Bu Hafta İçin Saatler

28 TEVET

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5782

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:06

17:26

-----

Yeruşalayim

16:11

17:31

Tel Aviv

16:25

17:27

1 OCAK

Tel Aviv

16:30

17:32

İstanbul

17:30

18:11

2022

İstanbul

17:37

18:18

İzmir

17:40

18:30

İzmir

17:45

18:36

VAERA- וארא

 

3 OCAK 2022 PAZARTESİ ROŞ HODEŞ ŞEVAT 

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Şemot6:2-9:35)

Tanrı, Moşe ile temasa geçer. "Dört kurtuluş sözü" ile Bene-Yisrael'i Mısır'ın yükü altından çıkaracağına ve Mısırlılar'ın köleleştirici işlerinden serbest kılacağına, büyük bir güç gösterisi ve sert yargılar eşliğinde Yahudiler'i özgürlüğe kavuşturacağına ve Sinay dağında onları Kendisi'ne Halk olarak alacağına söz verir. Bunun ertesinde Tanrı, Bene-Yisrael'i, Avraam, Yitshak ve Yaakov'a söz vermiş olduğu Ülke'ye getirip burayı onlara ebedi bir miras olarak vereceğini bildirir. 

Moşe ve Aaron tekrar tekrar Paro'nun huzuruna çıkıp, Tanrı adına "Halkımı salıver ki Bana ibadet edebilsinler" talebinde bulunurlar. Fakat Paro da tekrar tekrar reddeder. Aaron'un asası bir yılana döner ve Mısırlı büyücülerin sihir asalarını yutar. Tanrı bunun ertesinde Mısırlılar'a bir dizi bela gönderir.

Nil'in suları kana dönüşür, ülkeyi kurbağalar istila eder, insan ve hayvanlar bitlerin saldırısına uğrar. Vahşi hayvan sürüleri şehirlere doluşur, bir salgın hastalık evcil hayvanları telef eder, Mısırlılar'ın vücutları, acı veren çıbanlarla kaplanır. Yedinci belada göklerden buz ve ateşin bir arada bulunduğu yıkıcı bir dolu yağar. Buna karşın Paro'nun inadı sürer ve Tanrı'nın daha önce Moşe'ye bildirmiş olduğu üzere, Bene-Yisrael'i salıvermeyi reddeder.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

SABRETMEK

Ağır yükün ezilenleri: Bene Yisrael’in Mısır esaretinde geçirdiği son dönem daha önceki açıklamalarımızda yer verdiğimiz sürenin kısaltılmasına paralel olarak sıkıntının ağırlaştığı bir zaman dilimi halinde geçmiştir. “vaymareru et hayeem – hayatlarını acılaştırdılar” ifadesinde yer alan “taam” yani müzikal işaret bize sıkıntı süresinin yüz doksan yıl kısaldığını ancak sıkıntının o oranda arttığını göstermişti. Bene Yisrael öyle bir sıkıntının içine girerler ki kendilerine müjdeli kurtuluş haberleri vermeye gelen Moşe ve Aaron’u duymazlar, duymak istemezler, dikkat bile etmezler. Tohahant Hayim kitabında peraşamızın açıklamasını yapan Rav Hayim Palaçi (Z’Ts’K’L’) bu duymamazlıktan gelmenin sebebinin inanç eksikliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını sorgular. Soruya yanıtı kendisi veren Rav Palaçi herhangi bir inanç eksikliği olmadığını ancak gelişmelerin yarattığı bir sıkıntısı olduğu görüşüne varır. Halbuki Moşe halka Raşi’nin görüşüne göre de “divre nihumim – teselli sözleri” söylemekte ve onları rahatlatmaya çalışmaktadır. Moşe’nin sözleri insanın kalbine dokunacak kadar derin ve değerlidir. Peygamberlerin efendisinin bu sözleri kalpleri rahatlatmayı sağlayacak iken durum hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Ancak içinde bulundukları şartlar ilk görüşmede başarı sağlamadığı görünen Moşe’nin sözlerine kulaklarını kapatmalarına neden olmuştur.

Moşe ve Aaron’un firavunla ilk karşılaşmasında ortaya çıkan sıkıntı sonrasında firavunun işi ağırlaştırma kararı ve bunun nedeninin yapılan ziyaret olduğunun açığa çıkması sonucunda “ustabaşılar” olarak nitelendirilen kesimin Moşe ve Aaron’a söyledikleri oldukça ağırdır. “Tanrı sizi görsün ve hükmünü versin” dediler. Paro’nun ve danışmanlarının gözünde itibarımızı zedelediniz. Bizleri öldürmeleri için ellerine kılıç verdiniz.”

Kapanan kalpler: Bütün bu ifadelere bakıldığı zaman Bene Yisrael’in bu sözleri ve duymak istememeleri onları suçlu duruma düşürür mi sorusu elbette akla gelecektir. Ancak birçok yorumcu yaşadıkları ağır koşullardan dolayı Bene Yisrael’in bu konuda suçlanmasının mümkün olmadığı görüşünü belirtmektedir. Gerçekten de köleliğin en ağır olduğu zamanlarda Bene Yisrael’in gözü, kulağı ve kalbi kapanmıştır.

Daha da ileri gidelim. Kölelik konusunda hemen hemen hiç sıkıntı çekmemiş olan Moşe Rabenu bile Şemot peraşasının sonunda Tanrı’ya “neden onu gönderdiğini ve halka zarar verdiğini” söyleyerek bir nev’i karşı gelmiştir. Tanrı Moşe’ye sabretmesi gerektiğini peraşamızın başında oldukça sert bir ifadeyle belirtmiş ve kendisine örnek olarak ataları alması gerektiğini belirtmiştir. Ancak bu karşı gelme konusunda Tanrı’nın Bene Yisrael’e kızdığına dair bir görüş belirten açıklayıcı pek yoktur.

Patronlar ve çalışanlar: Tohahat Hayim kitabında Rav Palaçi bu konuyu daha güncel bir olaya bağlamaktadır. Bazen bizimle çalışanlar, bizim için emek verenlerle aramızda tartışmalar çıkar. Bizim için emek verenlerin ifadeleri bazen “hadlerini aşar” görünümdedir. Patron tabiatıyla bizlerin konuya genel anlamda nasıl baktığımız bellidir. Profesyonel iş hayatında patronlara sert bir şekilde karşı çıkmak pek de hoş görü ile karşılanmamaktadır. Patron patronluğunu yaparken çalışan da çalışan kimliğini bilmelidir görüşü yaygındır.

İşte iş koşullarının ve sosyal durumun ağırlığı bazen bir patlama yaratır ve bu patlama çalışanların ağzından duymak istenmeyen sözlerin çıkmasına neden olabilir. Bene Yisrael sadece Moşe’ye değil Kainatin Efendsi’ne bile karşı sözler söylemektedirler. Zira Moşe Rabenu bu sözleri kendi inisiyatifi ile değil Tanrı’dan geldiği için bildirmektedir.

Ralbag ismiyle bilinen on dördüncü yüzyılın Tora açıklayıcılarından olan Rabi Levi Ben Gerşon da sıkıntıların yarattığı can acısının bazen söylenmemesi gereken ifadeleri ağızdan çıkarmak zorunda olan bir durum yarattığını paylaşır.

Bu durumda yapılması gereken bellidir. İşveren egosunun bir yana bırakılarak çalışanın neden bu sözleri kullandığını anlamak ve sıkıntısına bir çare bulmak esastır.

Olay sadece iş dünyasında meydana gelmez. Bir cemaati yöneten Rav, Bet Din başkanı da yanına gelen kişinin hoş olmayan sözleri ile karşı karşıya kalabilir. Rav Palaçi bu konuda RaMBaM tarafından kaleme alınan Sota alahalarındaki kadının durumunu örnek verir. Kadın bir şekilde oradan oraya götürülmekte ve itham edilmektedir. Kendini kanıtlaması Sota testini geçmesine bağlıdır ve bu durumda da ağzından güzel sözcüklerin çıkması beklenemez.

Anlamak ve çözebilmek: Rav Palaçi bilge kişinin bu durumu anlaması ve bu sıkıntıya bir çare üreterek durumu sakinleştirmesinin cemaatin liderlerine yakışan bir davranış olduğunu paylaşır. Bene Yisrael zerlerinde sıkıntı olduğu zaman Tanrı’ya ve Moşe’ye isyan etmişlerdir. Her isyan da Tanrı tarafından mutlaka cezalandırılmamıştır. Tanrı “ereh apayim” özelliği ile bunu zamana yayarak kendilerini bulmalarını sağlamıştır.

RaMBaM “lalehet bidrahav – Tanrı yolunda ilerlemek” mitsvasının aslında Tanrı’yı taklit etmek olduğunu yazar. Yad Ahazaka kitabının İlhot Deot bölümünün hemen başında bulunan bu ifade Tanrı’ya yakıştırdığımız sıfatları kendimiz için de aktif hale getirme görevimizi işaret etmektedir. Kutsal diyorsak kutsal olmak için gayret etmeliyiz. Sabırlı diyorsak sabır bizim özelliğimiz olmalıdır. Merhamet diyorsak merhametli olmak yaşam tarzımıza yansımalıdır.  



DİVRE TORA
Rav Selim Eskenazi

MOŞE, PARO İÇİN DUA ETMEKTEDİR 

Paro, yaptığı yanlışların ciddiyetini ve keçi inadının zararlarını anlayınca, Moşe ve Aaron'dan onun adına dualarını çoğaltmalarını ister. 

Görüyoruz ki içinde bulunduğu durumda, Moşe'nin normal bir tefila söylemesi ona yeterli gelmeyecektir. Paro'nun, Göklerin Merhametine ihtiyacı vardır. 

Tora, şöyle yazmaktadır: "Vayitsak Moşe el Aş-em...", Moşe, Tanrı’ya kurbağalarla ilgili olarak yakarır.

Paro'ya kurtuluşun gelmesi için, Moşe Rabenu'nun dualarına ve haykırışlarına ihtiyaç vardır. 

Bir sonraki bela olan vahşi hayvanlar belasında, Paro tekrardan rica etmektedir ve Tora şöyle yazmaktadır: "Vayetse Moşe meim Paro vayater el Aş-em...", Moşe Paro'nun yanından ayrılır ve Aş-em'e haykırır. Bir evvelki belada olduğu gibi tek bir yakarış yeterli değildir. Gerçekten duanın dozunu arttırmak gerekmektedir. 

Dolu belasında, üçüncü kez, Paro, "Tanrı’ya haykırın" dedikten sonra Tora şöyle yazar, "Ketseti et air, efros et kapay el Aş-em", bu pasukta kullanılan ifade "Prisat Kapayim"dir. Yani dua eden kişinin ellerini göğe doğru açıp kalbini dökmesi... sanki kişinin kendisi dua sırasında, vücuttan çıkıp canını teslim edercesine göklere doğru Tanrı’ya yükseliyor... Bu tefila muhteşem bir tefiladır.

Özetlersek ilk sefer bir yakarış yeterli idi, ikinci kez Tefila'nın dozunu arttırmak gerekirken, üçüncü kerede ancak canını teslim edercesine yapılan tefila işe yarayacaktır. 

Burdan öğreniyoruz ki, insan ne kadar daha fazla günaha batarsa, Aş-em'in o kişiye merhamet etmesi için, kişinin içindeki bataklıktan kurtulması için daha derin ve kuvvetli bir duaya ihtiyacı vardır.

İnsan, içindeki sıkıntılı durumdan kurtulmak için, göklerin kapısına dayanır, dua eder, bu şekilde biraz teşuva ve tefila ile tüm sıkıntılardan kurtulacağını zanneder. 

Aslında, bu yeterli değildir, çünkü günahlar arttıkça tefila zorlaşmaktadır.

Kapılar açık bırakıldıkça, insan, Tanrı’nın İbadetinde biraz rahatlamaya geçince, yetser ara, hemen devreye girip, kişinin tüm benliğine hükmetmek ister.

Özellikle içinde bulunduğumuz ŞOVaVİM TaT (Şemot Peraşasından Tetsave Peraşasına kadar özel bir dönem) günlerinde vücudumuzun tüm kapılarına bekçiler koymamız için özel bir fırsattır.

Tora, Paro'nun çaresizlik içerisinde Moşe'ye koşmasını anlatırken, bizlere bu dersi vermektedir: Günahların içine batıp, duaların kabulünü zorlaştırmayın. 

Ama kişi günahların içinde batmışsa da kalpten teşuva yapıp, Tanrı’ya dönmek isterse, gözyaşları ile canını teslim edercesine dua ederse, Aş-em ile arasındaki tüm buz dağlarını eritebilir. 

Yeter ki iste!!!

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Etli ürünlerin piştiği bir tencerede pişen etsiz bir yemek sütlü bir ürünle tüketilebilir mi?

Normalde etli ürünlerin piştiği tencerede “parve” dediğimiz ne etli ne de sütlü sınıfına giren yiyeceklerin sütlü bir ürünle tüketilmesi planlanıyorsa pişirilmemesi gerekir. Ancak etli tencere son yirmi dört saatte etli bir ürün için kullanılmamışsa sütlü ürünlerle yenebilen “parve” yiyecekler pişirilebilir.  

Parve: Ne etli ne de sütlü sınıfa girmeyen yiyecekler.

YAHUDİ BESTEKÂRLAR
Rav İsak Alaluf

Rabi Moşe Faro (Musi)

1730 ile 1754 yılları arasında hüküm süren Sultan 1. Mahmud döneminde ünü artmış ve önde gelen müzis üstadlarından biri olarak tanınmıştır. Hayatı hakkında fazla bilgi mevcut değildir. Ataları Portekiz kökenli olan Rabi Faro uzun boyunlu tambur olarak bilinen enstrümanı oldukça iyi kullanan biri olarak anlatılır. Hatta gelecekte Üçüncü Selim’im tambur öğretmeni olarak olan İzak Fresko Romano veya bilinen ismi ile Tamburi İsak’ın öğretmenliğini de yapmıştır. On sekizinci yüzyılın hem dini bilgelerinden biri hem de müzik otoritesi olarak kabul edilir. Dini ve din dışı eserlerinden bazılarının günümüze notaları erişmiştir. Vefatı 1776 yılı olarak verilmektedir.

 

MİTSVALARI TANIYALIM
Rav İsak Alaluf

Roş Aşana Gününde İş Yapma Yasağı

Roş Aşana Gününde iş yapma yasağı. Tora yedinci ayın birinci gününde “Şabaton” olduğunu ve bu günün de “Mikra Kodeş” kapsamına girdiğini ifade eder. Bu günde de günü onurlandırma gereği ve iş yapma yasağı vardır. Tora’ya göre ayların başı Nisan ayıdır. Buna göre yedinci ay da Tişri ayı olarak karşımıza çıkmaktadır. Rabiler Tişri ayının ilk iki gününün “uzun bir gün” gibi kabul edildiğini öğretirler. Bu bağlamda diğer bayramlarda olduğu gibi sadece diasporada kutlanan ikinci gün kavramı yoktur. Roş Aşana iki gün olarak her yerde aynı şekilde kutlanır.

HAFTANIN SÖZÜ

Gidin, ekmeğinizi afiyetle yiyin ve şarabınızı şen bir kalple için, çünkü Tanrı yaptıklarınızı çoktan kabul etmiştir. (Kohelet 9/7)