Haftanın Peraşası BülteniTanrı Koenler'e, Mişkan'a girdiklerinde en üst düzeyde dikkat göstermeleri gerektiğini bildirir...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  28 Nisan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:41

7:55

-----

Yeruşalayim

6:46

8:01

Tel Aviv

6:56

7:58

10 İyar

Tel Aviv

7:01

8:03

İstanbul

7:44

8:24

5767

İstanbul

7:51

8:31

AHARE MOT - KEDOŞİM

 Hatırlatmalar:

ü 2 Mayıs Çarşamba: Pesah Şeni

ü 6 Mayıs Pazar: Lag Laomer

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 16:1 - 18:30 / 19:1 - 20:27)

[www.ohr.org.il]

Tanrı Koenler'e, Mişkan'a girdiklerinde en üst düzeyde dikkat göstermeleri gerektiğini bildirir. Kipur günü Koen Gadol, özel hazırlıkların ve özel giysiler giymesinin ardından Mişkan'ın en kutsal yerine girecektir. Yom Kipur'a özel, aralarında kura çekilecek iki tıpatıp benzer keçinin de bulunduğu bazı sunular getirecektir. Bu keçilerden biri "Tanrı için", diğeri de çöldeki bir yer olan "Azazel için" olacaktır. Tora Kipur günü kişisel bazda yapılması gereken şeyleri açıklamaktadır: Yedinci ayın 10. günü herkes kendisine eziyet edecektir. Bu "eziyet"in tanımı, Sözlü Tora'ya göre yemek, içmek, ferahlatıcı şeyler sürmek, deri ayakkabı giymek, yıkanmak ve eşlerarası özel ilişkiden uzak durmak şeklindedir.

Kan yemek yasaktır. Kesilen kuş ve evcil olmayan hayvanların kanlarının üstü örtülmelidir. Halk, Mısır'da adet olan ahlaksızca davranışlarda bulunmamaları konusunda uyarılır. Ensest ilişkiler tanımlanır ve yasaklanır. Bir kadının adet dönemi süresince evlilik ilişkisi kesinlikle yasaktır [Bu yasak, bu dönemin ardından geçen yedi günün sonunda kadının Mikve'ye girmesi ile sona erer]. Eşcinsellik, hayvanlarla ilişki ve çocukların kurban edilmeleri diğer ağır yasaklardandır.

Kedoşim peraşasında halka kutsal olmaları gerektiği bildirilir. Bu amaca yönelik birçok yasaklama ve pozitif emirden söz edilir:

Yasaklar: Putperestlik, korban etlerinin belirlenen zaman geçtikten sonra yenmesi, hırsızlık ve soygun, hırsızlığın inkarı, yalan yeminler, bir başkasına ait malı alıkoymak, işçilerin ücretlerini ödemeyi geciktirmek, bir başka Yahudi'den nefret etmek, ona (özellikle kişinin kendi ebeveynine) küfretmek, dedikodu, insanların önüne fiziksel ve manevi engeller koymak, adaletin saptırılması, tehlikede olduğu görülen birine yardım etmemek, utandırmak, intikam almak, kin beslemek, farklı cins canlıları çiftleştirmek, yün ve ketenin karışık örülmesiyle örülmüş bir giysi (Şaatnez) giymek, yeni dikilen bir ağacın ilk üç yıl içinde meyvesini toplamak, pisboğazlık ve sarhoşluk, büyücülük, yüzün köşelerini bıçakla tıraş etmek, dövme yaptırmak.

Emirler: Anne-babaya, yaşlılara saygı, hasatın bir bölümünün fakirlere bırakılması, başkalarını (özellikle Yahudiliği kabul etmiş kişileri [Ger]) sevmek, yeni dikilen bir ağacın dördüncü yılında verdiği meyvelerin Yeruşalayim'e getirilerek yenmesi (Neta Revay), Kutsal Tapınak'a saygı göstermek, Tora bilginlerine, körlere ve sağırlara saygı göstermek. Aile hayatı kutsal olmalıdır. Yahudilik dışı yaşamları taklit etmememiz konusunda uyarılmaktayız; zira bu, Erets-Yisrael'i kaybetmemize bile sebep olabilir. Ayrıca Kaşerut kurallarına bağlı kalmamız ve bu farklı statümüzü korumamız da peraşada emredilmektedir.

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Göndelik Kutsiyet

 

Kedoşim sözcüğü genellikle "kutsallar" olarak tercüme edilir. Sözcük elbette "kutsal" anlamı taşıyabilirse de, bu çeviri biraz zordur. Esas zorluk, "kutsiyet" sözcüğünü gerçek anlamda tanımlamakta yatar. Bazen bir kişinin kutsallığı, başkasının yıkımı anlamına gelebilmektedir. Bütün beşerî medeniyet boyunca yapılan "kutsal savaşlara" tanık olun. Kutsallığın kesin bir tanımını bulmak zordur. Bu nedenle, belki de "Kedoşim" kavramı, anlam açısından, daha ziyade "bağlılık ve adama" olarak algılanmalıdır. Tanrı, Yahudi ulusunun ve genelde bütün insanlığın, Kendi programına ve amaçlarına bağlı olmalarını arzu eder.

 

Belki bu şekilde Ramban'ın Kedoşim sözcüğünün anlamı hakkında yaptığı açıklamanın bir yönü de budur. Ramban, bu sözcüğün, bizlerden, Tora'nın bize yasaklamadığı konularda bile kendimizi mantıklı bir sınırlamayla kontrol altında tutmayı talep ettiğini söyler. Amaç, sadece Tanrı'nın yasakladığı şeylerden asgari düzeyde uzak durmak, yapmamızı emrettiği şeyleri formalite icabı yerine getirmenin ötesinde, Tanrı'nın planının ve isteğinin yerine getirilmesi görevine bağlılığımızı şevkle göstermek olmalıdır. Kişinin yaşamında, manevi yükselişler ara ara, hatta seyrek olarak, cereyan eder. Ancak, Tanrı'nın Torası'na ve değerlerine bağlılık her gün mümkündür ve gereklidir. Ve Tanrı bizden kutsal olmamızı isterken, kastettiği nokta budur.

 

Sefat Emet, Şemini peraşasında yaptığı bir açıklamada,Yetser Ara'nın, yani her insanda ortaya çıkan kötülüğe eğilim göstergelerinden bir tanesinin, hayatın küçük ve basit şeylerinde, Tanrı'yı görmeyi reddetmek olduğunu belirtir. Doğa kesinlikle doğaldır, ama aynı zamanda Tanrısaldır - Tanrı'dan kaynaklanır. Çevremizdeki dünyanın harikaları, bedenimizdeki yaşamı ayakta tutan eşsiz denge, kaderimiz olan ölüm bile, her şey, Yaradan'ın her şeye yönelik bağlantısını dile getirir. Yetser Ara ise bize buna odaklanmamayı telkin eder. Bu Yetser Ara'yı yenmemizi mümkün kılan odaklanmanın aracı, bağlılıktır. İnsanlar hayatta birçok kez, amaçsız bir şekilde oradan oraya sürüklenirler ve sonunda, bu durumdan büyük bir manevi rahatsızlık duyarlar.

 

Tora'nın hedefi, yaşantımızın bir amaç taşımasıdır. Tanrı'nın isteğini yerine getirmek, iyilik ve erdem amaçlarını geliştirmek için, kişinin karşısına her gün binlerce fırsat çıkar. Kişi, hangi meslekle meşgul olursa olsun, bu geçerlidir. Meslekî yaşamında ve iş açısından verimli olduğu yıllarda olduğu gibi, emeklilik yıllarında da geçerlidir. "Kedoşim" olma emri, hayatın her döneminde ve her koşulda geçerlidir. Holokost sırasında, insanlıklarını kaybetmeyi reddeden ve hayal edilebilecek en kötü koşullarda bile bağlı kalmayı tercih eden insanların varlığını okuyor ve duyuyoruz. Tora'nın değer yargılarını günlük hayatımıza aşılama mücadelesi zor ve sürekli devam eden, ancak azim ve bağlılıkla kazanılabilecek bir mücadeledir. Tora'nın, kutsal olmamızı isterken, önümüze sunduğu sınav işte budur.

 

DEVAR TORA

[Binyamin Koen - www.tfdixie.com]

 

Göklere Çıkan Merdiven

 

Şu anda, Sefirat Aomer döneminin, yani Pesah ile Şavuot bayramları arasındaki 49 günlük sürenin ortasındayız. Yahudiliğe göre, her bir Yahudi, Pesah'ın ikinci gecesinden itibaren, Şavuot'a kadar olan günleri saymakla yükümlüdür. Hahamlarımız, bu bayramlar arasında belirgin bir ilişki olduğunu bize öğretirler. Yahudiler Mısırlı efendilerinin pençelerinden kurtulmayı ve coşku dolu özgürlük duygusunu nihayet deneyimlemeyi, Pesah'ta başarmışlardır. Yahudi ulusu, bundan sadece yedi hafta sonra, birbirine kenetlenmiş halde Sinay Dağı'nın eteklerinde, Aşem'den Tora'yı umutla beklemeye başlamıştır. Nasıl olur da, bir an, dünyanın en kötü muamele gören varlıkları olan Yahudiler köle iken ve çok kısa bir süre sonra ise, Aşem'in Sesini duyabilecek ve tüm dönemlerin en çok satılan kitabını kabul edebilecek yeteneğe sahip olabiliyorlar?

 

Kabala ustaları, Yahudilerin, Mısır'da köle iken, manevi olumsuzluğun en düşük seviyesine, 49. seviyeye düştüklerini belirtirler. Ahlaksız Mısır ortamı ile aşağılayıcı köleliğin birleşimi, Yahudileri bu çukura, bu pislik dolu kara deliğe itmişti. Bu nedenle, bu iğrenç yaşamı terk edip, Mısır sınırlarından dışarı çıkar çıkmaz, Yahudilerin, gerçek anlamda bu manevi çürümüşlükten kurtulmaları gerekiyordu. Bu bir günde gerçekleşmeyecekti; Kızıldeniz'in yarılması sırasında gerçekleşen mucizelere tanık olmak da yetmeyecekti. Bu nedenle Yahudilerin, Aşem'den Tora'yı kabul etmeye hazır olmalarına kadar sürecek olan yedi haftalık bir arınma süreci yaşanacaktı.

 

O halde, biz de sayıyoruz. Her geçen gün, Yahudi milleti, giderek yukarılara tırmanarak, farklı bir kutsallık seviyesine ulaşıyor. Bugün, Şavuot bayramına yaklaşırken, biz de bir merdiven çıkıyoruz. Her günü saydıkça, görev amacımıza ulaşmak için bir adım daha yaklaşıyoruz. Tora'nın bize sunacağı zenginliği kabul etmeyi ve barındırmayı başaran bir beden yaratabilmek için, karakterimizin zayıf yanlarını geliştirmek üzere, bu 49 gün bize ayrılmıştır. Dönüm noktası olan 50. günde, bu eşsiz fırsatı tekrar deneyimlemek için, hazır ve istekli olmak bizim umudumuzdur.

 

BİR MİtSVA

[Rabi Hayim Aşer Levene - www.torah .org]

 

Akranını Kendin Gibi Sev

 

Mitsva: Tora şöyle der: "Akranını kendin gibi sev; ben Aşem'im" (Vayikra 19:18). Bu emir Aavat Yisrael, tüm Yahudiler'i sevme mitsvası olarak bilinir ve Yahudi yaşamının temellerinden biridir.

 

Akranı sevme mitsvası, Yahudilikte çok önemli bir prensiptir. Bu mitsvanın büyüklüğü, Rabi Akiva'nın öğretisinde dile getirilir: " ‘Akranını kendin gibi sev' - bu,Tora'nın çok önemli bir kuralıdır" (Sifra - Vayikra 19). Büyük Haham İlel, Tora'nın özünü şu sözlerle dile getirmiştir: "Sende nefret uyandıran bir şeyi, akranına yapma" (Şabat 31a).

 

Her Yahudi, kendi kardeşine bağlı olmalı ve akranının ihtiyaçlarına duyarlılık göstermelidir. Esasında, duyguları paylaşmaktan ziyade, kardeşinin sorunları onun kendi sorunları olmalıdır.

 

Fakat neden her bir kişiyi sevmek ve tüm kalbimizle onunla özdeşleşmek gerekir? Kişi "akranını, kendini sever gibi sevmeyi" nasıl başarabilir? Pasuğun sonunda "Ben Aşem'in" sözlerinin, insanlararası ilişkilere bağlı bu kuralla ne ilgisi olabilir?

 

"İnsan ile insan" arasındaki ilişkilerle ilgili emirler ve "insan ve Tanrı" arasındaki ilişkilerle ilgili emirlerin denkliği, iki On Emir levhasının eşit yükseklikte olmasıyla da simgelenir; zira ilk levhadaki beş emir Tanrı'ya, ikinci levhadaki beş emir de insanlara yönelik yükümlülükleri içerir. İki levha eşit seviyededir. Hiçbiri diğerinden üstün değildir. Hiçbiri ihmal edilemez ve işin doğrusu, biri, diğeri olmadan var olamaz.

 

İnsanlarla olan ilişkimizde, ana etken, sadece hissi bir acıma, anlayış ve insanlık duygusu değil, daha ziyade "Tanrısallığı" taklit etme duygusu, yani Tanrısal iradeyi uygulama ve O'nun adımlarını izleme duygusu olmalıdır. Bu da, "akranını kendin gibi sev" gibi insanlararası bir yükümlülüğün, "Ben Aşem'im" sözleriyle mühürlenmesini açıklamaktadır.

 

İlginç olan "Tanrın Aşem'i bütün kalbinle sev" (Devarim 6:5) pasuğunun insanlar arası ilişkiye yönelik denginin "akranını kendin gibi sev" kuralında bulunmasıdır. Aslında burada hiçbir tezat yoktur, çünkü iki kural da birbiri ile yakından ilgilidir.

 

Her bir canlı, istisnasız, "Tanrı'nın suretinde" yaratıldığı için özel olduğundan (Bereşit 1:27) Tanrı'nın manevî el eseridir ve ruh denen ilahî bir ışıkla donanmıştır. Beşeri kimliğin özü ve bir Yahudi olarak kardeşleri ile paylaştığı ortak özellik budur.

 

Farklılıklar ne olursa olsun, kişinin arkadaşını sevme yeteneği, ruhu ile bağlantı kurarak gerçekleşir. Bu, kişinin, kendi akranını "kendisi gibi sevmesi" sözünü, tam anlamıyla anlamamızı sağlar. Bu ifadenin anlamı şudur: Başkasına duyduğunuz sevgi, esasında "kendi" benliğinizle temas kurmak, yani ruhun içsel kutsallığı ile özdeşleşmektir. (Esasında "Kamoha - Kendin Gibi" sözcüğünün sayısal değeri "E-lokim - Tanrı"nınkiyle aynıdır [86] ve bu, insanın içindeki ilahî kıvılcım olan ruhu öne çıkarır.) Bu sayede, kişi Yahudi toplumunun her bir üyesine karşı derin bir sevgi beslemeyi başarır, çünkü kendini onların ruhsal köklerine göre ayarlar. Gerçekten de Hasidik çalışmalar, "Tanrı sevgisi"ne giden yolun,Aavat Yisrael mitsvasından  geçtiğini öğretir.

 

Yahudiler "tek bir" varlık olarak kabul edilirler.

 

Kol Yisrael Arevim Ze Laze: Tüm Yahudiler Birbirine Kefildir (Talmud - Şevuot 39a). Bu prensip, her Yahudi'nin, akranı için kefil olarak hareket ettiğini ve buna bağlı olarak onun herhangi bir dini yükümlülüğünü onun adına yerine getirme gücüne sahip olduğunu vurgular. Örneğin bir Yahudi beraha söylediğinde başka Yahudilerin de yükümlülüğünü yerine getirmeye yoğunlaşırsa ve o Yahudiler de onun bu berahasıyla yükümlülüklerinin yerine geleceğine konsantre olurlarsa, onun söylediği tek beraha onların yükümlülüğünü de yerine getirir. Karşılıklı sorumluluk, Yahudilerin paylaştıkları ortak amaç ve görevden kaynaklanır. O halde, bir Yahudi'nin, akranına zarar vermesi sadece kötü değil, aynı zamanda anlamsızdır. Kişinin verdiği herhangi bir zarar, sonuç itibariyle, kendine de verilmiştir.

 

Yahudiler, aynı yürek atışı ile, kenetlenip "tek bir kalbe sahip, tek bir vücut olarak" durup, Sinay Dağı'nda Tora'yı alan bir millet olarak, ulusal kimliklerinde aynı ortak özlemleri paylaşırlar (Mehilta Yisro).

 

Kişinin, kendi akranının benliğinde, Tanrısallığı ve gizli büyüklüğü farketmesi, onun, her Yahudi kardeşini sevmesini ve saygı göstermesini zorunlu kılar. Kardeşleri ona, o da kardeşlerine bağlıdır.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Tefilin'in Yerleştirilmesi

 

Kola ait tefilinin kutusu, sol kolun pazu kısmına, kalbe bakacak şekilde yerleştirilir. Kutuyla kol arasında engel oluşturabilecek hiçbir şey olmamalıdır. Bu nedenle gömlek kolu iyice sıyrılmalı ve kutunun altına girmemesine dikkat edilmelidir. Ve elbette kol özellikle o bölgede engel oluştracak bir kire sahipse, öncelikle temizlenmelidir.

 

Her şeyi sol eli ile yapan solak bir insan, kola ait tefilini sağ kolunun pazısına takar. Ama eğer iki elini de eşit şekilde kullanıyorsa, insanların çoğu, tefilini sol kola taktığı için, bu kişiler de, onlar gibi sol kollarına takmalıdırlar. Sağ eli ile sadece yazı yazan ve diğer her şeyi sol eli ile yapan bir kişi, nasıl davranması gerektiği konusunda bir hahama danışmalıdır.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

"Akranını Kendin Gibi Sev"

 

·                Herhangi bir şey çalan kişi, çaldığı olabilecek en asgari değere sahipse bile, sanki bir can çalmış gibidir. Hele de çaldığı şey zamansa, dünyanın tüm korbanlarını getirse bile bunu onarması güçtür. Bu nedenle, Tanrı korkusuna sahip bir kişi, her türlü hırsızlıktan en üst düzeyde kaçınmakla yükümlüdür. Yaptığı her şeyde dürüst ve güvenilir davranmalıdır. "Tanrı'yı arayanlar hiçbir iyilikten yoksun kalmayacaktır"; zira "Tanrı, dürüstlükle hareket edenlerden iyiliği esirgemeyecektir".

·                Hırsızlık ne kadar ağırdır? Hahamlarımız, Noah zamanındaki tufan neslinin, birçok ağır günahtan sorumlu olduğunu, ama yok oluş kararlarını mühürleyenin, hırsızlık günahı olduğunu öğretirler. Bir kişinin elinde çalıntı tek kuruş olduğu zaman, duaları etkili olmaz.

·                Hahamlarımız hırsızlık yapanın Kipur gününde bile affedilmediğini öğretirler. Zira Tanrı'ya yönelik bir günah işleyen kişi, samimi bir şekilde teşuva yaptığı takdirde affedilir; ama bir insana karşı işlenen suç, o insanın kesin affı olmadığı sürece affedilmez. Eğer işlenen suç hırsızlıksa, kişi her şeyden önce çaldığını iade etmekle yükümlüdür.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Keriat Şema Kuralları

1.     

91

 

Şema pis veya murdar bir yerde okunmaz. Eğer bulunulan yer tamamen temiz değilse, Şema içten okunur. Şema okuma vakti geçmek üzereyken tuvalette olan bir kişi, içinden şunları geçirmelidir. "Şema'yı söyleyemediğim için çok üzgünüm, şu anda Şema'yı içimden söylemeye bile hakkım yok".

2.      Arvit'te (akşam duası) Şema okuma vakti, gökte üç küçük yıldızın gözükmesinden, gece yarısına kadardır. Eğer vakit geçtiyse, gün doğana kadar Şema söylenebilir.

3.      Arvit Şeması'ndan yarım saat önce yemeğe oturulmaz. Yenecek şey az olsa bile Arvit'ten önce yenmez, biraz dinlenmek için yatılmaz ve herhangi bir işe başlanmaz. Eğer bir kişi yemeğe başladıysa ya da biraz yattıysa ya da bir işe başlamışsa, Şema vakti geldiği zaman tüm meşgalelerini bırakıp Şema söylemelidir.

4.      Cemaat vaktinden önce Şema söylemişse, onlarla beraber Şema ve Arvit söylenir ve Şema vakti gelince de (üç yıldız çıkınca) sadece Şema, Emet'e kadar Beyahid (tek başına) söylenir.

5.      Arvit Şeması'ndan önce ve sonraki berahalar şunlardır: Şema'dan önceki ilk beraha Aşer Bidvaro'dan Amaariv Aravim'e kadar; ikinci beraha Aavat Olam'dan Oev Et Amo Yisrael'e kadar; Şema'dan sonraki ilk beraha Veemuna Kol Zot'tan Gaal Yisrael'e kadar; ikinci beraha da Aşkivenu'dan Laad'a kadardır.

Haftanın Sözü

[Breslov'lu Rabi Nahman]

 

Her yeni başlangıç, yeni bir kapının açılmasını gerektirir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kâğıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.