Yazdır

pesah purim

Purim'de, ilk bakışta spiritüel yaşamla ya da Tanrı'yla pek ilgisi varmış gibi görünmeyen, Ester’in Kitabı-Megilat Ester’i okuruz ve her okuduğumuzda onun içinde farklı hayat mesajları aramaya devam ederiz.

R.R. Balenblat, Purim bayramında gizlenme temasının sıklıkla karşımıza çıktığına şöyle dikkat dikkat çeker. 

“Purim'in en belirgin şekilde ayırt edici eylemi, giyinip kuşanmak, kendini gizlemek, maskelemek anlamına gelen leithapes’tir. Biz bunu Purim'de farklı kıyafetler, maskeler giydiğimizde yapıyoruz. Ester bunu sarayda kendini korumak için Yahudiliğini gizlediği zaman yapar (kendisini ortaya çıkaracağı ve böylece ulusunu kurtaracağı an gelene kadar). Tanrı bunu, Tanrı'nın Varlığı’nı tamamen gizleyerek yapar; Megila’da Tanrı'nın adı hiç geçmez (ancak dikkatli bir göz, Tanrı'nın mevcudiyetinin Megila’nın içine ne kadar ince bir şekilde işlenmiş olduğunu kolayca anlayabilir).

Purim, gizlenme-leithapes eylemiyle ilgilidir.  Bu fiilin içinde arama anlamına gelen lehapes – fiili bulunur. Arama, Pesah'tan önce yaptığımız en önemli hazırlıklardan biridir. Pesah başlamadan önceki gece,  Bedikat Hamets -bir mum yakarak evlerimizde “gizli” hamets (Pesah süresince yenmesi ve bulundurulması yasak olan mayalı yiyecekler) arama geleneği vardır. Bu arayış aslında daha derin bir içsel arayışı temsil eder. Hamets ararken, sadece ekmek kabuğu aramıyoruz. Aynı zamanda ruhsal mayayı, gurur ve ego şişkinliğini, özgürlüğe doğru ilerlememiz için kurtulmamız gereken ve bizi esir tutan, içimizde yerleşmiş keskin, mayhoş eski yapıları arıyoruz.

Purim'den (maskeler ve gizlenme bayramından) Pesah’a (arama ve kurtuluş bayramına) geçerken, bahar kapıları açılırken, öncelikli olarak yapmamız gereken, leithapes’ten lehapes’e, gizlenmekten içsel arayışa geçmektir. Özgürlüğe doğru ilerlemek için, kendi kendimizden saklanmaktan, içimizin derinliklerinde saklı kalmış olanı aramaya geçmeliyiz. Dünyadan veya kendimizden gizlediğimiz, bizi biz yapan umutlarımızı, özlemlerimizi, üzüntülerimizi, korkularımızı arayıp bulmaya çalışmalıyız.

Bu ortaya çıkarmayı Aşpaa (manevi yönlendirme), yazma, dua etme, Tora yorumlarını okuyarak bize en çok hitap eden bölümler üzerine yoğunlaşma ve daha birçok farklı şekilde yapabiliriz. Gerçekte kim olduğumuzu aramanın birçok yolu vardır. Önemli olan mumu yakmamız ve içimize doğru bir arama yapmaya başlamamız. Bu içsel çalışmayı yapma ve bu konuda harekete geçmemiz, bir ay sonra gelen Pesah bayramında Mısır’dan Çıkışı deneyimleme yolculuğumuza daha çok anlam katacaktır.

Kurtulmamız gereken hamets, kusurlarımız değildir.(çünkü herkesin bir kusuru vardır)  Kurtulmamız gereken, ancak bizi biz yapan parçalarımızı - farklılıklarımızı, hatalarımızı, hassasiyetlerimizi saklarsak sevilmeye layık ve değerli olduğumuzu söyleyen içsel yükümüzdür. Kendini, kimliğini gizleme ihtiyacı da bir tür Mitsrayim, sıkışmışlık, esaret hissi yaratır. Hayatımızda sıkışıp kaldığımız yerlerden çıkabilmek için saklanmayı bırakmalıyız. Kendimizi özgür bırakmak için kendimizi gizlemekten, kendimizi aramaya geçmeliyiz.

Ve bu yolculuk bizi bir adım öteye taşır. Gizlenmeden (Purim) aramaya (Pesah) ve devamında 49 günün her günü tek tek kişisel özelliklerimizi arındırmaya çalışarak Şavuot’ta Tora’yı almaya hazırlanırız.  İlk önce kendi kendimizi saklıyor oluşumuzu kabulleniriz (ve bundan vazgeçmeye hazırlanırız). Sonra en derin gerçeklerimizi ararız ve gerçekte olduğumuz kişi olmanın özgürlüğünü deneyimlemeye başlarız. Ancak o zaman yeniden Tora’yı almaya hazır olabiliriz. Yolculuğumuz şimdi Purim ile başlıyor. Kalplerimizi başkalarından veya kendimizden sakladığımız yerler bu yolculuğa engel değildir: onlar dönüşümümüzün içsel ruhsal yolculuğunu ateşleyen kıvılcımlardır.”

Şalom Gazetesindeki Nazlı Duenyas'ın yazısından alınmıştır.