Bu Hafta İçin Saatler

16 ELUL

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5783

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:24

19:48

-----

Yeruşalayim

18:15

19:30

Tel Aviv

18:44

19:41

 2 EYLÜL

Tel Aviv

18:35

19:32

İstanbul

19:22

20:03

2023

İstanbul

19:11

19:51

İzmir

19:20

20:08

İzmir

19:09

19:58

Kİ TAVO- כי תבוא




Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Devarim 26:1-29:9)

Moşe, Bene-Yisrael'e talimat verir: Tanrı'nın ebedi mirasınız olarak verdiği ülkeye girdiğinizde ve oraya yerleşip toprağı ekip ürünleri toplamaya başladığınızda, meyve bahçelerinizin ilk olgunlaşan meyvelerini (Bikurim) Bet-Amikdaş'a getirin ve Tanrı'nın sizin için yaptığı her şey için minnettarlığınızı ilan edin.

Peraşamızda, Leviler ve yoksullara verilen onda birlik paylardan ve Ree peraşasının başında söylendiği gibi Gerizim ve Eval dağlarında, berahaların ve lanetlerin nasıl duyurulacağından da bahsedilir. Moşe, insanlara Tanrı'nın seçilmiş halkı olduklarını, onların da aynı şekilde Tanrı'yı seçtiklerini söyler.

Ki Tavo'nın son bölümünde Tohaha ("Sert Uyarılar") bölümü yer alır. Tora'nın emirlerini uygularlarsa Tanrı'nın ödül olarak vereceği berahaları sıraladıktan sonra, Moşe, Tanrı'nın emirlerini terk etmeleri durumunda başlarına gelecek hastalık, kıtlık, yoksulluk ve sürgün gibi kötü olayların uzun, sert bir hesabını verir.

Moşe, insanlara sadece bugün, halk olarak doğumlarından kırk yıl sonra, "bilmek için bir yürek, görmek için bir göz ve duymak için bir kulak"a sahip olduklarını söyleyerek sözlerine söz verir.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf


ŞOFAR’IN SEMBOLİZMASI

Şofar sesleri: Roş Aşana bayramı yaklaşırken Devarim peraşalarının sonuna doğru konu bu yöne doğru kaymaya başlar. Roş Aşana’nın en belirgin ibadetlerinden biri Şofar ile gerçekleştirilendir. Bu ibadette Şofar’dan üç farklı sesin yükseldiğini görürüz. Bunlar sırasıyla “Tekia” yani düz uzun bir ses, “Şevarim” üç kesik ses ve “Terua” en dokuz olmak üzere kesik kesik seslerdir. Büyük bilge Şela AKadoş bu üç sesin sembolizmini bizlerle paylaşır.

İlk ses olan Tekia hepimizim günahsız, bozulmamış, kırılmamış bir şekilde doğduğumuzu anlatır. Doğamız gereği iyi ve saf durumda doğar basitçe bu saflığımızı belirli bir yaşa kadar muhafaza ederiz. Ancak bir noktada kırılır, başarısız olur, hata yapmaya başlar, günah işler, yapmamamız gereken şeyleri yaparak, kaymamamız gereken yönlere gideriz. Bu kırılma anı üç kısa ses şeklinde tabir ettiğimiz Şevarim ile anlatılır. Kesik kesik bir ağlama sesi ve haykırış gibi duyulan Terua pişmanlığımızı haykırır gibidir. Kırıldığımızı fark edip dönmek istediğimizde önce pişmanlığımızı dile getirir daha iyi olmak amacıyla teşuva yoluna girmeye başlarız. Roş Aşana’daki otuz seslik ilk Şofar’ın ilk üçlük gurubu “Tekia – Şevarim – Terua – Tekia” şeklinde sıralanır. Şela AKadoş bu sıralamayı yaşam evrelerimiz gibi tanımlar. Saf ve günahsız bir doğuş, arkasından yanlışların peşinden giderek kırılma, ağlayarak pişmanlığını dile getirme ve yeniden saf ve kırılmamış halimize dönüş. Yani saf ve bozulmamış halimize yeniden kavuşma.

Roş Aşana’nın Tora’daki karşılığına baktığımız zaman bu gün için “Yom Terua” ifadesi kullanılır. Evet bu günlerde farklı üç ses üflesek de birincil önem arz eden ses Terua’dır. Çünkü bu ses hatalarımızdan dolayı duyduğumuz pişmanlığı, düzeltilmesi gerekenlerin varlığı ve bunun için gösterilmesi gereken çabayı sembolize etmektedir.  

Terua’yı bilmek: Teilim’de “aşre aam yodee terua – ne mutlu ona ki terua hakkında bilgi sahibi olan toplumdur” denmektedir. Hatta otuz seslik ilk Şofar çalınımını tamamladığımız zaman Hazan bu sözü söyleyerek bizleri Aşre duasına bağlar. Kırıldığımızı kendimizi düzeltmemiz gerektiğini anlayacak ve bilecek kadar kendimizi tanıyorsak gerçekten toplum olarak mutlu olmamız gerekir. Buna bir de teşuva yapmak için tevazu ile hareket etmek eklenince Roş Aşana günü çalınan Şofar hedefine yaklaşmış demektir.

Bazen her yaptığımızın doğru olduğunu düşünürüz. Aslında birçoğumuz hep yaptığının doğru, her düşündüğünün mantıklı her adımının da hedefe doğru yürüdüğünü zannederek hata yapar. Bizler yanlışlarımızı kabul etmekten ve bunun yarattığı hisleri duyumsamaktan hoşlanmayız. Elul ayında bile yanlışlarımızı kabul ederken zorlanırız çünkü doğamızda kendimizi az veya çok beğenmek vardır. Egomuz bizi kendimize dönmemiz için desteklemez. Ancak zor olsa da Terua yapmamız gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır. Dönmek için tevazu şarttır. Teşuva için cesaret göstermek gerekir. Geri dönmek ve iyi bir insan olmak için de yanlışları kabullenmek, hata yapabileceğimizi bilmek ama bunlardan sıyrılmak için azimli davranmak esastır. Bunları yaptığımız zaman toplum olarak Terua’nın verdiği mesajı anlayabilmiş oluruz. Bunun karşılığı da Tanrı’ya biraz daha yakınlaşabilmektir.

Ancak yaptıklarımızın doğruluğu konusunda ısrarcı olmamız, gelişme ihtiyacı duymamamız, ilerleme kapılarını kapatmamız anlamına gelir. Bu büyümek istesek de büyüyememek demektir. Çünkü bizlerin gelişimini kelepçe gibi engelleyen ve bizleri esir alan egomuz yetser ara tarafından yönetilmekte ve doğruyu bulmamızı geciktirmektedir. Terua sesi kalplere işlediğinde o zaman doğruyu bulma umudumuz da artar. 

Geliyor: Roş Aşana çok yaklaştı. Hadi hepimiz davranışlarımız hakkında ciddi ve dürüst bir şekilde düşünelim. Her zaman haklı olduğumuzu düşünmekten vazgeçelim. Çünkü her zaman haklı olamayız. İnsan olarak mükemmellikten uzağız. Yanlışlarımızı cesaret ve dürüstlükle kabul etmeyi bilelim. Verimli bir Yamim Noraim geçirmek için kararlı ve istekli olalım.  Böylece yeni başlangıç fırsatını değerlendirme şansımızı yaratalım. Ki-Tavo'daki Tora, Tora'ya göre mutluluğun gerçekten çok önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Uyarılar: Peraşamızın uyarılarla dolu olduğunu anımsarsak neden korkmamız gerektiğini de anlayabiliriz. Halkımızın başına gelmiş birçok felaketin burada listelenmiş olması endişe vericidir. Hatta bu bölüm daha yavaş bir tonda okunmalıdır.

İnsanların aklına neden bu kadar ağır şekilde cezalandırıldığımızı haklı olarak sorabilirler. Bu sıkıntılı listenin sonuna doğru bunun nedenlerinden birinin Tanrı’ya sevinçle ve iyi bir kalple hizmet edilmemesi olduğu yazılıdır. Yani ben mutlu değilim diye ceza mı almak zorundayım sorusu kafaları daha da karıştırır. Kaldı ki Tora’da mutlu olmak şeklinde bir mitsvanın yerini bilen var mıdır diye sormaktan nedense kendimizi alamayız.

 Peraşamızda mutlu olmanın önemini gösterirken aslında mutlu olmanın başarmak için de bir anahtar olduğunu anlamamızı sağlamaktadır. Mutlu olmak mitsva olmasa da mitsvaları mutlulukla yerine getirmek gerekir. Yapmamız gerekenleri yapmak ve mitsvalara odaklanabilmek için de mutlu olmak gerekir.

Bunu başarmak kolay değildir. Ancak etrafımıza ve kendimize “iyi hisler” vermeye başlayarak ilk adımı atmak mümkün olabilir. Hayatımızdaki nimetlere şükretmek iyi bir başlangıçtır. Hayatımızdaki olumsuzlukları konuşacağımıza iyi şeylerden söz etmek mutlu olmanın yoludur. Evet sıkıntılar vardır olacaktır da ama önemli olan bunları gördüğümüz gibi sahip olduğumuz güzellikleri de görebilmeliyiz.

Mutlu olmayı bilmeden hep eleştirerek, olumsuz tarafları görerek ve göstererek yaşamak o kişiyi bir ölüden farksız kılmaktadır. Tora’nın ışığında güzel bir yaşam elde edip yaşamak için Teilim’de de yazıldığı gibi Tanrı’ya sevinçle ibadet etmek gerekir.

DİVRE TORA
Rav Albert Gerşon

Perasamizda, ilk bölümde berahalar, son bölümde de toplam 98 adet ürkütücü lanetler listelenmektedir.  Berahalar bölümünde, “Bunlar senin üzerine gelecek ve de sana ulaşacak.” Şeklinde bir ifadeye rastlıyoruz. Aynı ifade daha ilerde lanetler bölümde de vardır. Tora yorumcularının dikkatini çeken bu ifade eş anlamlı kelimelerin kullanımı  ile ortaya çıkmaktadır. “Üzerine gelecek ve ulaşacak”...    

Tora, Vayikra (26:5) 'te “Ve ekmeğini yiyeceksin ve doyacaksın” ifadesi vardır. Raşi'ye göre “Torat Akoanim” kitabına göre açıklamasını yapar ona göre azıcık bir ekmeğin uzun süreli bir dolgunluk hissi vereceğini ve böylece tatmin olunacağını öğreniyoruz. 

Bet Av, Vayikra'daki bu pasukta  “tatmin olacaksınız” bölümü berahadir der yani bu parça ekmeği bulabilmek ve bunun değerini bilmek gerçek anlamda tatmin olmaktır. Yani elimizdeki en küçük şeyi bile mutluluk ile değerlendirmek... Bazen Tanrı, insana berahalar ile kutsar sağlık, iyi bir aile   zenginlik ama kişi yine de mutlu olmaz. Kişi tatmin olmayı bilmiyorsa bu berahalarin anlamı kalmaz. Raşi'ye göre (Avot4:1) kişi en zengin insan olabilir, ancak tatmin olamıyor ise fakirlerin en fakirdir. Öte yandan insanın elinde çok az imkan vardır ama mutlu olabiliyorsa mübarek kılınmıştır. 

Tora bize bunu anlatmak istemiştir. “Onlar senin üzerine gelecek yani berahalar senin üzerine gelse bile tatmin olmayı başaramazsan, Tanrı 'ya teşekkür edemiyorsan hep huzursuz ve mutsuz olursun.” Ancak bu berahalar içine girebilirse yani “sana ulaşırsa” gerçekten mübarek olursun. 

Bet Av, lanetler bölümü içinde aynı  mantık geçerlidir diye yazar. Başımıza gelen bütün uyarılar veya dertler  sadece Tanrının dikkatimizi çekme çabasıdır. Her gün düzenli çalışan araba bir gün yolda kalırsa hemen kişi vicdan muhasebesi yapmalı eğer mesaj alınmazsa bir sonraki mesaj daha şiddetli olabilir Tanrı esirgesin hastalık ya da mali sorunlar gibi… O yüzden berahalar gibi dertler içinde bize ulaşması üzerimize gelmesinden iyidir.

Rav Noach Weinberg bir keresinde uzun saçlı bir Yahudi genciyle konuşurken onu yeşivaya davet eder. Genç “yeşivaya ihtiyacım yok benim” diye cevap verir. “Tanrı ile benim ilişkilerim çok iyi der, aynı böyle...” der iki elinin parmaklarını kavuşturarak.

Rav, “Tanrı ile ilişkinin derecesini nasıl biliyorsun?” diye sorar. Genç, “Bu gün kadar açık Tanrı beni seviyor ve önemsiyor. Biz tek vücut gibiyiz. Gördüğünüz gibi Harley motorumla dağ yolundan ilerliyordum ki ilerdeki şu kamyon bir anda önüme çıktı. Son anda motorumla döndüm ve ölümden döndüm. Bütün hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti, çok ta korktum. Motorumla ben faklı yerlere savrulduk. Motorum hasar gördü ve alev aldı ama ben tek sıyrık bile almadım. Bu sayede Tanrı ile ilişkimin iyi olduğunu biliyorum. " Diye cevap verir. 

Rav Noach, dehşet içinde genci dinlerken “Bu korkunç bir olay arkadaşım” der “Tanrı kesinlikle seni korudu ve mucize oldu ama bana söyle lütfen bu kamyonu önüne kim çıkardı? Belki Tanrı bununla sana bir şey söylemek istedi ve sana ciddi bir mesaj verdi.” Hayattaki her şey Tanrı dan bir mesajdır üzerine gelmesinden daha iyisi bize ulaşmasıdır hep berahalara nail olalım. 

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Üzerinden çok zaman geçmiş olsa da kişi  babasının veya bir yakınının meldado gününde bir düğün veya benzeri eğlenceye gidebilir mi?

Aşkenaz kardeşlerimiz o gece bir eğlenceye katılmaması gerektiğini savunur. Ancak Sefarad geleneği bu konuda bir kısıtlama getirmez. Gelenek de bu yöndedir.

AKLIMIZDAN GEÇENLER
Rav İsak Alaluf

Bir hastanenin yanında çalışıyorum ve öğle yemeği saatimde Yahudi hastaları ziyaret etmek için gönüllü oluyorum. Hastaları ziyaret etmekle ilgili belirli Yahudi gelenekleri var mı?

Rabimiz bu soruyu şöyle yanıtlar:

Binlerce yıl öncesine dayanan bir Yahudi geleneği olan "Bikur Holim" (kelimenin tam anlamıyla: "Hastaları Ziyaret") mitsvasını uyguluyorsunuz.

Talmud Sota 14/A’da Tanrı’nın Brit mila sonrası Avraam’ı ziyaret ettiğini öğretir. Hasta ziyaretine hiçbir elçi kâfi gelmez. Talmud şöyle açıklar: Tıpkı Tanrı'nın hastaları ziyaret etmesi gibi, bizim de Tanrı'yı ​​taklit etmemiz ve hastaları ziyaret etmemiz gerekir. 

Pek çok Yahudi topluluğunun, hastaların düzenli olarak ziyaret edilmesini, örneğin evde yemek, doktora gitmek, ayrıca neşelendirmek ve arkadaşlık etmek gibi tüm ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayan bir Bikur Holim Derneği vardır. Aslında, bir kişinin psikolojik durumu büyük ölçüde iyileşmesini ve sağlık durumunu belirler.

İnsan hasta olunca şefkat ister. İnsanların ihtiyaçlarına duyarlı olmalarını ve hem fiziksel hem de duygusal rahatsızlıklarını hafifletmelerini isterler. Sadece orada olmakla, çok iyi şeyler başarılabilir. Birini yalnızlıktan kurtarabilir ya da yanında olup, üzerinden bir yük almasını sağlayabiliriz. Ya da sadece onlarla sohbet etmek onları içinde bulundukları durumdan uzaklaştırır ve ruhlarını yükseltir. Talmud  Bava Metsia 30/B’de, "Hastayı ziyaret eden, hastalığının altmışta birini alır" der. Buradaki fikir, ziyaretinizin hasta kişinin acısını azaltmaya hafifletmeye yardımcı olmasıdır.

Bazen hasta ziyareti bir ölüm kalım meselesi bile olabilir. Hasta bir kişiyi ziyaret ederek, ona başvurması gereken bir doktor hakkında tavsiyede bulunabilir veya onun için ilaç alabilirsiniz.

Bu mitsvanın önemli bir kısmı, hasta kişinin iyileşmesi için dua etmektir. Kişi hastayı ziyaret ettiğinde, Tanrı'nın kendisini (kişinin İbranice adını ve annesinin adını kullanarak) ve tüm hasta insanlarla birlikte iyileştirmesi için dua etmelidir. Teraziyi hızlı bir iyileşme lehine çevirmek için yalnızca yakın bir arkadaşın ilhamı ve içten duası yeterli olabilir. Duanın gücünü asla hafife almamalıyız. Burada Teilim mizmor 121 veya 130’u okuma geleneği vardır. Yanıtımızın devamını önümüzdeki hafta ileteceğiz.

HAFTANIN SÖZÜ

"Hastayı ziyaret eden, hastalığının altmışta birini alır" Gemara Bava Metsia 30/A)