Yazdır

Haftanın Peraşası BülteniKoenler'e, yüksek manevi saflık düzeylerini korumaları için, ölü vücutlarla her türlü temas yasaklanır...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

   5 Mayıs

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:46

8:01

-----

Yeruşalayim

6:51

8:06

Tel Aviv

7:01

8:03

17 İyar

Tel Aviv

7:06

8:09

İstanbul

7:51

8:31

5767

İstanbul

7:58

8:38

EMOR

 Hatırlatmalar:

ü 6 Mayıs Pazar: Lag Laomer

ü 16 Mayıs Çarşamba: Yom Yeruşalayim

ü 18 Mayıs Cuma: Roş Hodeş Sivan

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 21:1 - 24:23)

[www.ohr.org.il]

 

Koenler'e, yüksek manevi saflık düzeylerini korumaları için, ölü vücutlarla her türlü temas yasaklanır. Sadece en yakın yedi akrabalarının cenazesine katılmaları mümkündür: Baba, anne, eş, oğul, kız, erkek kardeş ve bekar kızkardeş. Koen Gadol ise, en yakın akrabalarının cenazelerine bile katılamaz. Koenler üzerinde ayrıca belirli bazı evlilik kısıtlamaları söz konusudur. Halk Koenler'i onurlandırmakla yükümlü kılınır. Bundan sonra bir Koen'in Kutsal Tapınak'ta görev almasını engelleyici bazı fiziksel kusurlar açıklanır. Teruma [Ürünlerden Koenler'e ayrılması gereken bölüm] sadece Koenler ve aile efradı tarafından yenilebilir.

Bir hayvan, ancak sekiz gününü doldurduktan sonra ve fiziksel hiçbir kusuru yoksa korban edilmeye uygun hale gelir. Halka, daima örnek davranışlar içinde olma ve üç üst düzey suçu [cinayet, cinsel ahlaksızlık ve putperestlik] işlemektense ölümü göze alma yoluyla Tanrı'nın İsmi'ni Kutsal kılmaları emredilir.

Bayramların özel karakteristikleri açıklanır. Halka bu bayramlar sırasında belirli bazı yaratıcı işleri yapmaktan uzak durmaları emredilir. Yılın ilk arpa demedi [Omer] Bet-Amikdaş'a getirilip sunulmadan önce, yılın yeni tahıl hasadı yenemez. Peraşa bunun dışında, Menora için gerekli yağın hazırlanması ve Tapınak'taki Lehem Apanim'in[1] pişirilmesine değinir. Peraşanın sonunda bir kişinin Tanrı'ya lanet okuduğunu ve gereken şekilde cezalandırıldığını okuruz.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Katışıksız Beraha

 

Bu haftaki peraşada, Aaron'un soyu olan Koenler'e dair özel emirler verilmektedir. Sadece Koenler'e özgü olan yasaklardan bir tanesi, bir cenazeye katılmamak ve bir ölüyle ilgilenmemektir. Ölü en üst düzeyde tuma kaynağıdır ve bir Koen, manevi saflığını korumakla yükümlü olduğu için bir ölüye temas etmemeli, hatta onunla aynı çatı altında bile bulunmamalıdır. Ramban, cenazelerin ve mezarlıkların, bizlere ölümlü birer varlık olduğumuzu hatırlatan vesileler olduğu, oysa bir Koen'in, yüksek maneviyatı nedeniyle böyle bir hatırlatmaya ihtiyacı olmadığı görüşünü ileri sürer. Koenler söz konusu olduğunda bu gibi hatırlatıcı bir dış etken gerekli olmadığına göre, onların ölülerle yakın olup böyle bir saflık kaybına uğramaları da hiçbir olumlu amaca hizmet etmeyecektir. Dolayısıyla Koenler'in, bir ölü nedeniyle tame olmaları için geçerli bir neden yoktur.

 

Bugün, Bet-Amikdaş'ın olmadığı bir dönemde, hepimiz tame olmamıza rağmen, burada bir mesaj söz konusudur: Bir Yahudi, gerekli olmadığı sürece tame olmamalıdır. Bir ölü söz konusu olduğunda bu kaçınılmaz bir durumdur. Ama Koenler için değil. [Elbette bir ölüyle ilgilenebilecek başka hiçbir Yahudi yoksa, bu görevi Koen yapmalıdır. Ama böyle bir durumun olasılığı çok düşüktür.]

 

Kabalistik düşüncede, özellikle Ari'nin geleneğinde, ölülerin gömülü olduğu yerde bulunan ruhların kutsal olmaması yüzünden, mezarların ve kabristanların gereksiz yere ziyaret edilmesi teşvik edilmezdi. Ancak bu düşünce tarzı Yahudi yaşamında pek kabul görmemiştir; her Lag Laomer'de, Meron'da Rabi Şimon Bar Yohay'ın veya gündelik Yahudi yaşamında önemli bir rol oynayan kutsal insanların veya sevdiklerinin mezarına hacca gider gibi giden binlerce insan vardır. Yine de, bu haftaki peraşada Koenler'e verilen özel emirde belirtildiği gibi, kişinin gereksiz yere tame olmaktan kaçınması gerektiği prensibi en azından, hakkında durup düşünmemizi gerektirmektedir.

 

Merhum tsadiklerin mezarları başında dua etme geleneği, asırlar boyunca Yahudi yaşamına yerleşmiştir. Ancak Hahamlarımız, böyle durumlarda duanın kesinlikle orada yatan kişinin yardım etmesi yönünde olmaması gerektiğinin altını çizerler. Yapılması gereken, sadece, yüksek kutsiyete erişmiş bir kişinin yattığı bu mekânda bulunmaktan kaynaklanan manevi coşkuyu, doğrudan Tanrı'ya dua etmek için kullanmaktır. Bu önemli bir uyarıdır. Bazen insanlar mezar başında kime dua etmeleri gerektiğinin hedefini şaşırabilmektedirler ve bu, son derece ağır bir durumdur. Mezarlıkları düzenli olarak ziyaret eden büyük bir Yahudi kitlesi tarafından, bu ince çizginin ve karmaşık kavramın anlaşıldığını ve uygulanıp uygulanmadığını tayin etmek zordur. Öte yandan psikolojik açıdan bakıldığında, sevilen birinin veya çok kutsal birinin mezarının ziyaret edilmesi, kişinin, ölmüş insanla özel bir ilişkiyi sürdürmesini olanaklı kılar. Yahudiler arasında, merhum büyükleri ziyaret etme geleneği için, bu çok güçlü bir neden, hatta önemli bir mazerettir. Dolayısıyla bu tip ziyaretler "gereksiz yere tame olmak" sınıfında sayılmaz.

 

Ancak tüm bunlar Koen olmayanlar için geçerlidir. Tora'nın Koenler'e yönelik, ölülerle yakınlaşmama, onlara temas etmeme, aynı çatı altında bulunmama, mezarlığa girmeme konusundaki yasağı günümüzde de aynı şekilde geçerlidir. Koenler'in Yahudi dünyasındaki özel konumları, bu haftaki peraşada verilen ayrıntılı emre uyarak korunur. Koenler'in görevlerinden biri halkı mübarek kılmaktır. Bunu yaparken ellerini kutsiyetle kaldırmalıdırlar. Verdikleri beraha, ölüden kaynaklanan tumadan tamamen özgür olmalı, saflık ve kutsiyetten, yaşamın ta kendisinden ve yenilenmesinden türemelidir. Koenler'in, onları özel kılan rolleri budur.

 

DEVAR TORA

[Binyamin Koen - www.tfdixie.com]

 

Ölüm Sırası

 

Karmaşık ve anlaşılması zor kuralları içeren bu haftaki peraşamızın sonuna doğru, Yisrael kampının orta yerinde, Tanrı'nın İsmi'ne söven bir adamla ilgili olayı okuruz. Olayın geçtiği noktada, Tanrı bu tür bir olayda, yargı sisteminin nasıl işleyeceğini Moşe ve Aaron'a henüz bildirmemiştir. Ne yapılacağı belirlenene kadar Moşe suçluyu nezaret altına alır (Vayikra 24:12). Büyük otorite Raşi, o sırada nezarethanede olan tek kişinin bu adam olmadığını belirtir. Tselofhad adlı bir adam da, Şabat günü, güpe gündüz kasten odun kestiği için, idam şekli açıklanana kadar nezarette tutulmaktaydı (Tselofhad ve bu hareketi neden yaptığı hakkında bilgi için bkz. Bamidbar 15:32 ve Midraş'ın açıklamaları). Moşe yine de bu iki adamı aynı yere koymamış, iki farklı bölmeye yerleştirmiştir. Moşe neden iki suçlu ayrı hücrelere koymuştur?

 

18. yüzyılın başında yazılmış olup, Raşi'nin açıklamalarına alt açıklamalar getiren Sifte Hahamim adlı eser bunu şöyle açıklar: Bu noktada Şabat'ı ihlal eden kişinin kesin olarak idamı hak ettiği bilinmektedir; nezarette tutulmasının amacı, sadece idamın hangi yöntemle yapılması gerektiğinin henüz açıklığa kavuşmamış olmasıdır. Öte yandan Tanrı'ya söven kişinin nasıl bir ceza alacağı henüz açık değildir. İdam edilip edilmeyeceği bile bilinmemektedir. Bu durumda, eğer Tanrı'ya söven kişi, Tselofhad'la aynı hücreye konmuş olsaydı, bu ona, ikisinin tamamen aynı konumda olduğu mesajını verecek ve idam cezasına çarptırıldığını varsayacaktı; oysa henüz böyle bir karar olmadığına göre, bu kişiye böylesine, insanı ümitsizliğe sürükleyecek bir imada bulunmaya, son derece ciddi bir suç işlemiş olmasına rağmen, ona gereksiz yere acı çektirmeye gerek yoktu. Moşe onu bu yüzden, ayrı bir hücreye yerleştirmiştir. [Olayın sonunda bu kişi de idam cezasına çarptırılmıştır; ama bunun kesin olmadığı bu aşamada, ona acı vermenin yeri yoktur.]

 

Bu sadece ilginç değil, aynı zamanda, hepimize sarsıcı bir mesaj veren bir anlatımdır. Eğer büyük ihtimalle idama mahkûm olacak kadar ağır bir suç işlemiş kişiler için bile bu kadar yüksek bir duyarlılık düzeyi sergilememiz geerekiyorsa, o zaman arkadaşlarımızın, ailemizin, iş arkadaşlarımızın duygularını çok daha fazla dikkate almalıyız. Bu örnek olayı kullanarak, bütün çabalarımızı, arkadaşımızın insanî haysiyetini korumaya ve başkalarına gereksiz acı ya da endişe vermekten kaçınmaya odaklamalıyız. Hayatın bu hızlı akışı içinde, başkalarının ayağına basmamak önemli bir gerekliliktir.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Kiduş Aşem: Tanrı'nın İsmi'ni Kutsal Kılmak

 

Mitsva: Tanrı'yı ve O'nun Mübarek İsmi'ni kutsal kılmakla ilgili çok önemli bir mitsva olan Kiduş Aşem, bir Yahudi'nin hayatının her aşamasında gerçekleşir ve bunun doruk noktası, üç büyük günahı (putperestlik, cinsel ahlaksızlık ve cinayet) işlemektense Tanrı'nın İsmi'ni kutsal kılma uğruna ölümü tercih etmektir. Bu mitsvanın aksi yönünde, her Yahudi, aynı zamanda, Tanrı'nın İsmi'ni küçük düşürmek anlamına gelen Hilul Aşem günahına  yol açan ilkesiz ve ahlaksız davranışlardan kesin olarak kaçınmakla yükümlüdür (Vayikra 22:32).

 

Bir Yahudi'nin hayatı, tamamen Tanrısallığın geliştirilmesine adanmıştır. Yahudi, bu amacı Hilul Aşem ile bozmamak için çok dikkat etmeli, aksi yönde de Kiduş Aşem için neler yapabileceğine odaklanmalıdır. Bütün hayatı bu amaç için bir güç teşkil etmelidir. Ve Tanrı'nın İsmi'ni kutsal kılmak için, hiçbir şey, gerekirse kendi yaşamını feda etmeye hazır olan bir Yahudi'nin sadık davranışından daha kuvvetli olamaz.

 

Kiduş Aşem zorunluluğu neden, şehit olma derecesinde, bu kadar özveri gerektirir? Ve bir Yahudi'den, Tanrı'nın İsmi'ni her koşulda kutsal kılması nasıl beklenebilir?

 

Kesin olan şudur ki, ulusal Yahudi kimliği, Kiduş Aşem konusunu ilerletecek şekilde biçimlenmiştir. Yahudiler'in benliklerinin varolma nedeni budur. Ve bu, puta tapan halkını mutlak surette reddettiği, her güce sahip tek bir Tanrı'ya inandığı için büyük bir ateşin içine atılmayı göze alan Avraam Avinu'ya kadar geri giden bir kimliktir. Avraam Avinu, Babamız Avraam, putperest bir dünyada monoteizmi geliştirerek, "Tanrı'nın İsmi'yle dua etme" görevini yerine getirmek için, uzaklara doğru yol almıştır (Bereşit 13:4). Yitshak'ın kurban edilmek üzere bağlanışıyla doruk noktasına çıkan bu kayıtsız şartsız bağlılık mirasıyla, torunları olan Yahudiler, yaşam güçlerini, hem hayatta, hem de ölümde, ilahî iradeyi yansıtmaya adayacaklardır.

 

Tanrı'nın elçileri ve Tanrısallığı savunan kişiler olarak seçilmiş olan Yahudiler'in ulusal görevi, "tüm ulusların üzerine bir ışık" teşkil etmektir (Yeşayau 49:6). Sürekli Tanrı bilinci ve bilgisiyle yaşamak, dünyada ahlâk, anlamlı yaşam, etik ve dürüstlüğün bayraktarları olmaları demekti.

 

İnsan ve Tanrı arasında, hem insanlar arası, hem de dini görevlerde yapılacak her bir faaliyet, Evren'in Efendisi'nin bayrağını, O'nun Kutsal İsmi'ni şereflendirerek yükseltecekti. Ancak, aynı zamanda, bu insanların tavırları, O'nun İsmi'ni küçük düşürmekten de kesin bir şekilde sakınmalıydı; aksi takdirde, Tanrısallığı arttıracağına, Tanrı'nın Varlığı'nda bir boşluk yaratacaktı ("Hilul" [alçaltma, ihlal etme] sözcüğü, Halal yani "boşluk" sözcüğüyle akrabadır). Yahudi kişi, bireysel ve toplumsal hayatında doğru standartlara göre yaşayarak, bütün seyirciler önünde, olumlu bir etki yansıtmak durumundadır. Eğer örnek davranışını bütün dünyanın görebileceği şekilde yayabilirse, diğerleri için bir model teşkil edebilir.

 

Yahudilerin nasıl yaşadığı ve nasıl öldüğü, Tanrı ile olan ilişkileri aracılığı ile tanımlanır. Yaşam güçleri, ancak, Tanrı'nın İsmi'ni her fırsatta şereflendirmenin bir yolu olarak kullanılması şartı ile verilmiştir ve ancak bu şartla anlam taşımaktadır. Yahudi kişi, Tora'nın kurallarına uyarak ve emirleri yerine getirerek, özveri pahasına olsa bile, kaderini oluşturmaktadır. Bunun dışında, kişinin varlığı "yok" sayılır.

 

Yahudiler'in tarihî azimleri, bir Yahudi olarak yaşamak ve bir Yahudi olarak ölmek arzularına tanıklık eder. Erets-Yisrael'in Romalılar tarafından yağmalanması ile Haçlı Seferleri'ndeki katliam, İspanyol Engizisiyon'unun vahşi işkencesi, korkunç Rus kıyımları ve Holokost'taki "nihai çözüm" sırasında meydana gelen, Yahudi cesareti ile dolu, hem hayatta, hem de ölümde Tanrı'ya değişmez bir inançla dolup taşan olaylar sayılamayacak kadar çoktur. Kiduş Aşem'in en yüksek özveri seviyesi, hayatın kendisi ve kişinin sırf Yahudi olduğu için öldürülmesidir. Sırf Yahudi olduğu için öldürülen bir kişi, Kiduş Aşem'in en üst mertebesindedir.

 

O halde, Tanrısallık, Yahudiler'in ruhsal donanımlarının ayrılmaz bir parçasıdır. Yahudiler, bunu sürekli aklıllarının bir köşesinde tutarak, Şabat günü dualarında da dile getirirler: "Yisrael, Mekadeşe Şemeha - Yisrael, İsmin'i Kutsal Kılanlardır". Yahudiler hayatlşarı boyunca bu görevlerini yerine getirmek için mücadele ederler ve onlar için bundan daha büyük bir onur olamaz.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Başa Takılan Tefilin

 

Başa takılan tefilinin kutu kısmı, saçın başlangıç çizgisinin yukarısında yer almalıdır. Böylece tefilin, tamamen saç bölgesi üzerinde bulunmalıdır. Buradan bir bebeğin bıngıldak tabir edilen yerine kadar olan bölge, tefilinin konması gereken yerdir. Tefilin kesinlikle alna sarkmamalıdır; en ufak bir sarkma bile tefilin mitsvasının yerine getirilememesine, söylenen berahanın da boşa gitmesine neden olur. Tefilin kutusunun "tamamı" saç başlangıç hattının yukarısında yer almalıdır. Burada tam merkeze oturmalı, iki gözün tam ortasından başlayıp yukarı doğru çıkan bir çizgi olduğu farzedilirse, tefilinin kutusu da tam olarak bu çizgiyle çakışmalıdır. Başa takılan tefilinin şeritleriyle oluşmuş düğüm ise arkada kafatasının son bulduğu noktanın hemen altında yer almalıdır. Enseye kadar inmemelidir. Kafaya geçirilen şeritlerin ters dönmemesi ve hep siyah olan kısmın üstta olmasına çok dikkat edilmelidir. Bu o kadar önemlidir ki, eskiden sırf kafadaki şeridi ters döndüğü için günlerce oruç tutan Hahamlar vardı.

 

Tefilinin düğümden sonra devam eden şeritleri, ensenin iki yanından bedenin önüne sarkıtılır ve bunların da siyah tarafının öne gelmesine dikkat edilir. Ancak bunların ters dönmesi kafaya temas eden kısımda olduğu kadar ciddi değildir. Yine de bazı kişiler, şeritlerin ters dönmemesi için bunları aşağıda kemerlerine sıkıştırırlar. Bedenin önüne sarkan iki şerit, en az göbek çukuru hizasına kadar ulaşmalıdır.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

"Yalan Sözden Uzaklaş"

 

·                Hahamlarımız, yalancıların Tanrı'nın Şehinası tarafından kabul edilmediklerini öğretirler.

·                Yalan söylemekten kaçınan kişiye Tanrı özel bir koruma ve bereket sağlar.

·                Rav Una'ya göre, Bene-Yisrael'in sürgüne çıkmalarının en önemli nedeni, "yalan sözden uzaklaş" emrine özen göstermemiş olmalarıdır.

·                Bir kuraklık yılında, halk çok fazla dua etmesine rağmen Gökler'den cevap alamamıştı. Bir gece Rabi Yaakov Şaul Duvek rüyasında, belirli bir dükkân sahibinin yağmur yağdırabileceğini gördü. Sabah etrafına ileri gelenleri toplayarak bu kişinin dükkânına gitti ve bugün cemaat için kendisinin dua etmesi gerektiğini bildirdi. Adam çeşitli bahanelerle bundan kaçınmak istese de, cemaat bunu kabul etmedi ve onu sinagoga getirdi. Adam yola çıkmadan önce yanına tartısını da almıştı. Duaya başladı: "Ey Evrenin Efendisi!" dedi. "Toran'da ‘tam ve adil tartı taşların olmalı' diye yazıyor. Eğer herhangi bir şekilde, en ufak miktarda bile olsa, yalan söylediysem, hile yaptıysam, eksik tarttıysam, hemen şuracıkta göklerden bir ateş gelsin ve beni yaksın. Ama eğer Toran'da emrettiklerine titizlikle uyduysam ve Sana bağlı kaldıysam, lütfen halkına bereketli yağmurlar yağdır ve toprak, bereket sularını kana kana içsin." Kısa süre sonra gökler kara bulutlarla kaplandı ve bereketli yağmurlar yağdı (İmre Şefer).

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Amida Kuralları

1.             Amida'ya aynı zamanda "Şemone Esre" adı da verilir. Bu dua ayakta, sessizce ve günde üç kez söylenir: Sabah Tefilası'nda, öğleden sonra Minha'da ve akşam da üç yıldız çıktıktan sonra Arvit duasında.

2.             Amida'ya başlamadan önce Teilot LaE-l Elyon kelimelerine gelindiği zaman ayağa kalkılır ve Tanrı'nın bizim için her an yaptığı iyilikler ve O'nun Yüceliği düşünülmeye başlanır. Kafamızı meşgul eden tüm düşünceler zihinden çıkarılır ve Krallar Kralı'nın önünde bulunulduğu akıldan çıkartılmaz.

3.             Amida söylerken esnememeye, geğirmemeye dikkat etmek gerekir. Buna rağmen kendini tutamayan bir kişi, o anda ağzını eliyle kapatmalıdır. Tükürüğünü tutamayan bir kişi mendiline tükürür.

4.             Amida söyleyen bir kişi, en azından ağzından çıkanı anlamalıdır.

5.             Amida ayakta söylenmelidir ve hiçbir yere yaslanılmamalıdır. Hasta olan bir kişi ayakta duramıyorsa oturabilir, hatta yana dönük olması şartıyla yatarak da Amida söyleyebilir.

6.                 Seyahatte olan bir kişi, otobüs, tren veya vapurdaysa; eğer kalkabilirse, Amida'yı ayakta söyler, yoksa oturarak bulunduğu şekilde söyler.

Haftanın Sözü

[Talmud - Berahot 8b]

 

Kendi kusuru olmaksızın öğrendiklerini unutan yaşlı bir Haham'a saygı gösterin. Zira Moşe'nin kırdığı ilk On Emir levhalarının parçaları, ikinci levhalarla yan yana muhafaza edilirdi.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.

 

 


[1] Lehem Apanim: Şulhan (Masa) üzerine yerleştirilen ve kabileleri temsil eden oniki ekmek.