Bu Hafta İçin Saatler

15 İYAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5783

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:42

20:02

-----

Yeruşalayim

18:47

20:07

Tel Aviv

19:02

20:04

6 MAYIS

Tel Aviv

19:07

20:10

İstanbul

19:50

20:33

2023

İstanbul

19:57

20:40

İzmir

19:46

20:37

İzmir

19:52

20:43

EMOR-אמור


9 MAYIS 2023 LAG BAOMER

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Vayikra 21:1-24:23)


Emor ("Söyle") peraşası, Koenler, Koen Gadol ve Bet-Amikdaş'taki ibadet ile ilgili özel kanunlarla başlar. Bir insan, ölüyle temas ettiği takdirde, manevi saflığını kaybeder ("Tame" olur). Bu, kötü değil, aksine bazı durumlarda kaçınılmaz bir durumdur; sadece belirli bir arınma sürecini gerektirir.

Normal Yahudiler'den farklı olarak, bir Koen'in ise, yakın bir akrabasının ölümü vesilesi dışında, bir cesetle temas ederek Tame olması yasaktır. Bir Koen boşanmış ya da karanlık bir geçmişi olan bir kadınla da evlenemez. Koen Gadol ise ancak bir bakire ile evlenebilir. Fiziksel bir kusuru olan bir Koen, Kutsal ibadette aktif olamaz. Kusurlu bir hayvan, korban olarak getirilemez.

Yeni doğmuş bir buzağı, kuzu veya oğlak, yedi gün boyunca annesiyle bırakılmalıdır. Bir hayvanı, yavrusuyla aynı gün içinde kesmek yasaktır.

Emor'un ikinci kısmı, yıllık "Kutsiyet İlanı" Günleri'ni, yani Yahudi takviminin bayramlarını listeler: 14 Nisan'da Pesah korbanı getirilir; Pesah'ın 2. günü ilk arpa hasadından Omer korbanı getirilir. O gün Omer sayımına başlanır ve 50. günde Şavuot bayramı kutlanır. 1 Tişri'de "Şofar sesinin hatırlanması" gerçekleştirilir; 10 Tişri'de kutsal bir oruç günü (Yom Kipur); 15 Tişri'de ise yedi gün boyunca çardaklarda yaşamamız ve dört tür bitki ile bazı işlemler yapmamız gereken Sukot Bayramı vardır.

Emor, Tanrı'ya küfrettiği için idam edilen bir adamla ilgili olay, adam öldürmenin cezası (idam) ve bir kişiyi yaralamanın veya malını mülkünü yıkmanın cezası (parasal tazminat) ile sona erer.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

OMER

Omer sayıyoruz: Emor peraşası içeriğinde bayramların açıklamalarını da içerir. Pesah bayramının açıklanmasından sonra Şavuot bayramının adı zikredilmese de bayramın kırk dokuz günlük bir sayımın ardından geleceği belirtilir. Hepimizin yakından bildiği gibi “omer” dediğimiz bu sayım süresinin başlangıcı belirtilir ve bu belirtme aslında birçok sorunun da kaynağıdır.

Tora Omer sayımı için “Usfartem lahem” ifadesini kullanmakta ve sayımı kendi yararımız için olacağı belirtilmektedir. Bu sayımın bize olan yararının ne olduğu bir sorunun da konusudur. Sayım için “mimahorat aŞabat” ifadesi sayım başlangıcının Şabat ertesinden ziyade Pesah yom tov çıkışında başlayacağı anlamına gelir. Mişna bu konuda detaylı bir şekilde sayımın ne zaman yapılacağını anlatır. Ancak soru neden bu sayımın Pesah bayramının birinci gününde başlamadığıdır. Aslında bu sayımın başlamasının iki kriterinden de söz etmek gerekir. Tora hem zamanının yom tov sonrası olduğunu belirtmekte hem de sayım başlama zamanı olarak Omer korbanının Bet Amikdaş’a getirilmesini işaret etmektedir. Yani Omer korbanının getirilmediği çöldeki zamanda kriter yom tov sonrası iken korbanın getirildiği Bet Amikdaş zamanında kriter korbanın getirilme zamanıdır.

Neden Omer saymalıyız? Öncelikle sayımın bize ne yarar getirdiği sorusunun yanıtını bulalım. Yitro peraşasında yer alan “bahodeş aşelişi letset Bene Yisrael meerets Mitsrayim bayom au bau midbar Sinay” cümlesinde Rabi Hayim ben Atar Tanrı’nın Tora vermek için neden üçüncü aya kadar veya yedi hafta beklediğini sorgular. Bu sorgulamanın yanıtı aslında pasuğun içindedir. “Letset Bene Yisrael meerest Mitsrayim.” Bene Yisrael tuma dediğimiz safsizliğin en büyük merkezi olan Mısır diyarını terk etmiştir. Bu yüzden de bu bekleme süresi oldukça uygundur. Kaldı ki Rabilerin ortak görüşü Bene Yisrael’in bu safsızlık ortamında kurtulmaları için kendilerinin Mısır’dan çıkmaları değil Mısır’ın kendi içlerinden çıkarılması gerektiğidir. Bunun yedi haftadan çok daha uzun zaman alacağı çölde geçirilen olayların tecrübesiyle anlaşılacaktır. Ancak ilk etapta bu yed haftanın beklenmesi oldukça gereklidir.

Mısır içindeki safsızlık yani tuma son derece kapsamlı ve büyüktür. Normal şartlar altında “nida” dediğimiz tumadan arınmak yedi gün sürmektedir. Bu tekil bir kadın için doğrudur. Ancak orada yer alan tuma bunun çok üzerindedir ve bir toplumun tamamını etkilemektedir. Zohar’a göre bu safsızlığın bertaraf edilmesi için yedi kez yedi gün beklenmiştir. Bu da kırk dokuz günlük Omer süresine denk gelmektedir. Burada sayım zamanı kendimizin safsızlıktan arınması için gerekmektedir ve bizim yararımızadır. Bu yüzden pasuk “usfartem lahem” ifadesine yer vermiştir.

Başlangıç ne olmalı? Sorularımızın bir başkası sayıma neden Pesah’ın ikinci gecesinde başladığımızla ilgilidir. Rabi Hayim ben Atar bu soruyu da ilk soruya verdiği açıklamaya dayandırarak yanıtlar. Nida dediğimiz olayda kadın “yedi temiz gün” saymak durumundadır. Alaha bu günlere “şeva nekiyim” adını verir. Bu sayıma başlaması için o günde Nida olayının bitmiş olması arttır. Nida olayının bitiminden bir gün sonra şiva nekiyim sayılmaya başlanır. Mısır çıkışının günü olan 15 Nisan tarihinde bizler kısmen Mısır’da tuma dediğimiz olayın içindeydik. Bu olay gerçekleştikten sonraki ilk günde saf günler sayılmaya başlanır. Rabiler burada bir soru daha sorar. Pesah Misrayim dediğimiz Mısır çıkışının gerçekleştiği gün elbet kısmen de olsa Mısır’daydık. Ancak ondan sonraki günlerde Mısır içinde olmadığımız aşikârdır. Zamanımıza kadar gelen Pesah Dorot zamanında neden hala ikinci gecede sayıma başlamak gerekmektedir. Rabi Hayim ben Atar aslında bütün bayramlar ve önemli günler için genel olan bir yanıtla bu soruyu açıklar.

Biz yaşarız: Bene Yisrael bayram veya önemli günleri sadece hatırlamaz. Sadece hatırlama olsaydı bu güne kadar devam etmesi mümkün olamazdı. Bene Yisrael her Pesah’ta kendini Mısır’dan çıkmış gibi hissetmelidir. Yani Pesah’ı ve diğer bayramları yaşamalıdır. Bu yaşanmışlık o anda Mısır terk edilmiş gibi olduğundan aynı nedenlerden ötürü Omer sayımı ertesi günde başlamaktadır. Birçok berahada kullandığımız “bayamim aem bazeman aze – o günlerden bu günlere” ifadesi açıklamamıza destek vermektedir.

On emrin yazılı olduğu iki tablet safirden imal edilmiştir. Safir parlayan, ışıldayan çok değerli bir taştı. İçimizdeki neşama da bu şekilde parlamaktadır. Ancak fiziksel anlamda işlediğimiz günahlar parlayan neşama üzerinde bazı kirlenmelere neden olabilir ve bu da neşama’nın parıltısını azaltır bir anlamda da neşama kararır. İşte bu sayım sürecinde neşama yeniden parıldayacak saflığa ve ruhaniliğe her gün biraz daha yaklaşacaktır. Bunun için de matan Tora öncesinde gerekli hazırlıkların yapılması gerekecektir. “Usfartem” sözcüğünün “safir” sözcüğüyle benzer harfler içermesi tesadüfi değildir.

Pasukta yer alan “mimahorat aŞabat” ifadesi yerine aslında “mimahorat yom tov” ifadesi daha anlamlı gelebilirdi. Ancak Şabat kavramının simgelediği birçok şeye baktığımızda asıl ifadenin bu olması gerektiği anlaşılır.

Tanrı başlangıçta “altı günlük dünya” yaratmıştır. Pasuk “ki şeşet yamim” demektedir. Altı günlük dünyanın var olma enerjisi Cuma akşamı alarm vermeye başlar ve tükenir. Şabat gelecek altı gün için gerekli enerjiyi kâinatın şarj edebilmesinin anahtarıdır. Bir anlamda saflığımızı kazanmak için gerekli olan enerjinin kaynağı da Şabat günüdür. Bu yüzden Tora saymamız gereken süreyi “şiva Şavuot” yani yedi hafta şeklinde değil “şeva Şabatot” yed Şabat şeklinde vermiştir. Haftanın her günü aslında “mimahorat Şabat” yani Şabat ertesidir. Çünkü enerjisinin kaynağı Şabat günüdür.

Bizler de Şabat gününün güzelliğini ve kutsallığını hissederek bu enerjinin ve saflaşabilmenin bir parçası olma şansına sahip olabiliriz.



DİVRE TORA
Rav Albert Gerşon

‘TUTARSIZ  SAVUNMA’ 

‘EMOR EL AKOANİM BENE AARON’ 

‘AARON AKOEN’İN OĞULLARINA KOENLERE SÖYLE…’ 

Midraş,  bize  Moşe ile Tanrı arasında geçen bir konuyu anlatır, buna göre Akadoş Baruh U, Moşe’ ye, maşiah dönemine kadar tüm nesillerin liderlerini, dini büyüklerini, hakimlerini, krallarını ve de yoldan çıkan kişileri göstermiştir. Tanrı ayrıca Moşe’ye kral Şaul’un ve oğlu Yonatan’ın Peliştimlerle olan savaşta kılıçla öldürüldükleri görüntüleri de göstermiştir. 

Moşe, Tanrıya  İsrail milletinin ilk kralının böyle ölmeyi hak edecek ne yaptığını da sormuştur. Kılıçla ölüm, ciddi bir günahın cezasıydı.

Tanrı şöyle cevap verdi der midraş; ‘’bana neden soruyorsun? Şaul, Nov şehrinde Koenlerin yerinde büyük bir katliam yaptı Koenlere acımadı bunu Koenlere sormalısın’’ diyerek cevabı ondan saklamıştır. Bu midraş yukarıdaki pasuğa istinaden yazılmıştır. “AARON AKOEN’İN OĞULLARINA SÖYLE…” 

Yorumcular, bu midraşı açıklarken biraz zorlanmışlardır. Kral Şaul’un ölümüne sebep verilirken çok açık bir sebep ortaya konmuştur. Şemuel kitabında, Kral Şaul’un, Amaleklerle olan savaşta, peygamber Şemuel’in emrine karşı geldiğini okuruz. Bu savaşta Amaleklerden kimsenin sağ kalmaması gerekiyordu. Şaul, Amalek kralı Agag’ı sağ bırakmış ve Tanrının emrine karşı gelmiştir. Bu hareket iyi olmamış Agag’ın soyundan çıkan Aman nerdeyse tüm Yahudileri öldürecekti. Şemuel, Şaul’un yaptığını gördükten sonra ona artık krallığın ondan ve soyundan, Tanrının emriyle alındığını söylemiştir. Yorumcuların, aklını karıştıran şey bu olayla Şaul’un Peliştimler tarafından öldürülmesi arasındaki bağlantıdır.

Reisher Rabi, kitabı ADRAŞ VEİYUNDA şöyle açıklar: Şaul’un Amaleklerle olan savaşında yaptığı hata onun hayatında yaptığı ilk günahıydı. Bu günahı onun ölümüne sebep olacak kadar büyük değildi Şaul, kendini savunurken kalbindeki merhamet duyguları arttığı için Agag’ı sağ bıraktığını söylemiştir. Bu savunma, Tanrının emrine karşı gelmesini haklı çıkarmamıştır buna rağmen ölüm yerine krallığını kaybetmiştir. Ancak sonrasında kendisinin yerine kral olarak seçilen David’i sakladıklarını düşündüğünden Nov şehrinde yaşayan Koenlere, Amalek kralı Agag’a gösterdiği merhameti göstermemiş ve hepsini öldürmüştür. Bunun üzerine Tanrı, “Agag’a karşı merhametin niye Koenlere karşı uyanmadı ?” diye sormuş ve Şaul hakkında ölümü hak edecek karar çıkmıştır. Tanrı, Moşe’ye Koenlere sor derken bu kararın gerekçesini onlardan öğrenebileceğini söylemiştir.

Bu konunun bizimle bağlantısı, ilahi yargıda Tanrının huzurunda iken aynı sorguya maruz kalacağımızdır. 120 sene sonra hayatımız boyunca yaptığımız hatalar bize sorulduğunda vereceğimiz cevaplar tam olarak bizim hakkımızda alınacak kararlara zemin hazırlayacaktır. Örneğin Tsedaka verme konusunda hassas davranmayan birine sebebi sorulunca’’ yeteri kadar kazanamadım’’ diyen biri, söz konusu bir maça gitmek, boş harcamalar yapmak olduğunda para buluyorsa bu onun alehinde bir karar çıkmasına neden olacaktır. ‘’Niye Tora öğrenimine vakit ayırmadın? Ya da niye tefilalara gitmedin? ‘’ sorularına zamanım yoktu diye bir cevap verip boş şeylere zaman ayırmış biri yine kendi eliyle düşmüş olacaktır. Bu örnekler bize her gün kişisel sorgulamanın yapılması gerektiğini, bu sorulara hazır olmamız gerektiğini öğretir. En değerli varlığımız Tanrı’nın verdiği Toramız her cevabı orada bulabiliriz.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Kadınlar omer saymalı mıdır?

Kadınlar omer saymaktan muaftırlar. Zamana bağlı mitsva olması sebebiyle. Sefaradi kadınlar berahasız saymak isterlerse, sayabilirler çocuklar eğitim amaçlı beraha ile sayabilirler. Bir gün saymayı unutsalar bile eğitim amaçlı beraha ile saymaya devam edebilirler.

AKLIMIZDAN GEÇENLER

Rav İsak Alaluf

Bir öğrenci Rabi’mize okul projesi olduğunu ve Yeruşalayim’in isimlerinin neler olduklarını sorar. Rabimiz de amacının okul ödevini öğrencimizin yerine yapmak olmadığını belirterek bir başlangıç konusunda yardımcı olacağını belirtir.

Bereşit kitabında minik bir dünya savaşından söz edilir. Burada Avraam’ın yeğeni Lot edir düşer ve Avraam onu kurtarmak için savaşır. Sonunda da “şalem” şehrine gider. Brada bu şehrin kralı “Malkitsedek” veya bilinen ismi ile Noah’ın oğlu “Şem” tarafından katşılanır. Yeruşalayim barış şehri olarak burada “Şalem” ismi ile geçer.

Yine Bereşit kitabında Avraam oğlunu korban etmeye götürdüğünde olayın geçtiği yeri “Ad… yire – Tanrı görecek” olarak adlandırır. Bir yanda Şem’in verdiği isim diğer yanda da Avraam’ın verdiği isim bir araya gelir ve Yeruşalayim ismi ortaya çıkar. Bir anlamda Yeruşalayim için barışı görecek ifadesi kullanılır.

Kral David şehri Yevusiler’den fethettiği zaman bu şehre David’in şehri unvanı da verilir. Üzerindeki tepelerden biri olduğundan buraya “Tsiyon” ismi de verilmiştir. Kullandığımız kaynağın dışında Yeruşalayim “Talpiyot” ismi ile de bilinir.

HAFTANIN SÖZÜ

"Herkesin, her insanın bu dünyaya bir şekilde katkıda bulunma yükümlülüğü vardır." (Edith Carter)