Bu Hafta İçin Saatler

30 KİSLVEV

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5783

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:00

17:21

-----

Yeruşalayim

16:05

17:25

Tel Aviv

16:19

17:22

24 ARALIK

Tel Aviv

16:24

17:26

İstanbul

17:25

18:06

2022

İstanbul

17:29

18:10

İzmir

17:34

18:25

İzmir

17:39

18:30

MİKETS-מקץ

 

19-26 ARALIK 2022 HANUKA
24-25 ARALIK 2022 ROŞ HODEŞ TEVET

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Bereşit 41:1-44:17)

Yosef'in, içki ve unlu mamuller sorumlularının rüyalarını doğru olarak çözümlemesinin ardından iki yıl geçmiştir. Paro iki rüya görür. Bu rüyaları açıklama denemelerinden tatmin olmaz. İçki sorumlusu Yosef'i hatırlayınca Paro'nun emri ile Yosef hapishaneden çıkarılır. Rüyaları dinler; bunların yakında yedi sene bolluk ve ardından yedi sene ağır bir kıtlık olacağına işaret olduğunu belirtir.

Ardından Paro'ya, bu olağanüstü durumu halledecek düzeyde zeki birini tutmasını tavsiye eder. Paro bu görevi Yosef'e verir, onu Potifar'ın kızı Asenat'la evlendirir. Yosef işini iyi yapar ve Mısır dünyanın silosu haline gelir. Yosef'in iki oğlu olur: Menaşe ve Efrayim.

Kıtlıktan Kenaan da etkilenir. Yaakov oğullarını yiyecek almaları için Mısır'a gönderir. Yosef'in önüne geldiklerinde Yosef onları tanır, fakat onlar Yosef'i tanımazlar. Satılmasına sebep olan rüyalarını hatırlayan Yosef, kardeşlerine karşı sert bir Mısır'lı lider rolünü oynamaya başlar ve onları casuslukla suçlar. Onlara yiyecek satar, fakat dürüstlüklerinden emin olmak için Binyamin'i getirmelerini söyleyerek bu arada Şimon'u rehin tutar. Bir yandan da hizmetkarlarına ödenen paraları çuvallara gizlice geri koymalarını emreder. Geri dönüş yolunda paraları keşfeden kardeşler paniğe kapılırlar. Başlarından geçenleri Yaakov'a anlatırlar. Yaakov Binyamin'in Mısır'a götürülmesini reddetse de, kıtlık ağırlaşınca durumu kabullenmek zorunda kalır. Yeuda Binyamin'in güvenliğini garanti eder ve kardeşler tekrar Mısır'a inerler.

Yosef kardeşlerini onurlu konuklara yaraşır biçimde ağırlar. Hem babasından hem de annesinden olan tek kardeşi Binyamin'i görünce kendisini tutamaz ve odasına çekilerek ağlamaya başlar. Daha sonra hizmetkarına paraları çuvallara tekrar geri yerleştirmesini, kendi kadehini de Binyamin'in çuvalına koymasını emreder. Kadeh bulununca da Binyamin'in ceza olarak kölesi olmasına karar verir. Yeuda karşı çıkar ve Binyamin yerine kendisini teklif eder; ancak Yosef reddeder.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

HER İNSAN BİR IŞIKTIR

Hanuka, Yamim Noraim ve Sukot’tan farklı olarak Midreabanan, yani Hahamlarca öngörülmüş bir bayramdır. Hanuka, Purim’le birlikte, Yahudi halkı için, bu dönemde meydana gelmiş mucizeler için şükran duygularını yansıtan bir bayram niteliğindedir.

“Al Anisim” duasında söylediğimiz gibi: “Atalarımız uğruna o günlerde bu dönemde gerçekleştirmiş olduğun mucizeler için, rahatlama için, kudretli işler için, kurtuluşlar için, harikalar için ve teselliler için Sana şükranlarımızı sunuyoruz.”

Bu birimde Yahudilikte ışığın yeri konusuna eğileceğiz.   Işığın evrenin yaratılışındaki yerini anlamaya çalışacak ve ışığın özelliklerine odaklanacağız. Ayrıca ışığın neden Yahudilerin Yunanlılara karşı mücadelesinin mührü olarak simgeselleştiğini de anlamaya çalışacağız.

Evrenin yaratılışının ilk gününde Tanrı ışığı yaratmıştır:

Başlangıçta sadece “karanlık” olduğunu görüyoruz. Burada yaratılan “ışık” neyin ışığıdır sorusu her zaman sorula gelmiştir. Dördüncü günde Tanrı’nın iki ışık kaynağını yarattığını görmekteyiz.

Az once sorduğumuz sorunun cevabını verebilmek için öncelikle Raşi’nin açıklamalarına bakacağız: "Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve … ayırdı” – Kötülerin onu kullanmasının uygun olmadığını gördü ve gelecekte tsadikler için onu ayırdı”.

Raşi buradaki açıklamalarında Gemara Masehet Hagiga 12/A’dan almaktadır. Bu ışık sadece Tanrı’nın var olduğu ilk günde yaratılmıştır. Bu ışık Tanrı’nın varlığının temel bir sonucudur. Tanrı’dan geldiği için zaten iyidir. Aslında bu ışık fazla “iyi” ve özel olduğundan Tanrı tarafından tsadikler için gizlenmiştir. Dünyamızda vardır ve onu ortaya çıkarmak bizim görevimizdir. Bu ışığın dünyaya yayılmasını sağlayacak manevi seviyeye erişmek hepimizin hedefi olmalıdır. Bu ışık tarih boyunca zaman zaman karşımıza çıkmıştır.

Bir “tanıdık” hikayede Tanrısal ışığın varlığını görmeye çalışalım. İsrael oğulları Tora’yı aldıktan sadece kırk gün sonra “altın buzağı” günahını işleyerek büyük bir hata yaparlar. Tanrı’nın toplumu yok etmesi Moşe’nin duasıyla engellenebilir ancak Moşe indiğinde taş levhaları elinden düşürür ve kırar. Tanrı emriyle yeni levhaları hazırlamak için Sinay dağına çıkma emri alır. Bu arada “buluşma çadırı-oel moed” dediğimiz ifadeye ilk kez rastlarız. Tanrı burada Moşe ile “yüz yüze” konuşur. Moşe ile konuştuktan sonra Tanrı ayrılır. Moşe’nin yüzü burada parlamaktadır. Bu ifadeyi Tora’nın satırlarından okuyalım: “Moşe Orada, kırk gün ve kırk gece Tanrı ile kaldı; ekmek yemedi, su içmedi. Tanrı levhalar üzerine antlaşmanın şartlarını – On Emir’i – yazdı. Moşe, Sinay dağından indiğinde ki dağdan indiğinde iki Tanıklık Levhası Moşe’nin elindeydi ve Moşe Tanrı kendisiyle konuşurken yüz teninin parlaklık kazandığını bilmiyordu Aaron ve tüm Bene-Yisrael, Moşe’yi gördü: Yüzünün teni ışık saçıyordu! Ona yaklaşmaktan çekindiler.” Burada da, Moşe’nin yüzünden saçılan ışığın tsadikler için gizlenmiş olan o ışık olduğunu anlıyoruz.

Bu öyküleri iyice analiz ettiğimiz zaman ortaya ışık ile ilgili birçok şey çıkmaktadır. Her şeyden önce ışık Yaratılışı ifade etmektedir ve bu dünyada Tanrısallığın ifadesidir. Işık tamamen soyut bir şeydir ve küçük yaştan itibaren algılanan ilk soyut olgu ışıktır. Işık fiziksel ile manevinin birleşimidir. Işıksız görmek, tanımak, ayırt etmek mümkün değildir. Işık bir anlamda, kendi sayesinde görülen şeyleri “doğuran” etkendir. İnsan “Sonsuz Olanı” tanımamaktadır. O’ndan tanıdığımız yan ışıktır – ışığı görürüz ve onun aracılığıyla “Sonsuz Olanı” anlarız. Eğer bir kapının anahtar deliğinden bakarsak bol miktarda ışık görürüz. İşte bizim ışıktan algılayabildiğimiz aşağı yukarı budur. Anahtar deliği. Işığın tümü ise Bizzat Tanrı’dır.

Yanmakta olan bir kandil veya ışığı söndürmek mümkündür. Ama dünyada ışığı tümüyle söndürmek mümkün değildir. Mişle bu konuda çok bilinen bir özdeyiş kullanır: “Çünkü bir kandildir mitsva ve Tora ışıktır. Ve yaşam yolu, terbiye ikazlarıdır.”

Işık Tanrısaldır, sonsuzdur ve biz ondan yalnızca küçük bir miktarı algılayabiliyoruz. Tora da böyledir sonsuzdur, “Sonsuz Olanla” ilgilenir ve herkes onun yalnızca bir kısmıyla bağlantı kurar. Işığı söndürmek mümkün değildir, çevresinden dolanmak, onu sınırlamak da mümkün değildir. Tora da böyledir.

Buna karşılık, kandil sınırlı bir şeydir. Kandilde de ışık vardır, ama bu, onu yakan, onu söndüren, onu istediği ihtiyacı için kullanan insana bağlıdır. Mitsva da böyledir; insan tarafından yerine getirilir. İnsan isterse yapar istemezse yapmaz. İnsan bir kandili söndürebilir – ama dünyadaki ışığı söndüremez; Tora’yı söndürmez.

Rav Kook ışık ile ilgili bize çok özel dersler vermektedir: “Her birey bilmeli ve anlamalıdır ki içinde, çok içinde bir kandil yanar. Ve kendi kandili akranının kandili gibi değildir ve kandili olmayan kişi yoktur. Ve her birey bilmeli ve anlamalıdır ki, çabalayıp kandilin ışığını herkesin önünde açığa çıkarmakla, büyük bir meşale şeklinde yakmakla ve tüm dünyayı aydınlatmakla yükümlüdür!”

Haşmonayların niyetleri ve hedefleri budur: Kendi iç ışıklarını açığa çıkarmak, parlamasını sağlamak ve dünyada yanması için onu diğerlerine eklemek. Helenleşmenin karanlığı karşısında Tanrı’nın ışığını, Yaratılışın ve Tanrı’nın dünyada açığa çıkışının ışığını, diğer ışıklarla birleşen bu içsel ışığı yaymak istemişlerdir.

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

Hanuka Bayramını sekiz gün kutlarız. Yalnızca bir adet yağ kavanozu kalmasına rağmen, bir mucize gerçekleşir ve kavanozun içindeki yağ ışığın tam sekiz gün boyunca yanmasına yeter. İşte bu nedenden Hanuka bayramını sekiz gün kutlarız.

Bu sekiz günlük kutlama şöyle bir espri ile dile getirilir. “Bu kadar büyük bir kutlama, bu kadarcık yağ yüzünden midir?”

Hanuka Bayramı çok önemlidir. Bu kadar önem verilmesinin nedeni, tarih boyunca insanoğlunun din özgürlüğü uğruna yaptığı ilk başarılı isyanı temsil ettiği içindir. Bu bayram bizlere inanç ve ibadet özgürlüğümüzün değerini hatırlatır.

Hanuka özünde insan hakları ile ilgili en önemli iki doküman olan Magna Carta ve İnsan Hakları Deklarasyonu görülmektedir. Ayrıca, Hanuka’da Bağımsızlık Deklarasyonundaki Makabi isyanı ile de paralellik vardır. Çünkü ilk Yahudiler dinsel hakları için savaşmasalardı, özgürlük uğruna yapılan akımların hiçbiri gerçekleşmeyebilirdi. Dolayısıyla, yalnızca Yahudiler değil, tüm insanlık Hanuka’nın bu süregelen mucizesine paydaşıdır.

Hanukiya yakarken elimizdeki tek mum sayesinde bütün diğer mumlara yanmaları için kıvılcım veririz. Kıvılcım vermek çok önemlidir. Bu önem, şimdi anlatacağım öyküde vurgulanmaktadır:

Bir demircinin yanında çırak olarak çalışmaya başlayan genç bir adam, orada maşa tutmayı, çekiç kaldırmayı, örs kullanmayı öğrenir. Bu genç adam, çıraklık eğitimini tamamladıktan sonra, kraliyet demirhanesinde işe kabul edilince sevinçten çılgına döner. Ancak, çok geçmeden genç adamın sevinci kedere dönüşür, çünkü her şeyi öğrendiği halde bir kıvılcımla ateşi tutuşturmak gibi basit bir işlemi öğrenmemiş olduğunu fark eder. En basit gözüken işi, yani kıvılcım vererek ateş yakmayı öğrenmemiş olduğundan, aletleri kullanma becerisi ve bilgisi boşunadır. 

Bu yıl, Danimarkalı Yahudilerin, Yahudi olmayan Danimarka halkı tarafından kurtarılmalarının yetmiş dördüncü yılını kutluyoruz. Halkın Nazilere karşı gösterdiği bu direnç ve cesaret Kral X Cristian’ın halka verdiği kıvılcım sayesinde gerçekleşmiştir.

Şöyle ki; 1943’de Naziler her Yahudinin David’in yıldızını taşımasını şart koşmuşlardı. Kral X Cristian bunu duyar duymaz radyoda bir bildiri yayınlar. Bizzat kendisinin yaptığı konuşmada der ki : “ Yahudi Cemaati, Danimarka halkının bir parçasıdır. Bizim Yahudi cemaatiyle hiçbir alıp veremediğimiz yoktur. Yahudilere karşı hiç aşağılık kompleksimiz yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır. Bu nedenle, şayet Yahudilerin bu sarı yıldızı takması şart koyuluyorsa, ben ve benim tüm ailem de bu yıldızı şeref göstergesi sayıp üzerimizde taşıyacağız.”

Tahmin edileceği gibi kralın bu konuşmasından sonra David’in yıldızını taşımak Danimarka’da söz konusu olmadı. Üstelik Almanlar Yahudilerin Danimarka’dan atılmaları konusunda baskı yaptıklarında pek çok Danimarkalı asker ve komutan Yahudi arkadaşlarını korumak isterken hayatlarını kaybettiler.

Söz buraya kadar gelmişken, Türk Musevilerini Nazilerin elinden kurtaran Sayın Selahattin Ülkümen, Sayın Necdet Kent, Sayın Namık Kemal Yolga’yı rahmet ve minnetle anmaktan kendimizi alamıyoruz. 

İşte Hanuka ruhu bu kıvılcımı taşıma bilincidir. Yaşamında bu kıvılcımı, ruhu taşıyan her kim olursa olsun, kadın erkek hiç fark etmez, inancı uğruna hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz. Dünya tarihine baktığımızda, her insanlık başarısının altında yatan da bu ruh değil midir?

Hanuka Bayramında söylenmesi gelenek haline gelmiş bir söz de şudur: “Ne güç ile ne de kuvvet ile yalnızca ruhum ile” (Zeharya 4:6)

Yuda Makabi bir savaş kahramanıydı. Makabiler güç kullanarak savaşı kazandılar. Tarihin bu evresine baktığımızda, zafer kazanmak için en gerekli unsur “ruh” idi. Gerçekten de Makabilerin özgürlük ruhu ve Yahudiliğe inançlarına bağlılıkları olmasaydı savaşmak için ne cesaretleri ne de yeterince kuvvetleri olurdu. Ruh yoksa güç de yoktur; ruh yoksa insanın ya da toplumun hedefleri rüzgarlı bir günde çarçabuk dağılan bir duman gibi yok olur.

Hanuka sıkça “ışık ve karanlık arasındaki sürtüşmenin anılması” gibi tanımlanır. Gerçekten de Hanuka’yı kutladığımız günler senenin en kısa günlerini yaşadığımız bir döneme denk gelir. Geceler uzun gündüzler kısadır. Karanlık ışığın yerini almış gibi gözükür. Oysa Hanuka bayramı günlerin yeniden uzayacağını ve ışığın yeniden parlayacağını haber verir bizlere. Zaman zaman fazla iyimser gibi gelse de bu imaj özellikle bu yılki Hanuka kutlamamıza çok uygun düşüyor. Ama en sonunda ışık karanlığa galip gelecektir. Buna inanıyoruz. 

Yaşlı bir hahamın etrafındakiler ondan kendilerine son bir mesaj bırakmasını istemişler. Yaşlı haham bunun üzerine demiş ki: “ Tüm insanlara saygı duyun.” Etrafındakiler itiraz etmiş: “Tanrı’dan önce değil herhalde !? ” diye. Haham hemen yanıtlamış: “Tüm insanlara saygı duyarsanız, Tanrı’ya da saygı duymuş olacaksınız zaten.” 

Fiziksel olarak küçük ancak sembolik olarak bakıldığında olağanüstü büyük olan Hanuka ışıkları bize içimizdeki ışığı keşfetmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Bu içsel ışığa özellikle bizim, toplumumuzun en önemlisi dünyamızın çok ihtiyacı vardır. Ancak ve ancak böylesi bir ışık insan ruhundaki karanlığı aydınlatacaktır. Ancak o zaman insanlar şu sözlerin etrafında birleşeceklerdir:

Gecenin gölgesinin içinden

Dünyamız ışığa kavuşur.

Ve her yer aydınlanır!

Bu duaya hepimiz Amen diyelim

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Hayatımıza sahip çıkmak ve onu korumak önemlidir.

RaMBaM’ın görüşüne göre tanımadığımız, niteliklerini bilmediğimiz veya şüphe duyduğumuz kişilerle bir arada bulunmak  ve özellikle yalnız kalmak uygun değildir. Çünkü bu kişiler bizlere fiziksel veya manevi anlamda zarar veren olabilirler. Tora, canlarımızı korumamız yönünde defalarca emir vermiştir.

AKLIMIZDAN GEÇENLER

Rav İsak Alaluf

Her yıl bir anne olarak Hanuka'nın Noel ve yılbaşına olan yakınlığı özellikle tarih olarak birbirlerine yakın olan yıllarda beni zorluyor. Rengârenk ışıkların, hediyeliklerle dolu alışveriş merkezlerinin, süslü evlerin ve ağaçların büyüleyici görüntüsüyle bizim mumlarımız nasıl rekabet edebilir?  Aslında hepimizin sıklıkla karşı karşıya kalabileceği bir soru bu. Rabimizin cevabına bakalım:

Sizin ve sizin gibi birçok kişinin karşı karşıya olduğu şey aslında bir meydan okumadır. Biz ve çocuklarımız, içinde yaşadığımız ülkenin kültürüyle çevriliyiz ve çevremizdekileri "aşmaya" çalışırsak başarısızlığa mahkum oluruz. Bunun yerine, yerel kültürün zorlayıcı doğasını kabul ederken, Yahudiler olarak sahip olduklarımızın güzelliğine odaklanmalıyız.

Menora mucizesi bir şişe zeytinyağı üzerinde gerçekleştirildi. Yağın sembolizmlerinden biri, suyla iyice karıştığında bile, sonunda yağın askıda kalmayacağı, ayrılarak yukarı çıkacağıdır. Yahudiler de asimile olmazlar, sonunda ayrıldılar ve tekrar zirveye, Tanrı'yla ve birbirleriyle olan bağlarına yükselirler. 

Hanuka'nın güzelliğini çocuklarımıza anlatmak için kullanabileceğiniz ve bu özel zamana ilişkin bilgilerimizi zenginleştirecek malzeme sunan birçok harika Yahudi web sitesinden bazılarını ziyaret etmek gerekir.

Hanuka’da tek bir ışıkla başlarız ve günden güne daha fazla ışığa yükseliriz. Hanuka, tüm Yahudilerin yükseleceği ve Yahudi olmanın gururuyla büyüyeceği bir zaman olsun, amen.

HAFTANIN SÖZÜ

Pasuklar, kutsiyetin ve ulvi ateşin, senin içinde sürekli olarak yanması ve asla sönmemesi gerektiğini hatırlatmaktadır. (Noam Elimeleh)