Yazdır

Bu Hafta İçin Saatler

9VEADAR 

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5782

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

17:04

18:21

-----

Yeruşalayim

17:09

18:26

Tel Aviv

17:24

18:23

 12 MART

Tel Aviv

17:29

18:28

İstanbul

18:52

19:33

2022

İstanbul

19:00

19:41

İzmir

18:54

19:45

İzmir

19:01

19:51

VAYİKRA- ויקרא


ŞABAT ZAHOR
16 MART 2022 TAANİT ESTER
17- 18 MART 2022 PURİM
  

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Vayikra 1:1-6:7)


Koenler'i ilgilendiren birçok kural içerdiği için "Torat Koanim - Koenler Yasası" olarak da bilinen Vayikra kitabı, çoğunlukla korbanları konu eder. İlk korban grubu "Ola - [Tamamen Yakılan ve Dumanı] Yükselen"dir. Hayvan önce Mişkan'ın girişine getirilir. Hayvan büyükbaş ise, korbanı getiren kişi elini hayvanın başına koyar. Ardından hayvan kesilir ve Koen, kanı sunağa serper. Deri yüzülür ve hayvan parçalara ayrılır. Sonra bu parçalar düzenlenir, yıkanır ve sunak üzerinde yakılır. Diğer hayvanlar ve kuşlar söz konusu olduğunda da benzer bir prosedür uygulanır. 

Peraşada ayrıca unla yapılan sunular (Menahot) konu edilir. Bu sununun bir bölümü sunakta yakılır, kalan bölümü de Koenler tarafından yenir. Sunuya herhangi bir şekilde hamets bir madde ya da bal karıştırmak yasaktır. 

"Şelamim - Barış" korbanı, ister büyükbaş ister küçükbaş hayvanlarla gerçekleştirilebilir ve bir bölümü sunakta yakılırken, bir bölümü de getiren tarafından yenir. Tora, kan ve "Helev - İç Yağı" yemeyi yasaklar. Peraşa daha sonra sırayla, bir Koen Gadol'un, Sanedrin'in (71 Tora otoritesinden oluşan Yahudi üst kurulu), bir liderin ve normal bir vatandaşın hata sonucu işlediği bir günahın affı için getireceği korbanları detaylar. Bazı sözel hatalar ile manevi saflık kurallarının ihlali sonucu gerçekleştirilen günahların affı için getirilen "Aşam - Suç" korbanları listelenir. Peraşa, normal bir suç korbanına parası yetmeyenler, "Kutsal" olarak ayrılmış malların (Ekdeş) bu amaç dışında kullanılmasıyla hata işleyenler ve "soru işaretli bir suç"tan sorumlu olanların getireceği un sunuları ile gayri-dürüstlük sebebiyle getirilen sununun detaylarıyla sona erer.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

ÜÇÜNCÜ IŞIK

Beş ayrı ışık: Midraş Bereşit peraşasında “ışık” anlamına gelen “or” sözcüğünün beş kez tekrarlandığını öğretir. Rabiler bu sayının aynı zamanda Tora’nın beş kitabına bir gönderme yapıldığı konusunda hemfikirdirler. Tora bizim "ışık" kaynağımızdır, yaşamlarımızı doğru bir şekilde yaşamak için ihtiyacımız olan bilgi ve perspektifi, Tanrı’nın yaşamamızı istediği şekilde verir. Yaratılışta yer alan bu sözcük aslında her yönü ile bizlere yolumuzda ışık olan Tora’nın ta kendisidir. Büyük tartışmaların ve açıklamaların kaynağı olan Bereşit peraşasında aslında ışığın nasıl yaratıldığı ve dördüncü günde yaratılan güneşe rağmen ilk günden nasıl var olduğu konusunda çeşitli yaklaşımlar vardır. Ancak bu aşamada bizim için önemli olan bu kaynağın bizlere ne ifade ettiğidir.

Rav Menachem Mendel Schneerson, yaratılıştaki “or” sözcüğünün bizler için Tora’nın beş kitabına denk geldiğini kabul edersek her “or” kullanımının bir anlamı olması gerektiğini savunur. Bu görüşe göre de üçüncü kez kullanılan “or” sözcüğünün bu hafta okuduğumuz Vayikra kitabı ile bir bağlantısı vardır. Bu bağlantıya bakmadan önce bu sözcüğün hangi cümlede geçtiğine de bir bakalım. “Vayar E.loim et aor ki tov – Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü” cümlesinde sözcüğümüz üçüncü kere geçmektedir. Rabi Schneerson ışığın "iyi" olarak tanımlanmasının özellikle Vayikra Kitabı için uygun olduğunu açıklar.

Zorluk ve kazancı: Aslında Vayikra kitabı Tora içindeki beş kitap içinde anlaşılması en zor olanıdır. Çünkü diğer kitaplardan farklı olarak, ağırlıklı olarak yasalar içerdiğinden anlatı hemen hemen hiç yoktur. Çok fazla teknik ifade ve yasa içerir. Hatta yasaların çoğunluğu günümüzde Bet Amikdaş olmadığı için uygulama alanına dahi sahip değildirler. Korbanların sunulması, hangi korbanın ne zaman getirileceği, sunu prosedürünün nasıl olması gerektiği, tuma ve tahara dediğimiz manevi kirlilik ve saflık kuralları gibi yasaları anlamak çok kolay değildir çünkü çok karmaşık görünürler. İşte tam da bu nedenle Vayikra Kitabı "iyi" dir. Zohar, Tora öğreniminde sıkı çalışmanın ve çabanın özellikle yararlı olduğunu ve büyük bir kazanç getirdiğini öğretir. Vayikra Kitabı ancak çok çalışma ve gayretle okunabilir. Materyal teknik, karmaşık ve çoktur yalnızca sabırlı, gayretli bir çalışma ile anlaşılabilir. Vayikra kitabının yaydığı ve kazandırdığı ışık da iyidir. Tora’nın her bölümünün değerlendirilmesi, öğrenilmesi bu ışıktan faydalanmamızı sağlar. Ancak özellikle Vayikra gibi zor bölümlerin işlenmesi ve öğrenilmesi özel bir kazanç sebebidir.

Değişik bir bakış: Bu gün daha değişik bir zaman diliminde yaşıyoruz. Birçoğumuza göre ulaşılması en kolay olan en iyidir. Çoğumuz çaba harcamaktansa ayağımıza kadar gelen şeyleri iyi belliyor ve onlara yöneliyoruz. Oysa bilinmelidir ki sahip olduğumuz şeyi asıl değerli kılan o şey için gösterdiğimiz çabadır. Çok gerilerde değil bizim yaş olarak küçük olduğumuz dönemlerde belki de ortam gereği bir şeye sahip olabilmek için ya çok çabalamalı ya da bir takım şeylere sahip olmalıydık. Bir bisiklete sahip olmak için dört ay boyunca iki peraşa öğrendiğimi düşünürsek çaba harcamanın o zamanlarda ne kadar önemli olduğunu daha rahat anlayabiliriz. Bu gösterdiğim çaba bana adım adım Peraşa okuma zevkini ve yeteneğini getirmiştir. Bunun için de ne kadar şükretsem azdır.

İşte Tora öğrenimi zorlu yollardan geçmeyi gerektirir. Konu ne kadar zor veya anlaşılmaz görünse de bunu başardığımızda aldığımız keyfin, sahip olduğumuz mutluluğun derecesi çok yüksektir. Anlamlı ve önemli başarılara ulaşmak için işe koyulmalıyız. Sıkı çalışma "iyidir" ve bize doğru bir şekilde yaşamak ve bu dünyada bize verilen kısa zamandan en iyi şekilde yararlanmak için ihtiyacımız olan "ışığı" getiren şeydir.

Bilge “E E” Pirke Avot beşinci bölümün sonunda şunları öğretmektedir. “Sıkıntı ne kadar fazlaysa karşılığı da o kadar büyüktür.”

DİVRE TORA

Rav Yeuda Adoni

Toramızın ikinci kitabı olan Şemot kitabında Tanrı’nın Moşe Rabenu’ya bir mabed yapmasını emreder. Moşe Rabenu yine Tanrı’nın O’na tavsiye ettiği Betsalel ve Aoliav’ı yanına alarak mişkanı Tanrı tarafından emredilen ölçü ve şekil dahilinde tamamlar. Mişkan tamamlanınca Tanrı Moşe Rabenu’ yu çağırır. İşte “Vayikra” peraşası Toramızın üçüncü kitabı olarak başlar. Başlangıcı Vayikra el Moşe. Tanrı Moşe Rabenu’yu çağırır. Bir mabed Mişkan yapılışının amacı Tanrı’mızı her zaman yanımızda yakınımızda ve içimizde hissetmek ve bu inançla yaşamaktı.

Tanrı Moşe Rabenu’ya bu kez korbanlar hakkında bilgiler verir. Korbanlar yalnız mişkanda bulunan Mizbeah’ta yapılacaktır. Korbanlar büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan olacaktı.

Peraşamızda, yapılacak korbanların isim ve çeşitleri de belirtilmekte. Mişkan ve mabette her gece ve her sabah Koen’ler trafından yani bütün gün yanacak olan ola korbanından söz eder. Kesilip yakılan bu korban aklımızda kurduğumuz kötü düşüncelerden, bizleri arındırmak üzere yapılırdı. Tanrı’mıza bize bahşettiği güzel şeyler için O’na Şelamim adı altında isimlendirilen bir korban yapılırdı. Bir günah karşısında kendimizi Tanrı huzurunda bağışlatmak üzere Hatat korbanı yapılırdı. Ayrıca bayram günlerine özel yapılan korbanlar yine Toramızda anlatılmıştır. Okuduğumuz Vayikra peraşasının bir özelliği; Vayikra kelimesinin son harfi olan “Alef” harfi çok küçük yazılmıştır. Bu bize Moşe Rabenu’nun ne kadar mütevazı gururdan uzak bir insan olduğunu gösterir.

Moşe Rabenu Tanrı’nın mabed yapma emrini harfiyen yerine getirmiştir ve mabedi tamamlamıştır. Mabede girmeye çekinmektedir. Nihayet Tanrı ona seslenir. Fakat Moşe Rabenu “ben kimim ki Tanrı bana seslenecek” diye tereddüt eder. Tanrı’nın ısrarı üzerine yazar ve büyük yazmaktan çekinir ve küçük bir Alef yazar. Bilindiği gibi; korbanlar yalnız mabed’de yapılması gerekirdi; fakat bu gün Bet amikdaşımız yok. Bu nedenle korbanlarımız da yoktur. Bunun üzerine bilgelerimiz dualarımız korbanlarımızın yerini tutmaktadır, der. Aynı zamanda iyi bir kalp, temiz bir yürek, her şeyi iyi bir niyetle yapmak korbanlarımızın yerini tutar. Keilalarımıza mikdaş katan adı verilir. Dua’ya geldiğimiz zaman her şeyden önce “Da lifne mi ata omed” yani nerde olduğunu bil vecizesini hatırlamak gerekir. Duaya odaklanmak (kavana) çok önemli. Talmud’un bir görüşü de dualar bilgelerimiz tarafından korbanların yerini tutacak şekilde düzenlenmiştir. Nevilerimizde: dürüst olmak. Tanrı huzurunda ve insanlar nezdinde iyi bir insan olmak. Kendini Tanrı’ya adamış bir insan olarak addedilir. Korbanlar bizleri günahlarımızda arındırırdı. Şimdi muhtaç insanlara yardım elimizi uzatmak. Tanrı’ya dualarımız iyi bir insan olmak, bizleri temiz pak iyi bir insan haline getirir.

 

GÜNLÜK YAŞAMDAN

(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Diyet yapmak ne kadar alahaya uygundur?

Bamidbar kitabında ve Nedarim Talmud u sayfa 10 da ve “Hiper Alav meaşer hata al anefeş” ifadesi yer alır. Bu pasukta kendini şaraptan itina eden nazir den bahsedilmektedir. İnsan, Tanrı’nın Tora’ya uygun olarak verdiği her şeyden faydalanmak üzere dünyaya gelmiştir. Nazir de kendini şaraptan soyutlayarak aslında günah işlemiştir. Rambam İlhot Deot kitabında kişinin gereksiz yere kendini güzelliklerden soyutluyor olması hata olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden profesyonel bir yardım almadan bilinçsizce yapılan diyet aynı nazir gibi kendine suç işlemek anlamına gelir.

LEHU NERANENA L’AD…

Rav İsak Alaluf

Bu hafta normalde “Yahudi Bestekarlar” başlığına yer vermemiz gerekirdi. Ancak bu haftanın Şabat Zahor’a denk gelmesi nedeniyle bu hafta okunması gelenek olan bir parçayı sizlere tanıtmak istedik. Saba makamında bestelenen ve yazarının isminin “Avraam” olduğu şiirin akrostiş ile yazılmasından belli olan “Azkir Hasde” parçası Purim öyküsünün çok küçük bir özetini de yapar. Bu parça İstanbul’da “aksak semai” formunda okunurken İzmir’de “maya” dediğimiz formda okunurdu. Bu parça Purim akşamı Arvit duasından hemen önce İzmir’de bir kez daha seslendirilirdi.

MİTSVALARI TANIYALIM
Rav İsak Alaluf
Yedi kez yedinci yılı sayma mitsvası

Bu mitsva bizim Pesah ile Şavuot arasında saydığımız “omer” mitsvasına benzetilir. Ancak burada kırkdokuz olarak sayılan günler değil senelerdir. Ellinci yıl “Yovel” senesi olarak adlandırılır. Köleler özgürlüğüne kavuşurken toprak da ilk sahibine geri döner. Yovel yılına erişebilmek için yedi “Şemita” senesinin geçirilmesi gerekir.

HAFTANIN SÖZÜ

Tek bir düğümle O'na bağlıyım; ruhum O'nunla birleşir, O'nda yanar, O'na yapışır.
(Rabi Şimon Bar Yohay)