Haftanın Peraşası BülteniTanrı, Sinay Dağı'nda Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takip eden yedinci "Şabat" yılı) kanunlarını verir...

Lütfen Peraşa Kâğıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  16 Mayıs

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2009

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:54

8:10

-----

Yeruşalayim

6:59

8:15

Tel Aviv

7:09

8:12

22 İyar

Tel Aviv

7:14

8:18

İstanbul

8:03

8:43

5769

İstanbul

8:10

8:50

BEAR-BEHUKOTAY

 Hatırlatmalar:

ü Omer'in 37. Günü

ü 22 Mayıs Cuma: Yom Yeruşalayim

ü 24 Mayıs Pazar: Roş Hodeş Sivan

ü 29 Mayıs Cuma: Şavuot

ü 30 Mayıs Şabat: Şavuot II (Diaspora'da)

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 25:1-26:2 / 26:3-27:34)

[www.chabad.org]

 

Tanrı, Sinay Dağı'nda Moşe'ye Şemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takip eden yedinci "Şabat" yılı) kanunlarını verir. Tüm toprak işleri yedi yılda bir durdurulmalı ve herkes, insan ve hayvan, toprağın ürününü serbestçe alabilmelidir. Yedi Şemita döngüsü tamamlandıktan sonra, Yovel adı verilen ellinci yıl gelir. Ellinci yılda toprak işleri durur, tüm köleler serbest bırakılır ve Erets-Yisrael'de satılmış olan mülkler, esas sahiplerine geri verilir. Bear peraşası, arazi satışı ile ilgili ilave kanunları ve sahtekârlık ve tefecilikle ilgili yasakları da içerir.

Behukotay peraşasında Tanrı, Yisrael halkı emirlerine uyduğu takdirde, onların maddi refaha kavuşacaklarına ve anavatanlarında güvenli biçimde yaşayacaklarına söz verir. Kendisi ile anlaşmalarını terk etmeleri durumunda sürgün edilecekleri, zulme uğrayacakları ve başlarına başka kötülükler geleceği konusunda sert bir uyarıda bulunur. Ancak "düşmanlarının topraklarında bulundukları zaman bile onları terk etmeyeceğim; onları hiçbir zaman hor görmeyecek, yok etmeyecek ve onlara Anlaşmamı bozmayacağım çünkü Ben, onların Tanrısıyım" demekten de geri kalmaz. Peraşa, Tanrı'ya verilen çeşitli antların değerinin nasıl hesaplanacağı konusundaki kurallarla sona erer.

DEVAR TORA

[Rabi Label Lam - www.torah.org]

Yeter ki...

"Eğer Hükümlerim'i takip ederseniz, Emirlerim'i gözetir, onları yerine getirirseniz..."(Vayikra 26:3).

Bu basit koşul cümlesi, en büyük dileklerimizi karşılayacak birçok berahaya giriş yapmaktadır. Bu kadar iyiliğin dayandığı şey nedir?

Torat Koanim, bu pasuğa yeni bir lezzet ve anlam veren bir baharat katar: "Hahamlarımız ‘İm - Eğer' sözcüğünün her zaman bir talep ifadesi olduğunu öğrettiler. Benzer şekilde pasukta şöyle denmektedir: ‘Yeter ki Halkım Beni dinlesin, Yisrael Benim yollarımda yürüsün. [Bunu yaparlarsa] Düşmanlarını hemen sindiririm ve Elimi onların karşıtlarına karşı çeviririm' (Teillim 81:14-15) ... Bu, Tanrı'nın, Tora için çaba göstermemizi talep ettiğini öğretir; bu nedenle pasuktaki ‘Eğer Hükümlerim'i takip ederseniz...' sözleri, "yeter ki Tora için çaba gösterin!...' anlamına gelir."

Hahamlarımız'ın bu öğretisi bize ne gibi bir ekstra bilgi vermektedir? Belki de cevap "hiçbir şey!"dir. O halde bu öğretide eklenen nedir?

Erkekler genel olarak kayboldukları zaman yön sormamalarıyla meşhurdurlar. Bu çok tanıdık geliyor, değil mi? Hahamlarımız'ın buna ters yönde işaret eden bir cümle söylerler: "Bir şeyi emir altında iken yapan kişi, onu emir almış olmamasına rağmen yapandan büyüktür" Aslında ilk bakışta, bir şeyi kendisine emredilmeden, kendi iradesiyle yapan bir kişinin daha çok övgüye layık olmasını beklerdik. Ancak Hahamlarımız burada insan psikolojisine işaret etmektedirler: Bir insana belirli bir şeyi yapması yönünde talimat verildiği zaman hemen içsel bir direnç doğar. Hiç kimse ne yapacağı konusunda emir almayı sevmez. Emir, insanın içindeki dev egoyu uykusundan uyandırır. "Çöpü, sen istediğin için değil, keyfim olunca çıkaracağım!" İşte bir kişi bu iç dirence rağmen, kendisinden isteneni yaparsa, aynı şeyi emir almadan yapan [dolayısıyla kendi içinde bir mücadele vermek zorunda kalmayan] birinden daha büyüktür - zira içinde kabarmış olan egoyu bastırabilmiş ve kendisinden isteneni ona göre yapabilmiştir.

Bir bisikletin parçalarını monte ederken, çocuklarımın "Baba, işte kullanım kılavuzu!" şeklindeki ısrarlarına rağmen, bazen benim de aynı inadı sergilediğimi itiraf etmem gerekir. Onu tek başıma çözmeye ve başarısızlıkla sonuçlanan kendi yöntemlerimle yapmaya kararlıydım. Bir eşyayı birleştirirken kutuda fazladan bir conta veya vida ortada kaldığı zaman ilk sorun ortaya çıkar. "Bu ne işe yarıyor? Tekerlek niye doğru dürüst dönmüyor?" Ancak o zaman kullanım kılavuzuna başvurmak zorunda kaldım ve önemli bir adımı atladığımı fark ettim. Bazen bozduğunuz bir şeyi tekrar yapmak mümkündür. Ama bazen sonsuza dek kötü bir sonuçla yaşamaya mahkûm olursunuz. Dolayısıyla geçmiş tecrübelerim doğrultusunda, artık "Yeter ki kullanım kılavuzunu takip edin. O zaman yaptığınız doğru olacaktır!" sözlerine daha fazla önem vermeye meyilli haldeyim.

Bir kerpetenden karmaşık olan her şey, yanında bir kullanım ve montaj kılavuzuyla gelir. Yeni bir bilgisayara dev bir kitapçık eşlik eder. Bir otomobil, kişinin çalışmayan bir arabaya tamir parası vermemesi için okuması ve uyması gereken kocaman bir kitapçıkla satılır. Bir makineden kesinlikle çok daha karmaşık olan insan hayatı da bir kullanma kılavuzuna ihtiyaç duyar. Buradaki varsayım, üreticinin, üretmiş olduğu ürünü tüketiciden daha iyi biliyor olmasıdır.

Yağın ara sıra değişmesi gerektiğini öğrenmeden önce kaç araba kaybettiğimi ancak Tanrı biliyor. Belki bu ikinci el bir araba için geçerli bir mazerettir, ama söz konusu olan bir eş ve çocuklar olunca, kim "kullanma kılavuzu"nu kullanmamaya cüret edebilir?

Yahudi Kanunu esasında ayrıntıları ve sırası ile takip edildiği zaman ince bir cilttir. Onu ağır ve karmaşık yapan, kanunu takip etmediğimiz durumlarda ortaya çıkacak sorunlar için çözüm arayışlarıdır. Birçok durumda çareler de vardır; ancak tüm bu baş ağrısına gerek kalmaksızın, kullanım kılavuzunu en baştan beri izlemiş ve onu kendi yöntemimizle çözmeye kalkışmamış olmayı dileyecek duruma da gelebiliriz. Bir babanın umutsuzca çocuğuna yalvarması gibi, pasuğun tarzı zorlayıcı değilse de, kesindir: "Yeter ki Benim söylediğim yöntemi kullan, Benim emirlerime uy ve mitsvalarıma itaat et... Yeter ki..."

5 Soru

Cevapları broşürün sonunda bulabilirsiniz.

1)      Her yedi senede bir hangi mitsvaya uymamız gerekir?

2)      Yovel yılı ne demektir?

3)      Bir Yahudi bir başka Yahudi'den faiz isteyebilir mi?

4)      Hayvanlardan ayrılan onda birin (Ma'sar Beema) eti ile ne yapılır?

5)      Tora'ya ve mitsvalara uydukları takdirde, Tanrı Bene-Yisrael'e hangi beş berahayı vermeye söz vermiştir?

 

MİŞNE TORA

[Rambam'ın Sözlü Tora'nın tüm konularını kapsayan devasa kanun kodeksi Mişne Tora'nın çok kısa bir özeti. Hazırlayan: Rabi Dr. Azriel Rosenfeld]

Önemli Not: Bu yazı dizisinin amacı Tora'nın tüm kanuni konuları hakkında okuyucuya bir fikir vermekten ibarettir. Okuyucu, pratik Alaha konusunda burada yazılacak - hem de çok kısa bir özet olan - kanunları bir temel olarak kullanamayacağını bilmelidir. Alaha konusundaki pratik uygulamalar için uzman bir Haham'a danışmak gerekir.

İkinci Kitap: AAVA / SEVGİ (Devam)

9. Tsitsit

Bir erkek gündüz vakti dört köşesi olan bir giysi giyerse, köşelerine tsitsit bağlamış olması gerekir. Pasukta söylendiği gibi: "Nesilleri boyunca kendileri için giysilerinin köşelerine tsitsit yapsınlar" (Bamidbar 15:38) [Ve başka bir pasukta söylendiği gibi: "Kendine bükülmüş saçaklar yap - örtünmekte kullandığın giysinin dört köşesine" (Devarim 22:12)] Tanrı'ya bağlı bir Yahudi, gündüz vaktinde, özellikle de dua sırasında, tsitsit bağlamayı gerektiren giysiler giymelidir; zira Tora'nın bütün emirleri tstisti emriyle bağlantılıdır. Pasukta söylendiği gibi: "Ve onu göreceksiniz ve Tanrı'nın tüm emirlerini hatırlayacaksınız" (Bamidbar 15:39).

Giysinin tsitsit gerektirmesi için temelde kumaştan mamul olması gerekir. Tora'nın emri özellikle yün ya da keten giysiler içindir. Bu materyallerin dışında bir kumaştan mamulse, tsitsit bağlamak Hahamlarımız'ca emredilmiştir. Tsitsitler yünden, ketenden veya giysinin mamul olduğu materyalden olabilir. Ama eğer giysi ketendense yün, yündense keten tsitsit bağlayamaz, çünkü yünle keteni birlikte kullanmak yasaktır. Her bir tsitsit dört iplikten meydana gelir ve giysinin köşesinden bir ila üç parmak içeride duran bir delikten geçirilir, böylece ipliklerin sekiz ucu köşeden düzgün bir şekilde sarkar. İpliklerin bir tanesi diğerlerinden uzundur ve onların etrafına dolanarak düğümlenir. Eğer mümkünse, ipliklerin bir tanesi (yün olması gerekiyor) tehelet adı verilen özel mavi tonuyla boyanmış olmalıdır. Pasukta söylendiği gibi: "Köşenin tsitsitine tehelet [renkli, yünden] bir iplik koysunlar" (Bamidbar 15:38). Diğer iplikler giysi ile aynı renkte olmalıdır. Ancak günümüzde tehelet renginin tonu hakkında kesinlik olmadığından, çoğunlukla boyanmamış beyaz iplikler tercih edilmektedir.

BİR KİŞİ / BİR ESER

[www.ou.org]

Rabi Hayim Yosef David Azulay (Hida) (1724-1806): Hida, Yahudi tarihinin en büyüleyici ve çok yönlü şahsiyetlerinden biriydi. Yeruşalayim'de doğan Hida üst düzeyde bir haham oldu ve Şaar Yosef, Birke Yosef ve Mahazik Beraha gibi birçok Alaha eseri yazdı. Kabalist Rabi Şalom Şarabi ile beraber çalıştı ve Rabi Hayim ben Atar'ın (Or Ahayim) rehberliğin öğrenim gördü.

1753'te 29 yaşında iken Erets-Yisrael cemaatlerinin bir elçisi olarak ve yine 1772'de Hevron adına Avrupa'da dolaştı. İkinci yolculuğunu, hayatının gerisini yaşadığı Leghorn'da tamamladı.

Hida gezdiği tüm yerlerin önemli kütüphanelerini gezdi ve böylece binlerce el yazması tanıdı. Hayranlık uyandırıcı düzeyde özlü ve bilgilendirici klasik bibliyografik ve biyografik eseri Şem Agedolim bu ziyaretlerinin sonuçlarından biridir. İlmin her alanında toplam yaklaşık yüz cilt yazmıştır.

Hida öğreniminin dışında, ışıltılı, etkileyici, ama yine de basit bir kişilik sergiledi. Bu özelliği yolculuklarının ayrıntılı günlüğü Maagal Tov'da kendisini gösterir. Kendisine gösterile bütün saygıyı Kutsal Topraklar'ı temsil etmesine yormuştur. Aynı şekilde hakaretleri de hafife almamıştır; zira bunları Erets-Yisrael'in onurunu hedefliyormuş gibi değerlendirmiştir.

Hida, seyahat ettiği birçok yerde bütün gördükleri ve duyduklarıyla ilgilendi, yeni ve farklı yerleri öğrenmeye meraklı oldu. Hiç kimseye hakaret etmemeye ve herhangi bir çatışmadan kaçınmaya özen gösterdi. Düzenli olarak musar [Yahudi ahlak bilimi] çalıştı ve her zaman karakterini geliştirmeye çalıştı. Tora öğrenimlerini yalnızca Talmud ve Poskim [pratikte uygulanacak kanunu belirleyen otoriteler] ile sınırlayıp, Tanah, Mişna ve Musar'ın değerini küçümseyenlerden şikâyetçi oldu. Hida Tunus'ta iken eşinin vefat ettiğini öğrendi ve cemaatin onu tekrar evlenmeye zorlamasından korktuğu için karısının ölümünü gizlemek zorunda kaldı. Yalnızlık içinde yas tutarken eşinin "belki de kendi nesli içinde zekâ, saygı, güç ve erdem açısından eşsiz olduğunu, zarafet, güzellik, alçak gönüllülük ve olağanüstü saflık konusunda yegâne olduğunu" yazdı.

DÜŞÜNCELER

["Straight Talk" / Rabi Şaul Rosenblatt - www.aish.com]

Toprağı Dinle

Bu haftaki peraşa topraktan ve ona sahip olmaktan söz eder. Bu da bana güzel bir öyküyü hatırlatıyor:

İki zengin Yahudi Doğu Avrupa'da bir şehirde yaşıyorlardı. İkisi çok iyi arkadaştılar, ama günün birinde ufak bir toprak parçası yüzünden kavga ettiler. Her biri toprağın kendisine ait olduğunu düşünüyordu, zaman içinde bu konu aralarını açtı.

Aslında bu, onlar kadar zengin insanlar için o kadar önemsiz bir toprak parçası idi ki... Ama her biri o toprağın kendisine ait olduğu konusunda ısrar ediyordu; kavga giderek daha tatsız bir duruma dönüştü. Bir müddet sonra, birbirleriyle konuşmamaya başladılar ve sonunda birbirlerine acımasızca düşman oldular.

Hiçbirinin bunu arzu etmemesine rağmen, cemaatin üyeleri onları rabiye gitmeye ve tartışmayı çözmeye ikna ettiler. Her biri davasını rabiye sundu ve rabi dikkatle dinledi.

Sonra rabi söz konusu toprağı görmek istediğini belirtti. Oraya gittiler ve rabi toprağı inceledi. Burasının, iki adamın varlıklarına oranla önemsiz olduğu apaçık ortadaydı. Rabi kimin haklı olduğu konusunda kararsız olduğunu ve böyle bir durumda en iyi şeyin konuyu toprağın kendisine sormak olduğunu belirtti. Rabi kulağını toprağa dayayıp dikkatle dinlediği zaman,  iki adam da rabinin deli olduğunu düşündü. Sonra Rabi bilgiç bir tavırla doğrulup başını salladı.

"Toprak meseleyi bizim için çözdü," diye açıkladı. Her biri dinlemek için sabırsızlanıyordu. "Toprak bana şöyle dedi: Şuradaki adam benim kendisine ait olduğumu düşünüyor. Ve şuradaki de benim ona ait olduğumu düşünüyor. Ama gerçek şu ki, yakında bir gün ikisi de bana ait olacak."

Bakış açısı hayatta o kadar önemlidir ki... Önemsiz şeyler seline o kadar kolay kapılabiliriz ki... Gerçek önceliklerimizin anlamını yitirebiliriz. Toprak hiçbir zaman arkadaşlıktan daha önemli değildir; aynı şekilde, para hiçbir zaman bir eşten veya iş hiçbir zaman çocuklardan daha önemli değildir. Bir gün her birimizin toprağa "ait" olacağımız fikri üzücüdür. Bunu aklınızda tutarak, canınızı sıkan şeylerin gerçekten önemli olup olmadığını kendinize sorun. İşler iyi gitmiyor, yuvanız dağılıyor, insanlar size saygı duymuyor. Bütün bunlar değil 50 sene, beş sene sonra önem taşıyacak mı? Hayat önemsiz şeylere takılmak için çok fazla değerli ve geçicidir.

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

Şabat Günü İkinci Seuda

1.             Şabat sabahı, sinagogdan çıktıktan sonra en kısa sürede yemek yemek gerekir. Güneşin doğuşundan itibaren altı saat geçmeden önce yemek yenmelidir. Zira Şabat günü altı saatten fazla yemeksiz kalmak yasaktır.

2.             Sofra tıpkı Şabat akşamındaki gibi kurulu, örtülü ve iki tam ekmekle hazır olmalıdır.

3.             İkinci Seuda'da Kiduş, yemek yenecek yerde söylenmelidir. Kiduş'tan önce bir şey yemek veya tatmak tıpkı akşamki gibi yasaktır; ancak Tefila'dan önce bir şeyler içilebilir. Rahatsız olan bir kimse Tefila'dan önce yemek yemediği takdirde dayanamayacaksa, Kiduş'tan önce bir şeyler yiyebilir.

4.             Eğer şarap yoksa, sabah Kiduşu bira, rakı veya benzeri içkilerle, söylenebilir. Hiçbir içki yoksa Kiduş'suz yemek yenir.

5.             Sadece bir bardak şarap varsa, Kiduş söylenmez, bu şarap Avdala'ya saklanır.

6.             Şabat çıkışı Yom Tov ise ve Şabat günü yalnız bir bardak şarap kalmışsa,  Yom Tov gecesine saklanır.

7.             Şabat, sabah Kiduşu oturarak söylenir.

8.             Gündüz Kiduşu'nda Veşameru Bene Yisrael, Al Ken Berah ve sonra şarap berahası (Bore Peri Agefen) söylenir.

9.             Herhangi bir rahatsızlıktan dolayı Şabat akşamı ilk Seuda'yı yiyememiş olan bir kişi, ertesi gün üç Seuda yer.

10.         Tora öğrenimi her gün bir yükümlülük olmasına rağmen, kutsal Şabat günü için özellikle önemli bir mitsvadır.

5 CEVAP

1)      Şemita mitsvası [Erets-Yisrael'de].

2)      Yovel yedinci Şemita yılından sonraki yıldır (50.ci yıl). Şemita yılındaki gibi, tarım işleri yasaktır. Bunun yanında, Yovel'in uygulandığı dönemlerde Yahudi köleler serbest kalır ve geçmiş yıllarda el değiştiren topraklar asıl sahiplerine geri dönerdi. Yovel başlangıcı Kipur'da çalınan  Şofar'la ilan edilirdi.

3)      Hayır.

4)      Hayvan bir Koen tarafından kesildikten sonra, et sahibine verilirdi ve sahibi, eti Yeruşalayim'de yiyebilirdi.

5)      Yağmur, geniş aileler, yiyecek, barış ve Şehina'nın yakınlığı.

 

Haftanın Sözü

["Shabbat Shalom Weekly" - Rabi Kalman Packouz]

Eğer yanlış yönde gitmekteysiniz, bilin ki, Tanrı U-dönüşlerine izin verir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.