırakılmış hissederiz. Komşum mutfağını restore edene kadar, kendi evimdeki yemek pişirme ortamının bu denli küçük ve eyvahlar ötesi durumda olduğunu nedense fark etmemiştim!

Belirli bir eşyanın az bulunduğu özellikle ümitsiz durumlarda, kıskanç kişi bu kez diğerinin sahip olduğu eşyaya sabotaj uygulayacak duruma bile gelebilir. Zira o eşyanın komşusundaki varlığı, kendisini kötü hissetmesi ya da görmesi konusundaki sebebin ta kendisidir. Bunun dışında, kıskançlık duymamızı sağlayacak şeyler, sadece ve sadece bizim başarı menzilimizin içinde olan şeylerdir. Örneğin aynı yılda aynı okulun aynı sınıfından mezun olduğunuz bir başkası bir şekilde sizden çok daha başarılı bir konuma geldiyse...

Kral Şelomo'nun önüne gelen iki kadını ele alalım. İki kadından birinin bebeği ölmüş, diğerininkini çalmıştır ve sonunda olay Kral Şelomo'nun yargısına bırakılmıştır. Kral bebeği ikiye bölüp yarısını birine diğer yarısını ötekine vermeyi teklif edince, çocuğu çalan kadın "olur" cevabı vermiş, gerçek anne ise çocuğun ölmesindense, diğer kadına verilmesine razı olacağını bildirmişti. Kral da gerçek anneyi bu şekilde tespit etmiş olmuştu. Kral, kıskançlık duygusunun bu olay sırasında oldukça kuvvetli bir şekilde işbaşında olduğunu fark etmişti. Hırsız kadın, bir başka annenin hala çocuğa sahip olmasından rahatsız olmuştu. Asıl istediği çocuğa sahip olmak değil, diğer kadını çocuğundan yoksun bırakmaktı.

Korah, Moşe ve Aaron'un liderlik konumunu kendi inisyatifleriyle gasp ettikleri görüşündeydi. Kendisini de en az onlar kadar değerli sayıyor ve Aaron'un yerine Koen Gadol olmayı istiyordu. Öne sürdüğü argümanlar arasında "tüm halk kutsal; lidere ihtiyacımız yok" vardı; ancak kendisi, buna ters düşercesine lider olmak istiyordu. Sefer Tora tomarlarıyla dolu olan bir odaya Mezuza takmaya gerek var mı? Her tarafı mavi olan dört köşeli bir giysiye de mavi sicim içeren Tsitsit bağlamak gerekli mi? Gerçekten liderlik konumuna ihtiyacımız var mı? Tüm bu soruları soruyordu; ama amacı cevap almak değildi. "Biz" diyordu; ama söylemek istediği "ben"di.

Bir Şabat gecesi, iki küçük oğluma, cevapladıkları birkaç zor soruya ödül olarak birer uzun şeker vermiştim. Başarılarından ve aldıklar ödüllerden dolayı mutluydular. Biri şekerini zevkle emmeye başladı, diğeri ise sevinçten bir bayrak gibi sallıyordu.

Göz açıp kapayacak kadar kısa bir anda bir "çıtırtı" ve ardından bir ağlama duydum. Ne olduğunu görmemiştim, ama sonradan gördüklerim durumu açıklıyordu. Çocuklardan birinin ağzı oynuyordu. Diğeri ise bir yandan ağlıyor, bir yandan da "yarım" şekerini sallamaya devam ediyordu. "Saldırgan"a, neden kardeşinin şekerini çaldığını sordum. Hiç beklemeden, oldukça akıllıca, ama yanlış bir cevap verdi: "Çalmadım ki! Sadece paylaşıyordum!" Bir baba olarak, kendisine "paylaşma"nın bir kişinin elindekinin bir bölümünü kendi isteğiyle bir başkasına vermesiyle gerçekleştiğini, başkasından bir şeyi isteği dışında aldığı zaman bunun isminin "çalma" olduğunu açıkladım.

Kendine has yöntemiyle, Korah ne Moşe'yi yerinden etme, ne de Tora'nın otoritesini azaltma niyetindeydi. İstediği şey, kendisine ait olması gerektiğine inandığı güç ve etkide pay sahibi olmaktı. Sonuçta, bu denli büyük bir kişi, kıskançlık dalgasıyla denizin - daha doğrusu toprağın - derinliğine çekildi gitti.

Kral Şelomo "Çalıntı su tatlıdır" (Mişle) demektedir. Hepimiz suyun [şekerli anlamda] tatlı olmadığını biliriz. Ancak su bir başkasına aitse - aman dikkat! Tehlikeli düzeyde çekici ve bir şekerden bile daha davetkâr olabilir!

MAASE

Bir Görüş Duygusu

 

"Herkes kendi asasını aldı" (Bamidbar 17:24)

 

Moglenitz'li Reb Yaakov ara sıra, Rujin'li Reb Yisrael'i ziyaret ederdi. Bir keresinde Korah peraşasının okunduğu bir Şabat günü dostunu, o zamanlar yaşadığı Sadigura'da ziyaret etti. Rujin'li Reb Yisrael, Sadigura'da yerleşmeye geldiği günden itibaren, Şabat gün batımına yakın yenen Seuda Şelişit (üçüncü öğün) için, öğrenim odasına çekilmeyi âdet edinmişti.

Bu nedenle, o Şabat'ta Moglenitz'li tsadik, Seuda Şelişit yemeğini kendi mütevazı lojmanında yemeye karar verdi. Rujin'li Reb Yisrael'in takipçileri de öğünde kendisine katılacaktı.

Reb Yaakov o gün ile şunları öğretti: "Bu sabah Tora'da Tanrı'nın Kabile liderlerine, asalarını Mişkan'a yerleştirmeleri gerektiğini söylediğini okuyoruz. Bu asalar arasında Aaron'un asası da vardı. Böylece halk Tanrı'nın Koen Gadol görevi için kimi seçtiğini görebileceklerdi. Tora daha sonra Aaron'un asasının çiçek açtığını anlatır. Ardından da kabile liderleri hakkında şöyle denmektedir: "Gördüler ve herkes kendi asasını aldı" (Bamidbar 17:24).

Şimdi akla şu soru geliyor: Neden Tora bize herkesin kendi asasını geri aldığını anlatmaktadır?  Şüphesiz, asilerin Tanrı'nın kararını görmeleri için, Aaron'un kendi asasını alması gerekiyordu. Ama diğer kabile liderlerinin kendi asalarını geri alıp almadıklarını bilmemiz çok mu önemlidir ki bunu Tora bunu özellikle söyleme ihtiyacı duymuştur?

"Ama burada Tora kabile liderlerinin ne kadar mütevazı olduklarını öğretir. Her biri etrafındakilere kendi asasının "filizlenmediğini" göstermek için acele etmiştir! Sanki herkes "Bakın! Tanrı beni değil, Aaron'u seçti" der gibiydi."

ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ

[Rabi Daniel Schloss - www.pidyon.org]

Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna'da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat'ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olacak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav'a başvurulmalıdır.

Melaha 11:  OFE - FIRINDA [VE BAŞKA ŞEKİLLERDE] PİŞİRMEK (Devam)

 

Şabat gününde ısıyla yiyecek hazırlama kuralları (Devam)

 

Geçtiğimiz yazıda ısı kaynağı ile ilgili şu kuralı vermiştik: İlk kaptan (yani doğrudan ateşin üstünde ısınmış olan kaptan), soğuk ve boş olan ikinci bir kaba yiyecek döküldükten sonra, o ikinci kap, içindeki yiyecek nedeniyle sıcaksa bile pişirme gücüne sahip değildir. Bu kurala göre, kişi herhangi bir çiğ yiyeceği o ikinci bir kaba koyabilir.

Ancak birkaç istisna vardır:

a.         Eğer ikinci kaptaki sıvı kişinin elini yakacak kadar sıcaksa ("Yad nihvet"), o zaman sıvının kendisi ilk kap sayılır ve pişirme gücüne sahip olur. Örneğin, sobanın üstündeki çaydanlıkta kaynayan sıcak su gibi...

b.        Eğer ikinci kaptaki yiyecek katı ise veya parçalar içeren bir yahni ise ve hala çok sıcaksa, ("Davar Guş") yine ilk kap gibi pişirme gücüne sahiptir. Bu nedenle, kişi o sıcak yemeğin üzerine çiğ bir şey koymaz -- örneğin, sıcak patatese işlenmemiş baharat eklemek gibi...      

c.         Çabuk ve kolay pişen yiyecekler (çay yaprakları, çiğ yumurta ve ekmek) ikinci bir kaba bile konmamalıdır, çünkü orada bile pişebilirler. ("Kale Bişul"). Hangi yiyeceklerin kolayca piştikleri konusunda Alahasal bir belirlilik olmadığı için, bütün besin maddeleri bu sınıfa dâhil sayılır - buna istisna olarak suyu, yağı ve çiğ kahveyi sayabiliriz. Talmud bunların ikinci bir kapta pişmeyeceklerini, dolayısıyla oraya konabileceklerini açıkça belirtir. Bu nedenle, pratikte herhangi bir çiğ besini hala Yad Soledet Bo olan ikinci bir kaba yerleştirmek yasaktır.

4.      Bunun yanı sıra, ikinci bir kaptaki sıcak bir sıvıyı doğrudan şunların üzerine dökmek yasaktır:

a.       Kolayca piştiği kesin olan yiyecekler - örneğin, çay yaprakları ve çiğ yumurta.

b.      Yenebilmesi için sıcak suda ovulması gereken bir yiyecek - örneğin çok tuzlu ringa balığı.

5.      Sıcak yiyecek veya sıcak sıvı içeren üçüncü bir [sıcak] kaba çiğ yiyecek yerleştirmeye izin verilir. Ancak İsrail'de bazı Tora yetkilileri bu kuralın şunlar için geçerli olmadığı görüşündedir:

a.       Böyle bir kapta pişiyor görünen çay yaprakları veya herhangi başka bir madde durumunda. Veya,

b.      Çiğ bir yiyeceğin, ısınacağı şekilde, sıcak bir katı yiyeceğin üzerine konması durumunda.

PERAŞADAN DERSLER

[Rabi Şelomo Ressler - www.weeklydvar.com]

Korah peraşası Korah'ın, Reuven kabilesinden Datan, Aviram ve 250 önemli kişinin Moşe ve Aaron'un liderliklerine meydan okuyan öyküsünü anlatır. Sonunda 250 kişi Tanrısal bir ateşte yanmış ve diğerleri de yeryüzü tarafından mucizevî bir şekilde yutulur. Korah'ın bu işe girişmesinde mantıklı bir yan vardır, çünkü seçilmiş olmadığı için kendini hakarete uğramış hissetmiştir. Ama 250 kişi neyi elde etmeyi umuyorlardı ki onun ardından mutlak bir ölüme gitmeyi göze almışlardı?

Bunun cevabı büyük otorite Raşi'den alınabilir. Raşi, Korah ailesinin Mişkan'ın güney tarafında kamp kurduğunu belirtir. Reuven kabilesi de yine aynı yönde kamp kurmaktaydı - yni Korah'la komşuydular. Raşi buna atıfla "Vah kötüye vah komşusuna" diye yazar. Bu 250 kişi sırf komşularının etkisinde kaldıkları için ölüme gitmişlerdi! Bu durum da arkadaşların, komşuların ve ortakların üzerimizdeki muazzam etkisini vurgular. O halde bizler kendi etrafımıza kimleri alıyoruz? Etrafımızda olumlu arkadaşlar ve komşular var mı? BİZLER de başkalarına karşı olumlu muyuz?

ALİHOT OLAM

[Sefer Yalkut Yosef - Rabi Yitshak Yosef]

 

Ebeveynden Çekinme Kuralları

1. Kişinin babasının veya annesinin yerine oturması, onları isimleriyle çağırması veya onların sözlerine çelişir veya onların sözlerini tasdik eder şekilde konuşması yasaktır. Bu kurallar evli bir kadını da bağlar. Buna karşılık evli bir kadının ebeveynini "onurlandırma" mitsvasından muaf olduğu bazı durumlar vardır.

2. Amida duası sırasında bir oğul babasının hemen yanında durmamalıdır. Babası ile Ravı bu açıdan aynı sınıftadır ve onun 4 ama (yaklaşık 2 m.) bitişiğinde dua etmesi yasaktır. Eğer sinagogda çok sıkışıklık varsa ve başka çaresi yoksa babasından af dilemelidir. Eğer babası biraz daha yüksek bir yerdeyse, o zaman hemen yanında bile olsa bunda sorun yoktur.

3. Bir kişi Amida duasını bitirdiği zaman, geriye doğru üç adım atmadan önce arkasındaki kişinin duasını bitirip bitirmediğini kontrol etmelidir. Eğer bitirmediyse o bitirene kadar beklemelidir. Bu nedenle bir oğul, babasının arkasında dua etmemelidir, zira babası duasını ondan önce bitirdiği takdirde onu bekleme zahmetine girecektir.

Haftanın Sözü

[www.weeklydvar.com]

 

Mesele, meseleye olan yaklaşımımızdır.

 

Haftanın Peraşası'nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.