aile perasasi

Her birimiz harika bir insanla beraber yaşarız- kendimizle! Hepimiz eşsiz ve dünyaya katkıda bulunabilecek kadar değerliyizdir. Ancak, bazen ne kadar harika olduğumuzu unutur, kendimizi küçük görürüz.

İşte bu haftaki Peraşa'da, Moşe'nin İsrael Toprakları'nı incelemek için gönderdiği grup geri dönüp raporunu sununca olan da budur. Casuslar: "O topraklarda yaşayan insanlarla karşılaştırıldığında, bizler onların gözünde çekirgelere benziyoruz " demişlerdir. Casusular kendine güvenlerini kaybetmişlerdir. Olumsuz raporları, geri kalan Yahudilerin de paniklenmesine ve İsrael Toprakları'na girişlerinin gecikmesine yol açmıştır. Bu olaylar da birçok talihsizliğe sebep olmuştur. Buradan, kendine güven duygusunun ve kendimiz hakkında olumlu duygulara sahip olmanın önemini öğreniriz.

HİKAYE
Hikayemizde, bir çocuk kendine güvenin değerini keşfeder.

"ÖĞRETMENİN ÖĞÜDÜ"

"Cevabı biliyorum" diye düşündü Sami, öğretmenin tahtaya yazdığı matematik problemine bakınca.
Tam elini kaldırıp cevabı söylemeye hazırlanırken, içinden bir ses "Sakın cevabı söyleme! Ya yanlışsa? Herkes sana güler o zaman..." dedi.
Çocuk sessiz kalmayı tercih etti. Daha sonra sınıf arkadaşlarının doğru cevabı bulmaya çalışmalarını sessizce seyretti. En sonunda biri, Sami'nin ta başından beri bildiği doğru cevabı bulmayı başarabildi. Çocuk, dersin geri kalanını, her zamanki gibi sessiz kalarak geçirdi.
Herkes, Sami'nin utangaç bir çocuk olduğunu düşünüyordu. Hatta o kadar sessizdi ki, sınıftaki bazı kişiler onun konuşmayı bildiğinden bile şüphe ediyordu.
Teneffüs zili çaldı ve çocuklar top oynamak için bahçeye koştular. Sami, her zaman olduğu gibi, kenardaki banklardan birine oturarak arkadaşlarını seyretmeye koyuldu. Sami'ye oyunlar çok eğlenceli görünüyordu, hatta bir iki kere katılmayı bile düşünmüştü. Ama kendini her zaman, "Of, herhalde yanlış oynayıp rezil olurum...Neden oyuna katılıyım ki? diye düşünüp durdururdu.
Sami, yanında getirdiği kitabı açıp okumaya başladı. Çok ilginç bir kitap değildi ama yapacak başka bir işi yoktu ki... Birden, yanına bir büyük oturunca şaşırdı. Oturan matematik öğretmeniydi.
"Merhaba Sami. Sana biraz eşlik edebilir miyim?"
Ağzından kelime çıkmayınca Sami, başını sallamakla yetindi. Çocuk paniklemişti-Acaba yanlış bir şey mi yapmıştı? Ama öğretmeninin sıcak gülümseyişi ve yumuşak tavrı onu daha sonradan sakinleştirdi.
Bahçenin öteki tarafında top oynayan çocuklara bakan öğretmen Sami'ye dönüp: "Çocuklar oyuna kendilerini epey kaptırmış görünüyorlar, öyle değil mi?" dedi. Sami hemen öğretmenini onayladı. "Pekiyi, sen neden oyuna katılmıyorsun?"
Sami omuzlarını silkti. "Ben onlar kadar iyi oynayamıyorum. Bütün oyunu mahvederim, topu bir tarafa kaçırırım..."
"Anlıyorum" dedi öğretmeni düşünceli bir şekilde, "Ancak..." diye ekledi, "Ama eğer topu kaçırırsan, diğer herkes gibi olursun demektir. Oynayanlara daha iyi baksana Sami," dedi karşıyı göstererek. Sami oyunu daha dikkatlice izledi. Her elde, biri, ya topu kaçırıyor, ya düşürüyor ya da başka bir hata yapıyordu. Ve en ilginci de, kimse hata yapana gülmüyordu.
Öğretmen Sami'ye yeniden gülümsedi: "Gördüğün gibi, bir sürü yanlış yapsalar da, oradakiler hala oyunlarına devam edip eğleniyorlar. Aynı şey sınıf için de geçerli. Soru sorduğumda verilen cevapların yarısı yanlış oluyor. Ama yanlış yapanlar, yine de doğruyu bulana kadar denemeye devam ediyor, değil mi?"
Sami başını salladı.
"Ve bu seni de durdurmamalı. Sınavlarında, sınıfın en iyi öğrencilerinden biri olduğunu görebiliyorum. Sadece kendine inan, yanlışlardan korkma. O zaman gerçekten başarılı olursun..."
Öğretmeninin sözleri, Sami'nin kendini iyi hissetmesini sapladı. Öğretmeninin haklı olduğunu itiraf etmeliydi. Sınıfındaki diğer öğrenciler ondan çok daha iyi değillerdi. Ne sporda, ne de matematikte...Çocuk öğretmeninin sözlerini iyice hafızasına kazıdı ve kısa bir süre sonra, hem oyunlara hem de sınıftaki çalışmalara katılmaya başladı. Arkadaşları bu sessiz çocuğun gerçekten söyleyecek değerli bir şeyleri olduğunu görünce şaşırdılar. Halbuki Sami bunu çok daha evvelinden beri biliyordu....

TARTIŞMA SORULARI
3-5 YAŞ
Soru:
Sami, bahçede oyun oynayan çocukları ilk gördüğünde ne hissetti?
Cevap: Oynamak istediğini hissetti ama oynamadı. Çünkü diğerleri kadar iyi oynayamayacağını düşündü
Soru: Öğretmeniyle konuştuktan sonra ne hissetti?
Cevap: Kendisinin de, diğer herkes gibi olduğunu ve oyun oynayabileceğini gördü.

6-9 YAŞ
Soru:
Kendimize nasıl baktığımız, başkalarının bize karşı bakış açılarını nasıl etkiler?
Cevap: İnsanın kendi kendini nasıl gördüğü, davranışları üzerinde çok etkilidir. Kendi hakkında olumlu fikirlere sahip biri, daha cesur, kendine güvenli ve çevresindekilere karşı sevecen olur. Diğer insanlar da, doğal olarak, böyle bir kişiye daha olumlu yaklaşır.
Soru: Sizce Sami'nin öğretmeni, neden Sami'nin oyun oynayan diğer çocukların hata yaptıklarını fark etmesini sağladı?
Cevap: Çoğu zaman, bir insanın kendine güveni yoksa, kendisinin diğer herkesten farklı ve aşağı olduğuna inanmaya başlar. Başkalarının da mükemmel olmadığını fark ettirerek, öğretmeni Sami'nin, farklı olmadığını göstermeye çalışmaktadır.

10 YAŞ VE ÜSTÜ

Soru: Sami'nin oyunlarda veya sınıfta arkadaşları kadar başarılı olmadığını varsayalım. Böyle bir durumda, Sami'nin kendisi hakkında olumsuz düşüncelere sahip olması uygun olur muydu?
Cevap: Yetenekli olmak güzel bir şey olmakla beraber, kendimiz hakkındaki düşüncelerimizi oluşturacak özellikler, sadece yetenekler değildir. Sami'nin yardımseverlik veya başkalarına karşı duyarlılık gibi başka bir alanda diğer herkesten üstün olması da mümkündür. Ama böyle bir şey olmasa bile, her birimiz, Tanrı'nın çocuklarıyızdır ve hepimizin, kendimizi iyi hissedebileceğimiz içsel bir önemimiz ve özel bir niteliğimiz vardır.
Soru: Alçakgönüllülük ile düşük öz güvene sahip olmanın arasındaki fark nedir?
Cevap: Yüzeyde benzer görünseler de, aslında aralarında dünyalar kadar fark vardır. Alçakgönüllülük, kimsenin olumlu yönlerini göz ardı etmeyen pozitif bir huydur. Olumlu özelliklerin, Tanrı'nın armağanları olduğunu fark ettiren ve başkalarını aşağı görmeyi engelleyen bir bakış açısıdır. Düşük özgüven ise, insanın kendini yanlış değerlendirmesinden, ve sahip olduğu olumlu yönleri göz ardı etmesinden kaynaklanır. Kendine en çok güvenen insanların en alçakgönüllü olanlar olması da ilginçtir.