Bu Hafta İçin Saatler

27 ŞEVAT

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5783

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:47

18:05

-----

Yeruşalayim

16:53

18:10

Tel Aviv

17:06

18:06

      18 ŞUBAT

Tel Aviv

17:12

18:12

İstanbul

18:27

19:08

2023

İstanbul

18:35

19:16

İzmir

18:30

19:21

İzmir

18:37

19:28

MİŞPATİM- משפטים


ŞABAT ŞEKALİM
 
21-22 ŞUBAT 2023 ROŞ HODEŞ ADAR

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Şemot 21:1-24:18)

Sinay'daki tecrübenin ardından Tanrı Yisrael Ulusu için bir dizi kanun verir. Bunlar arasında, Yahudi köleler; cinayet, adam kaçırma, saldırı ve hırsızlık konularındaki cezalar; zarar ve tazminatları konu alan medeni kanunlar; borçlanma kuralları; dört çeşit emanetçi ve mahkemelerde adaletin yerine getirilmesi için gereken kurallar vardır. 

Peraşa ayrıca yabancılara karşı yanlış davranmamak, yıl içindeki bayramlar, Yeruşalayim'deki Bet-Amikdaş'a getirilmesi gereken tarımsal bağışlar, et ve sütün birlikte pişirilmesi yasağı ve dua konularına değinir. Böylece Mişpatim peraşası, 23 "yap", 30 "yapma" şeklinde olmak üzere, toplam 53 mitsva içerir. 

Tanrı Bene-Yisrael'i Erets-Yisrael'e getireceğine söz verir ve buranın sakinlerinin putperest uygulamalarından etkilenmemeleri konusunda uyarır. Bene-Yisrael, Tanrı'nın emrettiği her şeyi "yapacaklarını ve dinleyeceklerini" beyan ederler. Moşe Rabenu, Yisrael kampının sorumluluğunu Aaron ve Hur'a bırakarak Sinay dağına çıkar ve Tanrı'dan Tora'yı almak üzere orada kırk gün kırk gece kalır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

SAYI OYUNLARI

Çok fazla mitsva: Yitro peraşasının bitimiyle kanunların işlenmeye başladığı Mişpatim peraşasına geçilir. Peraşa oldukça fazla sayıda elli üç mitsva içerir. Bu mitsvaların kırk iki tanesi “ben adam lehavero” dediğimiz insanlar arası yapılması gereken görevlerdir. Nezikin dediğimiz zarar verici durumların işlendiği Mişna ve Gemara bölümleri buradaki pasuk ve öğretilerle yakından ilgilenir. Peraşamızın “veelle” yani bir bağlaç ile başlaması da daha evvel defalarca dile getirdiğimiz gibi On emir ile sosyal kanunların birbirlerine son derece sıkı bağlarla alakalı olduğunu gösterir.

Sinay’da olanlar: Peraşamızın son bölümü bir önceki peraşanın ana teması olan Sinay tecrübesiyle benzer bir duruş sergiler. Moşe Rabenu burada Bene Yisrael’e genel anlamda Tora’yı izah etmekte ve onlardan kurallara uyacaklarına dair söz almaktadır. Bene Yisrael buna “naase ve nişma” uygulamak ve öğrenmek sözünü vermekte Moşe de bu sözü bir “brit” yani antlaşma olarak tescillemektedir. Raşi bu tescilin Sinay tecrübesinden önceki gün yani 5 Sivan tarihinde gerçekleştiğini iddia etmekte RaMBaN, Ibn Ezra ve Or Ahayim gibi bilgeler bu iddiaya katılmamaktadırlar.

Peraşamızın son bölümünde Tanrı Moşe Rabenu’yu Sinay dağının en tepesine davet eder. Midraş burada Moşe’nin meleklerin de üstüne yükseldiği olağanüstü bir tecrübe yaşadığı konusunda hemfikirdirler. Tanrı Moşe’ye bu ziyareti sonrasında “luhot – taş tabletler”, “mitsva” ve Tora’yı vereceğinden söz eder. Bilgeler verilenin aslında sadece on emrin yazılı tabletler olduğunu mitsva ve Tora’nın nasıl burada bulunabildiğini sorgularlar. Raşi on emir tabletlerinin tamamında Tora’nın yazılı olduğu bilgisini verirken bunun kanıtı Saadya Gaon tarafından kaleme alınan “Azarot” adlı eserle gelir. Azarot Şavuot bayramında okunan bir eserdir ve hangi mitsvanın ne ile bağlantılı olduğunu şiirsel bir anlatımla belirtmektedir.

Kaç tane emir? Bilgeler “luhot” yani taş tabletler sözcüğünün “vav” harfi eksik olarak yazıldığını öğretirler. Raşi bunun nedenini Tora’nın ayrı ayrı iki tablete yazılmasına rağmen tek ve bir olduğunu anlaşılması olarak anlatır. On emir iki taş tablette yazılı olmasına rağmen tek ve bir olarak karşımıza çıkar. Mişna Masehet Şekalim’de taş tabletlerde farklı yazım tarzlarına dikkat çeker. Rav Hanina ben Gamliel’e göre her tablette beşer emir yazılıdır. Rabilere göre ise her tablette onar emir yazılı iken Rabi Şimon bar Yohay’a göre her tablette yirmişer emir vardır. Bu tartışmanın mutlaka açıklaması olabilir ama bizler bu noktada bu tartışmaya dahil olmayacağız.

Midraş Tanrı’nın on emir dediğimiz anayasayı insanoğlunun anlayışının çok ötesinde “bedibur ehad” yani bir kerede söylediğini anlatır. Bedibur ehad söylemi aslında Şabat için de kullanılır. Leha Dodi ilahisinde yer alan “Şamor vezahor bedibur ehad” ifadesi Şabat gününün iki temel ilkesine gönderme yapar. “Şamor” Şabat gününü korumayı yani yapılmaması gereken şeylerden uzak kalmayı, Zahor ise yapılması gereken şeyleri yaparak Şabat gününü hatırlamamızı ister. Tanrı bu iki ifadeyi bir kerede söylemiştir. Bu yüzden Yitro peraşasında yazılı on emir içinde “Zahor” ifadesine yer verilirken Vaethanan peraşasında yazılı on emir metninde “Şamor” ifadesi görülür. Benzer bir şekilde Tanrı tarafından on emir bir kerede okunmuş ancak insanın anlayabilmesi için yenilenmiştir. Teilim 62. Mizmorda yer alan “ahat diber E.loim şetayim zu şamati” cümlesi bu durumu açıklar. Bu noktadan hareketle Tora bir bütündür ve tektir. Hepsini duymuş olduğumuzdan ve kabul ettiğimizden Sinay dağının eteklerinde yapma ve öğrenme sözü verdiğimizden her emri yerine getirmekle mükellef olduğumuz akıldan çıkmamalıdır.

On yedi Tamuz tarihi Moşe’nin taş tabletlerle döndüğü ancak altın buzağı günahından dolayı onları kırdığı gündür. Bene Yisrael bu günahı işlerken Tanrı’nın Tek’liğine ve başka ilahlara inanmamak gerektiği emrine karşı gelmişlerdir. Bu noktada “zekenim” yani bilgeler insanlar arası mitsvaların yazılı olduğu ikinci taş tableti kırmaması için Moşe’ye yalvarırlar. Moşe onları dinlemez. Avot de Ribi Natan’ın öğretisine göre Tora Tek ve bölünmezdir. Bir emri ihlal eden kişi aslında Tora’nın tamamına karşı gelmektedir. Burada hepimize yönelik önemli bir ders vardır.

Bazı insanlar Tanrı’ya karşı olan görevlerin uygulanmasına titiz olmalarına karşın insanlar arası emirlere fazla dikkat etmezler. Bu ayrın birçok yerde bir yanlış olarak belirtilir ve yukarıdaki öğretimiz ışığında Tora’nın tamamına karşı gelmektir. İnsanlar arası ilişkilerde dikkatli olan bazı yaklaşımlar Şabat, Kaşerut, Taarat Mişpaha gibi emirleri dikkate daha az alırlar. Bu da birçok yerde istenmeyen bir hareket olarak belirtilir ve Tora’nın tamamına karşı gelmek olarak kabul edilir.

Sayılarla oyunlar: On emir metni altı yüz yirmi harf içerir. Kimi görüşler altı yüz on üç emir ile Noah oğullarının yedi mitsvasını buna ekler. Ancak bu yedi emir Tora’da zaten bulunmaktadır. Bilgelerin ortak görüşü “taryag” dediğimiz altı yüz on üç emre yedi Rabinik emrin ilave edilmesiyle altı yüz yirmi sayısına ulaşıldığıdır. Bu Rabinik emirler “netilat yadayim”, “Berahot”, “Eruvin” yani Şabat günü taşımak için sınır oluşturma, Şabat mumunun yakılması, Megila okunması, Hanuka kutlanması ve Allel söylenmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Altı yüz yirmi sayısı aynı zamanda “taç” anlamına gelen “keter” sözcüğünün de sayısal değeridir.

Güzel bir Gematria ile sözlerimizi noktalayalım: Yahudiliği kabul eden en ünlü kişilerden biri olan Rut ismi altı yüz altı sayısına denktir. Rut Noah oğullarının yedi mitsvasını zaten yerine getirmektedir. Naomi ile geri dönünde buna altı yüz altı mitsva daha ekler ve Tora’nın tamamını uyguladığını ilan eder.  

DİVRE TORA
Rav Selim Eskenazi

Dulların ve Yetimlerin, Nasıl Dua Edilmesi ile İlgili Verdikleri Ders

Kişi, Yetimlere ve Dullara acı çektirirse ve onlar, Bana (Tanrı’ya) çığlık atarlarsa, Ben (Tanrı), onların çığlığına kulak vereceğim. 

Bu pasuk, bakıldığı zaman çok basit ve anlaşılır gözükse bile, Tefila ile ilgili çok derin bir mesaj vermektedir. 

Aş-em yişmor, kişinin başına bir sıkıntı geldiği zaman her türlü çabayı gösterir, tabi bu çabalarla beraber haykırarak dualarıyla gökleri inletmeye çalışır. 

Tüm yaptıklarında, kapı kapı dolaşan bir fakir gibidir. 

Herkesten biraz biraz toplamaya gayret gösterir. 

Mesela sağlık için doktorlara, tedavilere ve duaya başvurur. Dua, çaldığı kapılardan biridir. 

Herkes biraz biraz verirken, yapılan dua karşısında Aş-em de göklerden biraz yardım gönderir. 

Herkes bilir ki, kapıyı çalan fakir, çok ihtiyaçlı pozisyonundadır. 

Fakat herkes kendi kendine der ki: "Nasıl olursa başka kapıları çalacak. Ben de biraz veriyim ki pastada benim de payım olsun."

Bir fakir kapıyı çaldığı zaman, kapıyı açan ev sahibi dünyadaki en cimri kişi olsa bile, o kişiye, ihtiyacı olanı vermezse, hayat tehlikesi olduğunu bilirse, o fakire ihtiyacını verir.

Ama insanın bilinçaltı şu şekilde çalışır: "Ben vermezsem, tabi ki ölecek değil!" Has ve Şalom, kimse, "ölürse ölsün, bana ne", demez.

Kişi, sıkıntıda olduğu zaman, Tanrı’dan yardım isterken, "Tanrı, sadece Sen bana yardım edebilirsin, başka kimse yardımcı olamaz" derse, Tanrı, o kişiye merhamet edecektir. 

"Sadece, Sen beni kurtarabilirsin, kurtuluş sadece Senin Elinde"...

Ester'in Kral'ın Önüne düştüğü gibi..."Bu Sert Kararı, ancak Sen iptal edebilirsin"... 

Yetim ve Dul, Tanrı’nın Önü'ne geldikleri zaman, Tanrı, "onların çığlığına kulak vereceğim", der. 

Onların, çareyi sadece Tanrı'dan bekledikleri barizdir.

David aMeleh, Teilim'de şu şekilde yazar: "ki Avi veİmi azavuni, vAş-em yaasfeni", "çünkü Babam ve Annem beni bıraktılar ve Tanrı beni kurtaracak"...

Eğer, sadece Tanrı’ya dönmeyi başarabilirsek, O'nun dualarımıza cevap vereceğine şüphe yoktur!

 

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Çocuklarımıza isim verirken anne baba sırası Tora’ya göre nasıl gözetilir?

Toplumumuza ismini veren Yaakov’un dördüncü oğlu Yeuda’nın ilk eşinden üç oğlu olur. Bunlar Er, Onan ve Şela adlarını alır. Er ismini verirken ismi veren kişi eril yani baba olarak gösterilir. Onan ismi verilirken ise dişil ifade yer alır bu da ismin anne tarafından verildiğini gösterir. Tora’ya göre  önce isim verme sırası baba ve anne olarak dönüşümlü bir şekilde karşımıza çıkar. Geleneklerimize göre ilk çocuğa babanın, ikinci çocuğa ise annenin yakınlarının ismi verilir. 

AKLIMIZDAN GEÇENLER
Rav İsak Alaluf

Kuzeydeki İsrael krallığını oluşturan On Kayıp Kabile'nin bugün nerede olduğu hakkında bir fikriniz var mı? Bu insanların torunlarını bulmaya çalışan var mı?

Oldukça güzel olan bu soruya yanıt vermeden önce biraz tarihsel perspektife bakmaya çalışacağız.

Kral Şelomo’nun ölümünden sonra başa geçen oğlu Rehavam zamanında bir isyan meydana gelir. Kral Şelomo zamanında isyan etmeye kalkıp da sonra geri çekilmek zorunda kalan Yarovam ben Nevat bir kez daha ayaklanır. Rehavam’ın yanlış tutumu sayesinde krallık ikiye bölünür. Kuzeyde on kabilenin yer aldığı İsrael krallığı ile güneyde Yeuda ve Binyamin kabilelerinin yer aldığı Yeuda krallığı. Kurulduğu günden itibaren son kral Oşea dönemine kadar putperest bir krallık olan kuzeydeki İsrael krallığı Asur krallığı tarafından yıkılır. Halkı başka kavimlerle karışır ve kaybolur. Günümüzde İsrael’de yaşayan kaybolan İsrael krallığının halkı ile yerli halkın karışımı olarak nitelendirebileceğimiz “Şomronim” adı altında bir grup yaşamaktadır.

Güneydeki Yeuda krallığı ise varlığını sürdürmeye devam eder. MÖ 586 yılında bu krallık da Babilliler tarafından yıkılır ve halkı Babil’e sürülür. Farklı olarak Yahudiler kimliklerini korumaya devam ederler. Yetmiş yıl sürgünün sonunda Yeruşalayim ve kutsal topraklara dönerler ve varlıklarını ikinci Bet Amikdaş süresince 420 yıl daha devam ettirirler. Bu devam MS 70 yılında Romalılar’ın Bet Amikdaş’ı yıkmasıyla kesintiye uğrar. Yahudiler dünyanın dört bir yanına sürgün edilirler. Bir kısım Yahudi ise Erets Yisrael’de kalır ve örgütlenir. Kral Hadrian döneminde çıkan Bar Kohba isyanı 135 yılında başarısızlıkla sonuçlanınca ülkedeki Yahudi varlığı uzun bir süreliğine sona erer.

Bu bilgilerden sonra Rabimizin on kabile ile ilgili soruyu nasıl yanıtladığına bakalım:

Belli ki bu kabileler doğuda bir yere, muhtemelen Kürdistan, Afganistan, Suriye ve İran bölgelerine yerleşmişlerdir.  Çoğunun sürgün edildikleri toplumlara asimile olmaları çok muhtemeldir. Buna göre kalıcı olarak kaybolmuşlardır. Gemara Masehet Sanhedrin 110B’de yer alan öğretinin Raşi açıklamasına göre Maşiah zamanında Yahudi halkına bir daha katılamayacaklardır. 

Öte yandan Yeşayau, Yirmiyau ve Yehezkel peygamberlerden, On Kabile'nin Yahudi kimliğini korumuş olabileceğine ve sonunda Yeuda ve Binyamin kabileleri ile yeniden birleşeceğine dair işaretler vardır.

Üçüncü bir görüş, birçoğunun sürgüne gönderilmeyen Yeuda kabilesine yani güney krallığına kaçtığı yönündedir. Zaman içinde onlar hangi kabileden geldiklerini unutmuşlardır.

Günümüzdeki varlığını sorgulamaya gelince, bazı Etiyopyalı Yahudilerin Dan Kabilesinden ve Hindistan'daki bazı Yahudi kabilelerin Menaşe soyundan gelebileceğine dair görüşler mevcuttur.

HAFTANIN SÖZÜ

Gerçek benlik saygısı, yüzeysel statü belirtilerine değil, ruhsal gelişiminize odaklanmaktan gelir. Çünkü hiç kimsenin "paketi" doğası gereği diğerinden daha iyi değildir. (Rabi Zelig Pliskin)