Bu Hafta İçin Saatler

20 HEŞVAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5784

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:04

17:25

-----

Yeruşalayim

16:03

17:20

Tel Aviv

16:28

17:26

4 KASIM

Tel Aviv

16:22

17:22

İstanbul

17:43

18:22

2023

İstanbul

17:36

18:15

İzmir

17:48

18:37

İzmir

17:41

18:31

        VAYERA-וירא

Aftara: Veişa Ahat



 

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Bereşit
18:1-22:24)

Kendisini sünnet ettikten üç gün sonra, Avraam Tanrı tarafından ziyaret edilir. Üç melek insan şeklinde göründüğü zaman, Avraam, en ağrılı döneminde olmasına karşın, aceleyle onları karşılar ve çadırına davet ederek misafirperverliğinden yararlanmalarını teklif eder. Meleklerin ağzından bir sonraki yıl içinde bir oğula sahip olacağını duyan Sara güler. Tanrı daha sonra Avraam'a, Sedom bölgesini yok edeceğini bildirir ve Avraam af için dua eder. Tanrı bu bölgede elli dürüst kişinin bulunması halinde kararından vaz geçeceğini söyler. Avraam on kişiye kadar sıkı bir pazarlık yapar; ancak ne yazık ki on tane bile dürüst insan yoktur. 

Lot, eşi ve kızları, Sedom ve etrafındaki şehirlere kükürt ve ateş yağmurunun başlamasından çok kısa bir süre önce kurtarılırlar. Lot'un karısı, bunu yapmamaları söylenmesine karşın, arkasına dönüp bakar ve bunun sonucunda tuzdan bir sütun haline gelir. Lot'un kızları, bu yok oluştan sadece kendilerinin kurtulabildiğini düşünürler ve insan ırkının devamı için babalarını sarhoş ederler; ondan çocukları olur. Büyük kızdan Moav, küçüğünden Amon doğar.

Söz verildiği üzere Avraam ve Sara'nın bir oğlu, Yitshak doğar. Sekizinci günde Avraam, Tanrı'nın emrine uygun olarak Yitshak'ı sünnet eder. Yitshak'ın sütten kesildiği gün Avraam bir kutlama düzenler. Yişmael'de dejenere oluşun bazı işaretlerini gören Sara, Avraam'dan, Agar ve Yişmael'i evden uzaklaştırmasını ister. Oğlunu evden atma fikri Avraam'ı rahatsız etse de, Tanrı Avraam'a, Sara'yı dinlemesini söyler. Çölde susuzluktan neredeyse ölecek olan Yişmael, bir melek tarafından kurtarılır ve Tanrı onun kuvvetli bir milletin babası olacağı sözünü verir.

Avraam'ı sınamak isteyen Tanrı o sırada 37 yaşına gelmiş olan Yitshak'ı korban olarak sunmasını emreder. Avraam, gelecek nesilleri konusundaki tüm umudu yok etme ve hayat boyu savunduğu insan-kurbanı-karşıtı söylem ve davranışlarına ters düşme ihtimaline karşın emri yerine getirmek üzere yola koyulur. Tanrı son anda, Avraam'ı durdurmak üzere bir melek gönderir. Bu sorgusuz itaatkarlığı sebebiyle Tanrı Avraam'a, Bene-Yisrael gelecekte günah işleyecek olsa bile, hiçbir zaman düşmanları tarafından tam olarak yok edilmeyecekleri sözünü verir. 

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

HAYATIMIZI GÜZELLEŞTİRMEK

Hesed – İyilik: Vayera peraşası, Avraam Avinu'nun aslında melek olan üç yolcuya gösterdiği cömert misafirperverliğin hikayesiyle başlar. Avraham onları karşılamak için acele eder, ailesini onlara güzel bir yemek hazırlamak için harekete geçirir. Bu hikaye genellikle Avraham Avinu'nun efsanevi olduğu “hesed” niteliğinin somutlaşmış hali olarak görülür.

Bazen Avraam’ın hiç de “hesed” niteliği taşımayan şeyler yaptığını görebiliriz. Yeğeni Lot’dan ayrılmak için ısrar etmesi, Lot’u kurtarmak için insan öldüreceği kesin olan bir savaşa girmesi, eşinin kaçırılacağı hemen hemen kesin iken kıtlık nedeniyle Mısır’a gitmesi, burada söyledikleri, Yişmael’i ve Hagar’ı evden uzaklaştırması gibi eylemlerin “hesed” ile örtüşür tarafı yoktur. Hepsi için izah bulmak kolaydır ama durumu çelişkiyi açıklamak her zaman kolay olmayabilir. Evet Avraam Sedom için dua edecek kadar insanları önemsemektedir. Bazı durumlarda ise kesin ve sert kararlar aldığı da gerçektir.

Rabiler’e sormak güzeldir: Yirmili yaşların ortasında olan intihara teşebbüs ettiği için bir ay boyunca hastanede tedavi altında olan bir genç “kaygı” sorunlarıyla boğuştuğu için Rabi Joey Haber ile görüşmek ister. Sorunlarını anlattıktan sonra asıl sıkıntı yaratan yere gelirler. Genç inancını kaybettiğini ve bunu nasıl geri kazanabileceğini bilmediğini anlatır. Rabi durumu anlamak için sorunun ne olduğunu sorunca genç öğrenmemek için tembelleştiğini, iyileşme sürecinde olduğu için Tora’ya odaklanamadığını ve Tanrı’ya kızgın olduğunu anlatır.

Rabi ilk ikisinin çözümünün kolay olduğunu söyler. Sağlık konularıyla boğuşurken Tora’ya odaklanmak kolay değildir bu da anlaşılabilir. Tembellik ise arkasına sığındığımız bir duvar gibidir o duvar yıkılmadıkça bir gelecek kurmamız mümkün olmaz.

Neden sitem ederiz? Çoğumuz bazen sitem etmez miyiz? Birçoğumuz dua ettiğimiz, mitsva yaptığımız halde isteklerimizi elde edemediğimizden yakınırız. Pek çoğumuz kurallara uymayı reddederiz maddiyat konusunda daha fazla çaba gösteririz ama yine de mutlu olamayız. Kurallara uyduğumuz halde Tanrı bir türlü istediklerimizi vermediğinde ise isyankar oluruz ve Tanrı’a deyim yerindeyse kızarız.

Bu hayal kırıklığının nedeni aslında bir yanlış anlamanın sonucudur. Rabiler olarak hepimiz bunu zaman zaman körüklemişizdir.

İşler bizde nasıl yürür: Zamanımızdakinin aksine dilimizde veya konuştuğumuz dillerde kaynağın az olduğu zamanlarda Rabiler olarak bol bol öykülere baş vurur insanlara umut dolu hikayelerden söz ederdik. Doktorların umutsuz olduğu durumlarda bir Rabi’nin ziyaretiyle mucize yaşayan hastalardan, bir Rabi tarafından beraha verilmesiyle eş bulan insanlara kadar öyküler yok değildir. Bazen bir mitsva yapmak suretiyle çocuk sahibi olanlara ait öykülerle gülümsediğimizi biliriz. Tehilim okuduğumuzda her şeyin aniden olumlu olarak değişeceğini zannederiz. Ancak Yahudilikte işler böyle yürümez. Böyle yürüdüğünü düşündüğümüzde sonuç hayal kırıklığı ve Tanrı’ya kızgınlık olarak bizlere geri dönmektedir. Tora’ya inanmak, mitsva yapmak hayatı güzel ve anlamlı hale getirdiği için güzeldir. Bize istediklerimizi sağlayan bir araç olarak kullanılamaz.

Şabat güzeldir. Ne kadar çok işimiz olursa olsun Şabat geldiğinde bunları durdurmak ve özel bir kişi olarak Şabat’a odaklanmak harikadır. Teknoloji, telefonlar, konuşmalar, görüşmeler olmadan haftada bir kez Şabat gününün tadını çıkarabilmek güzeldir. Şabat’ın elbette ki sonraki haftanın bereketine katkısı vardır ama bu katkı olmazsa Şabat’ı yaşamayı reddetmek anlamsızdır.

Dua etmek de güzeldir. Güne başlarken Tanrı ile özel bir zaman geçirmek, O’nunla konuşmak güzel hissettirir. Herhangi bir sorun olduğunda Tanrı ile konuşmak O’na içini dökmek hayata anlam katar. Bazen sıkıntı çekmemiz ve zorluklar yaşamamız Yahudiliğin değerini azaltmaz güzelliğini bozmaz. Marifet olan zorluklar arasında kalan gizli güzelliği bulabilmektir.

İşte Avraam Avinu'nun büyüklüğü, tam olarak inancını koruması ve karşılaştığı karmaşık ve zorlu koşullara rağmen asil, dürüst bir yaşam sürmesinden kaynaklanır. Onun hayatı da pürüzsüz değildir. Sayısız zorlukla baş etmek zorunda kalmıştır. Hayatı güzel hikayelerden ibaret değildir. Dini bir yaşam mükemmel bir şekilde pürüzsüz değildir, ancak zorluklara ve komplikasyonlara rağmen güzeldir. Yahudi olarak yaşamı benimseyen bir kişi, diğer herkes kadar zor bir çalışma haftası geçirebilir, ancak ne mutlu ki hafta her zaman Şabat ile biter. Elbette herkes gibi evlilik ve çocuk yetiştirme konusunda sorunlar yaşar. Ancak evliliği, aile hayatını güzelleştirmek için araçlara ve ilkelere sahiptir. Yahudiliğin anlamı burada yatar. Avraam'ın hikayesi, Tanrı’ya hizmet ederek mükemmel, pastoral bir yaşam kazanmakla ilgili değildir. Hayat mükemmel olmaktan uzak olduğunda bile Aşem'e hizmet etmekle ilgilidir.

Peraşamızın başında yer alan ziyaret eden melek hikayesinde ilk ifade meleklerin kendilerini Avraam’dan üstün gördükleri yönündedir. Ne de olsa onlar melektir. Bu yüzden Tora onlar için “nitsavim alav – üzerinde duruyorlardı” ifadesini kullanır. Ancak doksan dokuz yaşında Brit olmasına rağmen onlara yiyecek hazırlayan Avraam’ın yaptıklarından sonar Avraam için “veo omed aleem – ve o onların üzerinde duruyordu” sözü yazılıdır. Yani Avraam her koşulda onlara daha üstün geldiğini göstermiştir. Tora yolunda yürüyen hepimizin hayatını bu kadar özel yapan şey zor durumda bile güzelliği ve doyumu bulmamızı sağlar.

Tora’da bulunan ve kesinlikle Tanrı tarafından Kabul edilmeyen iki tane önemli dua vardır. İlki bu hafta okuduğumuz peraşadaki Avraam’ın Sedom için dua ve çabalarıdır. Ikincisi ise Moşe Rabenu’nun Erets Yisrael’e girmek için gerçekleştirdiği dualardır. Ne Moşe ne de Avraam dua ettiklerini alamadıkları için hayal kırıklığı yaşamazlar. Bu iki manevi dev bile bazen red cevabı alıyorsa bizim de bazen dileklerimizin gerçekleşmemesi olanak dahilinde Kabul edilmelidir.

Hayatımızı güzelleştirelim: Dünyanın en bilge en zengin adamının yazdığı otuz bir bölümlük kitabı adım adım okumaya ne dersiniz? Şelomo tarafından yazılan Mişle eserinden söz ediyoruz. Her satırı bilgelik ve önerilerle doludur. Bu kitabı bir ay boyunca her gün bir bölüm halinde okuyanlar olduğu gibi belli zamanlarda da okuyanlar vardır. Ancak önemli olan bu kitabın bizlere katkıları ve maneviyatımızda yarattığı güzel duygulardır.

RaMBaM, Tora öğrenme zorunluluğunu tartışırken, bu mitsvanın genç ve yaşlı, zengin ve fakir, sağlıklı ve hasta tüm insanlar için geçerli olduğunu vurgular. RaMBaM daha sonra Talmud'da anlatılan, kendilerini geçindirmek zor işlerde çalışan büyük hahamların ve göremeyenler gibi zor durumda olan insanların hikayelerini paylaşır. Doğal olarak RaMBaM bize Tora öğrenmenin erdemiyle fakir bilgelerin aniden zenginleştiğini ve körlerin aniden görüşlerini geri kazandığını söylemez. Bu insanlar fakir ve kör kaldılar. Ama yine de Tora öğrenmeye devam ederler çünkü Tora öğrenmek güzeldir. Hayatı güzelleştirir ve bize zor koşullarda bile hayatın güzelliğinden nasıl zevk alacağımızı gösterir.

RaMBaN tarafından oğluna yazılan bir mektup vardır. Birçoğumuz biliriz. Bu mektupta bilge oğluna kendi kendini nasıl yöneteceği konusunda bilgiler verir. Bu mektubu okuduğunda dileklerinin gerçekleşeceği garantisini de verir. Yukarıda yazdıklarımızın aksine bu açıklama “sihirli bir değnek” gibi durur. Ancak gerçek oldukça farklıdır. Bu mektubun içeriği tevazu, sakinlik, inanç ve Tanrı korkusu gibi şeylerden söz eder. Bu özellikleri içselleştirdiğimizde zamanla hayat bizim için çok daha güzel olacaktır.  

Gemara Masehet Suka’da İskenderiye’deki sinagogta bulunan ilginç bir oturma düzeninden söz eder. Çok büyük olan bu sinagogta herkes kendi mesleğine göre oturmaktadır. İlk bakışta garip görünse de aslında sinagogun bir sosyalleşme yeri olduğunu da bu oturma şekli bizlere anlatabilmektedir.

Gemara, bunun insanların hayatlarını kazanmalarına yardımcı olmak için yapıldığını açıklıyor. Sözgelimi kasabaya biri taşındığında kendi mesleğinden insanlarla oturur, onları tanıma fırsatını elde edebilirdi. Bu, yerel endüstrinin içini ve dışını öğrenmesine, bazı bağlantılar kurmasına, bazı fikirler edinmesine yardımcı olmuştur.

Sinagog ve toplumla birlikte yaşamının güzelliğini burada görmek mümkündür. Pirke Avot kendimizi toplumdan soyutlamamamız gerektiğini öğretmektedir. Elbette öncelikle burası dua ettiğimiz “küçük Bet Amikdaş” ismini verdiğimiz kutsal bir mekandır. Ancak aynı zamanda bağlar oluşturma ve sosyalleşmenin de adresidir. Arkadaşlık, destek, teşvik, tavsiye, bilgi ve rehberlik aldığımız bir yerdir. Düzenli olarak sinagoga gelmek sorunlarımızın olmayacağı anlamına gelmez. Ancak yalnız olmadığımızı da bizlere anlatır. Bu da güzel bir kazançtır.

Unutmayalım. Mesajımız, Yahudiliğin hayatımızı mükemmel kıldığı değil, mükemmel olmaktan çok uzak olduklarında bile hayatımızı güzelleştirdiği yönündedir. Beklenti bu olunca, kimse hayal kırıklığına uğramaz. Tora’ya uygun yaşamak hayatı anlamlı kılmak demektir.

 

DİVRE TORA
Rav Albert Gerşon

Mitsvalarımıza öncelik vermek

Bu çok önemli.

Tanrı, Mamre ovalarında ona göründü (Yaratılış 18:1).

Midraş, Tanrı'nın Avraam’ın, arkadaşı Mamre düzlüklerinde, Avraam’a Tanrı'nın kendisini Berit Mila emrine uymasını tavsiye etmesinden dolayı bir ödül olarak göründüğünü öğretir.  Tanrı Avraam’a berit mila yapmasını emrettiğinde Avraam üç arkadaşının tavsiyesine başvurdu;  Bunu yapıp yapmaması konusunda Aner, Eşkol ve Mamre.  Üç arkadaşından ikisi berit milanın da kaçınmasını önerdi.  Ancak Mamre, Avraam'ı berit milaya teşvik etti.

Soru şu: Avraam, İlahi emri yerine getirip getirmemesi konusunda neden akranlarından tavsiye istedi?  Tanrı, Avraam’a biricik oğlu Yitshak'ı kurban etmesini emrettiğinde bile tereddüt etmedi.  Peki berit mila emrini yerine getirip getirmeme konusunda neden tereddüt ediyordu?

Midraş, Avraam'ın berit milanın insanların ondan uzaklaşmasına neden olacağından korktuğunu öğretir. Berit milanın nedenlerinden biri de vücutlarında kalıcı bir iz bırakarak Yahudileri, Yahudi olmayanlardan ayırmaktır.  Bu uygulama yıllar geçtikçe daha yaygın hale gelse de Avraam’ın zamanında radikal olarak görülüyordu.

Avraam’ın yaşam misyonu, nezaket ve konukseverlik yoluyla insanları Tanrı'ya yaklaştırmaktı.  Belki de Berit Mila'ın insanları ondan uzaklaştıracağından endişeliydi.  Onun çok farklı olduğunu düşünürlerdi.  Avraam, bu emri yerine getirmenin, insanları Tanrı'ya yaklaştırmaya yönelik gelecekteki tüm çalışmalarını tehlikeye atacağından ve dolayısıyla hayatındaki misyonunu kısıtlayabileceğinden endişeliydi.

Peki Mamre'nin tavsiyesi neydi?  Hidah (Haham Joseph Chaim David Azulai), Mamre'nin Avraam'a, Tanrı'nın emrettiği için berit mila mitsvasına odaklanması gerektiğini söylediğini açıklıyor.  İnsanları Tanrı'ya yaklaştırmanın muazzam bir mitsva olduğu doğruydu ancak bu, Tanrı tarafından Avraam’a verilen bir emir değildi.  Avraam bu mitsvayı kendi başına yerine getirmeyi seçti.  Öte yandan berit mila, Tanrı'nın Avraam’a verdiği bir emirdi.

Mitsva yaparken yükümlülüklerimizi ihmal etmemek önemlidir.  Örneğin, bir kişi başkalarına yardım etme mitsvasını yerine getirirken ailesinin manevi veya maddi ihtiyaçlarını karşılamayı ihmal ederse, öncelikleri farklı hale gelebilir.  İlk yükümlülüğümüz başkalarına yardım etmeden önce ailemize yardım etmektir.  Bilgelerimizin öğrettiği gibi, "Evinizin yoksulları, şehrin yoksullarından önce gelir."  Bazen bir mitsva daha önemli görünebilir ancak gerçekte birincil yükümlülüklerimizi gölgede bırakır.

Tora bölümünün ilerleyen kısımlarında hizmet eden meleklerin, kötü Sodom şehrini yok etmeye nasıl geldiklerini okuyoruz.  Şehre girdiklerinde Avraam’ın yeğeni LOT’tan onları talep eden şeytani kasaba halkı tarafından kuşatıldı.

Lot onlara şöyle dedi: "Kardeşlerim, size yalvarırım, kötülük yapmayın.  Bakın, artık hiçbir erkeği tanımayan iki kızım var.  Onları size vereceğim ve onlara istediğinizi yapın;  fakat bu adamlar benim çatımın koruması altına girdikleri için onlara hiçbir şey yapmayın” (Yaratılış 19:7, 8).

Lot,  şaşırtıcı bir kahramandı.  Bir yandan melekleri savunmak için hayatını olmasa bile güvenliğini riske atıyordu.  Öte yandan inanılmaz bir şekilde kendi çocuklarını çılgın kalabalığa teklif etti.  Lot, ahnasat orhim (misafir ağırlama) mitsvasını kendi ailesine bakma yükümlülüğünün üstüne koydu.  Bu aşırı bir durum olabilir, ancak bir mitsva olduğunu düşündüğümüz şeyi yapmak yerine öncelikli olanı yapmaktan kaynaklanabilecek hatalı davranış türünü vurgular.

Bilgelerimiz şunu öğretir: "Kendisine emredilen bir mitsvayı yerine getiren kişi, emredilmeden bir mitsvayı yerine getiren bir kişiden daha büyüktür."  Emir almadan mitsva yapan kişi övgüye değerdir, ancak emir verilen kişi kadar değil.  Bir kişinin yapması emredilen bir mitsvayı yapması, kişinin Tanrı’nın iradesini kendi çıkarlarının önüne koyduğunu gösterir.

Kendi kişisel tercihinden kaynaklanabilecek, kendisine emredilmeyen bir mitsvayı yapan kişi için durum böyle değildir.  Böyle bir mitsvayı yapmak iyi olsa da, kendisine emredilen şeyi yapan kişiyle aynı seviyede değildir.

İlk önceliğimiz, ilk yükümlülüklerimizi yerine getirmeye öncelik vermeyi hatırlamak ve ancak daha sonra başka girişimlerde bulunmayı düşünmektir.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: Rabilerin öğretilerinden)
Rav İzak Peres

Hakkımızdaki olumsuz kararları iptal etmek mümkün müdür?

Tanrı kainatı hem yargı hem de merhamet ile yönetir. Yapılması gereken ilk şey Tanrı’nın merhametinin üzerimizde olduğu “et ratson – istek zamanı” ifadesiyle vurguladığımız anı bilmektir. Bu da minyan ile Tefila söyleme anıdır. Minyan ile yapılan Tefila sırasında göksel kapılar dileklere daha açıktır. Bu zamanda dileklerimizi dolambaçlı yollardan değil açık ve net bir şekilde ifade etmemiz gerekir. Vaethanan peraşasının giriş cümlesine bakarak bunu anlamaya çalışalım:

“Vaethanan el Ad… _Tanrı’dan merhamet dilemek”: Elbette Tanrı’dan merhamet dilemekle yükümlüyüz. Dediğimiz gibi kainat merhamet ilkesi ile de idare edilir. Pasuk “baet ai – o zamanda” ifadesiyle devam eder. O zaman bizlere minyan ile Tefila söylendiği zamanı işaret etmektedir. Pasuk “lemor – söyledi” sözcüğü ile nihayet bulur. Bu da dileklerimizin açık, net bir şekilde söylenmesi demektir. Rabiler bu noktada sözcüklerin “laşon ara – kötü söz” ile kontamine edilmemesini önemle vurgularlar.  

 

72’ DEN SEÇMELER

(Rav Palaçi’nin 72 kitabı olduğu kabul edilir.)
Rav İsak Alaluf

“Darhe Hayim” kitabında Rabi Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’) Pirke Avot’un giriş Mişna’sını da büyüteç altına alır. Masehet Sanhedrin’den alınan bu giriş Mişna bölümünde Bene Yisrael’in tsadiklerden müteşekkil olduğu belirtilir. Rabiler bununla ilgili çeşitli açıklamalar yapar. Rabi Talmud’dan Rabi Yeoşua ben Levi’nin bir açıklamasını getirir. Mişle (8/21)’de yazılı olduğu gibi Tanrı gelecek dünyada tsadikler için üç yüz on dünya değerinde bir miras hazırlamaktadır. Pasuk “leanhil oavay yeş” demektedir ve “yeş” sözcüğünün sayısal değeri buna tekabül etmektedir. “Kaf Nahat” kitabının yazarına göre dünyada iki tip tsadik bulunur. Bir kısmı Tora öğrenimini “lişma” dediğimiz Tanrı adına gerçekleştirirken diğer bir kısmı da “şelo lişma” daha ziyade kendisi için gerçekleştirir. Rabiler bu iki tsadik türünün de yaptıklarına göre bir miras edineceklerini paylaşır. Rabi Palaçi giriş Mişna’da yer alan herkese verilecek bir pay konusunda da bu noktayı işaret eder. Herkesin mutlaka kendi yaptığına göre olam aba içinde bir paya erişeceğini öğretir.

Rabi Yeoşua ben Levi’nin girişini yaptığı Mişna çok güzel bir öğretiyle sona erer. Rabi Şimon bar Halafta da Tanrı’nın Bene Yisrael’i bereketli kılmak için bulduğu en iyi kavramın “Ş.alom” yani barış olduğunu paylaşır. Buradan hayatımızın barış içinde geçmesini temenni ederek sözlerimizi noktalayalım.

HAFTANIN SÖZÜ

"İnsanın büyüklüğü zenginlik veya güçte değil, karakter ve iyilikte yatar. İnsanlar sadece insandır ve tüm insanların kusurları ve eksiklikleri vardır, ancak hepimiz temel bir iyilikle doğarız.” (Anne Frank)