Bu Hafta İçin Saatler

12 TAMUZ

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5783

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:09

20:31

-----

Yeruşalayim

19:08

20:30

Tel Aviv

19:29

20:33

1TEMMUZ

Tel Aviv

19:29

20:32

İstanbul

20:25

21:07

2023

İstanbul

20:23

21:05

İzmir

20:18

21:08

İzmir

20:17

21:07

HUKAT- חקת

BALAK- בלק



Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Bamidbar19:1-22:1)

Külleri, ölü bir bedenle temas sonucu Tame olan bir kişiyi arındırmak için kullanılan "Para Aduma - Kızıl İnek" ile ilgili kurallar Moşe Rabenu'ya öğretilir.

Çölde 40 yıl dolaştıktan sonra, Bene-Yisrael Tsin çölüne ulaşırlar. Moşe'nin ablası Miryam ölür ve onun onuruna çölde halkla birlikte her yere gelen mucizevi su kaynağı kuruyunca halk susuz kalır. Tanrı, Moşe'ye bir kayaya konuşmasını ve ona su vermesini emretmesini söyler. Fakat Moşe, isyan eden Bene-Yisrael'e kızar ve taşa konuşmak yerine asasıyla vurur. Su yine de fışkırır; ancak Tanrı, ona ne Aaron'un ne de kendisinin vaat edilmiş topraklara girmeyeceklerini bildirir.

Aaron, OrAar adlı yerde ölür ve yerine oğlu Elazar geçer. Halkın, "Tanrı'yı ve Moşe'yi eleştirdikleri" yeni bir hoşnutsuzluk dalgasından sonra, Bene-Yisrael'in kampı zehirli yılanların saldırısına uğrar; Tanrı, Moşe'ye, pirinçten yapılmış bir yılanı yüksek bir direk üzerine yerleştirmesini ve gökyüzüne doğru bakan herkesin iyileşeceğini söyler. Halk, çölde mucizevi bir şekilde su sağlayan kuyu onuruna bir şarkı söyler. Moşe, Bene-Yisrael'e kendi topraklarından geçme izni vermeyen Emori kralları Sihon ve Og ile yapılan savaşlarda orduya komuta eder ve bu kralların, Yarden (Ürdün) nehrinin doğusuna doğru uzanan topraklarını fetheder.

Balak Peraşasında ise; Moav kralı Balak, Bene-Yisrael'e lanet okuması için peygamber Bilam'ı çağırır. Yolda, Tanrı ona engel olması için bir melek gönderir. Meleği gören eşek ters davranışta bulununca, durumun farkında olmayan Bilam tarafından dövülür. Bilam ancak eşeğin dilinin mucizevi şekilde açılması sonucunda meleği fark eder.

Balak'a ulaşan Bilam, üç kez, üç farklı seyir noktasından Bene-Yisrael'e lanet okumaya çalışır; fakat her seferinde, lanet yerine ağzından berahalar çıkar. Balam, ayrıca tarihin sonu ve Maşiah'ın gelişi hakkında da kehanetlerde bulunur.
Halk, Moav kızlarının çekiciliklerinin tuzağına ve Baal Peor adlı puta tapma hatasına düşerler. Tanrı halk içine bir salgın gönderir. Yüksek rütbeli Yahudi, Midyanlı bir prensesi alenen çadırının içine alınca, Koen Gadol Aaron'un torunu olan Pinehas, her ikisini de öldürür ve salgın son bulur.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

EŞEĞİN SÖZLERİ

 

Bu hafta Erets Yisrael’de sadece Balak okunur. Diaspora ise Hukat ve Balak peraşalarını birlikte okumaktadır.

Sadece bir kez: Tarihte sadece bir kez gerçekleşmiş ve bir daha gerçekleşmeyecek bir olaydan söz edelim. Bu sadece bir kez olan tekrar gerçekleşmesi pek mümkün görülmeyen bir olay, bir mucize. Bir eşek insanla konuşur.

Tanrı, Bilam'ın eşeğinin ağzını açıp konuşturduğunda, muhtemelen çok önemli ve derin bir şey söylemesini beklerdik. Sonuçta, Tanrı bu olağanüstü mucizeyi gerçekleştiriyor olsaydı, bunun bize hayati derecede önemli bir mesajı, Tora Yahudileri olarak hayatımızı yaşamak için öğrenmemiz gereken kritik bir dersi iletmek olacağını düşünürdük.

Ancak eşek Bilam’a gerçekten ne demiştir? 

“Ben sana ne yaptım da bana vurdun?  Başından bu güne kadar bindiğin eşeğin değil miyim?”

Bu kadar? Tanrı bu mucizeyi “eşek dövülmekten şikayet etsin diye mi” yaratmıştır? Elbette, dünyayı yarattığından beri Tanrı'nın bir hayvana söylettiği tek sözler bunlarsa, içlerinde daha derin bir mesaj gömülü olmalı diye düşünmek mümkündür.

Bilam’ın karakteri: Balak peraşasını öğrenen herkes ilk bakışta metnin anlamı ile bilgelerimizin tasvir ettiği Bilam karakteri arasındaki uyumsuzluğu fark edebilir. Metni okuduğumuzda Bilam hiç de kötü bir adama benzemez gibi durur.  Kendisini Bene Yisrael'e lanet etmesi için çağıran kral Balak'a, Tanrı’nın isteklerine karşı hiçbir şey yapamayacağını defalarca hatırlatır. Tanrı izin vermedikçe daveti kabul etmez ve meleğin yolunu kapattığını görünce meleğe eğer devam etmesini istemezse eve döneceğini söyler. Tanrı iradesine bağlılığını tekrar tekrar vurgular. 

Ancak Bilgelerimiz, Bilam'ın açgözlü, bencil ve aşağılık olduğunu öğretir. Tanrı’ya bağlı, O’nun yolunda yürüyen bir adam gibi konuşmasına rağmen, Bene Yisrael’e karşı olan herkes kadar kötü, çarpık ve ahlaksızdır. Kısacası, Bilam bir sahtekardır. Tanrı’ya yakın gibi görünen duruşu samimi değildir. Kendisini farklı göstermeye çalışan her sahtekar gibi davranmaktadır. Sadece dürüst biri gibi davranır ancak bu asıl Bilam olmaktan uzaktır.

Eşeğin sözleri: Eşeğin Bilam'a serzenişinin derin mesajı budur. Tanrı eşeğin ağzını açarak Bilam'a, “Oyun oynamayı bırak. Göstermeye çalıştığın kadar iyi bir insan Tanrı yolunda yürüyen biri değilsin. Öncelikle kendin ol ve başka biri gibi görünmekten yani sahte davranmaktan vazgeç” demektedir. Bilam’ın kendisine direnen eşeğin karşısında şiddete meyletmesi onun aslında gerçek kişiliğinin de ortaya çıkmasıdır. Bilam’ın maskesini eşek Tanrı’nın izni ile söylediği sözlerle düşürmüştür.  

Bu mucizenin hepimize iletmek istediği evrensel mesaj burada gizlidir. Burada Tanrı aslında hepimize seslenmektedir. Hepimizden gerçek davranan dürüst kişiler olmamızı beklemektedir. Hayatımızı başkalarının hakkımızda belirli bir şekilde düşünmeleri sağlayacak şekilde yaşamamamız gerektiğini anlatmaktadır. Gösteriş için yaşayan kişiler olmamamızı başkalarının söylemleri ve beklentileri doğrultusunda “gösteri” amacıyla yaşamanın anlamsız olduğunu vurgulamaktadır. Kısacası olduğumuz gibi yaşamak istediğimiz hayatı dürüstçe yaşamamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Mevlana’nın satırlarında da ifade ettiği gibi “ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.”

  

Şimdi biraz kendimize bakalım. Elbette Bilam kadar kötü, sahtekar, içten pazarlıklı değiliz. Ancak hepimizin öyle veya böyle yanlışları hataları vardır. Bu da insanoğlunun yaratılışından gelir. Bu yüzden de teşuva kapılarını her zaman zorlamak gerekir. Hepimiz e etrafımızdaki insanların ne düşünecekleri konusunda düşüncelere sahibiz. Sinagogtakiler, yakınlarımız, arkadaşlarımız, yakın çevremiz bizim hakkında acaba ne düşünür sorusu hep gündemimizdedir. Başkalarının beklentileri doğrultusunda hayatımızı yaşamak yerine iyi, doğru, dürüst ve Tanrı yolunda bir yaşamı yaşamak hepimizin istediği değil midir? 

Efsanevi Hasidik ustalarından biri olan Anapoli'den Rabi Zusha, bir çift ayakkabıyı bile alamayacak derecede fakirdir.

Günün birinde öğrencileri her sabah nasıl “şeasa li kol tsorki” berahasını okuyabildiğini sorarlar. Her sabah okunan “berahot” içinde yer alan bu kutsama ayaklarımızı korumak için Tanrı’nın bize ayakkabı vermesinden dolayı şükran için okunur. Hasidikler ayakkabısı olamyan Rabi Zusha’nın nasıl bu berahayı okuyabildiğini sorgularlar.  

Rabi Zusha, giyim ve ayakkabı arasındaki farka dikkat çekerek cevap verir. “Bir kişi bir başkasının giysisini satın alırsa, bir terziye malzemeyi kendi bedenine uyacak şekilde kısaltabilir veya uzatabilir. Ancak ayakkabılar başka birine uyamaz.  Bir ayakkabı bir kez yapıldıktan sonra, sadece ayağı tam olarak bu ölçüye sahip biri tarafından giyilebilir.”

Rabi Zusha devam eder. “Her gün bana bir çift ayakkabı gibi uyan hayatımı verdiği için Tanrı’ya teşekkür ediyorum. Şeasa li kol tsorki berahasının benim için anlamı budur. Tanrı bana tam uyan bir hayat vermiştir.”

Hayat bize “uyduğunda” mutluluk verir.  Yaşam tarzımızı diğer insanların bizden istediklerine veya beklentilerine göre seçersek, o zaman diğer insanların kölesi olarak yaşarız ve asla tatmin olmayız. Mutlu ve doyumlu hissetmek için bizim için işe yarayan, bize yakışan, bize uyan bir çift ayakkabı gibi denk gelen hayatı yaşamamız gerekir. 

En güzel ayakkabı bize uyan ayakkabılardır.

DİVRE TORA
Rav İzak Peres

Bilam’ın ortaklığı ve aç gözlüğü

Tora’da çok az peraşa kişilerin isimlerini taşır. Bu yüzden, bu peraşanın İsraelleri yok etmeye çalışan kötü biri olan Balak’ın ismini taşıması oldukça şaşırtıcıdır. Peraşanın adı Tanrı’yla konuşan ve Yahudiler’i kutsayan Bilam’ın adı olabilirdi. Neden bu şerefe Bilam değil de Balak nail oldu?

Ravlarımıza göre bu sorunun cevabı şudur: Tüm kötülüğüne rağmen Balak’ın bir iyi özelliği vardı: Dürüstlük. Balak, İsraelliler’e karşı duyduğu nefreti hiç saklamadı. En azından herkes onun ne olduğunu biliyordu. Halbuki Bilam’da bu özellik yoktu. Kutsal bir adammış ve sadece Tanrı’nın arzularını yerine getirmeye çalışıyormuş gibi davranıyordu. Yine de yaptıkları ne kadar ikiyüzlü olduğunu ortaya koymuştur. Balak’ın habercileri, Bilam’a İsraellirler’e karşı olması durumunda ona bir sürü para vermeyi teklif ettiğinde onları açıkça reddetmedi. Aksine, onlara geceyi onunla geçirmelerini Ve Tanrı’nın kararını beklemelerini söyledi. Tanrı’nın bu teklifi kabul etmesi için kendisine izin vermesini ümit ediyordu. Fakat isteği reddedildi. Ancak, haberciler daha büyük bir servet teklifiyle gelince Bilam yine onları evinde ağırladı. Dersini almamıştı ve isteğinin kabul edilmesini umuyordu. Tanrı’nın seçmiş olduğu insanlara lanet etmesi gerekse de tüm bu zenginliği nasıl geri çevirebilirdi? Ve bu kez Tanrı ona izin verdiğinde, görevini yerine getirmek üzere büyük bir hızla hareket etti. Hiç kimse onu bu amacından geri döndüremezdi artık. Eşeği, yolun ortasında durduğunda ona acımasızca vurdu. Bilam’ın kutsallık maskesi düşmüş açgözlü kişiliği ortaya çıkmıştı.

Maalesef bugün de toplumumuzda Bilam gibi, ahlaklı görünüp daha sonra da ilk fırsatta para için tüm ahlaki kuralları bir kenara iten insanlar var. Zengin olmak için çaba harcamakta fakat paranın amaç değil de araç olduğunu unutmaktadırlar.

Hofetz Hayim bu tip bir adamdan bahseder. Bu adam zengin olmak için çalışır, tüm parasını her şeyin en iyisini almak için harcar. Maalesef ondaki bu para hırsı, onu ülkesinin sırlarını düşmana satan bir vatan hainine dönüştürür. İhaneti ortaya çıktığında ülkesinin lideri onu, sıra dışı bir şekilde cezalandırmaya karar verir. Adam, sahip olduğu tüm servetini elinde tutabilecek ancak bir uçurumun eşiğindeki bir kulede yapayalnız yaşayacaktı. Adam, servetinin keyfini sürmek ister ancak pencereden her dışarı baktığında hevesi kursağında kalır. Nasıl olur da ölümle burun burunayken elindeki bu para ona kendini güvende hissettirebilir?

Bu huzursuzluk tüm zengin insanlar tarafından aynı şekilde hissedilebilir. Para mutlaka bir takım güzellikler sağlar, fakat paraya Tanrı’ymış gibi tapanlar tek başlarına yüksek bir kulede yaşamaya mahkum edilirler.

Hayatlarında paradan başka bir hazinesi olmayan açgözlü kişiler fakirleşmekten nasıl kaçabilirler ki?

 

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Çocuk hangi yaştan itibaren “kipa” takmalıdır?

Geleneğe göre üç yaşından itibaren onu motive edecek şekilde “kipa” takması uygundur. Ancak inatlaşma varsa bu konuda ısrarcı olmaya gerek yoktur. Zaman zaman hatırlatmak amacıyla konu gündeme taşınabilir.

AKLIMIZDAN GEÇENLER

Rav İsak Alaluf

Tarihten ve web sitenizin Batı Duvarı Tünel Turuna göz atarken büyülendim. Yahudi tarihindeki çeşitli olayların tarihleri ​​beni şaşırttı. Zaman çizelgenize göre, Kral Süleyman İlk Tapınağı MÖ 825'te inşa etti. MÖ 957'de tamamlanmadı mı? Babil sürgününün MÖ 422'de başladığı belirtilir. Ama II. Nebuchadnezzar, Yahudilerin Babil'e sürüldüğü MÖ 586'da Birinci Tapınağı yıkmadı mı? Tarihlerdeki bu tutarsızlığı açıklar mısınız? Teşekkür ederim.

Rabimiz bu soruyu şöyle cevaplandırıyor:

Bu tutarsızlığın kaynağı Pers dönemi muhasebesinde yatmaktadır. Yunan tarihçileri (Herodotus, Ctesias, Xenophon ve olaylardan sonra yaşayan ve sözlü tarih toplayan diğerleri gibi) 208 yıl hüküm süren 10 Pers kralından bahseder. Buna karşılık, TaNaH’taki kayıt, 52 yıl hüküm süren dört kraldan söz etmektedir.

Karışıklık, bir kişinin birkaç isme sahip olabileceği gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, ABD Başkanı, Başkomutan ve Beyaz Saray Sakini aynı kişinin isimleri olabilir. Aynı şekilde, Arta-Khsharta da tüm Pers kralları tarafından kullanılan bir unvandır ve kelimenin tam anlamıyla "Krallığa Uygun" anlamına gelir - ancak Artaxerxes, Yunan listelerinde ayrı ayrı üç kral olarak listelenmiştir.

Bir başka çekişme noktası da Darius ile İskender arasındaki savaşa odaklanıyor. Artaxerxes krallarının "araya girmesi" nedeniyle bunların genellikle daha eski bir Darius ve İskender olduğu düşünülmektedir. Bu, Büyük İskender'i İskender II'ye ve İkinci Tapınağın yeniden inşasına izin veren Darius'u daha sonraki bir Darius'a dönüştürür. Yine de birçok Yahudi bilgin, her iki İskender'in de aynı kişi olduğunu düşünür.  Tarih kayıtlarındaki belirsizlik de bu konunun nedenlerinden kabul edilir.

HAFTANIN SÖZÜ

"Bir insandan bir şey dışında her şey alınabilir: insan özgürlüklerinin sonuncusu; herhangi bir koşulda kişinin tavrını seçme, kendi yolunu seçme." (Viktor Frankl)